Bizimle iletişim kur

Sinema

Kadın Kral Film İncelemesi

Dünya kız çocukları günü olan 11 Ekim’de biletinial’ın yaptığı ön gösterimde Kadın Kral filmini izledik. Gelin bakalım film nasıl olmuş.

Yayınlandı

on

Radio Mood App

Yönetmenlik koltuğunda genelde yaptığı filmler ortalamanın bir tık üstü ayarında olan Gina Prince-Bythewood‘un oturduğu bu filmde Marvel evreninden de 2 oyuncumuz bulunuyor. Doctor Strange’in son filmindeki Captain Marvel karakterini canlandıran Lashana Lynch ve yine aynı filmden Sara karakterini canlandıran Sheila Atim bu 2 oyuncu. Öncelikle hafif tanıdık simaların olması güzel bir şey fakat çok da önemli mi? değil.

Öncelikle filmin konu kısmında yazan ’18. yüzyılda geçen’ ibaresine değinmek istiyorum. Bunu konuda okumamıştım ve filmin 18. yüzyılda geçtiğinden ziyade günümüzde fakat Afrika’nın gelişmemiş bir kabilesinde geçtiğini düşünmüştüm. Fakat filmde hoşuma gitmeyen o kadar çok şey var ki bu dikkatimi bile çekmedi.

Öncelikle bu paragrafta kuracağım cümlelere çok dikkat ederek yazdığımı ve herhangi bir görüşe saldırmadığımı belirtmek istiyorum.

Benim için film denilen şey özellikle günümüz Türkiye’sinde gündemden uzaklaşmaktır. Ülkemizdeki ekonomik sıkıntılar, gelecek kaygıları ve benzeri şeylerden uzaklaşmak için insanlar film izlemekte ki bu sadece ülkemizde böyle değil her yerde böyle. Fakat bu demek değil ki film hiçbir mesaj vermemeli. Tabii ki filmler bir mesaj içermeli fakat bunu alttan alttan yaparsanız izleyeni rahatsız etmez ve filmi izlediği süreci güzel geçirir.

Film maalesef kafa dağıtma değil de televizyon kanallarında geçen zorunlu yayınlar gibi. ‘Kadınlar olarak biz de bunu yapabiliriz’ tarzı cümleleri duymaktan ve gözüme sokulmasından bu filmde gına geldi açıkçası. Ayrıca filmde çok fazla gereksiz kabile ismi bulunuyor ve bu filmi izlerken sizi inanılmaz yoruyor. Bizim kabilemizin ise en iyi kadın savaşçısı her kurduğu cümlede bilgece konuşuyor. Sürekli bir öğüt sürekli bir ders verici söz.

Filmlerde, filmin başına gönderme olayı inanılmaz hoşuma giden bir şeydir fakat bu filmdeki o olay olmamış. Bir kere deniyorlar ve orada da zaten bütün sözleri söyleyip çok alakasız bir savaşa gidiyorlar. Savaş demişken, bu filmde bir av tüfeği kullanma saçmalığı var. Av tüfeği denilen şey makineli tüfek gibi bir şey değildir fakat bu filmin bir sahnesinde makineli tüfek gibi taramalı olarak kullanılıyor ve her zamanki gibi ana karakter kabak gibi açık bir mekanda olmasına rağmen hiçbir kurşun karakterimize isabet etmiyor.

Filmin süresi bu arada tamı tamına 2 saat 15 dakika. 1 saatlik olay bu süreçte anlatılmasa yani hikaye bu kadar yavaş işlenmese ve bazı şeyler bu kadar gözümüze sokulmasa çok daha güzel bir yapım olabilirmiş fakat maalesef ben beğenmedim.

Reklam

Sinema

Barbie’nin Devam Filmi Olacak Mı? Margot Robbie Düşüncesini Açıkladı

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Margot Robbie, Barbie’nin devamına gerek görmüyor: ‘Buna her şeyi koyduk’…

Barbie olarak Margot Robbie demiryollarını veya ticaret akışını kontrol edemiyor olabilir ancak hit filmin devamı olup olmayacağı konusunda söz sahibi.

