Bizimle iletişim kur

Teknoloji

Sadece 830 gram olan The FreeStyle, eğlenceyi her yere taşıyabiliyor

Samsung’un 100 inçe kadar kristal berraklığında görüntü veren yepyeni taşınabilir ekranı ve eğlence cihazı The Freestyle, Kuzey Amerika, Latin Amerika ve Güney Kore gibi dünyanın farklı yerlerindeki pazarlarda yoğun ilgiyle karşılanıyor.

Yayınlandı

on

Radio Mood App

Samsung’un 100 inçe kadar kristal berraklığında görüntü veren yepyeni taşınabilir ekranı ve eğlence cihazı The Freestyle, Kuzey Amerika, Latin Amerika ve Güney Kore gibi dünyanın farklı yerlerindeki pazarlarda yoğun ilgiyle karşılanıyor.

Özellikle genç nesil tarafından çok beğenilen The Freestyle’ın bu kadar sevilmesinin sebeplerinden biri de Y ve Z kuşağı kullanıcılardan gelen geri bildirimlerin göz önünde bulundurulması ve ürün planlama ve geliştirme aşamalarına yansıtılması oldu.

The Freestyle’ın geliştirme aşamalarını, ürün planlama aşamasında çalışan Seungyeong Ian Jeong, hizmet ürün yönetimi üzerinde çalışan Sooyeon Chung, kullanıcı deneyimi tasarımı alanında çalışan Jenny Jung, UX ve ürün lansman pazarlaması üzerinde çalışan Dami Baik anlatıyor.

Değişen yaşam tarzı trendlerine uygun ve tamamen yeni bir cihaz geliştirildi

Samsung’un ürün uzmanları The Freestyle’ın henüz ilk planlama aşamalarında Y ve Z kuşağı yaşam tarzı trendleri üzerine araştırma yaparak araştırma sonucunda ortaya çıkan trendleri ürüne yansıtmak için çalıştı. Y ve Z kuşağına mensup kişiler, kendi yaşam tarzını oluşturmak istiyor ve kendini ifade etmekten seslerini duyurmaktan çekinmiyor. Seçtikleri ürünlerin kullanışlı olmasının yanı sıra ürünün yansıttığı tarzı ve ürünün ifade ettiklerini önemli buluyorlar. Genç kullanıcıların tercihlerine uygun olarak geliştirilen The Freestyle, jenerasyonlar arasındaki bu değişimleri dikkate alıyor.

Pandemi ile birlikte yaşam tarzlarımızda meydana gelen değişimler, ürün planlaması için de çok önemli bir boyuta ulaştı. İnsanlar kişisel alanlarında daha fazla vakit geçirmeye başladı ve bunun bir sonucu olarak eğlenceyi kişisel mekanlara taşımak daha önemli hale geldi. Diğer yandan kamp gibi açık hava ve doğa aktiviteleri de yaygınlaşmaya devam ediyor. Jung, değişen tüketici taleplerine paralel olarak üretilen ürünün konseptini şöyle açıklıyor: “The Freestyle’ın konsepti, kullanıcıyla birlikte her yere taşınabilen, çerçevesiz ve taşınabilir bir ekran.”

Her kullanıcının yaşam tarzına ve farklı stiline uyum sağlayabiliyor

The Freestyle’ı tek kelimeyle tarif etmek kolay değil çünkü benzeri olmayan tümüyle yepyeni bir ürün. İsteyen kullanıcılar The Freestyle’ı ekran olarak kullanabilirken dileyenler de iç ortam ışıklandırması veya dijital bir afiş olarak kullanabilecek. Adından da anlaşılacağı gibi serbest bir stil sunan bu ürünün her kullanıcının yaşam tarzına uyum sağlamak üzere tasarlandı.

Dört ürün uzmanına cihazın bu kadar sevilmesinin ardında yatan sır sorulduğunda; bunun nedeninin Samsung Akıllı TV platformuyla ürünün yarattığı deneyim arasında kurulan güçlü sinerji olduğunun altını çiziyor. Chung, bu sinerjiyi şöyle açıklıyor: “The Freestyle, tüm önemli OTT – “Over The Top”  uygulamalarını ve tescilli ortaklarımızın hizmetlerini içeriyor. Bu sayede en iyi içerikleri kaçırmadan en iyi ekran deneyimini yaşamanızı sağlıyor. Ayrıca, akıllı telefondan ekran yansıtma özelliği artık hem Android hem iOS mobil cihazlarla kolayca yapılabiliyor.”

