Bizimle iletişim kur

Sinema

Dolunay Katilleri Hakkında Bilmeniz Gerekenler ve Prodüksiyon Notları

Yayınlandı

on

Radio Mood App

• Leonardo DiCaprio, David Grann’ın taslak çalışmasının film haklarını yayımlanmadan önce 2016 yılında aldı ve Martin Scorsese’ye götürdü.

• Bu, DiCaprio ve Scorsese’nin Gangs of New York, The Aviator, The Departed, Shutter Island, The Wolf of Wall Street’ten sonra 6. iş birliğidir.

• Scorsese her zaman bir Western filmi yapmayı istemiş ve bu filmi yaparken çocukluktaki favori filmlerini ilham kaynağı olarak kullanmıştır.

• Scorsese ve Eric Roth’un “Dolunay Katilleri” uyarlaması başlangıçta Osage cinayet davasını çözen FBI ajanı Thomas Bruce White Sr. Üzerineydi, ancak Osage ulusuna daha fazla odaklanmak istediklerini fark ettiklerinde yönlerini değiştirdiler.

• Yapımcılar hikayeyi anlatmanın en iyi yolunu bulmak için yıllarca çalıştılar. Ernest Burkhart’ın mahkeme ifadesini okuduktan sonra gitmek istedikleri yönü anladılar.

• Bu filmde, DeNiro ve DiCaprio, DeNiro’nun “This Boy’s Life” filminde DiCaprio’nun seçilmesine yardım ettikten 30 yıl sonra yeniden bir araya geliyor.

• Bu, DeNiro ve Scorsese için Mean Streets, Taxi Driver, New York New York, Raging Bull, The King of Comedy, Goodfellas, Cape Fear, Casino, The Audition, The Irishman’den sonra 10. İş birliğidir.

• Scorsese, William Hale’ı “çelişkiler yumağı” olarak tanımlar. Bir şantajcı ve zorba olmasına rağmen, Osage halkının bir dostu olduğuna gerçekten inanıyordu.

• Hem DiCaprio hem de Scorsese, ilk Zoom görüşmesinden sonra Lily Gladstone ile hemen bağ kurdu ve onun Mollie’yi canlandırmak için gerekli zarafete ve bakış açısına sahip olduğunu anladılar.

• Gladstone ve DiCaprio’nun gerçek hayattaki sohbetleri, karakterlerinin ekran üzerindeki ilişkisini tanımlamalarına yardımcı oldu.

• Covid-19 pandemisi, filmle ilgili tüm faaliyetleri durdurdu. Bu süre zarfında Scorsese, Ernest ve Mollie’nin hikayesini iyileştirdi ve senaryoyu yeniden ele aldı.

• Martin Scorsese’nin önceki işbirlikçilerinin birçoğu bu film için bir araya geldi:

o Görüntü Yönetmeni, Rodrigo Prieto

o Besteci, Robbie Robertson

o Kurgucu, Thelma Schoonmaker

• Scorsese’nin kemikleşmiş ekibine ayrıca bazı yeni yüzleri de geldi:

o Kostüm Tasarımcısı, Jacqueline West

o Prodüksiyon Tasarımcısı, Jack Fisk

• Prodüksiyon Tasarımcısı Fisk, ana çekim lokasyonu olan Pawhuska kasabasında bir tren istasyonu ve 365 metre ray inşa etti.

OSAGE ULUSUNUN ONURLANDIRILMASI

• Karakterini tam anlamıyla anlayıp canlandırabilmek için DiCaprio, Osage topluluğu üyeleri ve Ernest Burkart’ın akrabalarıyla buluştu.

• Blackfeet ulusunun bir üyesi olan Lily Gladstone da Osage kültürü ve tarihi hakkında derin araştırmalar yaptı.

• Yapımcılar, Dehşet Döneminin yaşandığı aynı bölgede, Oklahoma’daki Osage bölgesinde çekim yapmaya karar verdiler.

• Prodüksiyon süresince Osage ulusu Scorsese’ye tam destekte bulundu.

• Lokasyonları keşfederken, yapımcılar Osage bölgesine giderek Geoffrey Standing Bear ve diğer Osage topluluğu üyeleriyle doğrudan görüştüler.

• Filmdeki tüm Osage rolleri yerli Amerikalılar tarafından canlandırıldı ve Osage karakterleri mümkün olduğunca Osage oyuncular tarafından oynandı. Filmdeki 44’ten fazla rol Osage oyuncuları tarafından canlandırıldı ve yüzlerce Osage figüran olarak çalıştı. 

• Prodüksiyonun başlamadan önce, yapımcılar , Dehşet Dönemi kurbanlarından bazılarının akrabaları dahil Osage topluluğunun önde gelen üyeleriyle, hikayeye yaklaşımlarını gözden geçirmek ve herhangi bir endişeyi dinlemek için buluştu.

• “Dolunay Katilleri”, Osage yazar Charles H Red Corn’un “A Pipe for February” adlı romanının açılış bölümüne dayanan, Osage topluluğunun büyük değişim yaşadığı bir zaman diliminde gerçekleştirilen kutsal bir ritüelle başlar.

• Yapımcılar, Oklahoma Film ve Televizyon Komitesi ile işbirliği yaparak Osage sanatçıları ve zanaatkarları ile filmin çeşitli departmanlarında çalıştı.

• Prodüksiyonun başlamasından dört gün önce, oyuncular ve ekip, Osage ulusunun üyeleri ile arazinin kutsanması için dua etmek ve çekimin başlangıcını işaretlemek adına bir tepede toplandılar.

Dolunay Katilleri Prodüksiyon Notları

20. yüzyılın başında petrol, bir gecede dünyanın en zengin insanlarından bazıları haline gelen Osage halkına bir servet kazandırdı. Bu Amerikan yerlilerinin zenginliği, cinayete başvurmadan önce manipüle edebildikleri, gasp edebildikleri ve çalabildikleri kadar Osage parası çalan beyazları hemen cezbetti. Gerçek bir hikâyeye dayanan ve Ernest Burkhart (Leonardo DiCaprio) ile Mollie Kyle’ın (Lily Gladstone) imkânsız romantizmi çerçevesinde anlatılan “Dolunay Katilleri”, gerçek aşkın tarifsiz ihanetle kesiştiği destansı bir “western” suç destanı. Robert De Niro ve Jesse Plemons’ın da rol aldığı “Dolunay Katilleri”nin yönetmenliğini, Eric Roth ve Martin Scorsese’nin David Grann’ın çok satan kitabından uyarladıkları senaryoyla, Akademi Ödüllü Martin Scorsese üstleniyor.

PRÖMİYER TARİHİ: 20 Ekim Cuma gününden itibaren sadece sinemalarda, ardından tüm dünyada Apple TV+’ta yayınlanacak.

OYUNCULAR:                                                  Leonardo DiCaprio

                                                                                   Lily Gladstone 

                                                                                   Jesse Plemons 

                                                                                   Robert De Niro

                                                                                   Tantoo Cardinal 

                                                                                   Cara Jade Myers

                                                                                   JaNae Collins

                                                                                   Jillian Dion

                                                                                   William Belleau

                                                                                   Louis Cancelmi

                                                                                   Tatanka Means

                                                                                   Michael Abbott Jr.

