“Sesini yükselt!” Mottosu ile yola çıkan Uluslararası Frankfurt Türk Film Festivali komitesi Karaköy Novotel’de bir basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısına Festival Kurucu Başkanı Hüseyin Sıtkı, Türk ve Alman jüri üyeleri, Festival ekibinin yanı sıra Festivalin 2022 Türkiye Proje Ortağı Film-San Vakfı yetkilileri ile, oyuncular, yapımcılar, yönetmen ve müzisyenler de katıldı. Finalistlerin açıklandığı toplantıda, bu yıl 22.’si yapılacak olan Festivalin 26 Haziran – 1 Temmuz 2022 tarihlerinde gerçekleşeceği, mottosunun ise “Sesini yükselt!” olduğunun altı çizildi.
22. Uluslararası Frankfurt Türk Film Festivali Festival Başkanı Hüseyin Sıtkı, konuşmasına basın mensupları ve konuklara verdikleri desteklerden ötürü teşekkür ederek başladı. Sıtkı, pandemi, savaşlar, iklim krizi gibi bir çok olumsuzluklarla karşı karşıya kalındığını ve her zamankinden daha çok umuda, cesarete ve mücadele gücüne ihtiyaç olduğunu dile getirerek şöyle devam etti,”Sinemanın şüphesiz kaliteli bir yaşama katkısı büyük. Festivalimiz de bu anlamda bir çok film sunuyor. Bu yüzden de 22.’sini gerçekleştirdiğimiz bu yıl ki festivalimizin mottosunu ‘Dünyamızın ihtiyacı olan cesur filmler- sesini yükselt-” olarak belirledik” dedi. Türk kültürünün bir parçası olan Türk sinemasını ve Türk insanını iyi bir şekilde temsil etmek ve tanıtmak amacıyla festivali düzenlediklerine dikkati çeken Sıtkı, festivalin bugüne kadar çok sayıda filmi ve yüzlerce konuğu ağırladığını dile getirdi
Nur Sürer ve Menderes Samancılar’a Onur, Renan Fosforoğlu’na Vefa Ödülü
Hüseyin Sıtkı, 2022 yılının Yaşam Boyu Onur ödüllerini Nur Sürer ve Menderes Samancılar , Vefa ödülünün ise Renan Fosforoğlu’ na verilmesine karar verildiğini belirtti.
Reklam
Film-San Vakfı Başkanı ve festivalin Türkiye proje ortağı Engin Çağlar’da 1968’den itibaren sinema sektörünün içinde olduğunu söyledi. Festival ekibinde yer almaktan mutlu olduğunu kaydeden Çağlar, “Frankfurt çok önemli bir yer. Ben dört sene Almanya’da üniversite okudum. Almancayı da iyi konuştuğum için bir süre de festivalin içinde olacağım düşüncesindeyim. Hepinize iyi çalışmalar diliyorum. Yüzleriniz gülmeye devam etsin.” diye konuştu.
İlk kez 1989’da, öğrenciyken Türkiye’ye geldiğini söyleyen Uzun Metraj Ana Jüri Başkanı Dirk Schafer, 2,5 yıl aranın ardından yeniden İstanbul’da olduğu için mutluluk duyduğunu belirterek, “Türkiye ile çok derin bir bağım var.” ifadelerini kullandı. Hayatında sinemanın önemini anlatan ve sinema alanındaki çalışmalarına değinen Schafer, festivalin çok zengin bir programla sinemaseverlerin karşısına çıkacağını kaydetti.
“Jüri olarak bütün filmler dikkatle değerlendirildi”
Üniversiteler arası Kısa Film Ana Jüri Başkanı, yönetmen Ali İlhan ise ilk kez bir jüriye başkanlık ettiğini belirterek, şunları söyledi:”İnanılmaz bir sorumluluk hissediyorum. Benim de yolculuğum kısa filmle başladı. İlk filmimi çektikten sonra bütün festivallere heyecanla yolluyordum. Bu nedenle festivallerde finalist olmanın ve ödül almanın ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Bu nedenle jüri olarak bütün filmleri dikkatle değerlendirdik.
