Bizimle iletişim kur

Sinema

Mahalle Muhtarlığına Çöreklenen Onur’un Hikayesini Anlatan “Nemlizade” Ne Zaman Vizyonda Olacak? Fragman İzleyin

Yayınlandı

on

Radio Mood App

YouTube’da sevilerek izlenen Nemlizade dizisinden uyarlanan film aynı zamanda başrol oyuncusu olan Onur Gökçek tarafından kaleme alındı. Nemlizade mahallesinin sokak aralarında yaşanan komik olayları anlatan film de Ahmet Kural da konuk oyuncu olarak kadroya katıldı. Birçok kişi tarafından beğeniyle izlenen Nemlizade dizisinin devam niteliğindeki filmde ( Onur Gökçek , Doğan Keser , Kerim Urun , Ahmet Arslan , Ali Rıza Tanyeli , Ömer Kurt , Merve Polat Murat Onur Öner, Adem Türker) gibi başarılı oyuncuların yer aldı. 27 Ekim’de yayınlanan fragman kısa sürede sosyal medyada gündem oldu.

Filmin konusu: Bir baltaya sap olamadığı için sevdiği kız olan Meltem ile evlenemeyen Onur. Muhtar dayısının felç kalmasıyla mahalle muhtarlığına zorlu oturur. Mahalle halkı ve esnaf bu durumdan rahatsız olsa da, Onur ve arkadaşları muhtarlıkta kalabilmek için her şeyi yaparlar. Onur aynı zamanda mahalleye yeni taşınan kendinden yaşça küçük Talat’ı yanına alır ve bir yandan da ona hayatı öğretmeye çalışır.

Devamını Okuyun
Reklam
Yorum gezintisi

Yorum yazabilmek için giriş yapın Giriş

Yorum Yaz

Sinema

Pop Ve Rap Müziğin Kapışması Hangi Filmle Karşımıza Çıkacak?

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Çılgın Dersane 5: Updated 8 Kasım’da sinema salonlarındaki yerini almaya hazırlanıyor. Dans ve eğlencenin eksik olmayacağı filmde bir müzik şöleni de yaşanacak. Günümüzün en çok tartışılan konularından biri olan pop müzik ile rap müziğin rekabeti filme de taşındı. Filmde rapçi Pote ile pop şarkıcısı Ertunç da karakteriyle ve sesleriyle yarışacak.

Genel yönetmenliği Faruk Aksoy’a, yapımcılığı Plaza Yapım’a ait olan filmin yönetmen koltuğunda Yasemin Türkmenli otururken senaryosu Şafak Güçlü ve İrfan Saruhan imzası taşıyor.

‘ÇILGIN DERSANE 5: UPDATED’ 8 KASIM’DA SİNEMALARDA!

Çok sevilen karakterlerine yenilerinin ekleneceği aksiyon, kahkaha ve dostluğun eksik olmayacağı Çılgın Dersane 5: Updated bu kez yeni bir yarışma heyecanı yaşayacak.

Çılgın Dersane ruhunu yeniden canlandırmaya hazırlanan ekip zorlu yarışmalarla sınanırken aynı zamanda aşk, dostluk, kardeşlik ve yardımseverlik gibi değerlerin de sınavını verecek.

‘Çılgın Dersane 5: Updated’ için birbirinden yetenekli genç oyuncular bir araya geldi. Filmin kadrosunda, Pote – Mehmet Efe Çam, Ertunç Tuncer, Duygu Zehra Doğru, İrem Büğrüoğlu, Çağla Şen, Hacı Ahmet Ak, Ömer Faruk Çavuş, Irmak Topaloğlu, Arda Dalıcı, Naz Beşik, Orçun Soytürk, Ulaş Can Kutlu, Oben Onur, Sinem Buse Elbir, Kaan Arkat, Nazlıcan Turan, İsmail Hocaoğlu, Alphan Yuvalı, Batuhan Çebi, Lina Hourieh, Mustafa Topaloğlu, Hakan Bilgin, Pınar Özer ve Arzu Yanardağ yer alıyor.

Çılgın Dersane 5: Updated 8 Kasım’da sinemalarda…

Devamını Okuyun

Sinema

1 Kasım 2024 Cuma Vizyona Hangi Filmler Girecek?

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Birbirinden farklı filmlere ev sahipliği yapan Paribu Cineverse, sinemaseverleri 1 Kasım Cuma günü vizyona girecek yeni filmlerle buluşturuyor. Vizyonda yer alan filmlerin yanı sıra 0000 Kilometre, İllegal Hayatlar: Meclis, Sijjin, Yandaki Oda (The Room Next Door) ve Anora filmleri sinemaseverlerin beğenisine sunuluyor.

Pek çok filmi dünyayla birlikte aynı anda vizyona getiren Paribu Cineverse, bu Cuma da birbirinden farklı türde yerli ve yabancı filmleri vizyona getiriyor. Dramdan komediye, korkudan gerilime kadar önemli yapımların vizyonda olacağı 1 Kasım Cuma günü, sinemaseverlere farklı dünyaların kapılarını aralayacak.

Vizyondaki filmlerin yanı sıra 0000 Kilometre, İllegal Hayatlar: Meclis, Sijjin, Yandaki Oda (The Room Next Door) ve Anora filmlerinin içerisinde bulunduğu 1 Kasım Cuma haftasının vizyon programı şöyle:

*** Deniz Enyüksek yönetmenliğinde vizyona girecek olan 0000 Kilometre, yolları tekrar aşklarının başladığı İzmir’de kesişen İzmir ve Ege’nin hikayesini konu ediniyor. 3391 Kilometre’yi aşan çift, Paris’te kendilerine bir hayat kurar. Ancak gelen bir telefon onların hayatının değişmesine neden olur. Aldıkları telefondan sonra aralarına yeniden mesafe girmesiyle ikili her şeye en baştan başlar. Hayat tarafından savrulan Ege ve İzmir’in yolu aşklarının başladığı İzmir’de yeniden kesişir. Artık aralarında “Sıfır Kilometre” olan İzmir ve Ege, hayatın acı-tatlı sürprizlerine birlikte göğüs gerebileceklerdir.

*** Mahsun Karaca, Şahin Sarsu ve Mehmet Kahraman’lı oyuncu kadrosuyla izleyiciyi kahkaha tufanına sokacak İllegal Hayatlar: Meclis, siyasi partilerinin yanlışlıkla meclise girmesiyle bilmedikleri bir dünyaya adım atan Mahsun, Şahin ve Mehmet’in hikayesini konu ediniyor. Mahsun, Şahin ve Mehmet, LMKP adında bir siyasi parti kurarlar. Yanlışlıkla meclise giren üç arkadaş, kendilerini bilmedikleri, fırsatlarla dolu bir dünyanın içerisinde bulur. Onların kaçak kumarhane işletmeciliği ile başlayan hikayesi, meclise taşınır ve kendilerini türlü olayların içerisinde bulurlar.

*** Haftanın korku filmlerinden Sijjin, yaptıkları büyü sonucu hayatı kararan bir kadın ve ailesinin hikayesini konu ediniyor. Genç bir kadın, kara büyü kullanarak kuzeninin karısını tehdit eder. Büyü sadece kadının değil ailesinin hayatını da karanlık bir çıkmaza sürükler.

81. Venedik Film Festivali’nde büyük ödül Altın Aslan’ı kazanan, senaristliğini ve yönetmenliğini Pedro Almodóvar’ın üstlendiği Yandaki Oda (The Room Next Door), yıllarca görüşmedikten sonra bir tesadüfle yeniden bir araya gelen iki arkadaşın hikayesini konu ediniyor. Ingrid ve Martha, yıllar önce aynı dergide çalışan iki yakın arkadaştır. Gençliklerinde yan yana olan ikinin yolu zamanla farkı yönlere ayrılır. Martha, bir savaş muhabiri olurken, Ingrid kurgusal roman yazarı olarak hayatına devam eder. Birbirlerinden ayrı yıllar geçiren Ingrid ve Martha, beklenmedik bir anda zorlu ama hoş bir tesadüfle yeniden bir araya gelir.

77. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye Ödülü’nü kazanan, senaristliğini ve yönetmenliğini Sean Baker’in üstlendiği Anora, ailelerinin isteği dışında evlenmeye karar veren bir çiftin hikayesini konu ediniyor. Anora, Brooklyn’de seks işçisi olarak çalışan genç bir kadındır. Onun hayatı, Rus oligarkının zengin oğlu Ivan ile tanışıp, aşık olmasıyla bambaşka bir hal alır. Ancak aileleri bu ilişkiye karşıdır ve ikili ailelerinin isteği dışında evlenmeye karar verir. Ebeveynleri kaçınılmaz olarak bunu öğrendiğinde, evliliğin iptal edilmesini sağlamak için çiftin peşine bir rahip ve iki hayduttan oluşan alışılmadık bir üçlü gönderir. Ama sonunda Ivan’ın anne ve babası konuyu açıklığa kavuşturmak için New York’a doğru yola çıkarlar.

Devamını Okuyun

Sinema

“Gülizar” Filmi Hangi Ödülleri Aldı?

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Genç yönetmen Belkıs Bayrak’ın yazıp yönettiği, Türkiye- Kosova ortak yapımı “Gülizar”, 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü, En İyi Sanat Yönetmeni ve Cahide Sonku ödüllerini kazandı. Film, 12. Boğaziçi Film Festivali’nde ise En İyi Senaryo ve FİYAB En İyi Yapımcı ödüllerine layık görüldü…

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü, TRT, Kosova Sinematografi Merkezi desteğiyle çekilen, Türkiye- Kosova ortak yapımı olan film, 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde 3 ödül birden kazandı. Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü filmin yönetmeni Belkıs Bayrak’a, En İyi Sanat Yönetmeni ödülü Meral Aktan’a ve Cahide Sonku En İyi Kostüm Tasarımcısı Ödülü Yağmur Ergül’e takdim edildi.

Gülizar, 12 Boğaziçi Film Festivali’nde de iki ödüle layık görüldü. Festival’de En İyi Senaryo ve FİYAB En İyi Yapımcı ödüllerini Gülizar kazandı.

‘Gülizar’ Ankara ve İzmir’de de Yarışacak

Başrolünü Ecem Uzun’un üstlendiği oyuncu kadrosunda Bekir Behrem, Hakan Yufkacıgil, Ernest Malazogu ve Aslı İçözü isimlerin yer aldığı Gülizar, 7-15 Kasım tarihlerinde düzenlenecek 35. Ankara Film Festivali’nin Ulusal Uzun Film kategorisinde de yarışacak. Filmin gösterimleri 11 Kasım Pazartesi günü saat 14.00’de Büyülü Fener Sinema Salon 1’de ve 12 Kasım Salı günü saat 14.00’de Büyülü Fener Sinema Salon 1’de gerçekleşecek.

Düğün hazırlıkları sırasında tacize uğrayan Gülizar’ın, saldırganın kim olduğunu öğrenmesiyle klostrofobik bir yolculuğa dönüşen hikayesini anlatan film, 30 Ekim-3 Kasım tarihlerinde düzenlenecek 4. İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali’nde de yarışacak. Filmin İzmir’deki gösterimi 1 Kasım Cuma günü saat 19.00’da İstinyePark Renk Sineması 6’da gerçekleşecek.

Gülizar’ Filminin Yeni Afişi Yayınlandı

Belkıs Bayrak’ın uzun metrajlı filmi Gülizar’ın yeni afişi de yayınlandı. Çekimleri 2022 Eylül- Ekim aylarında Sakarya (Taraklı) ve Kosova (Prizren)’de gerçekleştirilen filmin afişinde Ersin İleri imzası bulunuyor.

“Gülizar”ın yapımcılığını Mehmet Bahadır Er, Belkıs Bayrak ve Murat Yaşar Bayrak üstlenirken, görüntü yönetmenliğini Kürşat Üresin, kurgusunu da Selin Eren Şahin yaptı. Filmin özgün müzikleri Kanan Rustamli’ye, ses tasarımı ise Alexandru Dumitru’ya ait.

Devamını Okuyun

Sinema

Anora Filminin Konusu Oyuncuları ve Yapım Notlarıyla Hakkında Tüm Detaylar

Brooklyn’li genç bir seks işçisi olan Anora, bir oligarkın oğluyla tanışıp evlendiğinde bir Külkedisi hikâyesi yaşama şansı yakalar. Haber Rusya’ya ulaştığında, ailesinin evliliği iptal ettirmek için New York’a doğru yola çıkmasıyla peri masalı tehdit altına girer.

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

ANORA YAPIMI HAKKINDA

Biçimsel olarak heyecan verici, son derece eğlenceli ve duygusal olarak gerçek olan Anora, ancak Sean Baker’dan gelebilecek bir Külkedisi hikâyesinin benzersiz bir varyasyonu. 2018’de geçen film, bir Rus oligarkın aceleci, serbest harcama yapan oğlu tarafından erotik dansçı olarak günlük hayatından koparılan genç bir Özbek-Amerikalı seks işçisi olan baş kahramanının vahşi macerasını anlatıyor. Anlatı zikzaklar çizerek bizi önce, Manhattan’daki lüks bir beyefendiler kulübü, Brooklyn’deki devasa bir deniz kenarı yerleşkesi, Las Vegas’ın gösterişli harikalar diyarı gibi, dışarıdaki sıradan dünyadan kopuk hissi veren mekanlara sokuyor. Film tam da bir aşk hikayesinin ritmine oturmuş gibi görünürken, türler arasında sıçrayarak Brighton Beach, Coney Island ve Manhattan sokaklarında hızla ilerleyen, itici, karanlık ve komik bir kovalamaca filmine dönüşüyor. Filmin sonuna doğru ton bir kez daha değişiyor ve Anora’nın geride bıraktığını sandığı evine dönmesiyle hikaye incelikli ve dokunaklı bir sonuca ulaşıyor.  

Anora Filminin Kökenleri

Anora’nın kökenleri, Baker’ın ilk uzun metrajlı filmi Four Letter Words’ten (2000) bu yana birlikte çalıştığı oyuncu Karren Karagulian ile kariyeri boyunca sürdürdüğü işbirliğine dayanıyor. Baker, Karagulian’ın Brooklynli bir Rus-Amerikalı kadınla evli olduğunu biliyordu ve bu da ona Anora için bir başlangıç noktası sağladı. Baker, “Bir süredir Karren Karagulian için bir araç bulmak istiyordum,” diye onaylıyor. “Brighton Beach /Coney Island bölgesinde Rusça konuşan nüfusla ilgili bir hikaye yapmak istediğimi biliyordum, zira Karren’in bu toplumla bağları var. Sonunda bu hikayeyi buldum ve yaklaşık bir yıl içinde gelişti.”

Filmin merkezinde, güçlü bir Rus oligark olan patronunun emriyle hareket eden Karagulian’ın karakteri Toros’un yönettiği bir haneye tecavüz operasyonu yer alıyor. Operasyon Toros ve iki destekçisi için olağanüstü, kaotik bir şekilde raydan çıkar. Baker şöyle diyor: “Filmin ortasında gerçek zamanlı olarak gerçekleşen haneye tecavüzü göstermek istediğimi biliyordum, dolayısıyla senaryo bunun etrafında şekillendi. Her şey oraya nasıl vardığımız ve nasıl çözüldüğüyle ilgiliydi.”

İşte Ani – Anora’nın kısaltması – burada devreye girdi. Baker karakteri, oligarkın oğlu Ivan’la ani bir kararla evlenen Brighton Beach’li Özbek asıllı Amerikalı bir dansçı ve seks işçisi olarak tasarladı. Ivan’ın Rusya’daki ailesinin bu birliktelikten haberdar olup serseri çocuklarını almaya karar vermeleriyle yeni evli çift için zaman daralmaya başlar. Bu arada Toros, arkadaşı ve ortağı Garnick ile Igor adında bir Rus’u çifti korumaları için göndermiştir. Bu plan, Ivan’ın kaçması ve Ani’nin fesih tehdidi karşısında meydan okuyan vahşi bir savaşçı olduğunu kanıtlamasıyla geri teper.  Ivan’ın ailesi yoldayken Ani, Toros, Garnick ve Igor ile birlikte kaçak kocasının peşine düşmek zorunda kalır ve bir yandan da yeni hayatına tutunmak için mücadele eder.

