Bruce Willis Filmi Wrong Place Türkçe adıyla Son Çıkmaz Filminin Yorumunu Yazdım
Wrong Place Son Çıkmaz İzlenir mi?
Lafı Uzatmayayım maalesef izlenmez.
Filmden sonra düşündüm filmi seyretmek için iyi sebepler neler diye, tek sebep bulabildim. Aslında bir buçuk sebep desem daha iyi. Evet bir buçuk sebep ve tek parça olanı Bruce Willis’i tekrar beyazperdede görebilmek. (buçukluk sebebi aşağıda yazacağım) Ama o bile iyi bir sebep değil çünkü tahmin ediyorum ki hastalığı yüzünden hem filmde yeteri kadar süre alamamış hem de oyunculuğunu da biraz etkilemiş gibi. Bu yüzden Bruce Willis’i bu az ve yetersiz performans ile izlemek ise eski güzel anıları hatırlayınca üzüyor.
Son Çıkmaz Filmi Yorumu
Eski güzel anılar derken biz onu ilk olarak bizim için ve tek kanallı o dönem için harika dizi Moonlighting ile hatırlarız. Tek kanallı dönem dedim ya o yüzden doğal olarak (başka alternatif mi var desenize 🙂 TRT’de yayınlanan diziden çok güzel anılarımız ve zihnimizde kalan keyifli anlar vardı. Hala diziyi düşündüğümde bölümleri ve sahneleri hatırlayınca yüzümde bir gülümseme yani sırıtık bir ifade oluyor 🙂
Sinema kariyerinde ise benim favorim ve efsane bulduğum The Fifth Element – Beşinci Element (Beşinci Güç) filmini unutmam mümkün değil. Nasıl unutayım 4 kez izlemiştim 🙂 Die Hard serisi, 6. His, Surrogates – Suretler, RED gibi filmlerdeki Bruce Willis’den sonra bu performansı görmek üzücü.
Reklam
Bruce Willis Nasıl?
Aslında usta aktör en azından rol aldığı sahnelerde yaşı, sağlık durumu ve senaryo ile yönetmen gibi handikaplara rağmen elinden geleni yapmış. Yani film çok yetersiz.
Wrong Place Son Çıkmaz Filminin Eksileri
Başlayalım Wrong Place filminin eksilerine : Senaryo zayıf, mantık hataları var. Hikaye içinde bir kaçıp kovalamaca, rehin alma ve intikam alma ya da tanık susturma süreçleri var ancak sahneden sahneye geçişte olayların bağlanması kötü ve mantıksızlıklarla dolu. Hem suçlu hem rehin aldığı kişiler benim anlam veremediğim reaksiyonlar veriyorlar. Yetmiyor bir sahne önce verdiği sadist reaksiyona bakıpta bu karakter yeni sahnede benzer işler yapar diyorsunuz ama bu kez de yufka yürekli oluyor. Bu denli gerilimli bir suç olayı yaşanırken bu inişli çıkışlı ruh halleri yaşabilir diyebilirsiniz ve evet haklısınız ama yönetmen bunu iyi yansıtamıyor. Tabi ki oyuncuların performansı da yetersiz kalıyor. Ve beni de tam gerileceğim bir noktada sinir bozucu bir gülme krizi alıyor.
Esinlenilen Filmler Var mı?
Ben ilk olarak Liam Neeson’lı Taken filmini hatırladım. O filmde kızı kaçırılıyordu. Bu film tam öyle değil ama anımsatıyor. Jodie Foster’lı Panic Room – Panik Odası’nı ya da benzeri fillerdeki ev içinde geçen sahneler ve kötü adama tuzak kurlan sahneler de var. Ormanda kovalamaca sırasında oyunculara takılan ve yüz hareketlerinin çekildiği kısa bir sahne de var. Neden var ya da neden diğer orman sahnelerinde kullanılmadı anlayamadım. Kısacası yönetmen bir çok filmden esinlendiği sahneleri “benim filmimde de olsun” diyerek kullanmış gibi. Yani aklına gelen ne varsa yemeğe katmış.
Son Çıkmaz Filminin Diğer Artısı
Filmin zorlayarak yazdığım 1,5 (bir buçuk) artısından buçuk olanı da yazıp yazıya noktayı koyayım : Texas Battle’ın canlandırdığı Captain East karakteri ve diyalogları. Cehennem Silahı göndermesi de yapılan sahnenin kahramanı olan karakter bu filmin Roger Murtaugh’ı (Danny Glover) gibi olmuş. Ve çok güldüğüm bir cümlesi var “Annem Öperse Geçer”. Bu adamın esprili rolü ve Bruce Willis için bu film için sinemaya gitmek zor televizyona geldiğinde izlenmesi düşünülebilir.