Festivalin Türkiye koordinatörü Serap Gedik konuşmaların ardından finale kalan filmlerin isimlerini paylaştı.
Reklam
Uzun metraj kategorisinde 11 film finale kaldı
Uzun Metraj film yarışmamıza 31 film başvurdu. Görsel ve teknik uygunlukları incelenerek seçilen 26 film Yasemin Sezgin, Cüneyt Turgut ve Şan Bingöl’den oluşan seçici kurula iletildi. Seçici kurulun değerlendirmeleri sonucunda seçilen 11 film, Dirk Schafer başkanlığındaki Ana Jüriye yollandı. Ana jürimizde diğer üyeler ise Susanne Schmitt, Doris Hepp, Murat Selen, Emre Oskay, Selen Uçer, Muhammet Uzuner olarak sıralanmaktadır. Ana jürimizin değerlendirme yaptığı 11 filmi alfabetik sırayla açıklamak istiyorum.
– Beni Sevenler Listesi, – Bir Nefes Daha, – Çatlak, – Daha İyi Bir Yarın, – Klonike,
– Koridor, – Kumbara, – Okul Traşı, – Sabırsızlık Zamanı, – Sardunya, – Sen Ben Lenin
Belgesel kategorisinde başvuran film sayısı 197
Reklam
Belgesel dalında ise başvuru yapan film sayımız 197. Yine teknik ve görsel olarak şartnameye uygunluklarına bakılarak seçilen 61 film Kıvanç Terzioğlu, Nuriye Arı, Burak Ateş ve Oğuzhan Yıldız’dan oluşan kısa film seçici kuruluna iletildi. Seçici kurulun değerlendirmesi sonrasında ise 27 film seçilerek İranlı yönetmen Zöhre Zamani başkanlığındaki Dr.Ebru Özyurt, Nilüfer Açıkalın, Jonas Eglert Gülçin Wilhelm’den oluşan belgesel Ana Jürisine iletildi. Seçilen 27 filmi açıklıyorum.
– Acı ve tatlı, – Ataların Uykusu, – Bir Başka Köy, – Bizim İçin, – Bu da mı gol değil?,
– Bulak, – Duvardaki Sesler, – Eksik Cümleler, – Fındık balığı, – Goca yörüğün tohumları, – Güney Kutbu ve Küresel İklim Değişikliği, – Haymatlos – Vatansız, – Her şey yolunda, – Heyamola, – İçtima, – Kapıyı Açık Bırak, – Kaplanın rüyası, – Kozanın Ölümü, – Kördüğüm,- Kum Tanesini Beklerken, – Maffy’’s jazz, – Merhaba Canım,
– Saatler, – Sıcak yatak, – Taşlarla konuşan adam, – Unkapanı bitmeyen masal
– Yüzyıldır açılmamış Mektuplar,
Reklam
Belgesel dalında ödül kazanan filmimiz 27 Haziran gecesi yapılacak ödül töreninde açıklanacaktır.
Üniversitelerarası kısa filmde 15 Türk, 3 Alman film finalde
Son kategorimiz Üniversitelerarası kısa film dalında ise başvuran Türk film sayısı 91. Yine teknik ve görsel şartname uygunluğu kontrol edildikten sonra belirlenen 62 film, Mahmure Vaizoğlu, Yiğit Armutoğlu, Nagehan Onat ve Hikmet Aydoğan’dan oluşan seçici kurula iletildi. Seçici kurulun değerlendirmesi sonucunda da 15 film, Cansel Elçin, Selin Kavak, Klaus- Peter Roth’tanoluşan ve başkanlığını yönetmen Ali İlhan’ın yaptığı kısa film ana jürisine İlettildi. Bu dalda Almanya’dan ise 11 film başvurdu ve ön değerlendirme sonrasında 3 film ana jüriye iletildi. Bu filmler sırasıyla,
– Cola Oder Limo, -Ericas Wahnsınn, – No – Competition
Kısa film dalında da ödül kazanan Türk ve Alman filmlerimiz 27 Haziran gecesi yapılacak ödül töreninde açıklanacaktır. En iyi film, En iyi yönetmen, En iyi görüntü yönetmeni, En iyi senaryo, En iyi müzik, En iyi kadın ve erkek oyuncu olmak üzere 7 dalda verilecek ödüllerimiz ise 1 Temmuz 2022 tarihindeki ödül töreninde kamuoyu ile paylaşılacaktır.”