 “Anora” Oyuncuları

“Better Things “te Pamela Adlon’un büyük kızını canlandırmasıyla tanınan Mikey Madison, Baker’ın dikkatini ilk olarak Once Upon a Time… in Hollywood (2019) filminde çekti. Baker, “Mikey’nin Once Upon a Time… in Hollywood’daki ekran süresi kısa olmasına rağmen, çok büyük bir etki yarattı” yorumunu yapıyor. Geliştirme süreci Ocak 2022’de, Baker’ın yapımcı ortağı ve eşi Samantha Quan’la birlikte korku filmi Scream V’i izlemeye gitmesiyle hız kazanmaya başladı ve Mikey’nin “Ani “yi oynamak için mükemmel olduğuna karar verildi. Baker şöyle devam ediyor: “Onu farklı roller oynarken görmek, duygularını bir anda değiştirebilme yeteneği, mizah anlayışı, cesur seçimler yapabilme becerisi ve muhteşem ÇIĞLIĞI. İşte o noktada kendisine ulaştık. Mikey’le tanıştıktan, onun da benzer zevklere sahip bir sinefil olduğunu öğrendikten ve benim fikrime ilgi duyduğunu ifade ettikten sonra, karakter onu düşünerek yazıldı.”

Madison bu sosyal yardım karşısında heyecanlandı ve şaşırdı. “Sean’ın benimle tanışmak istemesi beni şaşırtmıştı ama bunu sorgulayacak değildim,” diye anlatıyor. “Çalışmalarının büyük bir hayranıyım ve TANGERINE en sevdiğim filmlerden biri. Sean ve Samantha ile kahve içmek için buluştuk ve bana bu harika, çılgın fikri sundular. Sean fikrimi ve filmi yapmakla ilgilenip ilgilenmeyeceğimi sordu. Ben de hemen evet dedim. Benimle çalışmak istediği için kendimi dünyanın en şanslı oyuncusu gibi hissettim.”

Baker dümendeyken, bir seks işçisi rolünü üstlenme konusunda hiç tereddüt etmedi. Seks işçiliği Baker’ın STARLET, TANGERINE, THE FLORIDA PROJECT ve RED ROCKET gibi filmlerinin yarısında yer aldı. Madison’a göre, bu filmlerde – ve bir bütün olarak Baker’ın çalışmalarında – öne çıkan şey, açık gözlü, yargılamayan, küçümsemeyen, sömürmeyen bir bakış. Madison şöyle diyor: “Sean kariyerini seks işçiliğinin damgalanmasını önlemeye ve marjinalleştirilmiş insanlarla ilgili hikayeler anlatmaya adadı. Ve bunu her zaman çok dürüst bir şekilde yaptı – ve komik bir şekilde de. Pek çok karanlık konuyu ele alıyor ama bunları sürekli ters yüz ediyor ve mizah katıyor. Bu yüzden Sean’a tamamen güvendim ve benimle gerçek bir işbirliği yapacağını biliyordum.”

Baker, Madison’ın en başından beri karakterine ve filmin bütününe derinden bağlı olduğunu söylüyor. “Mikey tüm sürece dahil oldu – sadece yazım sürecinde değil, araştırma ve geliştirme çalışmalarımız boyunca da” diye onaylıyor. “Onu danışmanlarla tanıştırdık, kulüplerde araştırma yaptı ve bir dansçının yaşamına ve becerilerine dalmayı kendine görev edindi ama insan ve dönüşümsel bir sanatçı olarak filme kattıklarını sadece o yapabilirdi ve karakter böylesine güzel ve etkileyici bir şekilde hayat buldu.”

Madison’ın hazırlığı çok yönlü oldu. Ani’nin Brighton Beach/Brooklyn aksanını mükemmelleştirmek için bir lehçe koçuyla çalıştı, bir Rusça öğretmeniyle çalıştı ve dansçıların kitaplarını, anılarını, videolarını ve vloglarını araştırdı. Fiziksel hazırlığı da oldukça kapsamlı olmuş: Filmdeki direk numaralarını yapabilmek için gerekli gücü oluşturmak üzere bir koreografla iki ay boyunca çalışmış ve Pilates, barre, bisiklet, esneme gibi çeşitli fitness ve hareket dersleri almış. Madison şöyle açıklıyor: “Ben hiç dansçı değilim, bu yüzden kendimi bu şekilde zorlamak harikaydı. Koreograf da bir dansçı ve bana gerçek bir erotik dansçı gibi nasıl dans edileceğini öğretti. Fiziksellik ve duygusallık açısından, kendimi nasıl taşıyacağım ve topuklu ayakkabılarla nasıl yürüyeceğim konusunda çok yardımcı oldu.”

Karakteri hakkında düşünmek ve onun arka planını hayal etmek için çok zaman harcadığını anlatıyor. “Ani’yi her zaman mücadeleci ve üçkağıtçı biri olarak gördüm” diyor Madison. “Onun daha sert yönlerini ve aynı zamanda diğer insanların yanında nasıl biri olduğunun farklı katmanlarını keşfetmek beni heyecanlandırdı. Bir seks işçisi olarak Ani müşterilerle birlikteyken bir kişilik yaratıyor. Yalnızken ya da arkadaşlarıyla birlikteyken nasıl biri olduğuyla ilgileniyordum. Ve onu kendinin çok farkında olmayan biri olarak oynamak istedim, ki bu da bir şekilde bir koruma sağlıyor.”

Ani, kendisini Manhattan’daki bir erkekler kulübündeki işinden kurtaracak bir prens aramamaktadır; prensin, Rusça konuşan bir dansçı isteyen sıpa gibi bir Rus olarak gelmesini kesinlikle beklememektedir. Görevi isteksizce kabul eder ve Mark Eydelshteyn’in canlandırdığı Ivan Zakharov’la tanıştırılırken oyun yüzünü takınır. Madison, “Ani’nin içinde biraz endişe var” diyor. “Ona Ivan’ın parası olduğu söylenmiş, ki bu bir kulübe gelen genç biri için alışılmadık bir durum. Birçok dansçı ve seks işçisi bana genç erkeklerin büyük harcamalar yapmadıklarını ve genellikle paralarının karşılığını en iyi şekilde almaya çalıştıklarını söyledi. Ama Ivan canlandırıcı bir karaktere dönüştü. Hiç de tehditkar değil; eğlenceli, komik ve Ani’nin yaşlarında. Ve Mark karakterini ilk başta o kadar içten oynuyor ki Ani onun büyüsüne kapılıyor.”

Baker, Eydelshteyn’e filmin bir başka yıldızı olan ve Igor’u oynamaya çoktan karar vermiş olan Yura Borisov tarafından bağlandı. Borisov, birlikte bir film çekerken Eydelshteyn’e Anora’dan bahsetmiş ve genç oyuncuya Ivan rolü için kendi kasetini göndermesini önermiş. Eydelshteyn çok fazla İngilizce bilmemesine rağmen, Baker’la ilk Zoom görüşmeleri sırasında birbirlerine uyum sağladılar. Kasetini hazırlamadan önce, Baker ona karakteri hakkında biraz bilgi verdi ve içgüdüleri onu nereye götürürse oraya gitmesi için cesaretlendirdi. Düşük bir ihtimal olduğunu düşünen Eydelshteyn, seçmeler için bir seks sonrası sahnesi çekerken zorlanmaya karar verdi. Kendini Ivan’ın kendinden emin, atılgan zihniyetinin yerine koydu. “Ivan için hayat çok kolay çünkü o zengin. İsterse her şeye sahip olabilir. Ben de böyle düşündüm ve kaseti yatakta çırılçıplak çektim,” diye anlatıyor oyuncu. “Sigara içtim ve Rus şapkası taktım. İngilizce ve Rusçayı karıştırmaya çalıştım, çoğunlukla Rusça konuştum. Biraz rap yaptım. Ve sonra Sean’a gönderdim. Beni seçmesi mümkün görünmüyordu ama beni filmde istediğini söylediğinde çok mutlu oldum.”