                                                                                   Pat Healy

                                                                                   Scott Shepherd

                                                                                   Jason Isbell

                                                                                   Sturgill Simpson

YÖNETMEN:                                                    Martin Scorsese

SENARYO:                                                        Eric Roth 

                                                                                   Martin Scorsese

KURGUSAL OLMAYAN 

BİR KİTAPTAN UYARLANMIŞTIR:                              David Gann

YAPIMCILAR                                                              Martin Scorsese

                                                                                   Dan Friedkin

                                                                                   Bradley Thomas

                                                                                   Daniel Lupi

UYGULAYICI YAPIMCILAR:                             Leonardo DiCaprio

                                                                                   Rick Yorn

                                                                                   Adam Somner

                                                                                   Marianne Bower

                                                                                   Lisa Frechette

                                                                                   John Atwood

                                                                                   Shea Kammer

                                                                                   Niels Juul

GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ:                                            Rodrigo Prieto

KURGU:                                                                     Thelma Schoonmaker

PRODÜKSİYON TASARIMCISI:                                  Jack Fisk

KOSTÜM TASARIMCISI:                                             Jacqueline West

MÜZİK:                                                                       Robbie Robertson                                                        

STÜDYO:                                                                    Apple Studios 

PRODÜKSİYON HAKKINDA

Yazar ve araştırmacı gazeteci kimliğiyle büyük beğeni toplayan New Yorker kadrosundan David Grann, unutulmuş tarihleri derin bir araştırma ve netlikle aydınlatıyor. Kayıp İngiliz kâşif Percy Fawcett hakkında yazdığı 2009 tarihli çığır açan kitabı “The Lost City of Z: A Tale of Deadly Obsession in the Amazon” önce çok satanlar listesine girdi, ardından yönetmen James Gray tarafından 2016’da sinemaya aktarıldı. Grann kısa yazılarında Aryan Kardeşliği’ni, suçlu politikacı James Traficant’ı, çekici azılı suçlu Forrest Tucker’ı ve efsanevi bir dev kalamarı (inatçı avcısıyla birlikte) anlatmıştır.

Grann’ın 2017 tarihli başyapıtı “Dolunayın Katilleri: Osage Cinayetleri ve FBI’ın Doğuşu” bir ulusun hem geçmişine hem de geleceğine hitap eden, belirgin bir Amerikan suç ve ırkçılık hikâyesi olarak nadir bir eser. Ağırlıklı olarak 1920’lerde Vahşi Batı’nın alacakaranlığında geçen kitap, toprak gaspının ve kendine özgü sorunları olan bir adalet mekanizmasının doğuşunun öyküsü. 

Grann’ın kitabının merkezinde, Ohio ve Mississippi Nehri vadilerindeki ana vatanlarından batıya, Missouri ve Kansas’a sürülen ve nihayetinde Amerikan hükümeti tarafından Oklahoma’daki “Kızılderili Bölgesi” olarak adlandırılan bölgeye yerleştirilen ve 1800’lerin sonlarında burada yoğunlaşan Kızılderili kabilesi Osage Halkı yer alıyor.

1894’te Osage topraklarında keşfedilen petrolün ardından kabile, maden haklarını elinde tutarak ve arazilerini müteahhitlere kiralayarak fevkalade zenginleşti. Bu da gözü dönmüş vurguncuların bölgeye akın etmesine neden oldu. Sömürü, sadece suçun kol gezdiği gelişen kentlerde değil, aynı zamanda Amerikan hükümetinin izniyle Kızılderili servetlerinin (beyaz) vasiler tarafından yönetildiği ve milyonlarca kârın kaymağını yiyen çarpık, düpedüz ırkçı bir “vasilik” sistemi uygulayan ABD hükümetinin onayıyla da arttı.

Daha da kötüsü 1920’lerin başındaki sözde Korku Krallığı Dönemi sırasında düzinelerce Osage, yavaş zehirlenme de dahil, gizemli koşullar altında öldürüldü. Böylece kârlı “kelle hakları” (petrol haklarının hisseleri dahil) art niyetli ailelerle evlenenler tarafından miras alınabildi. 1923 yılında FBI, Osage’ların talebi üzerine bir soruşturma başlattı ve bu da büronun ilk cinayet davalarından biriyle sonuçlandı. Ama olan olmuştu bile.

Aktör Leonardo DiCaprio, Grann’ın kitabı için “Kesinlikle bir aydınlanmaydı” diyor ve olayların 30 dakikalık mesafede meydana gelen bir başka korkunç beyaz-azınlık şiddet olayı olan ve iki gün süren 1921 Tulsa ırkçı katliamına yakınlığına dikkat çekiyor. (Ne yazık ki, her iki adaletsizliğin de herkes tarafından bilinmesi için aradan bir asır geçmesi gerekti.) “Tulsa katliamı Afrikalı Amerikalılardan oluşan bir topluluğun tamamına yönelik açık bir saldırıyken bu olay çok daha sinsi bir şekilde ilerledi ve çok uzun yıllar sürdü. Bugün hala yankıları devam ediyor.”

2016’da Grann’ın el yazmasının haklarını henüz yayınlanmadan önce satın alan DiCaprio’nun ekibi “New York Çeteleri”, “Köstebek” ve “Para Avcısı” gibi başarıların ardından altıncı iş birlikleri için projeyi yönetmen Martin Scorsese’ye sundu. Scorsese şöyle diyor: David Grann’ın kitabını okuduğumda hemen gözümde canlandırmaya başladım. İnsanları, ortamı, aksiyonu. Bunu bir film haline getirmem gerektiğini anladım. Ve bu hikâyeyi ekrana taşımak için Leo ile yeniden bir araya gelmekten heyecan duydum.

Ancak Scorsese o sıralarda uzun süredir üzerinde çalıştığı ruhani destan “Sessizlik”in kurgu aşamasındaydı ve ayrıca “İrlandalı”nın devasa prodüksiyonu çoktan başlamıştı. Gerçek anlamda çalışmaya başlayacakları Ocak 2017’ye kadar senarist Eric Roth ile masaya oturamayacaktı.

Yönetmen hem Grann’ın yazdıklarından hem de yapımcı Rick Yorn’un (Scorsese ve DiCaprio’nun temsilcisi) belirttiği, bunun nihayet kendi “western”i olabileceği ihtimalinden etkilendiğini hatırlıyor. Scorsese, çocukluğundan beri bu türe olan sevgisini dile getiriyor.

“Hep bir western filmi yapmak istemiştim ama hiç yapmadım,” diyor. “Büyürken izlediğim western filmlerinin çoğunu çok sevdim ve hâlâ da seviyorum. Buna, esasen çocuklar için yapılmış olan Roy Rogers filmleri ve 40’lı ve 50’li yılların sonlarında ortaya çıkan daha karmaşık filmler de dâhil. Western’in geleneksel mitlerine yani kültürün mitleri etrafında inşa edilen filmlere, psikolojik westernlerden daha fazla ilgi duydum. Ancak sinema tarihini bilmenin amacı asla tekrarlamak ya da sürdürmek değil, ilham almak ve gelişmektir. Bu filmler bir sinemacı olarak beni besledi ama aynı zamanda gerçek tarihin derinliklerine inmem için bana ilham verdi.”

KÜLTÜRÜN KALBİNDEKİ ADALETSİZLİK

Amerikan tarihinin utanç verici bir bölümünü konu alan “Dolunay Katilleri” geleneksel kalıplara uymuyor. Scorsese ve Roth’un “Dolunay Katilleri” uyarlaması farklı bir kahramanla başlıyor: Osage cinayetini çözen kahraman Teksas Korucusu ve FBI Ajanı Thomas Bruce White Sr.

