Bizimle iletişim kur

Yaşam

Hublot’tan Spirit of Big Bang Depeche Mode Saati Geldi!

Depeche Mode iş birliğiyle tasarlanan yeni Spirit of Big Bang Depeche Mode, anı yaşamaya atıfta bulunup zamanının değerini vurgulayarak, İngiliz grubun son albümü ve dünya turnesi Memento Mori’ye saygı duruşunda bulunuyor. Konsept, saatin üzerinde bir kum saatiyle süslenmiş kurukafa motifi tarafından sembolize ediliyor.

Yayınlandı

on

Hublot ve Depeche Mode’un, çeşitli çevresel ve insani amaçlar çerçevesinde kamu farkındalığını artırmaya ve fon toplamaya dayalı ilk iş birliklerini duyurdukları günden bu yana tam 14 yıl geçti. O zamandan beri, bu ortaklık İngiliz grubunun art arda turlarıyla her seferinde yenilendi ve Teenage Cancer Trust ve charity:water’a 2.3 milyon doları aşkın bir meblağ aktarıldı.

Mart 2023’te Depeche Mode, 15. stüdyo albümü Memento Mori‘nin yayımlanması ve dünya genelinde bir konser turnesi başlatmasıyla büyük geri dönüşünü duyurdu. 100 milyondan fazla albüm satan grup ile iş birliğini hala sürdüren Hublot, Conservation Collective adlı küresel bir hayır kurumunun yararına fon ve farkındalık yaratmaya destek oluyor.

Kuruluş, doğal ortamları korumak ve iyileştirmek amacıyla çalışan bölgesel vakıfları bir araya getiriyor. Depeche Mode ve Hublot’nun finansmanı sayesinde 2023’te, temelde plastik kirliliğiyle mücadele eden projelerin ilki yedi ülkede yedi etkili girişimi destekledi ve pozitif değişimi daha da güçlendirmek üzere üç tur daha maddi yardım planlandı. Projeler; yerel çapta yürütülen atık yönetimi, plastikten kurtulma ve temizlik girişimlerini teşvik etme yoluyla plastik sorunu üzerinde radikal bir dönüşüme zemin hazırlamayı hedefliyor.

Hublot ve Depeche Mode, Almanya’nın başkentindeki ilk müşterek etkinliklerinden 11 sene sonra, sınırlı sayıda üretilen yeni bir saati piyasaya sürme maksadıyla Berlin’de yeniden bir araya geldi: The Spirit of Big Bang Depeche Mode. Spirit of Big Bang’in imzası niteliğindeki “tonneau” şekli, Hublot’nun ikonik All Black estetiğiyle tasarlandı. Depeche Mode iş birliğiyle oluşturulmuş tasarım, -grubun dönüşünün duyurulduğu videoda görülen- kafatası motifini zamanın akışını simgeleyen bir kum saatiyle buluşturuyor. Kadranın ortası, bilek hareket ettiğinde sembolik olarak geriye ve ileriye akan küçük siyah seramik kürelerle Memento Mori kavramını vurguluyor. “Öleceğini hatırla” anlamını taşıyan bu Latince ifade, yaşamın geçiciliği üzerine düşünmeyi teşvik etmeyi amaçlıyor. Kadranın yanı sıra, saat 6 noktasında İngiliz grubun logosu (DM) görünüyor. İndeksler, siyah seramik bezel üzerinde birbirini izleyen piramit şeklindeki çivilerin formuna bürünüyor.

Varil biçimindeki 42 mm’lik kasa, kumlanmış ve cilalanmış siyah seramikten yapılıyor. İçinde, 50 saatlik bir güç rezervine sahip otomatik kurmalı HUB1710_SD kalibre mekanizması mevcut. Spirit of Big Bang Depeche Mode’un her biri, patentli One Click sistemi sayesinde kolayca değiştirilebilen iki kayışla sunuluyor. İlkinde, Conservation Collective’in plastik kirliliği girişimleri doğrultusunda geri dönüştürülmüş malzemeler ve Velcro bulunuyor. Siyah kauçuk kayış ise katlanabilir bir siyah titanyum tokayla kapanıyor. Bezel ve kadranı hareketlendiren piramit şeklindeki çiviler, olağanüstü bir “rock” havası yaratıyor. Sınırlı sayıdaki 100 parçadan her birine, özel bir kutu ve harika bir sürpriz eşlik ediyor: Depeche Mode’un yeşil enerji ve geri dönüştürülmüş PVC ile üretilen Wagging Tongue adlı vinil teklisi, sadece bu pakette yer alıyor!