Eydelshteyn’in Ivan’ı canlandırması sadece ikna edici olmakla kalmadı, filmin nasıl şekilleneceğini de şekillendirdi. Baker şöyle açıklıyor: “Mark’la tanıştıktan ve kasetini gördükten sonra, Ivan için başka bir seçenek ASLA yoktu. İnanılmaz derecede komik, hassas, enerjik ve entelektüel açıdan becerikli. Mark projeye dahil olduktan sonra Ivan karakteri başlangıçta amaçlanandan daha fazla geliştirildi çünkü Mark’ı ekranda daha fazla görmek istedim.”

Ivan, görünüşte okuyabilmek için yaklaşık altı aydır Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşamaktadır. Ancak zamanının çoğunu arkadaşlarıyla parti yaparak, video oyunları oynayarak ve ailesinin büyük servetinin satın alabileceği tüm avantajların tadını çıkararak geçiriyor. Eydelshteyn, Ivan tam olarak farkına varmasa da karakterinin bir şekilde başıboş olduğunu düşünüyor. “Ivan Brighton Beach’te çok hızlı bir hayat yaşıyor, içiyor, sigara içiyor, uyuşturucu kullanıyor. Ama üç ay sonra bu tür bir hayatın ilginç bir yanı kalmıyor. Sanırım bundan bıktı ama kendisini toparlayacak bir şey bulamadı. Ani’ye kadar hiçbir şey onu gerçekten odaklayamadı. Onunla tanıştığında hayat daha parlak hale geliyor. Bence en başından beri Ani ile birlikte olmak istiyor ama kendine karşı dürüst olamıyor ve sorumluluk almaktan korkuyor. Bu yüzden ondan bir haftalığına baldızı olmasını istiyor. Bu tuhaf bir aşk biçimi.”

Ivan tarafından arkadaşlarıyla tanıştırılan Ani, yedi gün boyunca Ivan’ın günlük hayatının bir parçası olur. Elbette bolca seks var, ama aynı zamanda Ivan’ın arkadaşlarıyla bolca parti, Coney Adası’na geziler ve sonunda Las Vegas’a gürültülü bir grup gezisi de var. Madison, karakteri için işlerin zaman zaman kafa karıştırıcı hale geldiğine inanıyor. “Bence Ani’nin kendisiyle aynı yaşta olan bu insanlarla takılması ve vakit geçirmesi onun için sınırları bulanıklaştırıyor” diyor. “Eğlenceli ama aynı zamanda Ani oraya tam olarak uyum sağlayamadığını da biliyor çünkü orada olmak için para alıyor. Yani şu çalışma zihniyetinde: Bunu nasıl devam ettirebilirim? Nasıl mutlu bir zihniyette kalabilirim? Ivan mutlu mu, iyi vakit geçiriyor mu? Düşündüğü çok şey var. Ama bence kesinlikle durumun onun için çok gerçekçi olduğu anlar var.”

Vegas’ta evlendikten sonra hem Ani hem de Ivan için gerçek bir coşku duygusu vardır. Ancak Ani, bir öğleden sonra bir çift yabancı adamın malikaneye girdiği andan itibaren aniden çok farklı bir gerçekliğin içine itilir.  Madison şöyle diyor: “Ani’nin sezgileri çok güçlü, ki yaşadığı hayat ve sahip olduğu iş göz önüne alındığında böyle olması gerekiyor. O adamlar içeri girdiğinde hemen tehditkâr bir şeyler seziyor. Gerçekten savunmaya geçiyor ki genellikle ilk tepkisi de bu oluyor. Sonra işler kızışıyor ve bu peri masalı sonunun dağılmasına izin vermemek için dişiyle tırnağıyla savaşıyor. Bu da çok hızlı bir şekilde gerçekleşiyor gibi görünüyor.”

Ani’nin başarılı olmamasını sağlamak Toros’un çok işine gelmektedir. Aslen Ermenistanlı olan Toros, Ivan’ı ve ailesini uzun yıllardır tanımaktadır ve Ivan’ın gençlik kaçamaklarının ardından temizlik yapmaya alışkındır. Sorumlusunun kendi gözetimi altında sözde bir fahişeyle evlenmiş olması sicilinde kara bir lekedir. Ne yazık ki Toros, ciddi bir kilise töreninde önemli bir rol oynadığı bir anda, Ivan’ın öfkeli annesi tarafından suç işlediği konusunda uyarılır. Bu noktadan sonra Toros ciddi bir ikilemle karşı karşıya kalır ve riskler yüksektir. Karagulian’ın belirttiği gibi, “Toros, cemaatinde çok saygı gören bir aile babasıdır. Yılın en önemli olaylarından biri sırasında Toros, işini tehlikeye atan çok zor bir pozisyona itilir. Ailesinin refahı için ne pahasına olursa olsun bu sorunu çözmeye kararlıdır. Sürekli öfkelidir.”

Haneye tecavüz ve sonrasındaki tüm kaosun ortasında, en sağlam kafa, haydut görünüşü kapüşonunun içindeki düşünceli insanı yalanlayan Igor’a aittir. Igor grubun kas gücü olarak belirlenmiştir ve Ani’nin kaçmasını fiziksel olarak engellemek ona bağlıdır. Bunun için Ani’nin ayaklarını bir telefon kablosuyla bağlaması gerekiyorsa, bunu yapacaktır. Yine de filmdeki tüm erkekler arasında Ani’ye gerçek anlamda saygı gösteren ve ona nezaketle yaklaşan Igor’dur.

Baker, Finlandiyalı yönetmen Juho Kuosmanen’in romantik draması 6 Numaralı Bölme’deki performansını gördükten sonra Igor rolü için Yura Borisov’a yaklaştı. “Yura’nın 6 Numaralı Bölme’deki karakterinde olduğu gibi Igor’da da benzer bir gidişat var; izleyici sonunda bu kişinin göz korkutucu dış görünüşünden daha fazlası olduğunu anlıyor” diye açıklıyor yönetmen. “Üstesinden gelinmesi çok zor bir rol çünkü seyirciden filmin süresi boyunca karakter hakkındaki fikirlerini değiştirmesini istiyorsunuz. Toros’un Karren için, Ani’nin Mikey için yazıldığı gibi, Igor karakteri de Yura düşünülerek yazıldı. Yura karaktere hiç beklemediğim bir insani derinlik ve ilginç bir duygusal çeşitlilik kattı. Sette pek çok harika fikri vardı ve film bunun için daha iyi. Bir sanatçı olarak yeteneği ve cömertliği için minnettarım.”

Borisov, Baker’ın 2017 yapımı filmi THE FLORIDA PROJECT’e ve filmin karakterlerini empati, mizah ve saygıyla tasvir etme biçimine hayran kalmıştı. O sırada İngilizce bilgisi son derece sınırlı olmasına rağmen, Borisov ilk Amerikan uzun metrajlı filmine imza atmakta tereddüt etmedi. “Bir yönetmenle çalışırken benim için en önemli şey onun ruhunu hissedebilmektir ve The Florida Project’te Sean’ın ruhunu hissettim” diyor. “Sadece hayatlarını yaşamaya çalışan insanlar fikri Sean’ın sanatının merkezinde yer alıyor. Benim sanatım için de aynı fikir geçerli. Bu yüzden Amerikan kültürü ile Rus kültürü çok farklı olsa da aramızda bir köprü olabileceğini hissettim.”

