Bizimle iletişim kur

Sinema

12. Boğaziçi Film Festivali Uluslararası Yarışmasında Dünyanın En İyileri Belli Oldu

Yayınlandı

on

12. Boğaziçi Film Festivali Uluslararası Yarışma bölümü adeta bir yıldızlar geçidi: Dünyanın en prestijli festivallerinden ödülle dönen yapımlar, Türkiye seyircisiyle ilk kez Boğaziçi Film Festivali’nde buluşacak…

Boğaziçi Kültür Sanat Vakfı tarafından, 18-25 Ekim tarihleri arasında, bu yıl 12. kez düzenlenecek Boğaziçi Film Festivali, Uluslararası Yarışma bölümüyle de göz kamaştırıyor. Her sinemaseveri heyecanlandıracak program, dünyanın en prestijli festivallerinde gösterilmiş, bu festivallerden ödüllerle dönmüş, yedinci sanatın en yeni ve en başarılı örnekleriyle dolu.

Bu yıl festivalin büyük ödülü Altın Yunus için yarışacak filmler arasında usta yönetmen Marco Belocchio’nun bu kez yapımcı koltuğunda oturduğu “Geçip Giden Zaman”; görüntü yönetmenliği kariyeri boyunca Altın Palmiye’li Abbas Kiyarüstemi, Asghar Ferhadi, Daryuş Mehcuri, Muhsin Mahmelbaf, Oscar’a aday gösterilen Mecid Mecidi ve Naser Hemir gibi efsanelerle çalışan Mahmud Kalari’nin yazıp yönettiği “Yaz Mevsimi” gibi çok özel örnekler de var.

12. Boğaziçi Film Festivali Uluslararası Yarışma Bölümü’nde yer alan 11 film:

Aile Terapisi/ Family Therapy (Yön: Sonja Prosenc)

Genç yabancı, görünüşte mükemmel olan ailenin hayatını bozar; iç sorunlarını, korkularını ve işlevsiz ilişkilerini açığa çıkarırken dışarıdan gelen kaos, ailenin, bir zamanlar cennet gibi olan varoluşunu istila eder. Sonja Prosenc’in yazıp yönettiği film, dünya prömiyerini Tribeca Film Festivali’nde yaparken Saraybosna Film Festivali’nde de Saraybosna’nın Kalbi ödülü için yarıştı ve festivalden C.I.C.A.E. ödülüyle döndü. Başrollerini Marko Mandić, Katarina Stegnar, Aliocha Schneider, Mila Bezjak, Ana Djurić, Kristoffer Jone ve Matija Vastl’in üstlendiği film, Türkiye prömiyerini 12. Boğaziçi Film Festivali’nde yapıyor.

Çobanlar/ Shepherds (Yön: Sophie Deraspe)

Toronto Film Festivali’nde En İyi Kanada Filmi seçilen “Çobanlar”, 12. Boğaziçi Film Festivali’nde Avrupa prömiyerini yapıyor. Kanada sineamasının önde gelen isimlerinden Sophie Deraspe’nin yazıp yönettiği filmde; Provenceli bir çobana dönüşen Montrealli genç bir reklam yöneticisini izliyoruz. Provence’taki çobanlığa karşı Montreal’deki reklamcılık kariyerini takas eden Mathyas, pastoral dünyanın sert gerçekliği karşısında romantik vizyonunu sorgulamak zorunda kalır. Filmin başrollerinde David Ayala, Michel Benizri ve Yunus Boucif var.