Genç nesillerin ilgi alanlarını ve deneyimlerini aktif olarak yansıtan bir cihaz 

The Freestyle türünün ilk örneği bir cihaz olduğundan, geliştirme aşamasında elbette ki bazı engellerle de karşılaşıldı. Jung bu süreci şöyle anlatıyor: “Samsung’un bu tipte geliştirdiği ilk cihaz olduğundan bizim için tanımlanmış bir referans bulunmuyordu. Ürünün özelliklerini sıfırdan planlamak ve sunacağı deneyimleri sıfırdan tasarlamak bizim için kolay olmadı.” Geliştirmenin ne yönde ilerleyeceğiyle ilgili emin olamadıkları durumlarda, geliştirme ekibi, Samsung’un 20’li ve 30’lu yaşlardaki çalışanlarından oluşan çalışanlar kurulundan aldığı geri bildirimlerden faydalandı.

Ürün planlama aşamasının en başında, The Freestyle’ın sunacağı deneyimin can alıcı noktası, projeksiyon üzerinden içerik izleme olarak belirlenmişti. Bununla birlikte, Samsung’daki Y ve Z kuşağı çalışanlar, herhangi bir içerik izlemek dışında The Freestyle’ı kendi seçtikleri bir görüntüyü yansıtarak ortama farklı bir hava katmak için kullanmaktan heyecan duyacaklarını söylediler ve sonuçta The Freestyle ortaya çıktı.

Cihazın yüksek kaliteli ses özellikleri dahi bu kurulun bildirdiği geri bildirimler sonrasında geliştirildi. Jeong, “Cihazın ses özelliklerini düşünürken ses kalitesinden ödün verilmemesi gerektiğini vurgulayan görüşleri dikkate aldık” diye açıklıyor.

Kolay taşınabilme ve kullanım özellikleriyle mekan kısıtlamasının ötesine geçiyor

Bir çantaya sığacak kadar küçük ve sadece 830g ağırlığındaki bu ürün, diğer projektörlerin aksine otomatik trapezoid düzeltme, tesviye ve odaklama özellikleriyle ekranın odağını hızlıca ve otomatik olarak ayarlayabiliyor. ‘Ölçekle ve Taşı özelliği sayesinde kullanıcılar, projektörü hareket ettirmek zorunda kalmadan yansıyan ekranın boyutunu ve yansıma biçimini ayarlayabiliyor.

Ek olarak The Freestyle, kullanıcıların herhangi bir menü kullanmalarını gerektirmeyen, ayarlara içeriği izlerken doğrudan erişmelerini sağlayan bir işlevselliğe sahip. Kullanıcılar, bu sayede tüm ayarlara ana sayfa düğmesine basılı tutarak erişilebiliyor. Ürün aynı zamanda projektörlerdeki en önemli sorun olan çevresel gürültüyü en aza indiren teknolojilere sahip. Kullanıcılar bu sayede cihazı ses tanıma yoluyla da kontrol edebiliyor. ‘Farfield’ Bixby sesli asistan [1]desteği sayesinde The Freestyle, kullanıcıların ekran kapalıyken dahi müzik çalabilmesini ve sanal asistana bağlanmasını sağlıyor.

Her yerde ve her zaman istediğiniz şekilde kullanılabileceğiniz bir cihaz 

Peki, ürün uzmanları bu cihazı nasıl kullanıyor? Jung, cihazı nasıl kullandığını şöyle anlatıyor: “The Freestyle’ı yüksek kalite sesle müzik dinlerken arka planda en sevdiğim albüm kapağını yansıtarak kullanmayı seviyorum. Aynı zamanda uyumadan önce, yıldızları gösteren bir videoyu yatak odamın tavanına yansıtıyorum. Uyuyacağım zamansa sesli komutla [2]cihazı kolayca kapatabiliyorum.”