İş birliğinin önde gelen isimleri yorumlarını aşağıdaki şekilde sunuyor:

“Memento Mori, bizi varlığımızın pamuk ipliğine bağlı olduğunu daha sık düşünmeye itiyor. Bu nedenle Hublot’daki güvendiğimiz dostlarımızla bir kez daha güçlerimizi birleştirmemiz daha da anlam kazanıyor. Birlikte, toplumu çevresel konularda bilinçlendirebiliyor ve Conservation Collective’in gezegenimizin ve yaşamın tüm formlarını koruma çabalarını destekleyebiliyoruz.”

Martin Gore

DEPECHE MODE ÜYESİ

“Yaklaşık 14 yıldır Hublot, insanlığı ve doğayı korumak için Depeche Mode ile çalışıyor. Memento Mori, zamanın geçtiğinin farkına varmamızı sağlıyor. Bu, biz saatçilerin ister istemez farkında olduğu bir şey. Ancak ciddiyetine rağmen konuya, Depeche Mode’un müziğinden esinlenerek keyif ve enerjiyle yaklaşıyoruz.”

Ricardo Guadalupe

HUBLOT CEO’su

“Dünya çapında sayısı gittikçe artan bir yer listesinde çevresel iyileştirme uğraşlarını hızlandırmaya çalışırken, Hublot ve Depeche Mode’un desteğini almaktan ötürü mutluluk ve şükran doluyuz. Conservation Collective şu anda yerel faaliyetlere odaklı 20 çevre vakfından oluşuyor ve bunların her biri, ilgili lokasyonların her birinde kademeli pozitif değişim yaratan temel örgütlere destek sağlıyor.

Hublot ve Depeche Mode’dan gelen yeni fon, bu çabaların sonucunu bambaşka bir boyuta taşıyor.”

Ben Goldsmith

CONSERVATION COLLECTIVE

CONSERVATION COLLECTIVE HAKKINDA

2020’de Ben Goldsmith tarafından kurulan Conservation Collective, yerel çevresel girişimlerin etkisini artıracak yeni bağış kanalları açmak amacıyla doğdu. Çevresel hayırseverlik iki temel zorlukla karşı karşıya kalıyor: İnsanları zamanımızın en büyük sorununa para ayırmaya ikna etmek ve bu parayı en etkili çevresel girişimlere ulaştırmak. Conservation Collective, her ikisini de faydası kanıtlanmış bir formülle bertaraf ediyor. Doğanın iyileştirilmesine katkıda bulunacak yeni finansman kanalları elde etmek üzere, bağışçıların gönülden bağlı bulundukları yerlerle bağlantılı kulüpler kuruyoruz. Kişilerin içgüdüsel olarak “yer merkezli” olduğunu ve iş koruma ve yardımseverliğe geldiğinde, hepimizin bildiği, sevdiği yerleri korumak isteme olasılığının arttığını gördük. Yerel çevre vakıflarını kuruyor ve destekliyoruz. Dünya çapında insanlar, iklim değişikliğinin etkilerinden ve biyoçeşitlilik krizinden korunmak için sevdikleri yerleri muhafaza etmeye çalışıyorlar. Çevresel meselelerden en çok etkilenenler, genellikle bu problemlerin çaresine bakmaya en uygun konumda oluyorlar ve böylece halk hareketi en güçlü silahımız haline geliyor. Üye vakıflarımız, karada ve su altında biyoçeşitlilik ekosistemlerini korumaya, yeniden canlandırmaya ve iklim değişikliğini yavaşlatıp ona uyumlanmaya adanmış en iyi ve en etkili projelerde kullanılacak yeni fonlar ortaya çıkarıyor. Daha etkili çevresel bağışçılığı teşvik ediyoruz. Büyüyen vakıf ağımız, şu ana dek etkili girişimlere milyonlarca sterlinlik fon sağladı ve daha yeni başlıyoruz…

Devamını Okuyun
Reklam
Yorum gezintisi

Yorum yazabilmek için giriş yapın Giriş

Yorum Yaz

Yaşam

Yaşlılıkta Genç Kalmanın Formülleri Nelerdir?