Robbie geçenlerde Associated Press’e “Sahip olduğumuz her şeyi buna yatırdığımızı düşünüyorum” dedi . “Bunu bir üçleme falan olsun diye yapmadık. [Yönetmen] Greta [Gerwig] her şeyi bu filme koydu, bu yüzden bundan sonra ne olacağını hayal edemiyorum.”

Doğal olarak sinemaseverler Barbie Diyarı’na dönme şansının olup olmadığını merakla bekliyor. Barbie küresel gişede 1,4 milyar doların üzerinde hasılat elde etti ve Temmuz ayındaki çıkışından sonra kültürel bir ezici güç olduğunu kanıtladı. Oppenheimer’ın (ve Barbieheimer fenomeninin) yanı sıra, izleyicilerin orijinal filmlere ve hikaye anlatıcılığına ilgi duyduğuna dair ses getiren bir açıklama yaptı.

Reklam

Bu anlaşılır bir şekilde devam filmi konusunda merak uyandırıyor ancak Barbie Takımı’ndaki hiç kimse böyle bir olasılığa taahhütte bulunmadı.

Haziran ayında Robbie, Time’a bir devam filminin birçok farklı yöne gidebileceğini söylemişti ancak o zamanlar odak noktası ilk filmdi. “Bu noktadan sonra milyonlarca farklı yöne gidebilir” dedi. “Ama bence bir ilk filmi çekerken aynı zamanda devam filmlerini de planlarsanız bir tür tuzağa düşersiniz.”

Barbie’nin ortak yazarı ve yönetmeni olan Gerwig de devam filminin olasılığı konusunda sorgulandı ancak kendisi bu konuda çekingen davrandı.

Kaynak: EW.

Reklam
Devamını Okuyun

Sinema

Bradley Cooper, “Hangover 4″te Rol Alacak Mı?

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Kurt sürünüzün tüm üyelerini arayın, çünkü Bradley Cooper The Hangover Bölüm IV, The Hangover Bölüm V veya The The Hangover ile ilgili herhangi bir filmde başrol oynayacak…

Film dizisinde rahat Phil’i canlandıran Maestro yıldızı ve yönetmenine, The New Yorker Radio Hour’un Cuma günkü bölümünde, daha dramatik roller üstlenmek ve kamera arkasında daha fazla zaman geçirmek için komedi geçmişini geride bırakıp bırakmadığı soruldu.

“Eğlenceniz bitti mi?” sunucu David Remnick sordu. “Başka bir deyişle, başka bir eğlenceli komik rol ortaya çıkarsa, hayatınızın üç ayıydı, Hangover 5 değil ama benzer bir ruha sahip bir şey.”

Cooper , “Eh, Akşamdan Kalma 5’i yapardım ” diye yanıtladı. “Önce [Hangover] 4 olurdu ama evet.”

Reklam

Bunu “sadece faturaları ödemek için değil” yapıp yapmayacağı sorulduğunda Cooper’ın cevabı değişmedi. “Muhtemelen Hangover 4’ü hemen çekerdim , evet” dedi, “sırf Todd’u [Phillips’i] sevdiğim için, Zach’i [Galifianakis’i] seviyorum , Ed’i [Helms’i] çok seviyorum . Muhtemelen yapardım, evet.”

Ancak Cooper, rolünü yeniden üstlenmeye hazır olmasının, oyuncu kadrosu ve ekibin yakın zamanda yeni bir tur için Sin City’ye doğru yol alacağı anlamına gelmediğini belirtti. “Todd’un bunu yapacağını hiç sanmıyorum” dedi.

2009’da vizyona giren The Hangover, Las Vegas’taki bekarlığa veda partisinde müstakbel kocalarını kazara kaybettikten sonra beklenmedik bir şekilde arkadaş olan bir grup sağdıcı konu alıyor. Filmin 2011 ve 2013 yıllarında iki devam filmi yayınlandı.