Baik ise şöyle aktarıyor: “Çocuklarım The Freestyle’ı yatağımızın başucuna koyarak içerikleri tavana yansıtarak yattığımız yerden izlemeyi seviyor. Cihazı istediğiniz yöne çevirebildiğiniz için, yalnızca Y ve Z kuşağı kullanıcılar değil her yaştan kullanıcılar ona bayılıyor ve hatta cihazı ailece kullananlar da ondan çok memnun.”

The Freestyle’ın en cazip tarafı, günlük yaşamda her şekilde kullanılabilmesini sağlayan kompakt bir tasarıma ve kullanım rahatlığına sahip olması. Jeong, “Kullanıcıların farklı beklentilerini, her zaman ve her yerde, mekan kısıtlamasının da ötesine geçerek karşılayabilen bir kullanıcı deneyimi sunmak istiyoruz. Hedefimiz, The Freestyle’ın tüm özelliklerinden faydalanılabilen, kişisel ve taşınabilir bir akıllı ekran olarak deneyimlenmesini sağlamak” diyor.

Teknoloji

TCL’nin Yeni NXTFRAME TV Serisinin Özellikleri Nelerdir?

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

TCL, ev eğlencesi ve çevre dostu çözümlerini ön plana çıkararak teknoloji dünyasında fark yaratmaya devam ediyor. Ev eğlencesini yeniden tanımlayan ürünlerin başında, TCL’in devrim niteliğindeki 115 inç QD-Mini LED televizyonu ve Bang & Olufsen iş birliğiyle geliştirilen NXTFRAME TV Serisi geliyor. Gelişmiş ses ve görüntü teknolojileriyle bu ürünler, kullanıcıları sinema kalitesinde bir ev deneyimiyle buluşturuyor.

QD-Mini LED Televizyon ile Üstün Görüntü Kalitesi

TCL’in 115 inçlik dev QD-Mini LED televizyonu, ultra yüksek çözünürlük ve derin siyah tonları ile dikkat çekiyor. Bu televizyon, ev sinema sistemlerinin standartlarını bir üst seviyeye taşırken, izleyicilere olağanüstü bir görsel deneyim sunuyor. Bang & Olufsen ile iş birliği sonucu ortaya çıkan NXTFRAME TV Serisi ise gelişmiş ses kalitesiyle izleyicilere gerçek anlamda sürükleyici bir deneyim yaşatıyor.

Yeni R8 monitör serisi ile oyun ve tasarımda üstün performans

TCL, sadece TV pazarında değil, monitör teknolojisinde de büyük adımlar atıyor. IFA 2024’te tanıtılan yeni R8 serisi monitörleri, özellikle oyun severler ve profesyonel tasarımcılar için yüksek performans vaat ediyor. Yüksek çözünürlük, hızlı yenileme hızı ve kesintisiz bağlantı özellikleriyle bu monitörler, kullanıcıların en yüksek performansı almasını sağlıyor.

Q85H ve Q75H Ses Sistemleri ile ev sinemasında yeni bir çağ

Patentli RAY·DANZ ve Tutti Choral teknolojileriyle donatılan Q85H ve Q75H ses sistemleri, sinema kalitesinde ses deneyimi sunarak ev eğlencesinde devrim yaratıyor. Gelişmiş surround ses teknolojisi ile bu sistemler, izleyicilere sanki bir sinema salonundaymış gibi hissettiriyor.

FreshIN 3.0 Klimalar ile Sürdürülebilir ve Sağlıklı Yaşam Alanları

TCL, enerji verimliliğini ve çevre dostu teknolojileri bir araya getiren FreshIN 3.0 klimalarıyla hem enerji tasarrufu hem de temiz hava sağlıyor. Yapay zeka destekli enerji tasarrufu algoritması ve sesli kontrol özellikleriyle kullanıcı dostu bu klima serisi, aynı zamanda QuadruPuri filtreleriyle sağlıklı yaşam alanları yaratıyor. Ayrıca, ultra enerji verimli BreezeIN 2.0 kliması da sürdürülebilir bir iklimlendirme çözümü sunarak sektörde fark yaratıyor.