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Frankfurt Belediyesi ve Almanya Hessen Eyaleti Bilim ve Kültür Bakanlığı desteğiyle Kültürlerarası Transfer Derneğinin ev sahipliğinde düzenlenen festival, 26 Haziran-1 Temmuz arasında Almanya’da gerçekleştirilecek.
Margot Robbie, Barbie’nin devamına gerek görmüyor: ‘Buna her şeyi koyduk’…
Barbie olarak Margot Robbie demiryollarını veya ticaret akışını kontrol edemiyor olabilir ancak hit filmin devamı olup olmayacağı konusunda söz sahibi.
Robbie geçenlerde Associated Press’e “Sahip olduğumuz her şeyi buna yatırdığımızı düşünüyorum” dedi . “Bunu bir üçleme falan olsun diye yapmadık. [Yönetmen] Greta [Gerwig] her şeyi bu filme koydu, bu yüzden bundan sonra ne olacağını hayal edemiyorum.”
Doğal olarak sinemaseverler Barbie Diyarı’na dönme şansının olup olmadığını merakla bekliyor. Barbie küresel gişede 1,4 milyar doların üzerinde hasılat elde etti ve Temmuz ayındaki çıkışından sonra kültürel bir ezici güç olduğunu kanıtladı. Oppenheimer’ın (ve Barbieheimer fenomeninin) yanı sıra, izleyicilerin orijinal filmlere ve hikaye anlatıcılığına ilgi duyduğuna dair ses getiren bir açıklama yaptı.
Reklam
Bu anlaşılır bir şekilde devam filmi konusunda merak uyandırıyor ancak Barbie Takımı’ndaki hiç kimse böyle bir olasılığa taahhütte bulunmadı.
Haziran ayında Robbie, Time’a bir devam filminin birçok farklı yöne gidebileceğini söylemişti ancak o zamanlar odak noktası ilk filmdi. “Bu noktadan sonra milyonlarca farklı yöne gidebilir” dedi. “Ama bence bir ilk filmi çekerken aynı zamanda devam filmlerini de planlarsanız bir tür tuzağa düşersiniz.”
Barbie’nin ortak yazarı ve yönetmeni olan Gerwig de devam filminin olasılığı konusunda sorgulandı ancak kendisi bu konuda çekingen davrandı.
Kurt sürünüzün tüm üyelerini arayın, çünkü Bradley Cooper The Hangover Bölüm IV, The Hangover Bölüm V veya The The Hangover ile ilgili herhangi bir filmde başrol oynayacak…
Film dizisinde rahat Phil’i canlandıran Maestro yıldızı ve yönetmenine, The New Yorker Radio Hour’un Cuma günkü bölümünde, daha dramatik roller üstlenmek ve kamera arkasında daha fazla zaman geçirmek için komedi geçmişini geride bırakıp bırakmadığı soruldu.
“Eğlenceniz bitti mi?” sunucu David Remnick sordu. “Başka bir deyişle, başka bir eğlenceli komik rol ortaya çıkarsa, hayatınızın üç ayıydı, Hangover 5 değil ama benzer bir ruha sahip bir şey.”
Cooper , “Eh, Akşamdan Kalma 5’i yapardım ” diye yanıtladı. “Önce [Hangover] 4 olurdu ama evet.”
Reklam
Bunu “sadece faturaları ödemek için değil” yapıp yapmayacağı sorulduğunda Cooper’ın cevabı değişmedi. “Muhtemelen Hangover 4’ü hemen çekerdim , evet” dedi, “sırf Todd’u [Phillips’i] sevdiğim için, Zach’i [Galifianakis’i] seviyorum , Ed’i [Helms’i] çok seviyorum . Muhtemelen yapardım, evet.”
