Bizimle iletişim kur

Sinema

Aslan Kral Dünyasından Yeni bir Efsane Geliyor – “Mufasa: Aslan Kral” İlk Tanıtım İzleyin

‘Mufasa: Aslan Kral’dan İlk Fragman Yayınlandı
Oscar Ödüllü Barry Jenkıns’in Yönetmen Koltuğunda Oturduğu Film, Vizyon tarihi de Belli Oldu!

Yayınlandı

on

Radio Mood App

Bir kuşağın sinemayla tanışma filmi olan, sonraki kuşakların ise geç de olsa izleme şansı yakaladığı ve doğal yaşamın tam kalbine izleyicileri davet eden Disney’in görsel ve anlatı harikası Aslan Kral dünyası ‘Mufasa: Aslan Kral’ ile devam ediyor. Oscar ödüllü Barry Jenkins’in yönetmen koltuğunda oturduğu filmden ilk görüntüler, heyecan ve merakı artırırken, 20 Aralık’ta vizyona girecek film için şimdiden geri sayım başladı.

Sinema tarihinin kült animasyon filmlerinden Aslan Kral efsanesi, ‘Mufasa: Aslan Kral’ ile devam ediyor. 20 Aralık’ta sinemalarda gösterime girecek ve ilk görüntüleri paylaşılan film, Aslan Kayalığı’nın (Pride Lands) sevgili kralının beklenmedik yükselişini konu alıyor. Ödüllü şarkı yazarı ve oyuncu Lin-Manuel Miranda’nın şarkılarını yazdığı filmin yapımcılığını Mark Mancina ve Miranda’nın kendisi üstleniyor. 

Oscar ödüllü Barry Jenkins’in yönetmen koltuğunda oturduğu ve yıllar içinde Aslan Kral dünyasında Elton John’dan Hans Zimmer’a, Labrinth’ten Beyoncé’ye pek çok ismin yarattığı müzikal katkıyı bir miras olarak alarak devam ettiriyor. 

Mufasa Aslan Kral Filminin Konusu Nedir?

Filmde Mufasa, efsanesini Simba ve Nala’nın kızı aslan yavrusu Kiara’ya aktarması için Rafiki’den yardım istiyor. Timon ve Pumbaa da kendilerine özgü şakalarını paylaşmaktan kaçınmıyor. Geçmişe dönüşlerle anlatılan hikaye, Mufasa’yı kaybolmuş ve yalnız bir yetim yavru olarak tanıtıyor, ta ki kraliyet soyunun varisi Taka adında sempatik bir aslanla tanışana kadar. Şans eseri buluşma, kaderlerini arayan olağanüstü bir grup uyumsuzun yola koyulmasına neden oluyor. Bu grubun arasındaki bağ, tehditkar ve ölümcül bir düşmandan kaçmak için birlikte çalışmaları sonucu sınanıyor.  

Hem dublajlı hem de altyazılı şekilde izlenebilecek filmin orijinal seslendirme kadrosunda bazı isimler yeniden mikrofon başına geçerken, bazıları da ilk kez bu efsaneye dahil oluyor. Aaron Pierre’in Mufasa’ya sesiyle hayat vereceği filmin seslendirme kadrosu şu şekilde; Kelvin Harrison Jr. (Taka), Tiffany Boone (Sarabi), Kagiso Lediga (Genç Rafiki), Preston Nyman (Zazu), Mads Mikkelsen (Kiros), Thandie Newton (Taka’nın annesi Eshe), Lennie James (Taka’nın babası Obasi), Anika Noni Rose (Mufasa’nın annesi Afia), Keith David (Mufasa’nın babası Masego), John Kani (Rafiki), Seth Rogen (Pumbaa), Billy Eichner (Timon), Donald Glover (Simba) ve Beyoncé Knowles-Carter (Nala). 

Bir kuşağın sinemayla tanışma filmi olan Aslan Kral efsanesinin mirasını arkasına alan ‘Mufasa: Aslan Kral’, 20 Aralık’tan itibaren beyazperdede sinemaseverlerle buluşacak. 

Hayatımızı sonsuza dek değiştirecek bir aslan. Mufasa: Aslan Kral

Sinema

Çok Yakında Vizyona Girecek Olan “Sakın Ses Çıkarma” Filminin Başrol Oyuncusu James McAvoy’un Röportajı Yayımlandı

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Sakın Ses Çıkarma’nın hikayesini birkaç cümleyle nasıl açıklardınız?