Igor bir şeker tezgahını en iyileriyle birlikte parçalayabilse de, mafya ya da mafyaya yakın bir hayat arzulamıyor. Yine de bu Brighton Sahili’ne bir planla yerleştiği anlamına gelmiyor. Borisov’a göre, “Igor hayatında ne yapmak istediğini bilmiyor. Bir yönü yok. Garnick’le birlikte Ivan’ın malikanesine gitmesi söyleniyor ve o da gidiyor. Onun için, “Tamam, bugün buradayım. Peki bu malikane nedir? Bu kız kim? Onun kim olduğunu ve neden Ivan denen adamla gittiğini anlamaya çalışıyor. Ve Anora’ya göz kulak olmaya ve onu korumaya karar veriyor. Bu, etrafında olup biten her şeyden daha önemli hale geliyor.”

Igor’un talihsiz haneye tecavüz olayındaki ortağı, Ermeni oyuncu ve komedyen Vache Tovmaysan tarafından canlandırılan Garnick’tir. Garnick örgütte ilerlemeye layık olduğunu kanıtlamaya heveslidir, ancak bir kez ayağını kaybettiğinde – hem mecazi hem de gerçek anlamda – bu zorlu bir mücadeledir. Tovmaysan, filmin en komik anlarından bazılarını yaşatan karakterine sempati duyuyor. “Garnick beni hemen kendine çekti” diyor Tovmaysan. “Bana kuzenimi o kadar çok hatırlattı ki. Garnick kendisini her zaman ciddi ve sert bir birey olarak sunuyor ama bu görüntünün altında gerçek bir sevgili yatıyor. Kendini kanıtlamak ve rütbelerini yükseltmek için güçlü bir arzusu var, sık sık kendini boyunu aşan ve kontrolü sağlayamadığı durumlarda buluyor. Ayrıca sürekli olarak memnuniyetsizliğini dile getiren, özellikle para ve saygı açısından daha fazlasını hak ettiğine inanan bir kişidir.”

Filmin görünümüm hazırlanması

Baker senaryoyu bitirdiğinde, Anora’nın nasıl görünmesini ve hissettirmesini istediğine dair bir film duygusuna sahipti. Kilit kararlar arasında, filmi anamorfik lensler kullanarak 35mm çekmek de vardı. “Öncelikle 70’li yılların sinemasından etkilendim” diye açıklıyor. “Sadece Yeni Hollywood filmlerinden değil, aynı zamanda dönemin İtalyan, İspanyol ve Japon filmlerinden de hem tarz hem de duyarlılık olarak etkilendim.  Bu karışımı ilham verici buldum – anamorfik geniş ekran görüntülerle yakalanan koreografik kamera hareketleri, bilinçli bir renk düzeni ve göze batmayan ama şık bir ışıklandırma ile biçimsel ve kontrollü bir estetik.  Esasen 70’lerden bu yana Amerikan sinemasında pek yer bulamamış bir hikayeye cilalı bir sunum yapmak istedim.”

Bu hedefe ulaşmasına yardımcı olması için Red Rocket’ın görüntü yönetmeni Drew Daniels ile yeniden bir araya geldi. Daniels Red Rocket’ı 16mm filmle çekmişti ve Baker’a yeni bir yaratıcı macerada katılacağı için heyecanlıydı. “Bu proje en başından beri tam bana göreydi” diyor. “Hikaye, ortam ve Sean’ın anamorfik lenslerle 35mm çekim yapmak istemesi beni kendine bağladı. Bir film yapımcısı olarak New York’ta bir film çekmenin bir geçiş töreni olduğunu hissediyorum ve bu da benim için öyleydi. Bir rüyanın gerçekleşmesiydi.”

Geliştirdikleri genel stratejiyi anlatmaya devam ediyor: “Sean ve ben New York kışının soğuk, gri bir versiyonunu, kulüp ve Vegas’ın doygun kırmızıları ve gösterişli renkleriyle tezat oluşturacak şekilde tasarlıyorduk. Yaklaşımımız konusunda çok dogmatik değildik ve önümüzde olup bitenlere açık kalmaya çalıştık; bu nedenle sahnenin hissine uyum sağlayabilmek ve onu takip edebilmek önemliydi. Bununla birlikte, kompozisyonlarımız ve kamera hareketlerimiz konusunda çok bilinçli olmaya çalıştık ve sahne gerektirmedikçe elde çekimden kaçınmaya çalıştık. Genelde objektif bir bakış açısı ve gerçekçilik hedefledik ama kameranın eğlenmesine de izin verdik ve filme bir mizah duygusu katmaya çalıştık. Film sonunda öznelliğe doğru bir dönüş yapıyor, bu yüzden bu filmi kolayca tek bir şey olarak tanımlayabileceğinizi sanmıyorum. Hikaye ve duygu değiştikçe yaklaşımımız ve dilimiz de değişiyor.”

1970’lerin sineması, pratik seçimler ve belirli referanslar için bir mihenk taşı oldu. Daniels şöyle diyor: “Genel olarak, filme 1970’lerde bağımsız bir film yapımcısının yaklaşacağı şekilde yaklaşmaya çalıştım. Araçları çok basit tuttum. Kamerayla çalıştık; filmi ittik, flaşladık, çektik, az pozladık, 70’lerin Rus anamorfik prime lenslerini ve zoom’larını kullandık. New York City ve Brooklyn’in gerçek ışığıyla sokaklarda çekim yaptık ve özellikle Owen Roizman’ın The Taking of Pelham 123 ve The French Connection’ı çekme şeklini yönlendirmeye çalıştım.  İtalyan sinemasından zoom kullanımını ödünç almaya çalıştım ve Jean Luc Godard’ın Contempt’i gibi filmlerde renk ve kompozisyon kullanımından ilham aldık.”

Mekanlar ve prodüksiyon tasarımı, filmde incelikle işlenen sınıf ve erişim temalarının altını çiziyor. Ivan’ın yaşam tarzıyla ilgili her şey Ani’nin yaşam ve çalışma biçiminden dünyalar kadar uzaktır. Ivan’la ilk özel görüşmesinde, onu kız kardeşiyle paylaştığı tipik Brighton Beach dubleksinden alması için bir şehir arabası gönderilir. Suya yakın bir yerleşim sokağındaki sıradan evlerin yanından süzülerek, kapılı girişinin hemen ötesinde bir güvenlik kulübesi bulunan devasa bir beton ve cam yapıya varır. Bu, Ani’nin Ivan’la tanışmadan önce hayal bile edemeyeceği bir ayrıcalık seviyesiyle tanışmasıdır. Ve daha fazlası da gelecektir.  Ivan bir hevesle Ani ve arkadaşlarını Las Vegas’a götürmeye karar verdiğinde, özel uçakla seyahat ederler ve otelin en pahalı çatı katında kendilerini evlerinde gibi hissederler – burayı işgal eden misafir başka bir yere taşınmıştır. Buna karşılık, filmin ikinci yarısında ortaya çıkan Ivan’ı arayış, Brooklyn ve Manhattan’ın herkes tarafından erişilebilir mekanlarında, yani Ani’nin zaten bildiği yerlerde gerçekleştirilir.  

Prodüksiyon tasarımcısı Stephen Phelps Baker’la ilk görüştüğünde, ağırlıklı olarak beyaz, siyah ve griden oluşan bir renk paleti üzerinde konuştular. Phelps, Midtown Manhattan’ın uzak batı yakasındaki kulüpte olduğu gibi, genellikle mevcut dekorla çalışmak zorunda kaldı. Kulübün iki katındaki kamusal alanlar tanımlanmış, görsel olarak ilginç estetik stillere sahipken, diğer alanlar oldukça boştu ve göze çarpan çok az şey vardı. “Çok fazla ölü alan vardı, ben de bu alanları canlandırmak için kırmızı cicili bicili şeyler getirdim. Filmin açılışını yapan kaydırmalı çekimde, kulübün o bölümüne kırmızı gelin teli koydum. Drew çekimi dolly üzerinde yaptığında, odadaki aynalar ve ışıklar tüm bu kırmızıyı yansıttı.”