Sürdürülebilirlikte Öncü:

TCL Green Kampanyası TCL’in sürdürülebilirlik konusundaki kararlılığı, TCL Green kampanyasıyla IFA 2024’te bir kez daha vurgulandı. Çevre dostu teknolojiler ve sorumlu üretim süreçleriyle daha yeşil bir dünya hedefleyen TCL, bu alanda ONE TCL ESG yaklaşımıyla çevresel sorumluluk bilincini katılımcılarla paylaştı.

Devamını Okuyun

Teknoloji

Vodafone, Hangi Akıllı Telefon Markası İle Anlaşma Sağladı?

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Vodafone, akıllı telefon sektörünün önde gelen markalarından nubia ile iş birliği yaptı. nubia’nın iki yeni modeli Eylül ayı itibarıyla Vodafone Türkiye mağazalarında ve online platformlarda tüketicilerin beğenisine sunuluyor…

Türkiye’nin dijitalleşmesine liderlik etme vizyonuyla faaliyet gösteren Vodafone, müşterilerine son teknoloji akıllı telefonlar sunmaya devam ediyor. Vodafone’un, akıllı telefon sektörünün önde gelen markalarından nubia ile yaptığı iş birliği kapsamında, V50 Design ve Neo 5G olmak üzere iki yeni akıllı telefon modeli Türkiye pazarına sunulacak. İşlevselliği şık tasarımla birleştiren V50 Design ve Neo 5G, yüksek performanslarıyla dikkat çekiyor. Gelişmiş bağlanabilirlik özelliklerine sahip son teknolojilerle geliştirilen bu yenilikçi modeller, kullanıcılara üst düzey akıllı telefon deneyimi sağlıyor. V50 Design ve Neo 5G modelleri, Eylül ayından itibaren Vodafone Türkiye mağazalarında ve online platformlarda satışa sunulacak. 5G özellikli Neo 5G modeli, faturaya ek 12 ay teklifle satın alınabilecek.

Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Bakiler Şahin, şunları söyledi:

“Vodafone olarak, müşterilerimize en yeni ve en ileri teknolojileri sunmaya devam ediyoruz. nubia ile yaptığımız iş birliğiyle, en yeni akıllı telefonlarını müşterilerimizle buluşturmak için sabırsızlanıyoruz. V50 Design ve Neo 5G’nin müşterilerimizin dijital yaşam tarzlarını önemli ölçüde geliştireceğine inanıyoruz. 5G’ye hazırlanmanın önemli bir koşulu da müşterilerimizin 5G uyumlu cihaza sahip olması. nubia iş birliğiyle, bu yeni teknolojiyi kullanmak isteyen müşterilerimiz için uygun fiyatlı cihaz alternatifi sunuyoruz. Özellikle 5G özellikli NEO 5G modelini faturaya ek 12 ay teklifle sunuyoruz. Bu uygun fiyatlı cihazla 5G özellikli cihaz portföyümüzü genişletiyoruz.”

ZTE Mobil Cihazlardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Jiade Zhu ise şöyle konuştu:

“Bu önemli lansman için Vodafone Türkiye ile iş birliği yapmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Yeni modellerimiz V50 Design ve Neo 5G nubia’nın inovasyonun sınırlarını zorlama konusundaki kararlılığını yansıtıyor. Estetiği ve yüksek performansı bir araya getiren yenilikçi akıllı telefonlar sunuyoruz.”

Her biri farklı tüketici ihtiyacını karşılıyor

nubia’nın inovasyonlarını yansıtan modellerin her biri farklı tüketici ihtiyacını karşılıyor. V50 Design, şıklık ve işlevselliği bir araya getiren bir telefon arayışında olan kullanıcılar için ideal bir seçenek olarak öne çıkıyor. Neo 5G ise oyun severler için üstün bağlantı seçenekleri ve yüksek hız sunarken üst düzey bir oyun deneyimi ve özellikleri içeriyor.