Sakın Ses Çıkarma, iki çift ve onların çocuklarının Toskana, İtalya’ya gittikleri tatilde tanışması ve iyi anlaşmasıyla başlıyor. Bir çift Londra’da yaşayan iki Amerikalı, diğer çift de Batı İngiltere’de yaşayan iki İngiliz. İki çift de çok farklı ve yaşam tarzları birbirleriyle çakışıyor. İngiliz aile çok pastoral ve doğayla araları iyi, diğer çift ise çok şehirli ve modern, düzensizlik aslında onların düzeni denebilir. Doğayı seven çift diğer çifti tatillerinden sonra doğal İngiliz hayatını göstermek için çiftliklerine davet ediyor, ama çiftliğe vardıklarında, o dostane hava kayboluyor ve bazı oyunlar dönmesi sebebiyle ortaya çok rahatsız edici anlar ortaya çıkıyor, bunlar nihai olarak yerini daha korkunç olaylara bırakıyor.

Karakteriniz Paddy kimdir?

Paddy kariyerinde ilerlemeyi reddedip ailesinin arsasına dönen bir doktor, ailesinin topraklarında beş nesildir tarım yapılıyor. O doktorluğuna devam edip birkaç hayır kurumu için çalışıyor, ama aslında ailesine ve doğadaki hayatına daha çok değer veriyor. Film devam ettikçe, gerçekler ortaya çıkmaya başlıyor, kendisinin ve karısının gerçek yüzü katman katman ortaya çıkarken diğer aile olan Dalton’lar hakkında endişelenmeye başlıyorsunuz.

Sizce bu filmin ton olarak DNA’sı nedir?

Bu Danimarkalı bir korku filminden esinlenilerek yapılan bir iş. Bence bu iş ondan çok daha sosyal ve psikolojik gerilim kısımlarını korku ögelerine yedirerek işliyor.

Bu film birçok konu hakkında yorumunu ortaya koyuyor.
Evet, birçok konu hakkında! Sosyal konum ve bir şeye çekilme konularını işliyor, Dalton’lar modern hayatta bir aileden beklenenleri yapan insanları temsil ediyor, ama bu onları mutlu ya da güçlü hissettirmiyor. Sonra, dünyayla daha haşır neşir olduğu görülen bir aileyle tanışıyorlar. Bu ailede biri doktor ve modern hayatı anlıyor, ama aynı zamanda, otoriteyi kendi ellerine alıp kendi mutluluğunun sorumluluğunu üstlenen bir adam gibi duruyor. Bence Dalton’ları çeken de bu eski usul İngiliz yaklaşım oluyor-hayatınızı modern yaşam denen koşu bandından kurtarmayı temsil ediyor. Paddy ve Clara kendilerine taşrada bir hayat kurup hayatlarını mutlu bir şekilde yaşıyor gibi duruyorlar. Modern ve profesyonel bir duruşları varken, daha ilkel bir taraflarını da koruyabilmişler. Bunun da üstüne, maskülenliği tekrar sahiplenme teması da var, bu da Ben Dalton’ın çok zorlandığı bir konu. Onun kendini Paddy’e yakın hissetmesinin bir sebebi de bu, o modern maskülenliğin sağlıklı bir temsili gibi duruyor, tabii bu her neyi kapsıyorsa. Daltonlar modern hayat onlara ne atarsa bu aile olmaktan vazgeçmemek üstüne yaşıyorlar: yüksek vergiler, uzun çalışma saatleri, iş güvensizliği, yüksek okul ücretleri, stresli bir ilişki ve daha niceleri. Paddy de onlarla sürekli bir oyun oynuyor ve bundan büyük bir zevk alıyor.

Paddy, yaratması eğlenceli bir karakter olmalı.

Evet, kesinlikle! Yani, eğer o sosyal medya kullansaydı eminim modern hayat ve maskülenlik hakkında ulaştırmak istediği bir tezi olurdu. Paddy gibi olan birçok insan bunun sayesinde ilgi ve alaka görüyor, onlar da bu yakaladıkları bağlantıdan gayet memnun. O bir takipçi ordusu yaratmaya çalışmıyor, ama dışlanan, hor görülen ve unutulan bir erkek türüne ulaştığı bir seyirci kitlesine sahip. O aynı zamanda toksik de biri ve bunu seyircisini kaybetmemek için hep dengede tutuyor, bu seyirci bu durumda Daltonlar. O manipüle etmeyi ve suistimal etmeyi seviyor. O istediği her şeyi onlarla tanıştığı an başarabilirdi, ama o günlerini onlarla çiftlikte geçirip bunu uzatmaktan zevk alıyor.