Yayınlandı

on

Yazan

Günümüzde teknolojinin hızla ilerlemesi ve tıbbi imkanların artmasıyla yaşam süresi uzadığından yaşlılık dönemini fiziksel, zihinsel ve ruhsal olarak sağlıklı ve dinç geçirmek şüphesiz büyük önem taşıyor. Kimileri bu amaçla sağlıklı yaşam tarzı benimseyip kişisel ve çevresel olumsuz etkenleri olabildiğince azaltmaya çalışırken, kimileri ise internetten ve sosyal medyadan gördüklerini doktora danışmadan bilinçsizce uygulama yoluna gidebiliyor…

Geriatri Uzmanları, “Yapılan araştırmalar; biyolojik yaşınızı genç tutmanın mümkün olabildiğini gösteriyor ama bunu yaşam tarzınızda yapacağınız olumlu değişikliklerle gerçekleştirmeye çalışmalısınız. Sosyal medyanın ve yapay zeka kullanımlarının yaygınlaştığı son yıllarda, sağlıklı yaşlanmak adına faydalı olabildiği gibi zararlı da olabilecek pek çok bilgiler sunulduğunu görüyoruz. Reklam amaçlı ilaçlar ile vitamin ve mineral takviyeleri ya da ‘gençlik iksiri’ olarak gösterilen pek çok ürün bilinçsiz kullanıldığında sağlığınızda geri dönüşü olmayan çok ciddi zararlara yol açabilir” diyor. Uzmanlar, yaşlılıkta genç kalmanın anahtar kelimelerini içeren 10 etkili yöntemi anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Hareketsizlikten kaçının, dik durun!

Modern çağın yol açtığı en önemli tehlikelerden birini hareketsizlik ve yanlış duruş bozukluğu oluşturuyor. Özellikle bilgisayar ve cep telefonunda geçirilen uzun saatler, pek çok işin bir tuş ile oturduğumuz yerden halledilebiliyor olması, düzenli egzersiz ya da yürüyüş yapmamak gerek iç organlarımıza gerekse fiziksel yapımıza son derece zarar veriyor. Bu nedenle çağımızın hareketsiz (sedanter) yaşam tuzağına düşmeyerek, gün içerisinde her fırsatta mutlaka hareket etmek, otururken ve yürürken de dik durmaya özen göstermek gerekiyor. Uzmanlar, “Vücudumuzun genetik yapısı, 100-200 yıl önceki gibi daha az yemek, daha çok hareket etmek isterken, teknoloji ise bize oturduğumuz yerden yaşamayı getirdiğinden hareketsiz kaldık. Ama aslında genetik yapımız halen daha çok hareket etmeyi ve daha az yemek yemeyi istiyor. Bu nedenle daha çok hareket edip, paketli gıdalardan da uzak kalırsak sağlıklı yaş almanın ana hedefini tutturmuş oluruz” diyor.

Düzenli egzersiz yapın

Yapılan sayısız çalışmalar; düzenli yürüyüş yapmanın kalp ve damar hastalıkları, diyabet, hipertansiyon ve kemik erimesi gibi hastalıklardan korunmada kritik rol oynadığını, başta kas ve iskelet sistemi olmak üzere tüm hücrelerimizin daha etkin çalışmasını sağlamaya katkı sağladığını, ruh sağlığımızı ve sağlıklı yaş almamızı desteklediğini açıkça ortaya koyuyor. Bu nedenle mutlaka düzenli egzersiz yapmayı yaşam alışkanlıklarınız arasına katın. Yaşınıza/kapasitenize göre haftada en az 3 gün bir saat yürüyüşü/egzersizi alışkanlık haline getirin.

Sigara ve alkolden mutlaka uzak durun!

Baş edemediğiniz sorunlarınızdan uzaklaşmak ya da kaçmak gibi sağlıksız gerekçelerle sigara, alkol vb. zehirlere tutsak olmayın. Gerek hücrelerinizin ve organlarınızın, gerek bilişsel ve zihinsel sağlığınızın gerekse cildinizin genç kalabilmesi için, zararları sayısız araştırmalarla kanıtlanmış olan sigara ve alkolden uzak durun.