“Keşfetmek istedim,” diye anımsıyor Scorsese. “Eric’le çalışmaya başlamak ve ne tür bir film yapabileceğimizi görmek istedim. Ama bunun anlamı şuydu: 2017’den 2020’ye kadar, “İrlandalı”yı çekerken Teksas Korucularının tarihinin bazı yönleri de dahil olmak üzere, FBI’ın ve Tom White’ın karakterinin bakış açısından bu hikâyenin her yönünü gözden geçirdik. Her şey Tom White’ın elindeydi. Tom White’ın ana karakter olduğu hikâyeye mümkün olan her açıdan bakmaya çalıştık.”

O halde Scorsese, Roth ve DiCaprio’ya; nihayetinde hikâyede bir merkeze ihtiyaç olduğunu fark ettikleri için teşekkür borçluyuz.

Yönetmen, “Neden aslında Osage’larla ilgili olan bir filmi Tom White hakkında yapıyoruz?” diye sorduğunu hatırlıyor. “Esasında olan şey şu: Trenden iniyor, botlarını görüyoruz, başımızı kaldırıyoruz, Stetson şapkasıyla karşımızda. Kasabaya giriyor ve tek kelime etmiyor. Bunu daha önce de görmüştük.”

Scorsese, Beyaz rolünün DiCaprio için çok sınırlayıcı olacağından endişeleniyordu. Senaryo taslağının, Roth, DiCaprio, Scorsese’nin kızı ve diğer birkaç becerikli kişi tarafından seslendirilen karakterlerin gayri resmi bir okuması, bir değişiklik yapma iç güdülerini netleştirdi.

“Polis prosedürünü kötülemek istemiyorum” diyor yönetmen, “ama bu okumadan bir hafta sonra Leo yanıma geldi ve ‘Bu filmin ruhu nerede?’ dedi.”

DiCaprio da yaşadıkları çıkmazı benzer ifadelerle hatırlıyor. “Eric, Marty ve benim, Osage bakış açısını kazanmamız ve bunu sadece bir FBI soruşturma hikâyesi olmaktan çıkarmamız uzun zaman aldı” diyor. Kitabı okuduğunuzda bunun çok güzel işlediğini fark ediyorsunuz ama biz gelip de günü kurtaran bir FBI ajanıyla ilgili sıradan bir beyaz kahraman hikâyesi anlatma riskiyle karşı karşıya kaldık. Gerçekten kolaylıkla bu duruma düşebilirdi. David Grann, ‘Bakın, eğer bu konuda bir film yapacaksanız Osage’ların tüm bu olaylardaki rolünü anlamanız çok önemli’ derken hep çok dürüst oldu.”

Çalışma yıllar sürdü, tüm ana unsurlar aynı anda diğer işlerle uğraştı: DiCaprio Quentin Tarantino’nun “Bir Zamanlar… Hollywood’da” filmine geçti, Roth Denis Villeneuve’nün iki bölümlük efsanevi “Dune” filminin hazırlıklarına girişti ve Scorsese “İrlandalı”nın lojistik işleriyle uğraştı.

Ama sonunda bir çözüm ortaya çıktı. Doğrudan mahkeme tutanaklarından ve Grann’ın Osage cinayeti davasını Roth’un dramatik bir şekilde düzenlediği anlatısından alındı. Kürsüde Fairfax, Oklahoma’daki petrol sahalarında iş bulan Birinci Dünya Savaşı gazisi Ernest Burkhart vardı. Burkhart, amcası tarafından tasarlanan bir suç komplosuna dahil olduğuna dair ifade veriyordu: Zengin bir Osage ailesinin kızıyla evlenmesini sağladığı, karısının kız kardeşlerini, kayın biraderini, kuzenini ve hatta annesini öldürmekte suç ortaklığı yaptığı bir komplo. Sırada karısı Mollie vardı.

“Bizim için duygusal an buydu,” diye hatırlıyor DiCaprio. “Bu iki insanın bu davadan sonra bile nasıl birlikte kaldıkları çok karmaşık, çok karanlık, karakter açısından çok büyüleyici. En sonunda ayrıldılar. Ancak Marty’nin çok iyi yaptığı şey çatışmalı, çok da masum olmayan karakterlere insanlık katmak. Filmin odağında olması gereken de buydu, bir yabancının kimin cinayet işlediğini araştırması değil.”

Scorsese için, dramayı kişisel bir ihanet öyküsü olarak konumlandırmak “Dolunay Katilleri”ni sahiplenmesi için geçmesi gereken bir geçitti. “Ernest ve Mollie işin anahtarıydı” diyor. “Her şey güven ve sevgiye dayalı ve biz bunun tehlikeye atıldığını ve ihanete dönüştüğünü görüyoruz. Peki buna teşvik eden faktör neydi? Her zaman daha fazlasını istemek: daha fazla toprak, daha fazla para. Nedeni her neyse bu konu beni cezbediyor. Bu benim kültürümün köklerine, geldiğim yere kadar uzanabilir.”

Scorsese mahkeme tutanaklarında bazı ipuçları buldu. “Elinizde Ernest’in ifadesinin alındığı bir tutanak var” diyor yönetmen, “ve ismini veriyor, işi olmadığını söylüyor. Başka bir şekilde ifade ediyorum, ‘bahis odasında takılıyorum’ diyor. Ben bahis odasında takılan insanlarla büyüdüm. Giyinip süslenmeyi seven genç bir adamı ele alalım. Arada bir insanları soyuyor, başka kadınlarla takılıyor. Bence bu karakter üzerine çalışabiliriz, zayıf bir karakter. Amcasıyla, etrafındakilerle yüzleşemiyor ya da yüzleşmeyecek.”

Senaryo açısından, kapılar artık açıldı. Scorsese zor kısmı atlattıklarını fark etti. “Bir şey bulacağımızı biliyordum,” diyor. “Artık doğru yoldayız, bunu hissediyorum çünkü filmin ruhu orada: Ernest ve Mollie. Ernest’i biz yaratacağız. Onu tanıyan insanların bize anlattıklarına dayanarak bunu öğreneceğiz.”

KATİLLERİ BULMAK: ANA OYUNCU KADROSU 

Ernest Burkhart rolüyle zorlukların üstesinden gelen ve motive olan DiCaprio, kendini karakterin temelini bulmaya adadı. Aktör, Burkhart karakteri için “Kendini Osage kültürüne asimile etti ve tam bir bukalemun oldu” diyor. “Osage halkı üyeleriyle çok sayıda toplantı yaptık ve inanılmaz derecede yardımcı oldular. Bazı harika danışmanlarımız vardı. Oldukça derin konulara daldık.”

DiCaprio, olabildiğince birinci elden görüşler almaya çalıştı. Bazıları karakterinin soyundan gelenlerden ve akrabalarındandı. Yine de kendini kariyerinin en karmaşık ve çelişkili oyunculuk işlerinden birine doğru ilerlerken buldu. Burkhart; savaştan yaralı çıkmış, ağır işlerde çalışamayacak durumda ve amcası tarafından bekâr Mollie’ye safça yem olarak atılmış bir ahmak olarak Oklahoma’ya gelir. Komplonun suç ortağı olduktan sonra da aşkının gerçek olduğunu hisseder.