nubia Neo 5G

En son teknolojileri etkileyici bir tasarımla bir araya getiren nubia Neo 5G, olağanüstü performansıyla dikkat çekiyor. Gücünü 2.7 GHz UNISOC T820 işlemciden alan cihaz, kullanıcılara akıcı ve etkileyici bir oyun performansı sunuyor. Neo 5G, kesintisiz bağlantı için akıllı anahtarlama özelliğine sahip Çift SIM 5G desteğiyle kullanıcıların daha hızlı indirme, daha düşük gecikme süresi ve kesintisiz çok oyunculu oyun deneyiminin keyfini çıkarmasını sağlıyor. Ayırt edici sarı göz desenine sahip Phantom Black renginde sunulan fütüristik Mecha tasarımı, şık ve gizemli bir estetik katıyor ve nubia Neo 5G’yi yalnızca bir güç merkezi değil aynı zamanda görsel bir şölen haline getiriyor.

nubia V50 Design

Modern ve şık tasarımıyla dikkat çeken nubia V50 Design’ın 6.6 inçlik FHD+ ekranı, kullanıcıya canlı ve net görüntüler sunarken, 50 MP yapay zekâ destekli ana kamerası, profesyonel kalitede fotoğraflar çekme imkânı sağlıyor. Güçlü sekiz çekirdekli işlemcisi, hızlı ve kesintisiz bir performans sunuyor ve 5000 mAh kapasitesindeki bataryasıyla uzun süreli kullanım vaat ediyor. Parmak izi okuyucu ve yüz tanıma gibi güvenlik özellikleriyle de dikkat çeken nubia V50 Design, kullanıcılarına hem güvenliği hem de konforu bir arada sunuyor.

Devamını Okuyun

Teknoloji

Canon’un Yeni Tarayıcısı imageFORMULA DR-S350NW’nun Özellikleri Neler?

Canon, tarayıcı portföyünü yeni imageFORMULA DR-S350NW ile genişletiyor

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Görüntüleme teknolojileri lideri Canon, pazar lideri portföyünü kompakt ve güvenli bir A4 masaüstü tarayıcı olan yeni imageFORMULA DR-S350NW ile genişletiyor. Hız, verimlilik ve kalite göz önünde bulundurularak tasarlanan bu tarayıcı; eğitim, hukuk, sağlık sektörleri ve küçük ofisler dahil olmak üzere her tür ve ölçekten işletmeye uygunluğuyla ön plana çıkıyor.

Canon imageFORMULA DR-S350NW

Canon’un web ortamındaki yerleşik uygulaması CaptureOnTouch Lite Web ile kullanıcıların hızlı ve kolay bir şekilde bağlanmasını mümkün kılıyor; bilgisayar veya mobil web tarayıcısı kullanarak doğrudan tarama yapabiliyor. Ayrıca doğrudan iş tarama işlevi sayesinde, önceden yapılandırılmış tarama iş akışının parçası olan belgeleri bizzat tarayıcıda işleyerek paylaşılan klasörler, Teams, e-posta ve FTP sunucuları gibi çeşitli çıktı hedeflerine gönderebiliyor. 

Tarayıcı, 4,3 inçlik büyük bir renkli LCD dokunmatik panel ekran donanımı ve özelleştirilebilir menüsüyle kullanıcılara tarama işlerini düzenleyip kontrol edebilme imkânı sunarken taranan görüntülerin doğrudan ön izlemesini de yaparak kalite kontrol aşamasını hızlı ve kolay bir şekilde tamamlıyor. Yeni imageFORMULA DR-S350NWayrıca USB, LAN ve WiFi arayüzleri ile esnek bağlantı seçenekleri sunuyor; hem 2,5 GHz hem de 5 GHz Wi-Fi frekansları ile uyumlu içerisinde çalışıyor. 

imageFORMULA DR-S350NWgüçlü şifreleme ve hassas bilgilerin siber tehditlere karşı korunmasını sağlayan en son WPA3 standartlarına da uyum sağlıyor. Tarayıcı ayrıca, kullanıcı erişim kısıtlama kontrolleri ve belge şifreleme teknolojisi gibi çeşitli geliştirilmiş güvenlik özelliklerini içermesiyle paylaşılan çalışma ortamlarında bile bilgileri cihazdan geçerken koruyor. 