Deneysel belgesel filmleri “Tülay German: Kor ve Ateş Yılları”, “Huzursuz Topraklar”ve “Araf”’ın yanı sıra “Zarlar ve İnsanlar” gibi video enstalasyonlarıyla adından söz ettiren ödüllü yönetmen, sanatçı ve akademisyen Didem Pekün’ün ilk uzun metrajlı belgesel filmi “BAZEN HEP BİRLİKTE / OTHERWISE IN ISTANBUL”, 17-28 Nisan tarihlerinde gerçekleşecek 43. İstanbul Film Festivali kapsamında ilk kez izleyicilerle buluşacak. Didem Pekün’ün yönetmen koltuğunda oturduğu, Anna Maria Aslanoğlu (istos film)’nun yapımcılığı ve Melek Ulagay’ın ortak yapımcılığında hayata geçirilen yaratıcı dans belgeseli “BAZEN HEP BİRLİKTE / OTHERWISE IN ISTANBUL” festivalin Ulusal Belgesel Yarışması’nda yarışacak.
Bazen Hep Birlikte Belgeselinin Konusu Nedir?
Film seyircisini, kuruluşundan bu yana paylaşarak üretimin devamlılığını önemseyen ve kendi dilini oluşturmayı odağına alan Çıplak Ayaklar Kumpanyası’nın kurucularından, dansçı ve koreograf Mihran Tomasyan’ı takip ederek hem Tomasyan’ı hem de İstanbul’u keşfetmeye davet ediyor. Performatif bir belgesel olan “BAZEN HEP BİRLİKTE / OTHERWISE IN ISTANBUL”, Tomasyan’ın Ermeni aile tarihi ve kimliği üzerinden paylaştığı arşivler, kolektif bir doğaçlama koreografi ve günümüz İstanbul’unun hengâmesiyle örülü bir anlatıyı takip ediyor.
Bazen Hep Birlikte / Otherwıse In Istanbul 43. İstanbul Film Festivali’nde
Yaratım ve dans performanslarında Mihran Tomasyan’ın yanı sıra Beste Demir, Ekin Önce, Leyla Postalcıoğlu, Nazlı Durak, Nazlı Tecimer ve Ufuk Fakıoğlu’nun yer aldığı “BAZEN HEP BİRLİKTE / OTHERWISE IN ISTANBUL”un görüntü yönetmenliğini Petros Nousias üstlenirken kurgusu Eytan İpeker tarafından gerçekleştirildi. Filmin müziklerinde ise Berke Can Özcan ile Elena Margarita Kakaliagou’nun imzası bulunuyor.
Evrensel bir iyimserlik ve toplulukçuluk hikâyesi sunan “BAZEN HEP BİRLİKTE / OTHERWISE IN ISTANBUL” 43. İstanbul Film Festivali kapsamında 23 Nisan Salısaat 16.00’da Beyoğlu Sineması’nda ve 26 Nisan Cuma saat 21.30’da Sinematek / Sinema Evi’nde gerçekleşecek gösterimleriyle festival seyircisiyle buluşacak.
Didem Pekün’ünistos film yapımıyla gerçekleşen ilk uzun metrajlı belgesel filmi “BAZEN HEP BİRLİKTE / OTHERWISE IN ISTANBUL”un 43. İstanbul Film Festivali kapsamındaki gösterimlerinin biletlerine 5 Nisan Cuma gününden itibaren Passo üzerinden ulaşabilirsiniz.
BAZEN HEP BİRLİKTE / OTHERWISE IN ISTANBUL
Reklam
2024, Türkiye, 73’
Türkçe, Renkli, DCP, 1:85, 5.1 Sound, Türkçe, İngilizce altyazılı
Yönetmen
Didem Pekün
Yapımcı
Reklam
Anna Maria Aslanoğlu
Yapım
istos film
Ortak Yapımcı
Melek Ulagay
Reklam
Yazarlar
Didem Pekün, Eytan İpeker
Koreografi&Konsept
Mihran Tomasyan
Yaratım&Dans
Reklam
Beste Demir, Ekin Önce, Leyla Postalcıoğlu, Mihran Tomasyan, Nazlı Durak, Nazlı Tecimer, Ufuk Fakıoğlu
Korku sinemasının “as”ı olarak görülen ‘Omen’, beyazperdeye geri dönüyor. 20th Century Studios imzalı ‘Omen: İlk Kehanet’,
12 Nisan’da sinemalarda vizyona girecek. Filmin yönetmen koltuğunda Arkasha Stevenson oturuyor.
Seyircileri Roma’nın gotik, büyüleyici, tekinsiz ve tarihi atmosferine davet eden film, sinemaseverleri hikayenin öncesine götürecek. Kiliseye hizmet etmek üzere Roma’ya gönderilen genç bir Amerikalı kadının kendi inancını sorgulamasına sebep olan karanlık bir olayla karşılaşması sonucu yaşanılanları anlatan film, kötülüğün doğuşunu amaçlayan bir komploya izleyicileri davet edecek.
Başrollerini Nell Tiger Free, Tawfeek Barhom, Sonia Braga, Ralph Ineson ve Oscar adayı, Altın Küre Ödüllü Bill Nighy’nin paylaştığı ‘Omen: İlk Kehanet’in seriye sadık kalan ve gerilim dozunu yükselten senaryosunu Arkasha Stevenson, Tim Smith ve Keith Thomas kaleme aldı.