“Leo ve ben Ernest’i yaratma konusunda çok heyecanlandık” diyor Scorsese ve ekliyor: Aynı zamanda Ellen Lewis (oyuncu yönetmeni) geldi ve Mollie için bazı olası aktrisleri değerlendirdik.

Kısa sürede hem DiCaprio hem de Scorsese kendilerini, o sıralarda Kelly Reichardt’ın Montana’da geçen “Mutlak Kadınlar” filminde yalnız bir çiftlik sahibi olan Jamie rolünde sergilediği sessiz sedasız büyüleyici performansıyla dikkat çeken Amerikan yerlisi aktris Lily Gladstone’la yakınlaşırken buldular.

DiCaprio şöyle hatırlıyor: Onunla bir Zoom toplantısı yaptık ve hemen ardından Marty ‘İşte bu,’ dedi. Sadece inanılmaz bir zarifliğe sahip değil, aynı zamanda kendi de bir Amerikan yerlisi, yani Karaayak olduğu için filmde onun bakış açısından çok şey vardı. Marty’nin takip toplantıları yapmaması ve hatta seçmelere katılmaması çok nadir görülen bir durumdur. Bunu onda, onun gözlerinde, ruhunda ve elbette önceki çalışmalarında gördü.

Gladstone, ilk toplantılarını, zaman içinde (ve birçok taslakta) titizlikle gelişen saygı dolu bir iş birliğinin başlangıcı olarak anımsıyor.

“Filmi çekmeden yıllar önce, ilk endişem Mollie’nin geri planda kalmasıydı,” diye hatırlıyor aktris. “Ve bu benim kalbimi kırdı çünkü Osage halkının kim olduğunu, nasıl sömürüldüklerini anlatmadan bu hikâyeyi anlatamazsınız. Ama hem Marty hem de Leo böyle bir hikâyeyle ilgilenmiyorlardı. Leo’yu karakterdeki ikiliği oynamak istediği için kutluyorum, bu konuda çok yetenekli. Marty de bununla çok ilgili. Katolik olarak yetişirseniz böyle olur, inanın bana. İyi ve kötü kavramlarının tamamı içinizde yatıyor. Çok erken yaşta öğreniliyor.”

Aktris, dindar olduğu bildirilen Mollie’yi anlayabilmesinin anahtarı olarak Katolikliği gösteriyor. Bu, Scorsese ile yaptığı ilk görüşmelerde de çok tartışılan bir konuydu. Gladstone, ilginç bir şekilde yönetmenin çalışmalarıyla ilk temasının 1997 yapımı “Kundun” filmi olduğunu söylüyor. “Amerikan yerlileri ile haklarından mahrum bırakılmış, yerinden edilmiş Tibetliler arasında pek çok paralellik kurabilirsiniz.”

DiCaprio, Gladstone’un Mollie’nin iç çatışmalarından, özellikle de Ernest’le flört ederken bile karakterin kendini yok etme duygusundan etkilendiğini hatırlıyor. “Mollie’ye daha önce sahip olmadığı çok fazla derinlik ve farkındalık kazandırdı. Ernest’e şüpheyle yaklaşıyor ve hilebaz çakal düşüncesini ortaya atıyor. Beni çağırması ve ‘Çakal para istiyor’ demesi… İnanılmaz derecede açık ve cesur bir partnerdi. Osage olmamasına rağmen Lily kendini o kültüre kaptırdı. Hikâye anlatımında da onu gerçekten bir rehber olarak gördük. Bu filmi yaparken Marty ve benim için kesinlikle bir ilham perisiydi.”

Scorsese şöyle diyor: Onun varlığının ve sessiz tepkilerinin Leo üzerinde ve karakterinin gelişiminde yarattığı etkiyi görmek çok ilginçti. Mollie ile Ernest arasındaki ilişkinin tanımlanmasına gerçekten yardımcı oldu. “Benim için Lily ve Leo ile bu duygu dolu bölgeyi keşfetmek oldukça ufuk açıcı ve öğretici bir deneyimdi. Mollie rolünde sessizliği çoğu zaman sözlerinden daha güçlüydü. Söylemedikleri, sakladıkları… Kelimelerinden bile daha etkili bir şekilde ifade ediyordu.

İlham perileri ve uzun süreli iş birliğinden bahsetmişken “Dolunay Katilleri” Scorsese’nin Robert De Niro ile onuncu filmi. De Niro bu filmde Ernest’in sığır yetiştiricisi amcası, Korku Krallığı Dönemi’nin baş mimarı William “King” Hale rolünde. Nihayetinde cinayetten hüküm giymiş olsa da Hale bir çelişkiler yığınıdır: Hem gaspçı ve tehditkâr hem de “dünyanın en güzel insanları” dediği Osage’ların dostu olduğuna gerçekten inanan biridir.

Scorsese, “Bu çok karmaşık bir durum,” diyor. “Sanki bir peygamber gibi. Vakitlerinin geldiğine inanıyor. ‘Onlara yardım edeceğim. Mezarlarına girmelerini kolaylaştıracağım. Bunu onlar için yapacağım. Medeniyetler gelir ve gider,’ diyor ama asıl mesele onları gerçekten sevmiş olması. Ayrıca, anladığım kadarıyla, 60’larda Bill Hale’in cenazesine katılan bazı Osage’lar da vardı. Yani mesele sadece bir kötü adam ve kahraman kadar basit değil.”

“Bu Çocuğun Hayatı” fiminden otuz yıl sonra De Niro ile yeniden bir araya gelen DiCaprio için şartlar oldukça mütevazı. “Kariyerimi başlatan ilk film De Niro sayesineydi. Beni o rol için seçmişti ve ilginçtir ki Hale’e çok benzeyen istismarcı bir üvey babaydı. İşte şimdi Bob’la tekrar çalışacaktım ve “Katiller” de garip bir şekilde aynı dinamiğin evrilmiş haliydi. Bu ilişkinin nasıl biteceğine dair on toplantı yapmışızdır. Bu insanların kim olduğu gerçeğini ortaya çıkarmaya devam ettik.”

FBI ajanı Tom White rolü değişmiş olsa da rol hâlâ Oscar adayı Jesse Plemons’a parlama şansı veriyordu. White, avı kendi kurduğu tuzağa düşerken onu dinlemek ve not almakla yetiniyor.

Plemons şöyle açıklıyor: Zor olan kabul etmekti. Tamam, bu acayip derecede dürüst, ahlak ve adalet temsilcisini canlandırıyorum ve aynı zamanda onu insan yapmaya çalışıyorum. De Niro ile olan sahnelerinin kendilerine özgü besleyici bir yanı olduğunu söylüyor. “Onun gibi biriyle çalışmak çok keyifliydi. Her seferinde ince değişiklikler oluyordu ve ben de bu şekilde çalışmayı seviyorum. Söylenmeyen, derinlerde olup biten çok şey var.”

Senaryonun daha küçük rolleri bile önemli oyunculara verildi. John Lithgow ve kısa süre önce Oscar kazanan Brendan Fraser son dönemeçte birbirleriyle çekişen avukatları canlandırıyor. Lithgow, Scorsese için “Kendini tamamen işine kaptırmış yönetmenler var, işte o bunun timsali,” diyor. “Bu yönetmenlerin birkaçıyla çalıştım. Onlar için her şeyi yaparsınız.” Fraser ekliyor: Scorsese ile çalışırken herkese kendini önemli hissettirir.