Geçip Giden Zaman/ The Time It Takes (Yön: Francesca Comencini)

Film, aynı zamanda senaryoyu da kaleme alan yönetmenin, kendisi gibi sinemacı olan babasıyla yaşadığı anların çok kişisel bir anlatımıdır. Buna rağmen uygun bir mesafede durur zira sinema, bir tutku, bir yaşam tercihi ve var olma biçimi olarak baba- kız arasında daima mevcut bir bağdır. “Sinema ile kendi zihninden kaçabilirsin” der baba. Görüntüler, anılardan doğar ve onlar gibi, kimi işaretleri büyütürken kimilerini siler. Büyük şeyler olağanüstü büyüktür, uzak şeyler inanılmaz uzak. Ancak film setlerinde her şey aşırıdır; kargaşa, insanlar, gürültü.. Venedik Film Festivali’nde Soundtrack Özel Mansiyon Ödülü ve Romana Maggiora Vergano’nun performansıyla Pasinetti En İyi Kadın Oyuncu ödülleriyle dönen filmde Vergano’ya; Fabrizio Gifuni, Anna Mangiocavallo ve Daniele Monterosi eşlik ediyor. 12. Boğaziçi Film Festivali’nde Türkiye prömiyerini yapan filmin yapımcıları arasında ise Türk seyircisinin “Cepteki Yumruklar”, “Çin Yakındır” ve “Günaydın Gece” gibi filmleriyle tanıdığı, Onursal Altın Palmiye Ödülü sahibi usta yönetmen Marco Bellochio da yer alıyor.

Majör Tonlar/ The Major Tones (Yön: Ingrid Pokropek)

Kış tatili gelmiştir ve 14 yaşındaki Ana, çocukken geçirdiği bir kazadan dolayı kolunda bulunan metal plakanın şimdi garip bir şekilde Mors alfabesiyle bir mesaj aldığını keşfeder. Ingrid Pokropek’in yazıp yönettiği film, Berlin Film Festivali’nde Kristal Ayı için yarıştı, Seattle Film Festivali’nde ise Jüri Özel Ödülü’nün sahibi oldu. Başrollerini Sofía Clausen, Lina Ziccarello ve Santiago Ferreira’nın paylaştığı film, 12. Boğaziçi Film Festivali’nde Türkiye prömiyerini yapacak.

Marttan Mayısa/ March to May (Yön: Martin Pavol Repka)

40’lı yaşların sonunda bir çift, üç çocuklarıyla eski bir köy evinde yaşamaktadır. Zaman geçtikçe çocukların, aile evinden ayrılmalarının yakın olduğunu idrak ederler ancak annenin hamilelik haberi, ailenin köklü rutinine bomba gibi düşer. Bahar ayları boyunca, yeni bir kardeş fikrinin günlük hayatlarına nüfuz edişini ve her bir aile ferdini nasıl etkilediğini gözlemleriz. Martin Pavol Repka’nın yazıp yönettiği bu ilk uzun metrajlı filmi, 58. Karlovy Vary Uluslararası Film Festivali’nde Özel Mansiyon Ödülü’ne layık görüldü. Zuzana Fialová, Jozef Abafi, Natalia Fasankova, Jana Markovičová ve Damián Humaj’ın oynadığı film, 12. Boğaziçi Film Festivali’nde Türkiye prömiyerini yapıyor.

Sonsuz Kış/ Endless Winter (Yön: Nikolay Larionov)

Hikaye, 2004 kışında, Ural’daki bir kentte geçer. Bir lise öğrencisi sokak ortasında darp edilerek ölür. Ailesi, bu trajediyi farklı biçimlerde göğüsler: Annesi oğlunu günlüğünü bulur ve oğlunun nasıl bir hayat yaşadığını ancak ölümünden sonra anlamaya başlar. Baba ise intikam peşinde, oğlunun katillerini aramaktadır. Nikolay Larionov’un yazıp yönettiği, başrollerini ise Aleksandr Robak, Yuliya Marchenko ve Aleksandr Novikov’un paylaştığı film; Türkiye prömiyerini, 12. Boğaziçi Film Festivali’nde yapacak.