Podcast sırasında Cooper, dramatik rolleri de oldukça eğlenceli bulduğunu belirtti. “’Eğlenceli’ kelimesini söyledin. Şimdiye kadar Maestro ve Bir Yıldız Doğuyor’dan daha eğlenceli bir şey yaşamadım ” dedi. “Ben eğleniyorum.”

Film, 20 Aralık’ta Netflix’te yayınlanmadan önce seçkin sinemalarda gösterime giriyor.

Reklam

Kaynak: EW.

Devamını Okuyun

Sinema

“Boys In The Boat”un Oyuncuları Normal Kürekçiler Gibi Eğitildiler

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

George Clooney’nin yapım ortağı Grant Heslov, yıldızlarını hazırlamak için “Fantastik Canavarlar” mezunu Callum Turner da dahil olmak üzere “Olimpiyat düzeyinde koçlar” getirdiklerini söylüyor…

Buhran dönemi kürek filmi The Boys in the Boat’un (25 Aralık’ta vizyona girecek) oyuncu kadrosu birkaç haftadır İngiltere’deydi ve Thames nehrinde kürekçi gibi görünmek için eğitim alıyorlardı. Yönetmen George Clooney ve yapımcı Grant Heslov nasıl olduğunu görmek için uğradılar. yapıyorlardı. Durumlarının iyi olmadığı ortaya çıktı.

Yapımcı; “Korkunç görünüyorlardı” diyor. “Amatör kürekçiler gibi görünüyorlardı. Biz de ‘Aman Tanrım! Başımız belada’ dedik.” Sorun mu? Oyuncuların tarihin en büyük kürek takımlarından birini canlandırmaları gerekiyordu; Washington Üniversitesi’nden sadece ABD’deki herkesi mağlup etmekle kalmayıp 1936’da Nazi denetimi altındaki Berlin Olimpiyatları’nda da yarışan sekiz kişilik bir ekip.

Fantastik Canavarlar serisinden Callum Turner, kürekçi Joe Rantz’ı canlandırıyor ve o günü “bir kabus” olarak hatırlıyor. “Etkilemek istedik ama başaramadık” diye anımsıyor. “Denedik ama işe yaramadı. Yüzünü hatırlıyorum. Gülümsemenin ardındaki endişeyi görebiliyordunuz.” Turner’ın Clooney’den mi yoksa Heslov’dan mı bahsettiği sorulduğunda şöyle yanıt verdi: “İkisi de!”

Reklam

Film yapımcılarının şansına, ikili onları bir dahaki sefere suda gördüklerinde yıldızların spor becerileri çok daha gelişmiş oldu. Heslov, “Yaklaşık altı hafta sonra tekrar geri döndük ve sanki gece ve gündüz gibiydi” diyor. “Çekimlere başladığımızda muhteşem görünüyorlardı.”

Kaynak: EW.

Devamını Okuyun

Sinema

“11. Boğaziçi Film Festivali” Ulusal Yarışma Filmleri Belli Oldu

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Bu yıl 8-16 Aralık tarihleri arasında sinemaseverlerle buluşacak olan 11. Boğaziçi Film Festivali’nde “Altın Yunus” için yarışacak ulusal filmler açıklandı…

Boğaziçi Kültür Sanat Vakfı tarafından bu yıl on birincisi düzenlenecek Boğaziçi Film Festivali, 08-16 Aralık tarihleri arasında seyircilerle bir araya gelecek. Türkiye ve dünya sinemasından seçkin örneklerin gösterimleri, ustalık sınıfları ve söyleşileriyle seyircilerini ağırlayacak olan 11. Boğaziçi Film Festivali’nin Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda “En İyi Film Ödülü” için yarışacak filmler açıklandı.

Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda “Altın Yunus” İçin 8 Film Yarışacak!

Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda İsmail Doruk’un 1981 yılında aynı köyde yaşayan iki gencin evlenmesi ile başlayan olayların beklenmedik bir biçimde sonuçlanması anlatan ve dünya prömiyerini 29. Kolkata Uluslararası Film Festivali’nde yapan 60 Gün; Umut Evirgen’in işlemediği bir suçtan yargılanan, annesinin travmalarını içselleştirerek hikayeler arasında savrulan Murat’ın hikayesine odaklanan ve Adana Altın Koza Film Festival’inde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ile En İyi Sanat Yönetimi, Ankara Film Festivali’nde En İyi Özgün Müzik ödülleri kazanan Annesinin Kuzusu; Mesut Keklik’in İstanbul’un kenar bir semtinde, henüz 20’li yaşlarının başında genç bir adam olan Ali’nin, işini ve evini geride bırakarak yeni bir hayat için suça bulaşmasını, ani alınmış kararlar sonunda sokakta yaşamak zorunda kalmasını anlatan Bölge; Tufan Şimşekcan’ın mevsimlik tarım işçisi olan ama okula gitmeyi hayal eden Ceylin’in hikayesini konu alan ve 54.Hindistan Uluslararası Film Festivali’nin “Dünya Sineması Bölümü”nde dünya prömiyerini yapan Ceylin; Yiğit Küçükkibar’ın aynı yolculuğa çıkartılmış iki insanın bir haftaya sığdırdıkları içsel yolculuğunu sıra dışı deneyimle anlatan Gün Batımına Birkaç Gün Kala; Mehmet Demir Yılmaz’ın çözülemeyen erkek kadın ilişkileri farklı bir bakış açısı ile değindiği Kum Zambağı; Nursen Çetin Köreken’in sokaklarda çalışan üç arkadaş Hilal, Ayşe ve Mercan’ın şehirde bir haraç çetesi kuran Sarı Selim tarafından kaçırılmasını ve zorbalıklarına maruz kalmasını konu alan Üç Arkadaş; Miraç Atabey’in küçük bir Karadeniz köyünde babasının cenaze merasimi hazırlıklarıyla meşgul olan bir adamın üç trajikomik gününe odaklanan Zamanımızın Bir Kahramanı filmleri yarışacak.

Reklam

Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda Dünya Prömiyeri

Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda yer alan filmlerden “Bölge”, “Gün Batımına Birkaç Gün Kala”, “Kum Zambağı” “Üç Arkadaş” ve “Zamanımızın Bir Kahramanı” filmleri dünya prömiyerlerini, “60 Gün”ise Türkiye prömiyerini 11. Boğaziçi Film Festivali’nde gerçekleştirecekler.

Ulusal Yarışmanın İlk Filmleri

Yönetmenlik kariyerinin başında olan isimleri desteklemek ve yönetmenlerin yeni filmlerinin önünü açmak amacıyla ulusal yarışmada Akli Film’in destekleriyle verilen “En İyi İlk Film Ödülü” için de yönetmenlerinin ilk uzun metrajları olan “Bölge”, “Ceylin”, “Gün Batımına Birkaç Gün Kala” ve “Zamanımızın Bir Kahramanı” filmleri yarışacak.

En İyi Film’e 200.000 TL para ödülü verilecek

Reklam

“Boğaziçi Film Festivali”nde her yıl sinemanın yeni ve nitelikli filmlerini seyirciyle buluşturmak ve Türk Sineması’nın ulusal ve uluslararası sektörel alanda görünürlüğünü arttırmak adına düzenlenen Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda büyük ödül olarak En İyi Film’e verilen Altın Yunus’un yanı sıra 200.000 TL para ödülü verilecek.

Jüri değerlendirmelerinin ardından En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Görüntü Yönetmeni ve En İyi Kurgu dallarında ödüller sahiplerini bulacak.

Sinemaya desteklerinin artarak devam edeceğini belirten Festival Artistik Direktörü Samed Karagöz tüm yarışma kategorilerinde ödül tutarlarını arttırdıklarını, ‘Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda en iyi film ödülünü 200 bin Türk Lirası’na çıkardıklarını açıkladı.

Reklam
Devamını Okuyun
Reklam

En Çok Okunanlar