Oluşturulan oyuncu kadrosu ne kadar etkileyici olsa da tek bir kare bile çekilmeden önce, Osage’ların kendilerine ekranda ve ekran dışında önemli bir yer açmasının zamanı gelmişti.

TOPRAĞI DİNLEMEK: OSAGE KATILIMI VE KUTSAMA

Kültürel çarpışma, Scorsese’nin olağanüstü işlerinin tamamında işlediği bir temaydı ve “Dolunay Katilleri”nin özünde de bu tema yatıyor. Senaryosu henüz geliştirme aşamasındayken yapım için ön planlamalar şekillendi ve birkaç önemli karar alındı.

Bunlardan biri, filmi, Oklahoma’da Osage bölgesinde, bir asır önce Korku Krallığı Dönemi’nin yaşandığı kasaba ve topluluklarda çekmekti. Scorsese’nin aldığı bir başka karar da filmin yapım sürecinde Osage Halkının tam iş birliğine başvurmak oldu. Osage’lara ulaşan Scorsese; onların tarihini, kültürünü, geleneklerini ve kaygılarını öğrenecek, hikâyelerini dinleyecek, hayallerini duyacak ve yapımın her aşamasında toplulukla ilişki kuracaktı. Dahası, Osage halkına baştan sona saygı ve hürmetle yaklaşılmasında ısrarcı olarak hikâyelerinin gerçeğe uygun ve doğru bir şekilde anlatılmasını sağladı.

Scorsese ve ekibi, filmin yapım sürecinin ilk adımı olarak 2019 baharında Osage bölgesine giderek mekân keşfi yaptı ve Osage topluluğuyla doğrudan bir araya geldi. Scorsese ile Osage Halkının Baş Şefi Geoffrey “Dik Duran Ayı” arasında bir görüşme ayarlandı. Derin bir bağ kuruldu.

“Harika bir iki buçuk saatti,” diyor Şef Dik Duran Ayı. “Ona endişelerimi anlattım. Osage’ların sadece ortalıkta yatan cesetler olarak gösterilmesini istemedim. Filminde tarih ve kültürün doğru bir şekilde temsil edileceğini umuyorduk. Bay Scorsese ve ekibinin bizlere yaklaşımı çok saygılıydı. Yaptığı bazı filmlerden, özellikle de Hıristiyan misyonerlerin ve 17. yüzyıl Japonya’sının kültürlerinin ciddi ve saygı çerçevesinde sunulduğu ‘Sessizlik’ filminden bahsetti ve bu çok ümit vericiydi.” 

Toplantının ardından Gray Horse Osage topluluğu, Scorsese ve film yapım ekibi için bir akşam yemeği düzenledi. Bu önemli etkinliğe yüzden fazla kabile üyesi katıldı ve birçoğu Korku Krallığı Dönemi sırasında öldürülen aile üyeleri hakkında konuştu. Osage Halkı Kongresi üyesi Brandy Lemon (daha sonra Osage topluluğu ile film arasındaki irtibatı sağlayan kişi) şöyle diyor: Bay Scorsese etrafta dolaştı ve katılan her bir Osage’ın elini sıktı.

Marianne Bower araştırmacı rolünü pekiştirerek Osage danışmanları ve toplumun geneliyle bağlantı kurdu ve Scorsese, yaratıcı ve prodüksiyon ekipleri ile Osage toplumu arasında etkin bir şekilde irtibat kuran kişi oldu. Bu da araştırmaların, kültürel ve tarihi konuların yapım ve yapım sonrası boyunca devam eden bir diyaloğa dönüşmesinin yolunu açtı.

COVID-19 vurduğunda mekanlar keşfediliyor, setler inşa ediliyor ve oyuncu kadrosu geliştiriliyordu. Faaliyetler durma noktasına geldi ve çekim planları geçici olarak askıya alındı. Bu zorunlu ara esnasında Scorsese, Ernest ve Mollie’nin hikâyesine ince ayar yaptı ve senaryonun bazı bölümleri üzerinde yeniden çalıştı. Yeni başlangıç tarihi 2021 baharı olarak belirlendi.

Çalışmalar yeniden canlandı ve üç paralel hat üzerinde hızla devam etti: Yapım ekibi Oklahoma’nın Osage bölgesine dönerek mekanları tamamladı, setlerde inşaat yeniden başladı ve oyuncu seçme süreci kaldığı yerden devam etti. Temel bir oyuncu seçme kriteri ortaya çıktı. “Katiller”deki Osage karakterler mümkün olan her durumda bir Osage aktör tarafından canlandırılacak ve bunun mümkün olmadığı durumlarda ise (Lily Gladstone örneğinde olduğu gibi) her Osage rolü bir Amerikan yerlisi tarafından doldurulacak. Filmdeki tüm Osage rolleri Amerikan yerlileri tarafından canlandırılıyor. 

William Belleau, (“Alacakaranlık Efsanesi: Tutulma”) Mollie ile bağları olan bir Osage kökenli Henry Roan rolünde; Tatanka Means (“Saints & Strangers”) Kızılderili federal ajan John Wren rolünde; Cree ve Métis kökenli seçkin Kanadalı aktör Tantoo Cardinal, (“Kurtlarla Dans,” “İhtiras Rüzgarları “) Mollie’nin annesi Lizzie rolünde ekibe katıldı. Cara Jade Myers (“This is Us”), JaNae Collins (“Rezervuar Köpekleri”) ve Jillian Dion (“Legion”) sırasıyla Mollie’nin üç kız kardeşi Anna, Reta ve Minnie’yi canlandıracaktı.

Scorsese ve oyuncu seçme ekibi Oklahoma eyaleti genelinde bir açık çağrı düzenledi ve sonuçta birkaç Osage oyuncusu kilit rollere seçildi: Yancey Red Corn, Osage Şefi Bonnicastle rolüyle ilk kez sinemaya adım atarken; Everett Waller, Şefin yardımcısı Paul Red Eagle’ı; Talee Redcorn, Osage liderini; Desiree Storm Brave Jones ve Elisha Pratt ise Osage çifti Joseph ve Bertha Bigheart’ı canlandırdı. 

Arka plandaki yüzlerce oyuncuyu saymazsak toplamda 44’ten fazla rol Osage oyuncular tarafından canlandırıldı. Eski bir Osage avukatı olan aktör Yancey Red Corn, 12 yaşında ilk kez “Kızgın Boğa” filmini izlediğini ve o zamanda beri bir Scorsese hayranı olduğunu söylüyor. Oyuncu çağrısını öğrendiğinde dayanamamış. “Neden olmasın ki diye düşündüm. Konu Scorsese. Seçmelere sırf eğlence olsun diye katıldım. İhtimaller neydi ki? Ama geri dönüş aldım ve sonunda bana rolü teklif ettiler.” 

Yapım öncesi Nisan ortasında başlamak üzere ivme kazanırken Scorsese, DiCaprio ve ekibin kilit üyeleri Şef Dik Duran Ayı, danışman yapımcı Chad Renfro (film için Halk tarafından Büyükelçi olarak atanmıştı) ve birkaç Yaşlı dahil olmak üzere Osage topluluğunun önde gelen üyeleriyle yüz yüze görüştüler. Toplantı, film yapımcılarının hikâyeye yaklaşımlarını temsilci Osage Yaşlılarına doğrudan açıklamaları ve endişelerini dinlemeleri için düzenlendi.