Şambala/ Shambhala (Yön: Min Bahadur Bham)

Himalaya dağlarındaki çok eşli bir köyde, yeni evli ve hamile Pema, yeni hayatına olabildiğince alışmaya çalışmaktadır. Ancak kısa bir süre sonra ilk kocası Tashi, Lhasa’ya giden ticaret yolunda ortadan kaybolur. Pema, rahip olan ikinci kocası Karma’nın eşliğinde, Tashi’yi bulmak için bir yolculuğa çıkar. Acımasız doğadaki bu yolculuk, bir kendini keşfetme ve özgürleşme arayışına dönüşür. Min Bahadur Bham’ın yazıp yönettiği ve yapımcılığını üstlendiği filmin başrollerinde; Thinley Lhamo, Sonam Topden, Tenzin Dalha ve Karma Wangyal Gurung var. Türkiye prömiyerini 12. Boğaziçi Film Festivali’nde yapacak olan film; 74. Berlin Film Festivali ve 77. Locarno Film Festivali seçkisinde yer aldı.

Taşlara ve Bulutlara Dair/ Through Rocks and Clouds (Yön: Franco García Becerra)

8 yaşındaki alpaka çobanı Feliciano, Peru’nun, Dünya Kupası’na katılma şansı doğduğu için coşku doludur. Ancak bu sırada bir maden şirketinin yaptığı baskılar, Feliciano’nun köyünü tehlikeye atmakta, onun dünyasını ve hayallerini tehdit etmektedir. 74. Berlin Film Festivali’nde Generation Kplus Uluslararası Jüri Özel Mansiyon En İyi Film Ödülü’nü alan film, Türkiye prömiyerini 12. Boğaziçi Film Festivali’nde yapacak. Filmde başlıca rolleri; Alberth Merma, Nely Huayta, Richard Taipe, Ruben Huillca ve Jose Merma paylaşıyor.

Yapay Çocuk/ Electric Child (Yön: Simon Jaquemet)

2018 yapımı “Der Untschuldige” ile neredeyse bütün festivallerin gözdesi olan Simon Jaquemet, “Yapay Çocuk”ta, artık distopik denemeyecek kadar güncel ve bir o kadar ürpertici bir hikaye anlatıyor. Bir bilgisayar bilimcisi, süper bilgisayar simülasyonunda yaşayan yapay zeka yaşam formuyla pazarlık yapar: Oğlunun, nadir görülen, ölümcül nörolojik hastalığına çare bulması karşılığında ona, özgürlük teklif eder. Başrollerde Elliott Crosset, Hove Rila, Fukushima Sandra ve Guldberg Kampp’ı izleyeceğimiz film, Locarno Film Festivali’ndeki gösteriminin ardından, 12. Boğaziçi Film Festivali’nde Türkiye prömiyerini yapacak.

Yaz Mevsimi/ Summertime (Yön: Mahmud Kalari)

1953 Amerikan darbesi sırasında şehirdeki kargaşadan habersizce ninelerinin evinde oynayan iki kuzen; Atta ve Masi, babalarının yokluğunda nasıl yaşamaları gerektiğini öğrenmektedir. Atta’nın babası hapistedir, Masi’ninki ise ölmüştür. Atta, yıllar sonra çocukluğunun aşk, hayranlık ve ihanet dolu anılarını ziyaret etmek için İran’a döner. Başlıca rollerde Ali Şadman, Fariba Nadiri, Ryan Sarlak, Ronika Behramzade, Samira Hassanpur ve Roya Javidnia’yı izleyeceğimiz film, 42. Fecr Uluslararası Film Festivali’nde 12 dalda aday gösterildiği ödüllerden dördünün sahibi oldu. Görüntü yönetmenliğindeki utsalığını; Altın Palmiye’li Abbas Kiyarüstemi, Asghar Ferhadi, Daryuş Mehcuri, Muhsin Mahmelbaf, Oscar adayı Mecid Mecidi ve Naser Hemir gibi isimlerle çalıştığı filmlerle, pek çok kez kanıtlamış olan Mahmud Kalari’nin bu kez senarist ve yönetmen kimliğiyle karşımıza çıktığı film, 12. Boğaziçi Film Festivali’nde Avrupa prömiyerini yapacak.