Yani, yemeğiyle oynamayı seviyor…

Evet, çünkü o yapmaya çalıştığı şeyde daha verimli olsaydı, istediği şeye anında ulaşırdı, ama Paddy oynamayı seviyor. O hayatın tadını çıkarmak istiyor, bu kadar ilgi çekici biri olmasının sebeplerinden biri de bu. Dalton’lar, özellikle de Ben, modern hayatı ve bunu muhafaza etmeye odaklanmış ki, başına ne gelirse gelsin önüne bakıp devam etmekle meşgul. Paddy bunların hepsinden uzak, o tamamen kendiyle ve kendi hayatıyla ilgileniyor, her anının sonuna kadar tadını çıkartıyor, bunun için yaptıklarının sonuçlarını da umursamıyor. Ama bunlar, mutlu bir hayatın sırrını çözmüş gibi duran bu adamla tanıştığımızda ilk bakışta anlaşılmıyor. Büyük bir mutluluğa ulaşabilecek gibi duruyor, bu Ben, eşi Louise ve kızları Agnes için ulaşılması zor bir hedef, onlar buna ulaşamayacak kadar modern hayatın ağlarına takılmış durumda. Bu yüzden erişebildikleri güzel şeylerin tadını çıkartamıyorlar. Sonra bu mutluluk ve yaşam sevincinin timsali gibi duran adamla tanışıyorlar ve bu onlara çok çekici geliyor.

Yazar ve yönetmen James Watkins’le bunların hepsini perdeye taşımak için çalışmak nasıl bir deneyimdi?

James gibi bir yazar-yönetmenle çalışmanın güzel tarafı onunla konuşmadan bile, ne istediğini ve düşündüğünü anlayabiliyorsunuz. Yazar-yönetmenlerle çalışmayı sevmemin nedenleri de bu ve onunla daha bu sürecin başından beri birbirimizi çok iyi anlayabiliyoruz. Karakterim bir şey satıyor, ama aslında sakladığı çok şey var, bunların hepsini toksik maskülenliğin yüküyle birlikte taşıyor. James’le birlikte buna ve onun toprağıyla olan bağına odaklandık, dışarıdan çok masumane ve doğa sevgisinden doğan bir şey gibi duruyor ama arkasında karanlık bir şeyler saklıyor. Bütün bunlar başta çok çekici gelebilir, ama o topraklarda ve Paddy’nin sattığı maskülenlikte kan izleri var. Bunda seks, toprak ve vahşet var, bunları başta göremiyorsunuz çünkü karşınızda sadece biraz eski usul yaşayan modern bir adam olduğunu düşünüyorsunuz.

Paddy ve Ciara aynı anda hem ilgi çekici hem de çok rahatsız edici, bu Ben ve Louise Dalton’ın karşısında çok zıt dengeler oluşturuyor.
Paddy ve Ciara birçok açıdan çok korkunç insanlar, ama birbirlerini seviyorlar. Aşkları gerçek ve tutku dolu, ama tabii ilişkileri masum olmayan unsurlar da barındırıyor. Yani, birbirlerini çok seven iki kötü insan var ve iyi kalpli sevmeyi unutmuş bir çift var, modern toplum ellerinden sevgi kapasitelerini ve bunu nasıl dışa vuracaklarını unutturmuş. Paddy ve Ciara birlikte çok iyi olan ve istedikleri her şeye sahip olan, dünyevi bir hayat tarzı süren bir çift fantezisini temsil ediyor.

Kanadalı Mackenzie Davis, Louise olarak şahane bir performans sergiliyor, Paddy’nin davranışlarında tuhaf bir şey olduğunu anlaması çok uzun sürmüyor.

Evet, Sakın Ses Çıkarma’da dört yetişkin ve iki çocuğun birbiriyle olan kimyası üzerine kurulu bir oyuncu ekibimiz var. Mackenzie Davis, Louise rolünde muhteşem, onu daha önce hiç bu kadar güçsüz olan ama aynı zamanda bu kadar mücadele eden bir rolde gördüğünüzü sanmıyorum. O bu performansında yapmacıklığa hiç yer vermedi, Mackenzie’yle çalışmaya bayıldım.

Scoot McNairy de onun evlilik ve maskülenlik konseptleriyle boğuşan kocası Ben rolünü şahane bir şekilde oynuyor.

Scoot aslında çok maskülen bir adam. O, doğa adamı açısından bakacak olursak benim asla Paddy’e benzeyemeyeceğim kadar çok o karaktere benziyor. O yüzden, “modern yaşamdaki beta adam” rolünü bu kadar iyi oynayabilmiş olması da çok etkileyici. Takdir edilesi bir performans!

Aisling Franciosi de Paddy’nin eşi ve suç ortağı olan Ciara rolünde çok başarılı.

O kendi aşk dilini bulma konusunda inanılmazdı, çok belirli ve fiziksel bir yolda ilerleme kararı aldı. Hikâyeye büyük bir çelişki kazandırdı, iyi olan çift geçimsizken kötü olan çift çok iyi geçiniyor oldu.

Alix West Lefler ve Dan Hough tarafından oynanan çocuklar hakkında düşünceleriniz neler?

Bu iki genç oyuncu nefes kesici, çok yetişkin, hassas ve şiddet dolu sahnelere şahit oldular, buna rağmen hiç fire vermediler ve inanılmaz bir performans sergilediler.