Televizyon Dünyasının Dahi Çocuğu, Emmy Ve Altın Küre Ödüllü Ryan Murphy’den Fx İmzalı ‘Feud: Capote Vs. The Swans’, 17 Nisan’dan İtibaren Sadece Dısney+’Ta!
Ödüllü Antolojinin 8 Bölümlük İkinci Kısmı, Efsanevi Amerikalı Yazar Truman Capote Ve Onu Çevreleyen Elit Bir Kadın Grubunun Hikayesini Anlatıyor
“Gerçeğin, iyi bir hikayenin yoluna çıkmasına izin vermeyin.” Amerika tarihinin ve edebiyatının tüm dünyaya mal olmuş efsanevi figürlerinden Truman Capote’nin(Tom Hollander), New Yorklu elit kadın arkadaş grubu ile arasında yaşadıklarını konu alan ‘Feud: Capote vs. the Swans’ adlı 8 bölümden oluşan dizi, 17 Nisan’dan itibaren sadece Disney+’ta seyredilebilecek.
‘American Horror Story’den ‘9-1-1’a, ‘Nip/Tuck’tan ‘Glee’ye televizyon tarihine adını altın harflerle yazdırdığı ve yazdırmaya da devam ettiği sayısız projeye imza atan, Emmy ve Altın Küre başta olmak üzere sayısız ödül kazanan Ryan Murphy’nin arkasında olduğu ‘Feud: Capote vs. the Swans’ adlı dizi Disney+’a geliyor. Disney+, bu yapımıyla baharı karşılarken asıl yeniliği ise yeni logosu ile yaşıyor. Akademi Ödüllü® besteci Ludwig Göransson tarafından yaratılan ses efekti de dahil olmak üzere, geliştirilmiş logosu ve renk paleti ile Disney+’ın görsel ve işitsel dünyası yenilendi.
Yenilenen dünyasıyla izleyicilerle buluşmaya devam eden Disney+’ta izlenebilecek olan ‘Feud: Capote vs. the Swans’ta Tom Hollander, Capote’ye hayat verirken dizinin başrollerini Naomi Watts, Diane Lane, Chloë Sevigny, Calista Flockhart, Demi Moore, Molly Ringwald, Treat Williams, Joe Mantello ve Russell Tovey paylaşıyor.
Dizi, Laurence Learner’ın ‘Capote’s Women: A True Story of Love, Betrayal and a Swan Song for an Era’ adlı çok satan kitabından uyarlandı. 8 bölümlük dizide yazar Capote, kendini cemiyetin en elit kadınlarıyla çevrili buluyor. New York’u New York yapan ve bu şehrin atan kalbini oluşturan bu kadınlar, en yakın arkadaşları Capote’ye tüm gizli kapılarını sonuna kadar açıyor. Yazarın “Kuğular” adını verdiği bu kadın grubunun dünyasına girdikçe Capote kayıtsız kalamıyor ve tüm sırları ifşa edecek şekilde kaleminin gücüne tutunuyor. Bir anda “en yakın dost”, “en ezeli düşman”a dönüşüyor.
Kadınlarla ilgili ilk yazdıklarının Esquire dergisine çıkmasıyla New York’u sallayan Capote ile “Kuğular” arasında yaşananlar, en kanlı savaştan çok daha çetin bir kedi-fare oyununa dönüyor.
‘Feud: Capote vs. the Swans’, 17 Nisan’dan itibaren tüm zehrini izleyicilere gündelik hayatları içinde panzehir olarak sunacak ve sadece Disney+’ta seyir zevki yüksek bir keyif yaşatacak.
990’ların sonu ve 2000’lerin başındaki en popüler çocuk programlarından bazılarının arkasındaki zehirli ve tehlikeli kültürü ortaya çıkaran dört bölümlük bir belgesel dizisi Quiet On Set: The Dark Side of Kids TV Blu Tv’de discovery+ ayrıcalığıyla yayına girdi.
Yapımcı Dan Schneider tarafından inşa edilen ve popüler kültüre inkar edilemez bir etkisi olan bir imparatorluğun perdesini aralanıyor. Quiet On Set: The Dark Side of Kids TV, abartılı şaka ve skeçlerle dolu eğlenceli programlarda yer alan, çocuk yıldızları ve taciz, cinsiyet ayrımcılığı, ırkçılık ve uygunsuz dinamiklerle dolu tekinsiz bir ortamı belgeliyor.
Dört bölüm boyunca, tacizkar ve manipülatif davranış kalıplarının yanı sıra setteki çocuk tacizcileriyle ilgili hikayeler gün ışığına çıkacak. Arşiv görüntüler, şovlardan sahneler ve sosyal medya yorumlarıyla örülmüş bu röportajlar, bu dizilerde ilk yayınlandığında aptalca veya kapalı görünebilecek ancak şimdi çok daha karanlık bir alt ton taşıyan birçok anı, yeniden ortaya çıkarak sevilen şovların altında yatanları izleyiciyle buluşturacak.
Quiet On Set: The Dark Side of Kids TV, discovery+ ayrıcalığıyla BluTV’de yayında.