Yönetmenlik koltuğunda genelde yaptığı filmler ortalamanın bir tık üstü ayarında olan Gina Prince-Bythewood‘un oturduğu bu filmde Marvel evreninden de 2 oyuncumuz bulunuyor. Doctor Strange’in son filmindeki Captain Marvel karakterini canlandıran Lashana Lynch ve yine aynı filmden Sara karakterini canlandıran Sheila Atim bu 2 oyuncu. Öncelikle hafif tanıdık simaların olması güzel bir şey fakat çok da önemli mi? değil.
Öncelikle filmin konu kısmında yazan ’18. yüzyılda geçen’ ibaresine değinmek istiyorum. Bunu konuda okumamıştım ve filmin 18. yüzyılda geçtiğinden ziyade günümüzde fakat Afrika’nın gelişmemiş bir kabilesinde geçtiğini düşünmüştüm. Fakat filmde hoşuma gitmeyen o kadar çok şey var ki bu dikkatimi bile çekmedi.
Öncelikle bu paragrafta kuracağım cümlelere çok dikkat ederek yazdığımı ve herhangi bir görüşe saldırmadığımı belirtmek istiyorum.
Benim için film denilen şey özellikle günümüz Türkiye’sinde gündemden uzaklaşmaktır. Ülkemizdeki ekonomik sıkıntılar, gelecek kaygıları ve benzeri şeylerden uzaklaşmak için insanlar film izlemekte ki bu sadece ülkemizde böyle değil her yerde böyle. Fakat bu demek değil ki film hiçbir mesaj vermemeli. Tabii ki filmler bir mesaj içermeli fakat bunu alttan alttan yaparsanız izleyeni rahatsız etmez ve filmi izlediği süreci güzel geçirir.
Film maalesef kafa dağıtma değil de televizyon kanallarında geçen zorunlu yayınlar gibi. ‘Kadınlar olarak biz de bunu yapabiliriz’ tarzı cümleleri duymaktan ve gözüme sokulmasından bu filmde gına geldi açıkçası. Ayrıca filmde çok fazla gereksiz kabile ismi bulunuyor ve bu filmi izlerken sizi inanılmaz yoruyor. Bizim kabilemizin ise en iyi kadın savaşçısı her kurduğu cümlede bilgece konuşuyor. Sürekli bir öğüt sürekli bir ders verici söz.
Filmlerde, filmin başına gönderme olayı inanılmaz hoşuma giden bir şeydir fakat bu filmdeki o olay olmamış. Bir kere deniyorlar ve orada da zaten bütün sözleri söyleyip çok alakasız bir savaşa gidiyorlar. Savaş demişken, bu filmde bir av tüfeği kullanma saçmalığı var. Av tüfeği denilen şey makineli tüfek gibi bir şey değildir fakat bu filmin bir sahnesinde makineli tüfek gibi taramalı olarak kullanılıyor ve her zamanki gibi ana karakter kabak gibi açık bir mekanda olmasına rağmen hiçbir kurşun karakterimize isabet etmiyor.
Filmin süresi bu arada tamı tamına 2 saat 15 dakika. 1 saatlik olay bu süreçte anlatılmasa yani hikaye bu kadar yavaş işlenmese ve bazı şeyler bu kadar gözümüze sokulmasa çok daha güzel bir yapım olabilirmiş fakat maalesef ben beğenmedim.
Yapımını SugarWorkz-TAFF Pictures’ın üstlendiği, yönetmenliğini Murat Şeker’in yaptığı ‘Çakallarla Dans 7’ filminin çekimleri tamamlandı. İstanbul’da başlayan çekimlerine İzmir’de devam eden ekip paydos dedi…
Türk sinema tarihinin en uzun soluklu serilerinden biri olan ve 2010 yapımı ilk filmden bu yana gişe rekorlarına imza atan ‘Çakallarla Dans’, yedinci filminde de iddiasını sürdürmeye devam ediyor. Yeni maceraları için İzmir’e giden ‘Çakallar’ bu kez dünya çapında bir güzellik yarışmasının organizasyonunu üstlenecek. Aksiyon ve kahkahanın eksik olmadığı serinin 7.filminde Çakallar’ın ekibine sürpriz üyeler de katılacak.
Murat Şeker ve Ali Tanrıverdi imzalı senaryodan çekilen filmin kadrosunda Şevket Çoruh, Timur Acar, Murat Akkoyunlu, Didem Balçın, Toygan Avanoğlu, Diren Polatoğulları, Rojda Demirer, Doğukan Polat, Ege Kökenli, Hakan Bilgin, Ceyhun Yılmaz yer alıyor.
40 yaşındaki ev hanımı Cai artık kim olduğunu ve kim olmak istediğini bilememektedir. Kızının basketbol maçlarından birinde yanlışlıkla yaşlı bir kadının yaralanmasına sebep olur. Bu önemsiz gibi görünen olay, hayatının tamamen kontrolden çıkışını daha da hızlandırır. Bu sırada bilinmeyen geleceğe sürüklenirken geçmişindeki olaylar tekrar gün yüzüne çıkacaktır.
Biraz Yağmur Yağmalı Filmi 2024 Berlin Film Festivali Karşılaşmalar Bölümü, Jüri Özel Ödülünü Kazandı
Biraz Yağmur Yağmalı Oyuncuları
Yu Aier, Di Shike, Xu Tianyi
Yönetmen: Qiu Yang Ülke: Çin, ABD, Singapur, Fransa
Reklam
Biraz Yağmur Yağmalı Some Rain Must Fall Ne Zaman Vizyonda?
Orduda komando olarak görev yapan Amrit hayatının aşkı Tulika’nın zorla başka bir adamla evlendirileceğini öğrendiğinde Yeni Delhi’ye gitmek üzere yola çıkar.
Bindiği trene silahlı hırsızlar saldırı düzenler, Amrit trendeki insanları kurtarmak için ölüme meydan okuyacaktır.
Fanny ve Jean, Paris’in seçkin bir mahallesinde, muhteşem bir dairede yaşayan çok başarılı, ideal evli bir çifttir. Birbirlerini ilk kez gördüklerinden beri aşıklardır. Ancak bir gün Fanny eski lise arkadaşı Alain ile karşılaşır ve her şey değişmeye başlar.
İkili tekrar tekrar görüşür ve daha da yakınlaşır.