Stresi yönetmeyi öğrenin

Çevremizde şüphesiz strese yol açan pek çok etken var. Ancak unutmayın ki; stresin azı karar, çoğu zarar! Yapılan araştırmalar, dozunda stresin kişiyi çeşitli tehlikelerden ve risklerden koruduğunu gösterirken, aşırı stresin ise pek çok hastalığa zemin hazırlayabildiğini, vücuda hem fiziksel hem de ruhsal açıdan zarar vererek hastalık sürecine de çok büyük etkileri olduğunu gösteriyor. Bu nedenle stresi yönetmeyi öğrenmek, gerekirse uzman desteği almak son derece önemli.

Erken yaşlandıran besinlerden uzak durun

Çağımızın yoğun koşuşturmacasında fast-food türü besinlere yönelim hızla artıyor ancak aşırı yağlı, defalarca aynı yağda kızartılmış, katkı maddeli ve lezzet verici tatlandırıcıların katıldığı hazır besinlerden mutlaka uzak durmak gerekiyor. Basit karbonhidratlar olarak adlandırılan beyaz ekmek, unlu ve nişastalı yiyecekler, şekerli besinler ve içecekler ile aşırı tuzdan kaçınmak şart. Abur-cubur tüketmeyi sevenlerin mutlaka sağlıklı atıştırmalıklara yönelmesi, zengin lif içeriğine sahip kurubaklagiller ile vitamin ve mineral değerleri yüksek olan mevsim sebze ve meyvelerinin tüketilmesi gerekiyor.

Her gün mutlaka yeterli su tüketin

Hücrelerimizin ve organlarımızın sağlıklı çalışması, cildimizin erken kırışmasını önlemesi için, beslenmemizin vazgeçilmez bir unsuru olan su, insan yaşamında oksijenden sonra gelen en önemli öğeyi oluşturuyor. Her gün yeterince su içilmediğinde toksinler kanda birikirken, böbreklerimiz zamanla işlevlerini yerine getirememeye başlıyor ve böbrek yetmezliği gibi hayati riske yol açabiliyor. Bu nedenle her gün mutlaka yeterli su tüketmeye çok özen gösterin. Prof. Dr. Karadağ “Böbrekler birer duş başlığı gibi çalışır. Eğer az su alırsak böbrekler tıkanır, ama yeterli su alırsak böbreği tıkayacak maddeler uzaklaştırılır. O nedenle günde 2 litre su içmek gerekir” diyor.

Uyku düzeninize çok dikkat edin

Yapılan bilimsel çalışmalar; yeterli ve kaliteli uykunun hayatın her döneminde sağlık açısından kritik rol oynadığını gösteriyor. Uyku esnasında hücreler yenilenirken, bağışıklık sistemi güçleniyor ve vücut kendini tamir ediyor. Bu nedenle geceleri uykusuz kalmamaya, kaliteli uyku için yatağınızın rahat, odanızın karanlık, serin ve sessiz olmasına özen gösterin.

Teknolojiden uzak kalmayın

Uzmanlar, genç yaşamanın altın kurallarından birinin, teknolojiye ayak uydurmak olduğunu belirterek, dijital teknolojinin yaşlıların sosyalleşmesinde önemli bir rolü olduğunu vurguluyor. Prof. Dr. Karadağ sözlerine şöyle devam ediyor: “Yaşlı bireyler her ne kadar teknoloji kullanımı konusunda endişe duysalar da, dijital teknoloji iletişimden sağlık sorunlarına kadar her alanda onların günlük yaşam kalitelerinin artmasına, bağımsız bir yaşam sürmelerine ve aktif bir yaşlanma dönemi geçirmelerine yardımcı olmaktadır. Bu nedenle dijital teknolojiyi öğrenmekten çekinmeyip, onu hayatlarına katmaları, önlerinde yepyeni ve kolaylaştırıcı bir yol açacaktır. Bu sayede kendine güvenli, hayattan keyif almaya devam eden ve toplumdaki yerini kaybetmekten korkmayan sağlıklı ve güçlü yaş almaya devam eden mutlu bir yaşlılık hedeflenmelidir.”

Gelişigüzel takviyeler kullanmayın!

Vitamin ve mineral değerlerini ölçtürerek özellikle D vitamini başta olmak üzere, eksiklikleri gidermek gerektiğini vurgulayan uzmanlar, “Ancak gençlik sağlayacağı, sağlıklı yaşam vaadettiği gibi söylemlerle sosyal medyada ve internette çok sık karşımıza çıkan birtakım besinlere, reklam amaçlı ilanlara, vitamin ve mineral takviyelerine, hatta ‘gençlik iksiri’ adı altında karışımlara rastlıyoruz. Oysa bu tür ürünlerin doktora danışılmadan ve gerekli vitamin/mineral değerleriniz ölçülmeden kullanılması sağlık açısından son derece yüksek riskleri ve tehlikeleri beraberinde getirebiliyor” diyor.