Ancak Cooper, rolünü yeniden üstlenmeye hazır olmasının, oyuncu kadrosu ve ekibin yakın zamanda yeni bir tur için Sin City’ye doğru yol alacağı anlamına gelmediğini belirtti. “Todd’un bunu yapacağını hiç sanmıyorum” dedi.
2009’da vizyona giren The Hangover, Las Vegas’taki bekarlığa veda partisinde müstakbel kocalarını kazara kaybettikten sonra beklenmedik bir şekilde arkadaş olan bir grup sağdıcı konu alıyor. Filmin 2011 ve 2013 yıllarında iki devam filmi yayınlandı.
Podcast sırasında Cooper, dramatik rolleri de oldukça eğlenceli bulduğunu belirtti. “’Eğlenceli’ kelimesini söyledin. Şimdiye kadar Maestro ve Bir Yıldız Doğuyor’dan daha eğlenceli bir şey yaşamadım ” dedi. “Ben eğleniyorum.”
Film, 20 Aralık’ta Netflix’te yayınlanmadan önce seçkin sinemalarda gösterime giriyor.
George Clooney’nin yapım ortağı Grant Heslov, yıldızlarını hazırlamak için “Fantastik Canavarlar” mezunu Callum Turner da dahil olmak üzere “Olimpiyat düzeyinde koçlar” getirdiklerini söylüyor…
Buhran dönemi kürek filmi The Boys in the Boat’un (25 Aralık’ta vizyona girecek) oyuncu kadrosu birkaç haftadır İngiltere’deydi ve Thames nehrinde kürekçi gibi görünmek için eğitim alıyorlardı. Yönetmen George Clooney ve yapımcı Grant Heslov nasıl olduğunu görmek için uğradılar. yapıyorlardı. Durumlarının iyi olmadığı ortaya çıktı.
Yapımcı; “Korkunç görünüyorlardı” diyor. “Amatör kürekçiler gibi görünüyorlardı. Biz de ‘Aman Tanrım! Başımız belada’ dedik.” Sorun mu? Oyuncuların tarihin en büyük kürek takımlarından birini canlandırmaları gerekiyordu; Washington Üniversitesi’nden sadece ABD’deki herkesi mağlup etmekle kalmayıp 1936’da Nazi denetimi altındaki Berlin Olimpiyatları’nda da yarışan sekiz kişilik bir ekip.
Fantastik Canavarlar serisinden Callum Turner, kürekçi Joe Rantz’ı canlandırıyor ve o günü “bir kabus” olarak hatırlıyor. “Etkilemek istedik ama başaramadık” diye anımsıyor. “Denedik ama işe yaramadı. Yüzünü hatırlıyorum. Gülümsemenin ardındaki endişeyi görebiliyordunuz.” Turner’ın Clooney’den mi yoksa Heslov’dan mı bahsettiği sorulduğunda şöyle yanıt verdi: “İkisi de!”
Reklam
Film yapımcılarının şansına, ikili onları bir dahaki sefere suda gördüklerinde yıldızların spor becerileri çok daha gelişmiş oldu. Heslov, “Yaklaşık altı hafta sonra tekrar geri döndük ve sanki gece ve gündüz gibiydi” diyor. “Çekimlere başladığımızda muhteşem görünüyorlardı.”
Bu yıl 8-16 Aralık tarihleri arasında sinemaseverlerle buluşacak olan 11. Boğaziçi Film Festivali’nde “Altın Yunus” için yarışacak ulusal filmler açıklandı…
Boğaziçi Kültür Sanat Vakfı tarafından bu yıl on birincisi düzenlenecek Boğaziçi Film Festivali, 08-16 Aralık tarihleri arasında seyircilerle bir araya gelecek. Türkiye ve dünya sinemasından seçkin örneklerin gösterimleri, ustalık sınıfları ve söyleşileriyle seyircilerini ağırlayacak olan 11. Boğaziçi Film Festivali’nin Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda “En İyi Film Ödülü” için yarışacak filmler açıklandı.
Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda “Altın Yunus” İçin 8 Film Yarışacak!
Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda İsmail Doruk’un 1981 yılında aynı köyde yaşayan iki gencin evlenmesi ile başlayan olayların beklenmedik bir biçimde sonuçlanması anlatan ve dünya prömiyerini 29. Kolkata Uluslararası Film Festivali’nde yapan 60 Gün; Umut Evirgen’in işlemediği bir suçtan yargılanan, annesinin travmalarını içselleştirerek hikayeler arasında savrulan Murat’ın hikayesine odaklanan ve Adana Altın Koza Film Festival’inde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ile En İyi Sanat Yönetimi, Ankara Film Festivali’nde En İyi Özgün Müzik ödülleri kazanan Annesinin Kuzusu; Mesut Keklik’in İstanbul’un kenar bir semtinde, henüz 20’li yaşlarının başında genç bir adam olan Ali’nin, işini ve evini geride bırakarak yeni bir hayat için suça bulaşmasını, ani alınmış kararlar sonunda sokakta yaşamak zorunda kalmasını anlatan Bölge; Tufan Şimşekcan’ın mevsimlik tarım işçisi olan ama okula gitmeyi hayal eden Ceylin’in hikayesini konu alan ve 54.Hindistan Uluslararası Film Festivali’nin “Dünya Sineması Bölümü”nde dünya prömiyerini yapan Ceylin; Yiğit Küçükkibar’ın aynı yolculuğa çıkartılmış iki insanın bir haftaya sığdırdıkları içsel yolculuğunu sıra dışı deneyimle anlatan Gün Batımına Birkaç Gün Kala; Mehmet Demir Yılmaz’ın çözülemeyen erkek kadın ilişkileri farklı bir bakış açısı ile değindiği Kum Zambağı; Nursen Çetin Köreken’in sokaklarda çalışan üç arkadaş Hilal, Ayşe ve Mercan’ın şehirde bir haraç çetesi kuran Sarı Selim tarafından kaçırılmasını ve zorbalıklarına maruz kalmasını konu alan Üç Arkadaş; Miraç Atabey’in küçük bir Karadeniz köyünde babasının cenaze merasimi hazırlıklarıyla meşgul olan bir adamın üç trajikomik gününe odaklanan Zamanımızın Bir Kahramanı filmleri yarışacak.
Reklam
Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda Dünya Prömiyeri
Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda yer alan filmlerden “Bölge”, “Gün Batımına Birkaç Gün Kala”, “Kum Zambağı” “Üç Arkadaş” ve “Zamanımızın Bir Kahramanı” filmleri dünya prömiyerlerini, “60 Gün”ise Türkiye prömiyerini 11. Boğaziçi Film Festivali’nde gerçekleştirecekler.
Ulusal Yarışmanın İlk Filmleri
Yönetmenlik kariyerinin başında olan isimleri desteklemek ve yönetmenlerin yeni filmlerinin önünü açmak amacıyla ulusal yarışmada Akli Film’in destekleriyle verilen “En İyi İlk Film Ödülü” için de yönetmenlerinin ilk uzun metrajları olan “Bölge”, “Ceylin”, “Gün Batımına Birkaç Gün Kala” ve “Zamanımızın Bir Kahramanı” filmleri yarışacak.
En İyi Film’e 200.000 TL para ödülü verilecek
Reklam
“Boğaziçi Film Festivali”nde her yıl sinemanın yeni ve nitelikli filmlerini seyirciyle buluşturmak ve Türk Sineması’nın ulusal ve uluslararası sektörel alanda görünürlüğünü arttırmak adına düzenlenen Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda büyük ödül olarak En İyi Film’e verilen Altın Yunus’un yanı sıra 200.000 TL para ödülü verilecek.
Jüri değerlendirmelerinin ardından En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Görüntü Yönetmeni ve En İyi Kurgu dallarında ödüller sahiplerini bulacak.
Sinemaya desteklerinin artarak devam edeceğini belirten Festival Artistik Direktörü Samed Karagöz tüm yarışma kategorilerinde ödül tutarlarını arttırdıklarını, ‘Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda en iyi film ödülünü 200 bin Türk Lirası’na çıkardıklarını açıkladı.