2 Ocak/ January 2 (Yön: Zsófia Szilágyi)

Kocasından ayrılan Klara, evden taşınırken arkadaşı Ági’den yardım alır. Arabayla toplam yedi kere git-gel yaparlar. Her ne kadar her seferinde aynı yolu gidip gelseler de her tur farklıdır. Ayrılığı, kadının gözünden anlatan ve bu zor karar sonrası karşılaştığı tüm zorlukları konu alan bu gerçekçi hikâyenin başrollerinde Csenge Jóvári, Zsolt Dér, Ferenc Borbiczky ve Viola Béres’i izleyeceğiz. Zsófia Szilágyi’nin yazıp yönettiği film, Venedik Film Festivali’nin ardından Türkiye prömiyerini yapmak üzere 12. Boğaziçi Film Festivali’nde.

Devamını Okuyun
Reklam
Yorum gezintisi

Yorum yazabilmek için giriş yapın Giriş

Yorum Yaz

Sinema

Joseph Quinn ve Vanessa Kirby, ‘Fantastik Dörtlü’deki Rollerini Anlattı

Joseph Quinn ve Vanessa Kirby, ‘Fantastik Dörtlü’ Karakterlerini Önceki Yinelemelerden Nasıl Güncellediklerini Açıkladı

Yayınlandı

on

Yazan


“Stranger Things” dizisinin oyuncusu “Johnny’nin bu versiyonu, diğer insanların duygularına karşı daha az duyarsız,” diye takılıyor

Johnny ve Sue Storm’un “Fantastik Dörtlü: İlk Adımlar” vizyona girdiğinde kendilerini biraz güncellenmiş hissetmelerini bekleyin.
Filmin vizyona girmesine üç aydan biraz fazla bir süre kala, yıldızlar Joseph Quinn ve Vanessa Kirby klasik karakterlerini nasıl güncellediklerini anlattılar. Quinn için mesele, onu modern bir izleyici kitlesi için ilginç kılan şeyi bulmaktı.

Perşembe günü Entertainment Weekly’ye verdiği demeçte, “Ben ve [Marvel Studios patronu] Kevin [Feige] onun önceki versiyonları ve kültürel olarak nerede olduğumuz hakkında konuşuyorduk,” dedi. “Kadın düşkünü, umursamaz bir adam olarak damgalanmıştı, ama bu günümüzde seksi mi? Sanmıyorum. Johnny’nin bu versiyonu diğer insanların duygularına karşı daha az duyarsız.”

Bu arada, Kirby Görünmez Kadın’ı üstlendiğinde, 1960’larda gerçekten yaşıyormuş gibi hissettirmekten daha az “paspas” gibi hissettirmenin bir yolunu bulmaya çalıştı.

Kirby, “Bugün tam 60’lardaki Sue’yu oynasaydınız, herkes onun biraz paspas olduğunu düşünürdü,” dedi. “Bu yüzden her nesil için temsil ettiği şeyin özünü, cinsiyet politikalarının farklı olduğu yeri nasıl yakalayacağımızı ve bunu bugün nasıl somutlaştıracağımızı bulmak, bunun en büyük zevklerinden biriydi.”

“Fantastik Dörtlü: İlk Adımlar”, Marvel’ın İlk Ailesi’ni MCU’ya uyarlamanın ilk denemesi. Film, Marvel filmlerinin çoğunun geçtiğinden farklı bir Dünya’da, retro-fütüristik 1960’larda geçiyor. Bu nedenle, Disney+ dizisi “WandaVision”da da yer alan yönetmen Matt Shakman, filmin diğer MCU yapımlarından çok daha bağımsız hissettirdiğini söyledi.