Toplantı, Bartlesville kasabasının dışında bir Oklahoma kültür merkezi ve müzesi olan Woolaroc’ta yapıldı. İlk olarak Scorsese konuştu. Osage yazar Charles H. Red Corn’un geleneksel Osage toplumu için büyük bir değişimin yaşandığı bir dönemde gerçekleştirilen kutsal bir ritüeli anlattığı romanı “A Pipe for February”nin açılış bölümünden oluşan bir önsöz içerecek olan filmin yapısı hakkında konuştu. Scorsese bu sekansın, petrol zenginliğinin hızla arttığı dönemde beyaz kültürün Osage’lara bakış açısını gösteren haber görüntüleriyle kesileceğini açıkladı.

Scorsese, Osage’ların paraları ve malları için öldürülmesinde William Hale’in düzenlediğinden çok daha karmaşık bir düzenin söz konusu olduğunu filminde açıkça ortaya koyacağını vurguladı. “Osage’lar zengin bir kültüre sahipler” dedi yönetmen. “Ne kadar çok şey öğrenirsek, sahnelere o kadar çok ayrıntı ekleyeceğiz.” 

Osage topluluğundan yaşlılar da toplantıda söz alarak endişelerini, öykülerini ve düşüncelerini film ekibiyle paylaştılar. Çoğu Korku Krallığı Dönemi’nden doğrudan etkilenen insanların torunlarıydı. Osage yaşlısı Marvin Stepson hikâyeyle olan güçlü bağını açıkladı: Büyükbabası Bill Stepson, Korku Krallığı Dönemi sırasında öldürülen ve filmde tasvir edilen bir Osage idi. Film yapımcılarına yüreklendirici önerilerde bulundu; ki bu çok önemliydi.

Stepson, “Önünüzde zorlu bir görev var” dedi. “Ama eminim ki harika bir hikâye anlatacaksınız ve bizim de görmek istediğimiz bu, gerçeği olabildiğince iyi anlatan harika bir hikâye.”

DiCaprio, sohbetin alevlenmesine vesile olan birkaç soru sordu. Toplantı sona erdiğinde Scorsese ve DiCaprio, toplumu dinleme fırsatı buldukları için duydukları memnuniyeti dile getirdiler. 

İki dünyanın bir araya geldiği ve film yapımcıları ile Osage Halkı arasındaki karşılıklı saygının bir örneği olan toplantı amacına ulaşmıştı. Oklahoma eyaleti de destek verdi. “Bu eşsiz hikâyenin yaşandığı yerde, Osage Bölgesi’nde çekilecek olmasından büyük heyecan duyuyoruz ve bu hikâyeyi dünyanın dört bir yanındaki izleyicilerle buluşturmak için yenilikçi topluluklarımızı ve yaratıcı insanlarımızı yakından tanıyacak olan bu yapımı ağırlamaktan memnuniyet duyuyoruz,” diyor Turizm ve Markalaşma Bakanı Oklahoma Vali Yardımcısı Matt Pinnell. “Eyaletimizin tanıtılmasından duyduğum gururu anlatamam.”

Osage halkını film yapım sürecine dahil etme çabaları oyuncu seçimiyle kalmadı. Eyaletin Film ve Televizyon Komisyonu ile yakın iş birliği içinde çalışan yapım, filmin çeşitli bölümlerinde çalışmak üzere Osage zanaatkârlarını ve ustalarını işe almaya başladı. Sanatçı Addie Roanhorse yapım tasarımına yardımcı olması için işe alındı ve Osage kültür danışmanı Julie O’Keefe kostüm departmanının vazgeçilmez bir üyesi oldu.

Osage yaşlısı John Williams, Osage kültür danışmanı oldu. Osage Halkı Dil Programı Direktörü Vann Bighorse da filmde Osage dilinin çeviri ve kullanımını denetlemek üzere görevlendirildi ve Osage dili öğretmenleri Janis Carpenter, Christopher Coté ve Braxton Redeagle’ı film boyunca konuşulan anadilde oyunculara koçluk yapmaları için görevlendirildi. Osage Halkı Kongresi üyesi Brandy Lemon, topluluk danışmanı oldu.

Hiç abartısız denilebilir ki daha önce hiçbir film şirketi, trajik hikayesini anlatacağı insanların torunlarıyla bu kadar yakın ilişki kurmak için çaba göstermemiş ve Osage toplumuna, her yaştan insana derin bir saygı duyduğunu göstermemişti.

Osage ve yapım arasındaki dostluk ve anlayışın bir başka örneği olarak 15 Nisan 2021’de, yani çekimlerin resmi olarak başlamasından dört gün önce Osage Halkı üyeleri ile 100’den fazla oyuncu ve ekip, çekimlerin başlangıcını kutlamak için Bartlesville’in dışındaki bir tepede bir araya geldi. Osage üyesi O. J. Littlecook duasını, Gray Horse Baş Komite Üyesi Archie Mason kutsamasını ve Osage Prensesi Gianna Sieke Rab’bin Duasını işaret diliyle okudu.

Mason, “Başarılı bir yapım olması, herkesin çalışmalarında güven içinde olması, sağlığının iyi olması ve yapım ile Osage Halkı arasındaki ilişkilerin devam etmesi için dua ettim” diyor.

Scorsese yaptığı konuşmada, filmin Osage’ların geleneksel topraklarında çekildiğini kaydederek, geçmişte bu topraklarda yaşamış olan atalarına şükranlarını sundu. DiCaprio, Osage halkına film ekibini ağırlama konusundaki cömertlikleri için teşekkür ederek, “Bu son derece önemli hikâyeyi büyük bir saygı ve tevazuyla anlatıyoruz,” dedi.

Toprak kutsama töreninde konuşan Şef Dik Duran Ayı şunları söyledi: Bay Scorsese ve ekibinin bize gösterdiği saygı umduğumuzdan çok daha fazla. Bu hassasiyet memnuniyet verici ve David Grann’ın bize gösterdiği saygının bir devamı niteliğindedir.

Tören, 99 gün süren çekimlerin ardından 15 Eylül 2021’de sona erecek olan yapımın başlangıcını kutlamak için dokunaklı ve güzel bir fırsattı.

GELİŞEN BİR KENTİN YENİDEN İNŞASI: ÜRETİM VE TASARIM

Görüntü yönetmeni Rodrigo Prieto (“Para Avcısı,” “Sessizlik,” “İrlandalı”), annesi Cayuga ve Mohawk kökenli olan besteci Robbie Robertson (“Komediler Kralı,” “Paranın Rengi,” ayrıca “Son Vals” filminde tanıtılan The Band’in gitaristi ve solisti) ve kurgucu Thelma Schoonmaker (üç Oscar’dan ilkini kazandığı 1980 yapımı “Kızgın Boğalar”dan bu yana Scorsese’nin filmlerinin çoğunda birlikte çalışmıştır) dahil olmak üzere Martin Scorsese’nin en güvendiği çalışma arkadaşlarının çoğu “Dolunay Katilleri” için kamera arkasında bir araya geldi.