Sakın Ses Çıkarma’yı izleyenlerin bu deneyimden ne çıkartmasını istersiniz?

Umarım eğlenirler. Umarım korkarlar ve gülerler çünkü bu aslında komik de bir hikaye. Bence Sakın Ses Çıkarma sizi eğlendirecek, güldürecek ve de umarım korkutacak. Yani, biraz eğlence, biraz korku ve biraz da şiddete hazır olun.

Bu proje için tekrar Blumhouse’la çalışmak nasıldı?

Jason Blum zeki bir adam ve Blumhouse da zeki bir şirket. İnsanların seveceği şeyleri nasıl yaratacaklarını biliyorlar, onlarla bu proje için tekrar çalışmak çok güzeldi. İnsanların izlemek istediği türlerde herkesin erişebileceği hikayeler yaratıyorlar. Sonrasında, siz bunu tüketirken, başta düşündüğünüzden daha çok şey deneyimliyorsunuz ve bu da yaptıkları çoğu işin DNA’sında var. Ben Blumhouse’la çalışırken sadece çok iyi vakit geçirdim.

Devamını Okuyun

Sinema

Pedro Almodóvar İmzalı “Yandaki Oda” Venedik Film Festivali’nde Dakikalarca Alkışlandı

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

İspanyol yönetmen Pedro Almodóvar’ın İngilizce dilindeki ilk uzun metraj filmi, “The Room Next Door- Yandaki Oda”, Venedik Film Festivali’nde prömiyer yaptı. Kadrosunda Julianne Moore, Tilda Swinton ve John Turturro gibi usta isimlerin yer aldığı film, 18 dakika boyunca ayakta alkışlandı…

Talk to Her, The Skin I Live In, All About My Mother ve Parallel Mothers gibi kült olmuş filmleriyle tanınan ünlü İspanyol yönetmen Pedro Almodóvar, yeni filmi “The Room Next Door- Yandaki Oda”nın prömiyerini Venedik’te yaptı. 81. Venedik Film Festivali’nin Ana Yarışma bölümüne katılan film, seyirciden tam not alarak 18 dakika boyunca ayakta alkışlandı. Alışılmadık şekilde uzun süren alkışlar sırasında Almodóvar iki başrol oyuncusu; Julianne Moore ve Tilda Swinton’ın ellerini öptü.

Sigrid Nunez’in “What Are You Going Through” romanından uyarlanan filmin senaryosunu da kaleme alan Almodóvar, ilk kez İngilizce dilinde bir uzun metraja imza atıyor.

Yandaki Oda filminin konusu:

Ingrid (Julianne Moore) ve Martha (Tilda Swinton) gençliklerinde aynı dergide çalışan iki yakın arkadaştır. İlerleyen yıllarda Ingrid kurgusal roman yazarı olurken Martha ise bir savaş muhabiri olur ve hayat şartları iki arkadaşın yollarını ayırır. Birbirlerinden ayrı geçirdikleri yılların ardından, iki arkadaş zorlu ancak tuhaf ve hoş bir tesadüfle tekrar bir araya gelirler.

Ülkemizdeki dağıtımını TME Films’in üstlendiği “Yandaki Oda”, 1 Kasım’da vizyonda olacak.

Devamını Okuyun

Sinema

Dünyaca Ünlü Oyun Minecraft’ın Filmi Geliyor – “A Minecraft Movie” Fragman İzleyin

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Warner Bros. Pictures ve Legendary Pictures’dan, başrollerinde Jason Momoa ve Jack Black’in yer aldığı, Jared Hess’in yönettiği “A Minecraft Movie”, tüm zamanların en çok satan video oyunu Minecraft’ın ilk büyük ekran, canlı aksiyon uyarlaması.

Filmde ayrıca; Emma Myers (“Wednesday”), Oscar adayı Danielle Brooks (“The Color Purple”), Sebastian Eugene Hansen (“Just Mercy, “Lisey’s Story”) ve Jennifer Coolidge yer alıyor.

Minecraft Filmi, 2025 yılında sadece sinemalarda…

Devamını Okuyun

Sinema

“Smile 2 / Gülümse 2” Filminden Yeni Fragman Yayınlandı – İzleyin

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Gülümsemek sizi öldürür mü? Smile 2’nin Yeni Fragmanını İzleyin – Sadece 18 Ekim’de sinemalarda…

Yeni bir dünya turuna çıkmak üzere olan küresel pop yıldızı Skye Riley (Naomi Scott) giderek daha da korkutucu ve açıklanamayan olaylar yaşamaya başlar. Artan dehşetler ve şöhretin getirdiği baskılar altında ezilen Skye, hayatı kontrolden çıkmadan önce kontrolünü yeniden ele geçirmek için karanlık geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalır.

Devamını Okuyun
Reklam

En Çok Okunanlar