“Biz kendi evrenimiziz, bu harika ve özgürleştirici,” film yapımcısı daha önce Empire’a, Marvel’ın diğer filmlerinden ve TV şovlarından farklı bir gerçeklikte geçen gişe rekorları kıran film hakkında söylemişti. “Gerçekten [başka] süper kahraman yok. Paskalya yumurtaları yok. Iron Man veya benzeri bir şeyle karşılaşma yok. Bu evrende her şey onlar. Birbirine bağlı Marvel Evrenini seviyorum ama çok yeni ve çok farklı bir şey yapıyoruz.”

Devam etti: “Bu, Uzay Yarışı ruhuyla ilgili. JFK ve iyimserlikle ilgili. Bu, Neil Armstrong ve Buzz Aldrin yerine bu dörtlünün uzaya gittiğini hayal etmek. Bu fikir, onların Amerika’daki en ünlü insanlar olmaları çünkü maceracı, kaşif, astronot olmaları – süper kahraman oldukları için değil. Ve geri döndüklerinde bunun üstüne süper kahraman oluyorlar. Ama öncelikle onlar astronot, onlar aile.”

“Fantastik Dörtlü: İlk Adımlar” 25 Temmuz’da sinemalarda.

Devamını Okuyun

Sinema

44. İstanbul Film Festivali Ne Zaman Başlıyor?

Yayınlandı

on

Yazan

İstanbul Film Festivali bugün (11 Nisan) başlıyor…

Önümüzdeki 11 gün boyunca sinemalarda olacak 44. İstanbul Film Festivali’nin seçkisi, 139 uzun metrajlı ve 15 kısa filmden oluşuyor.

Altın Lale Yarışması, özel bölümleri ve prömiyerleriyle festivalin gösterimleri Beyoğlu, Şişli ve Kadıköy’de.

Hafta içi gündüz seanslarında biletler indirimli, öğrenci bileti kapasitesi sınırsız.

Devamını Okuyun

Sinema

Milly Alcock’un Supergirl: Woman of Tomorrow kostümü sonunda Set Fotoğraflarıyla Ortaya Çıktı

Yayınlandı

on

Yazan

Milly Alcock’un Supergirl: Woman of Tomorrow kostümü sonunda yeni DC Universe set fotoğraflarıyla tanıtıldı. Kara Zor-El, 1984’teki Supergirl’den bu yana ilk kez kendi solo filmini çekiyor, çünkü Alcock ünlü Kryptonlu kahramanı Supergirl: Woman of Tomorrow filminde hayata döndürecek. Ancak, yaklaşan DCU bölümündeki en büyük detaylardan biri, hayranların onu DC kostümüyle görmeyi beklediği Alcock’un gerçek kostümü.
Supergirl: Woman of Tomorrow hala ana çekimlerinin ortasındayken, @UnBoxPHDFILM Alcock’un gerçek kostümüyle ilk set fotoğrafını çekmeyi başardı.

Milly Alcock’un Supergirl: Woman of Tomorrow’daki DC kostümüyle Kara Zor-El olarak ilk bakışını görmek için buraya tıklayın.

Serinin arka/yan kısmından görünen Supergirl kostümü, uzun mavi kollara, geniş altın bir kemere, kırmızı eteğe ve kırmızı çizmelere benziyor. Alcock ayrıca CGI ile uzatılabilecek kısa bir pelerin giyiyor gibi görünüyor. Supergirl: Woman of Tomorrow set fotoğrafı, başlıktaki kahramanı askeri bir kamyonun veya başka bir zırhlı aracın tepesinde gösteriyor.

Supergirl Set Fotoğrafının Milly Alcock’un Kostümü Hakkında Açığa Çıkardıkları

Supergirl. Woman of Tomorrow’un aynı adlı çizgi romanı uyarladığı göz önüne alındığında, set fotoğrafının kostümün çizgi romana çok benzeyen bir versiyonunu ortaya çıkarması büyük bir sürpriz değil. Supergirl: Woman of Tomorrow kadrosuna daha önce katılan ve henüz fark edilmemiş olsalar da kilit karakterlerden Alcock’un kostümüne kadar, DCU uyarlamasını mümkün olduğunca kitaba yakın tutmayı planladıkları açık.