Phelps, Zakharov malikanesi olarak kullanılan mekanı donatırken, aksiyonun gerçekleşeceği bir avuç odaya odaklandı. Girişe yakın açık planlı yaşam alanındaki deve rengindeki geniş kesit koltuk gibi bazı büyük mobilyaları kullandı. Ardından, zevkli ve şık olduğunu düşündükleri mobilyalarla zenginliklerini ve statülerini anlatmak isteyen ev sahipleri hakkında bir hikaye anlatacak anahtar parçaları – masalar, sanat eserleri, lambalar – getirdi. “İç mekanlarda soğuk bir his olmasını istedim – büyük boş alanlar ve insanlar arasında çok fazla boşluk” diye belirtiyor. “Bir evden çok bir gösteri yeri gibi hissettiriyor. Çok fazla cam ve nötr renkler var. Bu tür pahalı, sade bir tarz, mimarisinde neredeyse Brütalist olan binanın dışıyla uyumlu oldu.”

Filmin Las Vegas’tan kaçış bölümü The Palms Hotel and Casino’da çekildi. Prodüksiyon tek bir binada birden fazla sahne çekebildi. Ancak, camla kaplı çatı katı Phelps’in bir an duraklamasına neden oldu. Kendisi şöyle anlatıyor: “Bu konuda biraz gergindim çünkü malikanenin içi gibi görünüyordu. Ama bu aslında mantıklıydı ve komikti – ülkenin bir ucundan diğer ucuna gidip çok benzer görünümlü bir mekanda takılıyorlar.”

Çekimler

Anora’nın prodüksiyonu Ocak 2023’te başladı ve çekimler New York’ta 37 gün, Las Vegas’ta ise 3 gün sürdü. Çekimlerin lojistiği zorluydu – birçok farklı mekan, çok dilli bir hikaye ve karakterler, iddialı bir program ve kış havasının değişkenlikleri vardı. Bununla birlikte, katılan herkes bunu olağanüstü bir deneyim olarak tanımlıyor. Madison şöyle diyor: “Her bir kişi – her bir oyuncu, her bir ekip üyesi ve Sean – bu filmi yapmak için yüreklerini ve ruhlarını ortaya koydular. Böyle bir enerjinin etrafında olmak inanılmazdı.”

Karagulian Baker’ı yaklaşık 30 yıldır tanıyor ve onunla New York Üniversitesi’nde öğrenciyken tanışmış. Uzun işbirliklerini değerlendirirken şunları söylüyor: “Sean ne zaman bir filmi bitirse, ona bunun şimdiye kadarki en iyi filmi olduğunu söylüyorum. Birlikte çalıştığımız yıllar boyunca, filmden filme nasıl olgunlaştığını gördüm. İlk projelerimizden biri olan Prince of Broadway’de kamera arkasındaydı, her şeyi yönetiyor, kurguluyor ve yapımcılığını üstleniyordu. Ardından Tangerine geldi ve iPhone’u dahice kullanarak bu projeyi üç kuruşa çekti. Sean tepeden tırnağa bir film yapımcısı – bu işi soluyor, bu iş için yaşıyor. Bu zanaatın gerçek ustalarından biri haline geldi.”

Tovmaysan şöyle ekliyor: “Her adımda filmin daha da iyiye gittiğini hissediyordunuz ve bu Sean’ın tutkusundan kaynaklanıyordu. Ayrıca bu filmde üç farklı kültürü (Amerikan, Rus ve Ermeni) harmanlaması ve tamamen farklı geçmişlerden gelen oyuncularla çalışması da hoşuma gitti. Bu kadar farklı geçmişlerden gelen oyuncularla çalışmak çok zordur ama Sean herkesten en iyi verimi almayı başardı. Oyuncular arasında film için çok faydalı olan bir sinerji yarattı.”

Baker oyuncu kadrosunun sarsılmaz bağlılığı ve yaratıcılığı için minnettar. Baker şöyle diyor: “Bu oyuncu kadrosu öncelikle deneyimli, profesyonel oyunculardan oluşuyordu. Bana her gün nüans, fikir ve ilham verdiler. Hepsiyle çalışmak büyük bir keyifti.”

Oyuncular ayrıca ekran önünde ve dışında birlikte çalışmaktan da keyif aldılar. Madison ve rol arkadaşları Eydelshten ve Borisov, birbirlerini tanımak, karakterleri hakkında konuşmak ve sahnelerini besleyecek yakınlığı kurmak için birlikte uzun saatler geçirdiler. Madison iki oyuncu için övgü dolu sözler sarf ediyor. “Mark ve Yura kendilerini inanılmaz derecede işlerine adamış, yetenekli oyuncular ve çok nazik insanlar” diyor. “Yaptığımız bazı şeyleri çekebilmek için Mark ve benim birlikte bu güveni inşa etmemiz önemliydi. Mark’la ilk tanıştığımda dil engeli nedeniyle çok iyi iletişim kuramıyorduk. Ama yine de birlikte gülüyorduk çünkü bence zaten böyle bir kimyamız vardı. Mark çok maceracı bir oyuncu, çok zeki ve hızlı. Fiziksel komedide bana Charlie Chaplin’i hatırlatan bir tarzı var. İlk seks sahnesinde yatağın üzerinde geriye doğru takla atmak gibi fantastik, çılgın fikirler üretirdi. Filmde çok fazla gerçek kahkaha var – ve bunların hepsi Mark’a ait, çünkü kurduğumuz bağ ve beni güldürmek için ne kadar ileri gitmeye istekli olduğu için.”

“Mikey!” diye haykırıyor Eydelshteyn, Madison’la çalışmak hakkında sorulduğunda. “Mikey harika bir ortak, harika bir oyuncu, harika bir kız. Birlikte çalıştığım en iyi insanlardan biri ve çok profesyonel. Belli bir noktada Mikey ve benim aynı olduğumuzu fark ettim. Yani farklı kültürlerden geliyoruz ve farklı diller konuşuyoruz ama mizah anlayışımız aynı. O şaka yapıyor ve ben onu anlayabiliyorum ve bu çok komik. O da benim aptalca şakalarımı anlayabiliyor ve gülüyor. Şakalarımdan birine ilk kez güldüğü zamanı hatırlıyorum, çok mutlu olmuştum.”

Madison’ın Borisov ile ekrandaki etkileşimleri doğal olarak farklı bir tona sahipti. Ani filmin büyük bölümünü ya Igor’la fiziksel olarak kavga ederek ya da ona küfür ve hakaretler savurarak geçiriyor. Igor öfkesini kaybetmiyor ve Borisov’un ellerinde karakter hem komik hem de duygusal. Madison şöyle diyor: “Bir sahnede Yura’ya dönüyordum ve gözlerindeki duygu beni neredeyse şok ediyordu. Igor’a pek çok ilginç kişilik özelliği kattı ve beni her zaman şaşırttı. Bir oyuncu olarak Yura’nın zamanla ilginç bir ilişkisi var. Bir sahne sırasında, kameranın filmi bitiyor olsa bile karakterin bütünlüğünden asla ödün vermiyor. Acele etmiyor, bu da karaktere çok şey katıyor çünkü Igor düşüncelere dalıyor. Ve karaktere getirdiği kuru bir mizah anlayışı var. “

Borisov da rol arkadaşından aynı derecede etkilendi. “Mikey bir oyuncu, bir kadın, bir insan olarak çok güçlü. Ona baktığımda her şeye hazır olduğunu görebiliyordum. Sahip olduğu her şeyi sahneye, filme çok derinden veriyor. Filmin yapımı sırasında benim için bir kız kardeş gibiydi. Ona çok büyük saygı duyuyorum.”