Güneşin zararlı ışınlarından korunun!

Yapılan sayısız araştırma; güneşin zararlı ışınlarının cilt kanserine yol açabildiğini, erken kırışıklıklar, cilt lekeleri ve cilt kuruluğuna neden olarak cildi erken yaşlandırdığını ortaya koyuyor. Bu nedenle özellikle yaz mevsiminde güneşin zararlı ışınlarından çok iyi korunmak gerektiğini belirten uzmanlar, güneş ışınlarının dik gelmediği saatlerde ise her gün 15 dakika kolların iç kısımlarının ve bacakların güneşlendirilmesi gerektiğini söylüyor.

Devamını Okuyun

Yaşam

Lüksemburg Prensi Frederik 22 Yaşında Vefat Etti

Yayınlandı

on

Yazan

Nassau Prensi ve Prensesi’nin en küçük oğlu olan Prens Frederik, bir hastalıkla mücadele ettikten sonra hayatını kaybetti…

Babası Lüksemburg Prensi Robert , oğlunun Mart ayının başında nadir görülen bir genetik rahatsızlık olan POLG Mitokondriyal hastalığı nedeniyle öldüğünü duyurdu. Bu rahatsızlık, POLG Vakfı’na göre “vücudun hücrelerinden enerji çalarak, ilerleyici çoklu organ işlev bozukluğuna ve yetmezliğine neden oluyor.” Bu rahatsızlık kendisine 14 yaşındayken teşhis edildi.

Babası açıklamasında şunları söyledi: “Geçtiğimiz Cuma, 28 Şubat’ta, “Nadir Hastalıklar Günü”nde, sevgili oğlumuz bizi odasına çağırdı ve kendisiyle son kez konuştuk. Frederik sırayla her birimize veda etme gücünü ve cesaretini buldu… Her birimize veda ettikten sonra -bir kısmı nazik, bir kısmı bilgece, bir kısmı öğretici- gerçek Frederik tarzında, hepimizi uzun zamandır bilinen son bir aile şakasıyla baş başa bıraktı.”

Prens Frederik’in ailesi yanındayken öldüğünü belirten yazar, şunları kaydetti: “Son anlarında bile mizah anlayışı ve sınırsız şefkati, bizi son bir kez güldürerek, hepimizi neşelendirmesini sağladı.”

Kaynak: TMZ.

Devamını Okuyun

Yaşam

Böbrek Taşına Karşı Ne Gibi Önlemler Alınabilir?

Yayınlandı

on

Yazan

Aniden başlayan ve dayanılmaz şiddette yan ağrısı, bulantı ve kusma gibi şikayetlerle kişinin acil servise kendini zor attığı böbrek taşı ‘ancak çeken bilir’ denilecek türden bir sorun! Yapılan araştırmalara göre, ülkemizde her 12 kişiden birinde bulunan böbrek taşı son yıllarda hızla yaygınlaşıyor…

Genetik ve çevresel faktörlerin yanı sıra, sağlıksız beslenme, yeterince su içmeme, fazla kilo ve hareketsizlik gibi günlük yaşantımızda bazı yanlış alışkanlıklarımız da böbrek taşı oluşumuna yol açıyor. Üroloji Uzmanları; “Taşın yer değiştirmesi ya da büyümesi, şiddetli ağrılara ve idrar yollarında tıkanmalara neden olabilir. Genellikle; şiddetli yan ağrısı, idrar yaparken yanma ve ağrı, idrarda kan görülmesi, bulantı, kusma ve sık idrara çıkmaya yol açar. Böbrek taşı tedavi edilmediğinde; idrar yolu enfeksiyonlarına, böbrek iltihaplanmalarına, böbrek fonksiyonlarında azalmaya ve hatta böbrek yetmezliğine dahi yol açabilir” diyor. Doğru beslenme alışkanlıkları ve yaşam tarzı değişiklikleri ile böbrek taşı oluşumunun engellenebileceğini vurgulayan Üroloji Uzmanları, 13 Mart Dünya Böbrek Günü kapsamında yaptığı açıklamada böbrek taşına karşı 8 etkili önlemi anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Günde 2 litre su tüketin

Böbrek taşlarının oluşumunu önlemek için yeterli su içmek şarttır. Yapılan çalışmalara göre; günde 2-2,5 litre su içmek, vücudu toksinlerden arındırmaya yardımcı olurken, böbrek taşı oluşum riskini yüzde 40 azaltmaktadır. Suyu küçük yudumlarla ve gün içine yayarak tüketin.