Orijinal Supergirl: Woman of Tomorrow yazarı Tom King’in de DCU filminin mimarı olarak yer almasıyla, Kara’nın kitabındaki kostümünün ekranda düzgün bir şekilde yapılması mantıklı.

Supergirl: Woman of Tomorrow set fotoğrafında Kara’nın askeri bir araçta olduğu görülse de, neden askeri bir güçle uğraştığı belirsiz. Henüz belli olmasa da, Supergirl: Woman of Tomorrow’da Kara’nın filmde bir noktada bir orduyla uğraşması her zaman mümkün. Daha da ilginci, bu sahnenin orijinal Supergirl: Woman of Tomorrow hikayesinin dayandığı uzayda mı yoksa Kara’nın bir şekilde Dünya’da mı olduğu. Bu arada Milly Alcock’u Supergirl olarak ilk izleyeceğimiz yapım 2025 yazında vizyona girecek olan Superman filmi olacak.

Kostümün tamamını yakından görmek zor olsa da, Alcock’un Kara’nın büyük altın kemeriyle açıkça görülebildiği için, Supergirl: Woman of Tomorrow kostüm tasarımını DCU zaman çizelgesine uyarladıkları kesinlikle anlaşılıyor. İdeal olarak, daha fazla sahneyi halka açık bir şekilde çekmeden önce, Gunn ve DC Studios, Alcock’un DCU kostümüyle resmi bir görünümünü ortaya koyuyor. Ancak şimdilik dünya, çekimlerin tamamlanmasına yaklaşırken Supergirl: Woman of Tomorrow’dan başka neler çıkacağını beklemek ve görmek zorunda kalacak.

Devamını Okuyun

Sinema

Bu Cuma Hangi Filmler Vizyonda Yer Alacak? (11 Nisan 2025)

Yayınlandı

on

Yazan

Birbirinden farklı filmlere ev sahipliği yapan Paribu Cineverse, sinemaseverleri 11 Nisan Cuma günü vizyona girecek yeni filmlerle buluşturuyor. Vizyonda yer alan filmlerin yanı sıra tekrar vizyona girecek Başlangıç (Inception) ile vizyonun yeni filmleri Amatör (The Amateur), Drop: Kabul Et veya Reddet (Drop), Armand, Cesur Yaga ve Sihirli Dünya ve Çakallarla Dans 7 sinemaseverlerin beğenisine sunuluyor.

Pek çok filmi dünyayla birlikte aynı anda vizyona getiren Paribu Cineverse, bu Cuma da birbirinden farklı türde yerli ve yabancı filmleri vizyona getiriyor. Bilim kurgudan gerilime, animasyondan drama kadar önemli yapımların vizyonda olacağı 11 Nisan Cuma günü, sinemaseverlere farklı dünyaların kapılarını aralayacak.

Tekrar vizyona girecek Başlangıç (Inception) ile vizyonun yeni filmleri Amatör (The Amateur), Drop: Kabul Et veya Reddet (Drop), Armand, Cesur Yaga ve Sihirli Dünya ve Çakallarla Dans 7’nin içerisinde bulunduğu 11 Nisan Cuma haftasının vizyon programı şöyle:

*** Christopher Nolan’ın efsaneleşen filmlerinden biri olan Başlangıç (Inception), yeniden vizyona giriyor. Oscar ödüllü bilimkurgu filminin başrolünü bilinçaltına sızarak bilgi çalan bir profesyonel hırsızı canlandıran Leonardo DiCaprio üstleniyor. Uluslararası bir kaçak pozisyonunda olan Cobb’a içinde bulunduğu durumdan kurtulmasını sağlayacak bir fırsat sunulur. Mükemmel bir soygun yerine, Cobb bu sefer tam tersini imkansız ‘başlangıç’ı tamamlamak zorundadır; görevi bir fikri çalmak değil onu yerleştirmektir. Eğer başarırsa, mükemmel suç bu olacaktır…