Filmin 37 çekim gününün 10’u, çok önemli bir haneye tecavüz/dövüş sekansının çekimleriyle geçti; yaklaşık 25 dakikalık kesintisiz aksiyon gerçek zamanlı olarak oynanıyor. Bu, kusursuzluk arayışında uyum sağlanması gereken çok sayıda değişkenle birlikte muazzam bir girişimdi. Daniels şöyle açıklıyor: “Her şeyin bir süreklilik içinde gerçekleşiyormuş gibi görünmesini sağlamam gerekiyordu. Gün ışığına çok bağımlı olmamız, evimizin her yönde pencereleri ve dev aynaları olması ve kışın en iyi ihtimalle sadece 8 saatlik çekilebilir ışıkla çekim yapıyor olmamız bunu daha da zorlaştırdı. Çekim düzeni, pencerelere doğru ya da pencerelerden uzağa bakma; ışık azaldığında sıfırdan gün ışığı yaratma ve gün ışığını olabildiğince kontrol etmenin düşük bütçeli yollarını bulma konusunda çok akıllı olmamız gerekiyordu – çünkü elbette 10 gün boyunca akla gelebilecek her türlü hava koşuluna sahiptik ve kesintisiz 25 dakika gibi görünmesi gerekiyordu. Çok stresliydi ama başardık ve sekansla gerçekten gurur duyuyorum.”

Doğaçlama, Baker’ın film yapımına yaklaşımının önemli bir parçasıdır. Doğaçlama bazen senaryo dışına çıkmak ve diyalog uydurmak anlamına gelir. Aynı zamanda bir karakterin eylemlerinin kısa bir tanımından bir sahne oluşturmayı da gerektirebilir. Madison şöyle açıklıyor: “Sean’ın yazdığı şekilde, ‘Ani kulüpte ve müşterilere doğru yürüyor’ şeklinde bir paragraf olabilir. Ben de bunu hayata geçiririm. Daha önce hiç böyle bir şey yaşamamıştım – müşteriden müşteriye gidip karakter olarak onlarla konuştuğum ve onların da beni kaydettiği 10 dakikalık bir sahne. Tamamen canlı bir set ve kesinlikle gerçek gibi hissettiriyor. Sean Baker böyle yapıyor. Bu inanılmaz gerçeklik anlarını bu şekilde yaratabiliyor.”  

Bu tür etkileşimler Las Vegas, Brooklyn ve Manhattan’da da yaşandı. Madison, Borisov, Karagulian ve Tovmaysan, Ivan’ı arama çalışmalarını çekerken, Brighton Beach’in saygıdeğer restoranı Tatiana’s, bir bilardo salonu ve atari salonunun yanı sıra başka mekanlarda da sahneler çektiler. “Bu belgesel tarzı sahneleri çekmek heyecan vericiydi” diyor Madison. “Bir restorana ya da masum insanlarla dolu bir sokağa kamera sokmak ve karakterli bir sahne çekmek asla unutamayacağım bir şey.”

Elbette, Ivan’ı arayış eninde sonunda sona erer ve Ani’nin yakında eski kocası olacak kişi, acımasız ebeveynleri tarafından dize getirilir. Baker’ın filmleri genellikle muğlak sonuçlara sahiptir, güzellikleri ve duygusal ağırlıkları bakımından şaşırtıcı sahnelerle biter. Bu kesinlikle Anora için de geçerlidir ve filmin son anlarında Ani, kendisini Brighton Beach’teki evine geri götüren eski tutsağı Igor ile bir arabada otururken görülür.

Madison şöyle anlatıyor: “Senaryoda o sahneyi anlatan bir paragraf vardı. Biraz değişti; biz çekerken herkesin filme kattıklarıyla hikaye evrim geçirdi. Bu çok önemli bir sahne ve Yura ile gerçekten hakkını vermek istedik. Filmin en sevdiğim yanı, her izleyicinin ne düşüneceğine kendisinin karar verebilecek olması.”

OYUNCULAR HAKKINDA

MIKEY MADISON, “Ani”

Mikey Madison, hem film hem de televizyon platformlarında çok aranan genç bir aktris olarak yerini hızla sağlamlaştırıyor. Etkileyici bir dizi projede yer alan Madison’ın yeteneği ve çok yönlülüğü büyük beğeni topladı.

Bu yıl Cannes Film Festivali’nde Ana Yarışma’da prömiyerini yapan Sean Baker’ın merakla beklenen filmi ANORA’da başrolü üstlenen Madison, spot ışıklarının altına adım atıyor. Madison, Temmuz ayında gösterime girecek olan Apple TV+ sınırlı dizisi THE LADY IN THE LAKE’de Akademi Ödülü sahibi Natalie Portman ile aynı ekranı paylaşacak.

Madison kısa süre önce Paramount Pictures’ın son derece başarılı SCREAM 5 filminde 1996 yapımı orijinal kült klasiğin oyuncu kadrosuyla birlikte beyazperdeyi süsledi. Ayrıca Brad Pitt, Leonardo DiCaprio ve Margot Robbie ile birlikte rol aldığı Akademi Ödülü adayı Once Upon a Time in Hollywood filminde de unutulmaz bir rol üstlendi.

Madison, film çalışmalarının ötesinde, özellikle FX’in eleştirmenlerce beğenilen dizisi Better Things’teki rolüyle televizyonda da ses getirmeye devam ediyor. Etkileyici canlandırması, beğenilen diziye derinlik ve nüans katarken, oyuncu kadrosuna yaptığı katkılarla övgü topladı.

Los Angeles’da yaşamaktatdır.

MARK EYDELSHTEYN, “Ivan”

Rusya’nın gelecek vaat eden en genç oyuncularından biri olan Mark, Moskova Sanat Tiyatrosu Okulu’ndan yeni mezun oldu.  Prömiyerini Berlinale 2022’de yapan Julia Trofimova’nın STRADA SASHA’sı ve Rusya’nın tüm zamanların en çok izlenen televizyon dizilerinden biri olan THE MONASTERY de dahil olmak üzere şimdiden etkileyici bir çalışma biriktirdi.

YURA BORISOV, “Igor”

Yura, Batılı izleyiciler tarafından en çok 2021 Cannes Film Festivali’nde Grand-Prix kazanan COMPARTMENT NO. 6 filmindeki ”Ljoha” rolüyle tanınıyor.  Bu performansıyla Avrupa Film Ödülleri’nde En İyi Erkek Oyuncu dalında aday gösterildi.  Ayrıca 2021 Venedik Film Festivali’nde Golden Lion’a aday gösterilen CAPTAIN VOLKONOGOV ESCAPED filminde de rol aldı.  Netflix’in ilk Rus orijinal dizisi ANNA K’de “Levin” karakterini canlandırdı.

KARREN KARAGULIAN, “Toros”

Karren Karagulian, bağımsız sinemadaki incelikli performanslarıyla tanınan New Yorklu Ermeni-Amerikalı bir oyuncudur. Sean Baker’ın tüm filmlerinde rol almış ve Baker’ın projelerine önemli katkılarda bulunan bir isim olarak ün kazanmıştır. Karren’in özgün ve duygusal olarak yankı uyandıran canlandırmaları onu bağımsız film çevrelerinde önemli bir figür haline getirdi ve 2014 yılında Starlet ile Independent Spirit Ödülü’nü kazandı. En son projesi, Sean Baker’ın 2024 Cannes Film Yarışması’nda prömiyerini yapacak olan Anora’sıdır.

VACHE TOVMASYAN, “Garnick”

Ermenistan’ın Erivan kentinde 15 Temmuz 1986’da doğan Vache Tovmasyan, olağanüstü çok yönlülüğüyle tanınan karizmatik bir Ermeni-Amerikan oyuncu, komedyen ve yapımcıdır. 2006 yılında komedyen arkadaşlarıyla güçlerini birleştirerek Ermeni mizahında yeni bir dönemi ateşleyen skeç komedi gösterisi “32 Teeth “i başlatarak sanatsal bir yolculuğa çıktı. Ardından “Vitamin Club” adlı hit komedi programının yaratıcısı, senaristi ve başrol oyuncularından biri oldu ve 2010-2015 yılları arasında komedi dehasıyla izleyicileri büyüledi. Hünerlerini “Stone Cage” (2015-2017) ve “Golden School” (2018-2019) adlı sitcom’larla sürdürerek Ermeni eğlence dünyasında bir komedi dehası olarak yerini sağlamlaştırdı. Gor Kirakosian’ın uzun metrajlı filmi, Jamie Kennedy ve Angela Sarafyan’ın oynadığı büyüleyici bir sudan çıkmış balık komedisi olan “Lost and Found in Armenia “da da rol aldı. Film, Pomegranate Film Festivali’nde “Seyircinin Seçimi Ödülü” ve Arpa International Film Festival’da “Uluslararası Sinemada Başarı Ödülü” kazandı. 2020’de Amerika Birleşik Devletleri’ne taşındıktan sonra Vache, komedi yolculuğuna solo stand-up turnesi “It is what it is” ile devam etti ve yeni izleyiciler kazandı. Belirleyici bir dönüm noktası olarak, 2024’te Cannes Film Festivali’nde prömiyeri yapılan Sean Baker’ın draması “Anora “da Garnik rolünü aldı ve küresel sahnedeki yeteneğinin ve çok yönlülüğünün altını çizen prestijli bir fırsat yakaladı.