Yönetmenle ilk kez birlikte çalışan isimler ise kostüm tasarımcısı Jacqueline West (“Diriliş,” “Dune,” “Operasyon: Argo”) ve kariyeri Scorsese’ninki kadar uzun efsanevi yapım tasarımcısı Jack Fisk oldu. Fisk’in ilk çıkışı, Terrence Malick’in 1973 tarihli başyapıtı “Kanlı Toprak” ile oldu. O zamandan beri Teksaslı yönetmenle “Cennet Günleri”, “İnce Kırmızı Hat” ve “Hayat Ağacı” dahil yedi filmde daha çalıştı. Dış mekân setleri kurma konusunda uzman olan Fisk, David Lynch’in “Mulholland Çıkmazı”, Paul Thomas Anderson’ın “Kan Dökülecek” ve Alejandro González Iñárritu’nun, başrolünde Oscar ödüllü Leonardo DiCaprio’nun oynadığı “Diriliş” filmlerini tasarladı.

Fisk gülerek, “Marty ile konuştum ve bana, ‘İnsanlar senin bir filmi açarak büyük gösterebileceğini söylüyorlar’ dedi,” diyor. “Dışarıda çalışmayı seviyorum. Ünüm, setleri sesli çekim stüdyolarında değil dışarıda kurmamdan geliyor.”

Fisk’in üstesinden gelmesi gereken zorluk ise Osage topraklarında mevcut yapıları yeniden tasarlayarak ya da sıfırdan inşa ederek hikâyeyi anlatmak. Asıl kasaba olan Fairfax’in büyük bir kısmı çağdaşlaştırılmış ya da harap olmuştu. 1920’lerde geçen bir dönem filmi, Osage topraklarının zenginliğini yansıtan geniş açık alanlara ihtiyaç duyacaktır. Hazırlanması gereken birkaç ev ve ofis de vardı.

Fisk, “Osage Halkı kısa süre önce Pawhuska’daki Ana Cadde’nin hemen dışında, eski yük istasyonunun bulunduğu yerde iki buçuk metre karelik bir arazi satın almıştı,” diye anlatıyor. “Burayı temizleyip park ve rekreasyon alanına dönüştüreceklerdi. Onlardan planlarını ertelemelerini istedik. Bu geniş alanın amaçlarımıza mükemmel bir şekilde uyduğunu gördük ve tren istasyonumuzu burada inşa etmek için izin aldık, üç yüz altmış beş metrelik ray ve gerçek bir lokomotif getirdik. Burası mükemmel bir seçimdi.”

Fisk, Osage evleri ve pazar yerleri için yer aramaya başladı. Yakındaki Pawhuska, makul bir Fairfax olarak kullanıldı. Fisk, “Kihekah Caddesi’nin yeniden inşasına yaptığımız son dokunuş, caddeyi toprakla kaplamak oldu,” diyor. “Bu seti bütünleştirdi, daha batılı hale getirdi ve canlandırdı.”

Bu kadar çaba harcanmışken neden yarım saat uzaklıktaki Fairfax’te çekim yapılmadığını sormak mantıklıydı. Fisk şöyle açıklıyor: “Fairfax yıllar içinde; doğal tahribatlar, kasırgalar, bocalayan bir ekonomi ve geçen zaman nedeniyle büyük bir yıkıma uğradı. Binaların çoğu kullanılamaz durumdaydı. Çatılar çürümüştü. Pawhuska’dakinin aksine, güvenli bir şekilde çalışabileceğimiz çok az mağaza önü vardı.”

Fisk, tarihi araştırmalara güvendiği kadar, tasarımlarına rehberlik ettiği için senaryoya da güveniyor. “Bu karakterle ilgili bir film” diyor. “Ben bir aktrisle evliyim.” (Fisk’in eşi, “Kanlı Topraklar”da tanıştığı Oscar ödüllü Sissy Spacek). “Muhtemelen karakter hakkında çoğu tasarımcıdan daha fazla düşünüyorum. Topografya kadar önemli olan bir diğer şey de karakterlerin içinde yaşadıkları yapılardır. Marty gelip Lizzie ve Mollie’nin evini gördüğünde çok rahatlamıştı. Bence tam da hayal ettiği gibi oldu.”

Böylesi başarılara imza atmış bir sinema emektarı için Fisk’in iş birliğinden ayrı bir heyecan duyması çarpıcı. Scorsese yaptığı çalışmaları herkesten daha açık sözlülük ve özgüvenle anlatıyor. “Bence birbirimizi tamamlıyoruz çünkü o tüm film referanslarını sunuyor, ben ise sadece gerçekliği” diyen Fisk, ilk konuşmalarında yönetmenin bahsettiği otuza yakın filmi hatırlatıyor. “Roman okumayı bile sevmiyorum çünkü insanların bir şeyler uydurduğunu görebiliyorum. O yüzden ben de dergileri okuyorum. Belgesellere bakıyorum. Dönem fotoğraflarına bakıyorum. Gerçekte nasıl bir şey olduğuna dair bana bir fikir verecek herhangi bir şey yani. Bu setlere birer heykel gibi yaklaşıyorum. Canlı bir şey, büyüyor.”

Fisk, Scorsese’de benzer bir kişilik görüyor. Tasarımcı, “Marty’de beni heyecanlandıran şey, filmle ilgili duyduğu gençlik ve heyecan,” diyor. “Bu bulaşıcı. Otuz yaşındaki biri gibi heyecanlı. Sahip olmayı çok istediğim bir zekâsı var. Ama çok fazla şey hatırlıyor. Bu referans filmleri, daha önce etkilendiği gibi tekrar etkilenmek için izliyor.”

“Bu film Marty’nin westerni,” diye ekliyor Fisk. “Bu var oluşumuzun ilk dönemlerine dair gerçek bir hikâye. Hâlâ bir ulus olarak şekilleniyorduk. Açgözlülük ve aşk üzerine bir film. Ve ‘Dev’ gibi. Belli bir zaman diliminde karakterlerin değiştiğini ve geliştiğini görüyorsunuz. Tek başıma göremediğim bir dünyayı görüyorum. Ve bence insanları gerçekten hepimizin bir parçası olan başka bir dünyaya götürecek.”

OSAGE HALKI TARİHİ̇ GERÇEKLER

OSAGE TOPRAKLARI

  • Osage halkı, 1870’lerde Kansas’taki bölgelerinden taşınmaya zorlandıklarında Oklahoma’da kendi bölgelerini satın aldılar.  
  • Onlar, bölgelerini kendi paralarıyla satın alan tek Amerikan yerlileridir. 
  • 1890’larda Osage bölgesinde petrol keşfedildi. 
  • Maden haklarının Osage Halkı tarafından bir bütün olarak paylaşılması amaçlanmıştı.