*** Yönetmen koltuğunda James Hawes’in oturduğu, başrollerini Rami Malek, Laurence Fishburne ve Rachel Brosnahan’ın üstlendiği Amatör (The Amateur), karısının Londra’daki bir terör saldırısında trajik ölümünün ardından üstlerinden onu takip etmesini talep eden bir CIA kriptografın hikayesini konu ediniyor. Yetkililerin harekete geçmeyi reddetmesi üzerine, Charlie işleri kendi eline alır ve sorumluları bulmak için tehlikeli bir yolculuğa çıkar. Zekası, peşinden koşanlardan kaçmak ve intikamını almak için en güçlü silahı olacaktır.

*** Haftanın gerilim filmlerinden Drop: Kabul Et veya Reddet (Drop), yıllar sonra ilk randevusuna çıkan dul bir anne olan Violet’in başından geçenleri konu ediniyor. Violet, lüks bir restorana vardığında buluşacağı Henry’nin beklediğinden daha çekici ve yakışıklı olduğunu görünce rahatlar. Ancak Violet, telefonuna gelen bir dizi isimsiz mesajla önce sinirlenmeye ve sonra da terörize olmaya başlayınca aralarındaki kimya bozulmaya başlar.

*** Senaristliğini ve yönetmenliğini Halfdan Ullmann Tøndel’in üstlendiği Kuzey Avrupa filmi Armand, ortalığın karışmasına neden olan bir suçlama ile karşı karşıya kalan iki çocuk ve ebeveynlerinin hikayesini konu ediniyor. Okul tatiline kısa bir süre kala okulda meydana gelen bir olayın ardından, genç Armand ve Jon’un ebeveynleri yönetim tarafından çağrılır. İki çocuk hakkında ortaya atılan suçlama ortalığın karışmasına neden olur ancak gerçekte ne olduğunu kimse bilmemektedir. Ebeveynler ve okul personeli ne olabileceğine dair tartışmaya girer ve toplantı kısa sürede kontrolden çıkar. Çok geçmeden kaos oluşur…

*** Çocukların ve animasyon tutkunlarının ilgisini çekecek Cesur Yaga ve Sihirli Dünya, kayıp olan kitabı bulmak için zorlu bir maceraya atılan Cesur Yaga ve dostlarının hikayesini konu ediniyor. Kızıl saçlı Cesur Yaga, mucit kedisi ve neşeli dostlarıyla birlikte masalsı bir krallıkta bulunan küçük bir kulübede yaşar. Sihirde ustalaşmaya çalışan Cesur Yaga, amacına ulaşabilmek için kayıp olan “Sihir Kitabı”nı bulmak zorundadır. Kitap, yıllar önce kötü kalpli Belladonna tarafından çalınmıştır. Yaga ve arkadaşları, kayıp büyü kitabını bulmak için zorlu bir maceraya atılır.

*** Şevket Çoruh, Timur Acar, Murat Akkoyunlu’dan oluşan başrolleriyle çok sevilen Çakallarla Dans serisinin yeni filmi Çakallarla Dans 7, bir güzellik yarışmasının organizasyonunda görev almak için İzmir’e giden ekibin yaşadığı maceraları konu ediniyor.Güzellik yarışmasında kızların kostümleri üzerinde çok sayıda ham pırlantanın bulunması ortalığı karıştırır. Kral Mustafa’nın düzenlediği yarışma, aslında yurt dışı ile gerçekleştireceği ham pırlanta ticaretinin kılıfıdır. Bulduğu pırlantaları ele geçiren Nalan, Çakalların da desteği ile Mustafa’nın krallığını temelinden sarsar.

Devamını Okuyun

En Çok Okunanlar