Canon Europe Dijital Baskı ve Çözümler Pazarlama ve İnovasyon Başkan Yardımcısı Marc Bory: “Günümüzün hibrit çalışma dünyası birçok işletme için zorlukları beraberinde getiriyor. Çalışanlar hala belgelere hızlı bir şekilde erişmeye ihtiyaç duyuyor ve optimum iş birliği için bilgilerin verimli bir şekilde paylaşılması gerekiyor. Bu ihtiyaçları karşılamak üzere tasarlanan yeni imageFORMULA DR-S350NW, güvenli ve verimli özellikleriyle hem küçük ofisleri hem de nerede çalışıyor olurlarsa olsunlar büyük kuruluşların çalışanlarını desteklemek için ideal bir seçenek oluyor” dedi.  

Devamını Okuyun

Teknoloji

Cep Telefonunuz Depremleri Nasıl Tespit Edebilir?

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

İlk cep telefonu aramasının üzerinden elli yıl geçti ve cebimizde taşıdığımız teknoloji, dünyanın en büyük deprem algılama sisteminin yaratılmasına yardımcı oluyor…

25 Ekim 2022’de, 5.1 büyüklüğünde bir deprem Kaliforniya’nın Körfez Bölgesi’ni sarstı . Neyse ki, şiddetli bir sarsıntıdan çok bir sarsıntıydı , ancak bölgedeki sakinlerden gelen raporlar, bunu hissedenlerden Amerika Birleşik Devletleri Jeoloji Araştırması’na (USGS) akın etti. Herhangi bir hasar bildirilmedi, ancak deprem başka bir şekilde önemliydi – bölgedeki birçok kişi sarsıntı başlamadan önce telefonlarına uyarılar aldı.

Benzer uyarılar, 6 Ağustos 2024 akşamı Bakersfield şehrinin hemen güneyinde merkezlenen 5.2 büyüklüğündeki depremden önce Güney Kaliforniya sakinlerine 30 saniyeye kadar uyarı vermişti.

Daha da önemlisi, bu telefonların birçoğu depremi ilk etapta tespit etmeye de yardımcı oldu.
Google, USGS ve Kaliforniya’daki birçok üniversitedeki akademisyenlerle birlikte, sarsıntılar gelmeden birkaç saniye önce kullanıcıları uyaran bir erken uyarı sistemi geliştirmek için çalışıyor . Bu kısa bir uyarı penceresidir, ancak birkaç saniye bir masa veya sıranın altına sığınmak için yeterli zaman sağlayabilir. Ayrıca trenleri yavaşlatmak, uçakların kalkışını veya inişini durdurmak ve arabaların köprülere veya tünellere girmesini önlemek için de yeterli zaman olabilir. Bu nedenle, bu sistemin daha güçlü depremler olduğunda hayat kurtarması muhtemeldir.

İki kaynaktan veri kullanır. Başlangıçta sistem, USGS, California Teknoloji Enstitüsü ve California Üniversitesi Berkeley ve eyalet hükümetindeki sismologlar tarafından eyalet genelinde kurulan 700 sismometreden (yer sarsıntılarını tespit eden cihazlar) oluşan bir ağa dayanıyordu. (Diğer iki ABD eyaletindeki -Oregon ve Washington- sismometreler de ShakeAlert olarak bilinen sisteme veri sağlıyor.) Ancak Google ayrıca halkın sahip olduğu telefonlar aracılığıyla dünyanın en büyük deprem tespit ağını da oluşturuyor.

Google’ın Android işletim sistemini çalıştıran çoğu akıllı telefonda yerleşik ivmeölçerler bulunur; bu, bir telefonun hareket ettirildiğini algılayan devredir. Bunlar genellikle telefona örneğin eğildiğinde ekranını dikeyden yatay moda yeniden yönlendirmesini söylemek için kullanılır ve ayrıca Google’ın yerleşik fitness izleyicisi için adım sayısı hakkında bilgi sağlamaya yardımcı olur.

Deprem uyarıları nasıl etkinleştirilir?