ABD HÜKÜMETİNİN OSAGE’LARA MÜDAHALESİ

  • Yirminci yüzyılın başlarında ABD Hükümeti, Oklahoma’nın eyalet olabilmesi için Osage bölgesini (o zamanlar “Kızılderili Toprakları” olarak adlandırılan bölgenin bir parçası) özelleştirmek istedi.    
  • Osage Kabile Hükümeti, yerüstü mülklerini “tahsis etmeyi” kabul etti ancak Osage Halkının, bütününün yararına olacak şekilde mineral haklarını, (yüzeyin altındaki haklar) kolektif mülkiyetini korumak için ABD Hükümeti ile birkaç yıl boyunca müzakere ettiler. 
  • Osage Halkına, şu anda Osage Bölgesi olan bölgede çıkarılan her petrol için telif ücreti ödendi. 
  • Petrol gelirleri Osage’ların dünyanın en zengin insan gruplarından biri olmasına katkıda bulundu.
  • Asıl “tahsis sahiplerine” maden hakları için telif haklarından birer pay olan “kelle hakları” verildi. Kelle hakları sadece miras yoluyla, yani aileye veya eşlere devredilebiliyordu.  Sistem başından beri hatalıydı. Bazı ilk tahsis sahipleri Osage değildi, sisteme girmeyi başararak toprak ve mülkiyet payı elde etmişlerdi. 
  • Korku Krallığı Dönemi’nin en kötü yıllarından sonra Osage Halkı, 1925 yılında Kongre’yi ikna ederek en az yarı Osage olmayanların kabilenin bir üyesinden miras almasını yasaklayan bir yasa çıkarılmasını sağladı. 
  • Osage Halkı “beceriksiz” olarak görülüyordu, bu nedenle petrol telif haklarıyla gelen zenginlik artışıyla birlikte ABD Hükümeti, Osage Halkının paralarını yönetmelerine yardımcı olmak için tasarlanmış bir Vasi Sistemini kurdu. Vasiler, Osage banka hesaplarını yönetme yetkisi verilen beyaz adamlardı ve petrol telif hakları Osage Halkı adına ABD hükümetine emanet olarak yatırılıyordu. Bir rüşvet, yolsuzluk ve dolandırıcılık sistemi geliştirildi ve bu Vasi Sistemi aracılığıyla Osage vatandaşlarından milyonlarca dolar çalındı.

Sinema

“Kim Demiş Kötüyüz Diye 2” Filminden İlk Fragman Yayınlandı – İzleyin

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

DreamWorks Animation’ın 2022 yılına damgasını vuran aksiyon-komedi filmi olan Kim Demiş Kötüyüz Diye? filminin yeni bölümünde, suçlu hayvanlar çetesinin üyeleri, yeni ve iyi insanlara dönüşmeye çalışırken, güven ve kabul bulmakta zorlanıyorlar. Ancak, tümüyle kadınlardan oluşan bir suçlu çetesi tarafından “son bir iş” yapmaya zorlanarak emekliliklerinden çıkarılıyorlar.

Aaron Blabey’in New York Times çok satanlar listesinde yer alan kitap serisinden uyarlanan Kim Demiş Kötüyüz Diye? 2 filmin yıldız kadrosu ve yapımcılarıyla yeniden bir araya geliyor. Kim Demiş Kötüyüz Diye? filmindeki eski rollerine dönen isimler arasında, Akademi Ödülü® sahibi Sam Rockwell (yeni düzene girmiş, çekici hırsız Mr. Wolf), Marc Maron (kasaba soyguncusu Mr. Snake), Craig Robinson (değişik kimliklere bürünebilen Mr. Shark), Grammy ödüllü Anthony Ramos (öfkeli Mr. Piranha) ve Altın Küre ödüllü Awkwafina (uzman bilgisayar korsanı Ms. Tarantula, kısacası “Webs”) yer alıyor.

Filmin dublaj kadrosunda; Zazie Beetz (Diana Foxington), BAFTA ödüllü Richard Ayoade (Profesör Marmalade), Emmy ödüllü Alex Borstein (polis şefi Misty Luggins) ve Lilly Singh (Tiffany Fluffit) gibi isimler de geri dönüyor. Kim Demiş Kötüyüz Diye? 2, yönetmen Pierre Perifel tarafından tekrar yönetiliyor ve yapımcı Damon Ross tarafından üretiliyor. Filmdeki karakter animasyonu başkanı olarak görev yapan JP Sans, co-yönetmen olarak yer alırken, müzikleri ise Oscar®-adayı eski besteci Daniel Pemberton yapıyor.

KİM DEMİŞ KÖTÜYÜZ DİYE? 2025’TE SİNEMALARDA…

Devamını Okuyun

Sinema

Ving Rhames’ın Başrolünde Olduğu “Uppercut” Nasıl Bir Film? Uppercut Fragman İzleyin

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Altın Küre ödüllü Ving Rhames ve Luise Grossmann, bugünün dünyasında bir kadın olmanın ne anlama geldiğini yeniden tanımlarken engelleri yıkmaya çalışan kararlı bir kadın boksör olan Toni’nin yer aldığı heyecan verici bir filmde rol alıyor. Zorlu bir eski boks şampiyonu olan Elliott (Rhames), Toni’yi (Grossmann) eğitme meydan okumasını kabul ettiğinde, bu iki uyumsuz karakter beklenmedik bir ittifak kurar. Dövüşleri ve Elliott’un keskin içgörüleri, dayanıklı genç dövüşçüye gerçek gücün, hayat size en büyük yumruklarını attığında üstesinden geldiğiniz zorluklardan geldiğini gösterir.

Devamını Okuyun

Sinema

Pixar’ın Yeni Animasyonu “Elio”nun Konusu Nedir? Yeni Fragman İzleyin

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Asırlardır insanlar cevaplar aramak için evrene sesleniyorlar – Disney ve Pixar’ın yepyeni filmi “Elio”da ise evren geri çağırıyor! Bu orijinal film, aktif bir hayal gücüne sahip olan Elio’nun kendini yanlışlıkla tüm galaksilerden temsilcilerin bulunduğu bir gezegene, Communiverse’e ışınlanmış bulmasını anlatıyor. Dünyanın evrene gönderdiği elçi olarak yanlışlıkla tanınan ve bu tür bir baskıya tamamen hazırlıksız yakalanan Elio, tuhaf uzaylı yaşam formlarıyla yeni bağlar kurmak zorunda kalırken, zorlu bir dizi sınavı atlatacak ve kendisinin gerçekten kim olduğunu keşfedecek.

Devamını Okuyun

Sinema

Başrolünde Rami Malek’in Olduğu “Amatör” Ne Zaman Vizyonda Olacak? Fragman İzleyin

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

20th Century Studios’un yeni casusluk gerilim filmi “Amatör’ün (The Amateur) ilk fragmanı ve posteri yayınlandı. 11 Nisan 2025’te seyirci ile buluşacak filmin başrollerinde Oscar® ödüllü Rami Malek (Bohemian Rhapsody) ve Oscar® adayı Laurence Fishburne (What’s Love Got to Do with It) yer alıyor…

Filmde Rami Malek, Charlie Heller adında zeki ancak içine kapanık bir deşifre uzmanını canlandırıyor. Langley’deki CIA merkezi binasında bodrum katındaki ofisinde çalışan Heller’ın hayatı, Londra’daki bir terörist saldırısında karısının öldürülmesinin ardından altüst olur. Yetkililerin harekete geçmeyi reddetmesi üzerine, Charlie işleri kendi eline alır ve sorumluları bulmak için tehlikeli bir yolculuğa çıkar. Zekası, peşinden koşanlardan kaçmak ve intikamını almak için en güçlü silahı olacaktır.

Filmde Malek’e; Rachel Brosnahan, Caitríona Balfe, Jon Bernthal, Michael Stuhlbarg, Holt McCallany, Julianne Nicholson, Adrian Martinez, Danny Sapani ve Laurence Fishburne eşlik ediyor. “Amatör”ün yönetmen koltuğunda James Hawes otururken senaryo, Robert Littell’in romanından Ken Nolan ve Gary Spinelli tarafından kaleme alındı. Filmin yapımcıları Hutch Parker, Dan Wilson, Rami Malek ve Joel B. Michaels, yürütücü yapımcısı ise JJ Hook.

Devamını Okuyun
Reklam

En Çok Okunanlar