Tuz tüketimini azaltın

Aşırı tuz tüketimi, böbrek taşı oluşumunu tetikleyen en önemli faktörlerden biridir. Günde 2 gramın üzerinde tuz tüketimi böbrek taşı oluşum riskini yüzde 30 artırmaktadır. Bu nedenle, tuz tüketimini sınırlandırın, işlenmiş gıdalar tüketmeyin ve düşük sodyumlu gıdalar tercih edin.

Düzenli egzersiz yapın

Düzenli egzersiz böbrek taşı riskini azaltır. Vücudun sıvı dengesini koruyarak taşların oluşmasını ve idrarda taş yapıcı maddelerin birikmesini engellemeye destek olur. Bu nedenle haftada en az 3-4 gün, 30-60 dakika yürüyüş veya bisiklet sürme gibi kardiyo egzersizleri yapın.

Meyve, sebze ve lifli gıdalar tüketin

Mevsim meyve ve sebzeleri ile lifli gıdalar tüketmeye özen gösterin. Meyve ve sebzeler yüksek su içerikleri sayesinde yeterli sıvı alımını sağlamaya katkı sağlar. Aynı zamanda alkali özelliklere sahip olduklarından idrar pH’ını artırarak taş oluşumunu engellemeye yardımcı olabilirler.

Oksalat içerikli gıdalardan kaçının

Üroloji Uzmanları; “Oksalat açısından zengin gıdaların (Ispanak, pancar, kuruyemiş vb) aşırı tüketiminden kaçınmak gerekir. Yüksek oksalat seviyeleri kalsiyum oksalat taşlarının oluşumuna neden olabilir. Taş geçmişi veya yüksek oksalat atılımı olan bireylerin bu gıdalara dikkat etmeleri önemlidir” diyor.

Gelişigüzel C vitamini takviyesi almayın

Vitamin C, oksalatın bir öncüsüdür ve taş oluşumundaki rolü hala tartışmalıdır, ancak aşırı alımı kalsiyum oksalat taşlarının riskini artırabilmektedir. Kalsiyum oksalat taşı oluşumuna yatkın bireylerin yüksek dozda vitamin C takviyelerinden kaçınmaları önerilmektedir.

Hayvansal proteini kısıtlayın

Hayvansal proteinler, et, tavuk ve balık gibi gıdalar aşırı miktarda tüketilmemelidir. Yüksek protein alımı, taş oluşumunu artıran bazı metabolik değişikliklere yol açar. Bu nedenle hayvansal protein alımını vücut ağırlığınız başına 0,8-1,0 gram ile sınırlayın.

Kalsiyum alımına dikkat edin

Kalsiyum alımının yetersiz olması, taş oluşumu riskini artırabilir. Bu nedenle diyetinizde yeterli kalsiyum almaya dikkat edin. Ancak doktor tavsiyesi olmadıkça kalsiyum takviyelerinden kaçının.

Devamını Okuyun

Yaşam

Emekli Bayram İkramiyesi Belli Oldu – Emekli Bayram İkramiyesi Kaç Lira?

Yayınlandı

on

Yazan

AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramında 3’er bin lira olarak ödenen bayram ikramiyesi 4 bin liraya yükseltileceğini açıkladı…

AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramında 3’er bin lira olarak ödenen bayram ikramiyesi 4 bin liraya yükseltileceğini açıkladı.

Güler yaptığı açıklamada, “Emeklilerimize verilen Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı ikramiye tutarını yapılan değerlendirmeler sonucunda 3 bin liradan 4 bin liraya çıkartıyoruz” sözlerini kullandı.

İki bayramdan biner TL’lik artışla emeklilere ödenecek ikramiyenin maliyeti 37 milyar lira olarak hesaplandı.

Kaynak: Mynet.

Devamını Okuyun
Reklam

En Çok Okunanlar