FİLMİN YAPIMCILARI HAKKINDA

SEAN BAKER, Yönetmen, Yazar, Yapımcı, Editör

Sean Baker, son yirmi yılda sekiz bağımsız uzun metrajlı filme imza atmış ödüllü bir yazar, yönetmen, yapımcı ve editördür. En son filmi Red Rocket (2021) prömiyerini Cannes Film Festivali’nde yarışma bölümünde yaptı ve ABD’de A24, uluslararası alanda ise Focus Features tarafından dağıtıldı. Bir önceki filmi The Florida Project (2017) prömiyerini Cannes Film Festivali’nin Director’s Fortnight bölümünde yaptı ve büyük beğeni topladı. Willem Dafoe’nun En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Oscar adaylığı da dahil olmak üzere filmin aldığı pek çok övgünün yanı sıra Sean, New York Film Eleştirmenleri Birliği tarafından En İyi Yönetmen seçildi. Sean’ın bir önceki filmi Tangerine (2015) prömiyerini Sundance Film Festivali’nde yaptı ve bir Independent Spirit ve iki Gotham Ödülü kazandı. Starlet (2012) Robert Altman Independent Spirit Ödülü’nü kazandı ve önceki iki filmi Take Out (2004) ve Prince of Broadway (2008) John Cassavetes Independent Spirit Ödülü’ne aday gösterildi.

DREW DANIELS, Görüntü Yönetmeni

Drew Daniels, Trey Shults’un ‘Waves’ ve ‘It Comes at Night’ filmlerinin yanı sıra Sean Baker’ın ‘Red Rocket’ ve A24/HBO’nun ‘Euphoria’ filmlerini çekmesiyle tanınan Amerikalı bir görüntü yönetmeni. Dünyanın dört bir yanında uzun metrajlı filmler, kısa filmler, müzik klipleri ve reklam filmleri çeken Daniels şu anda Santa Fe, NM’de yaşıyor. Daniels ayrıca Variety’nin İzlenmesi Gereken En İyi 10 Görüntü Yönetmeni ve American Cinematographer’ın 2019’un Yükselen Yıldızları listelerinde yer aldı. Yakın zamanda Sean Baker’ın ‘Anora’ ve Max Minghella’nın ‘Shell’ filmlerini çekti ve kariyerinin geri kalanında “auteur” film yapımcılarıyla film çekmeye devam etmeyi planlıyor.

ALEX COCO, Yapımcı

ALEX COCO kısa süre önce Sean Baker’ın Mikey Madison’ın başrolünde oynadığı, Neon tarafından satın alınan ve 2024’te Cannes’da yarışmalı olarak prömiyeri yapılacak olan yeni filmi ANORA’nın yapımcılığını üstlendi. Bundan önce Alex, Baker’ın 2021’de Cannes’da yarışmada prömiyerini yapan ve A24 tarafından dağıtılan RED ROCKET filminin yapımcılığını üstlendi. Film, başrol oyuncusu Simon Rex’e Indie Spirit Ödülü kazandırdı. Alex ayrıca Sean Price Williams’ın yönettiği ve Talia Ryder, Jacob Elordi, Ayo Edebiri ile Simon Rex’in oynadığı THE SWEET EAST’in yapımcılığını üstlendi. 2023’te Cannes’da Directors’ Fortnight’ta prömiyerini yapan film, 2024’te Utopia tarafından vizyona girdi. Alex ayrıca, Willem Dafoe, Emmanuelle Seigner ve Camille Rowe’un yer aldığı oyuncu kadrosuyla 2023’te Venedik Film Festivali’nde prömiyerini yapan PET SHOP DAYS’in yapımcılığını üstlendi. Ayrıca 2022’de Hannah Peterson’ın yönettiği CHAMP ve 2023’te Oscar Boyson’ın yönettiği POWER SIGNAL adlı kısa filmlerin yapımcılığını üstlendi ve her iki film de prömiyerlerini kendi yıllarında Sundance Film Festivali’nde yaptı.

SAMANTHA QUAN, Yapımcı

Samantha Quan sektörde deneyimli bir oyuncu ve yapımcıdır.

Samantha son olarak Sean Baker’ın bu ay Cannes’da yarışma prömiyeri yapılacak olan ve bu yılın sonunda ABD’de Neon ve uluslararası alanda Focus Universal tarafından gösterime girecek olan Anora filminin yapımcılığını üstlendi.

Daha önce Sean Baker’ın 2021’de Cannes’da ana yarışmada prömiyerini yapan beğenilen filmi Red Rocket’ın ve moda kısaları Snowbird ve Khaite ’21’in yapımcılığını üstlendi.

Oyuncu olarak, birçok beğenilen sahne yapımının yanı sıra How to Lose a Guy in 10 in Ten Days ve Grey’s Anatomy gibi sinema ve televizyonda önemli roller üstlenmiştir.

Ayrıca Samantha, The Florida Project, Instant Family, Home Before Dark (Apple+), Swagger (Apple+) Women of the Movement (ABC) ve Obi-Wan Kenobi (Disney+) gibi projelerde çalışan saygın bir oyuncu koçudur.

STEPHEN PHELPS, Yapım Tasarımcısı

Stephen Phelps New York’ta yaşayan bir yapım tasarımcısıdır. Yaklaşan önemli işleri arasında Oscar Boyson’ın OUR HERO, BALTHAZAR, Zia Anger’ın MY FIRST FILM ve Simon Hacker’ın ZOO filmleri yer alıyor. Prodüksiyon tasarımına geçmeden önce, on yılı aşkın bir süre set dekoratörü ve dekor ustası olarak çalıştı ve yeteneklerini A24’ün Josh ve Ben Safdie’nin GOOD TIME’ı ve Utopia’nın Sean Price Williams’ın THE SWEET EAST’ı da dahil olmak üzere bir dizi kayda değer bağımsız filmde kullandı.

CHRISTOPHER PHELPS, Set Tasarımcısı

New York’ta set tasarımcısı olarak çalışan Christopher Phelps’in son filmleri arasında Sean Baker’ın ANORA’sı ve Zia Anger’ın MY FIRST FILM’i yer alıyor. Ayrıca The Black Crowes’un 2024 Tribeca Film Festivali’nin resmi seçkisi olan WANTING AND WAITING müzik videosu gibi kısa metrajlı işleri yönetmesiyle tanınıyor.

JOCELYN PIERCE, Kostüm Tasarımcısı

Jocelyn Pierce New York’ta yaşayan bir kostüm tasarımcısıdır.

Bu, Jocelyn’in Cannes’da prömiyerini yapan bir filmin kostüm tasarımını üst üste yaptığı ikinci yıl olacak; 2023’te Sean Price Williams’ın yönettiği The Sweet East, Director’s Fortnight’ta açılış yapmıştı.

Yakın zamandaki diğer çalışmaları arasında 92. Akademi Ödülleri Töreni’nde en iyi canlı aksiyon kısa film dalında Oscar kazanan The Neighbor’s Window da yer alıyor.

Jocelyn, Lee Strasberg Tiyatro Enstitüsü’nde ve daha sonra Lincoln Center’daki Fordham Üniversitesi’nde tiyatro eğitimi aldı.

Devamını Okuyun

En Çok Okunanlar