Android işletim sistemli telefonlarda deprem uyarılarını açma ayarları telefonunuzun Ayarlar uygulamasının Güvenlik ve Acil Durum bölümünde bulunabilir. Sistem, wi-fi veya mobil veri üzerinden internet erişimi gerektirir. Japonya’da yaşayan iPhone sahipleri ayrıca cihaz ayarlarının bildirimler bölümünden Acil Durum Uyarılarını açabilir. Ancak, sensörler şaşırtıcı derecede hassastır ve aynı zamanda mini bir sismometre gibi de davranabilir.

Google, kullanıcıların cihazlarının bir depremin Birincil (P) dalgalarının karakteristiği olan titreşimleri algılaması durumunda telefonlarının Android Deprem Uyarıları Sistemi’ne otomatik olarak veri göndermesine izin veren bir işlev tanıttı. Sistem, binlerce hatta milyonlarca başka telefondan gelen verileri birleştirerek bir depremin olup olmadığını ve nerede olduğunu belirleyebilir. Daha sonra sismik dalgaların çarpma olasılığının yüksek olduğu bölgedeki telefonlara uyarılar göndererek erken uyarı verebilir.

Ayrıca, radyo sinyalleri sismik dalgalardan daha hızlı yayıldığı için uyarılar, merkez üssünden uzak bölgelerde sarsıntı başlamadan önce ulaşabiliyor.

Android’de yazılım mühendisi olan Marc Stogaitis bunu şöyle ifade ediyor : “Esasında ışık hızıyla (ki bu da bir telefondan gelen sinyallerin seyahat ettiği hıza yakın bir hızdır) bir depremin hızıyla yarışıyoruz. Ve bizim için şanslıyız ki ışık hızı çok daha hızlı!”

Verilerin çoğu kalabalık kaynaklı olduğundan, teknoloji pahalı sismometrelerin kapsamlı ağlarının olmadığı bölgelerde depremleri izleme olasılığını ortaya çıkarıyor. Bu, dünyanın en uzak ve daha fakir bölgelerinde bile deprem uyarıları sağlama olasılığını artırıyor.

Depremler, günde 100’e kadar küçük depremin yaşandığı Kaliforniya’da sıklıkla meydana gelir
Ekim 2022’de Google mühendisleri, sismik dalgaların merkez üssünden dışarıya doğru hareket etmesiyle birlikte San Francisco Körfez Bölgesi’ndeki telefonların deprem tespit verileriyle aydınlandığını gördüler.

Sistem artık bu sarsıntıları düzenli olarak alıyor ve bunlar USGS’nin ShakeAlert’i tarafından önemli eşikleri geçtiklerinde uyarı olarak yayınlanıyor ve etkilenme olasılığı olan bölgelerdeki kullanıcıların cep telefonlarına mesajlar gönderiliyor. Uyarılar Android telefonlarda alınabilse de, Kaliforniya, Oregon ve Washington’daki kişiler Berkeley Üniversitesi’ndeki araştırmacılar tarafından geliştirilen MyShake Uygulamasını da kullanabilir . Bu da hareketsiz olduklarında kullanıcıların cep telefonlarını deprem dedektörlerine dönüştürüyor ve telefonun konumuna göre uyarılar gönderiyor.

Depremler, günde 100’e kadar küçük depremin yaşandığı Kaliforniya’da yaygın bir olaydır . Bunların çoğu hissedilemeyecek kadar küçüktür. Ancak, Kaliforniya’da her yıl genellikle birkaç büyük deprem olur ve bunların yaklaşık 15-20’si 4.0’ın üzerindedir.

Dünya genelinde kullanımda olduğu tahmin edilen 16 milyar cep telefonundan üç milyardan fazlası Android işletim sistemine sahip ve Deprem Uyarı Sistemi artık depremlere karşı özellikle hassas olan 90’dan fazla ülkede kullanılabiliyor.

Ancak sistemin, özellikle telefon kullanıcılarının az olduğu uzak bölgelerde ve tsunamileri tetikleyebilecekleri açık deniz depremlerinde sınırlamaları vardır. Ve birkaç saniye önceden uyarılar vermeye yardımcı olabilse de, depremleri olmadan önce tahmin etme bilimi her zamanki gibi belirsizliğini korumaktadır.

Kaynak: BBC.


Devamını Okuyun
Reklam

En Çok Okunanlar