Bizimle iletişim kur

Köşe Yazıları

2022 Yılının En İyi Korku Filmleri

Yayınlandı

on

Radio Mood App

Pandemi ile boğuşulan 2020 ve 2021 yıllarının ardından sonunda doyasıya korku filmi izleyebildik. 2022 yılı, iki kayıp yılın ardından biz korkuseverlere ilaç gibi geldi. Çok sayıda korku filminin vizyona girdiği bu dönemde hem şaşırtıcı başarılar hem de düş kırıklıkları yaşandı. “Deadstream” gibi düşük bütçeli filmler olumlu anlamda bizleri şaşırtırken; “Halloween Ends” gibi büyük işler ise çok büyük hayal kırıklıklarına yol açtı. Listeye geçmeden önce şunu da belirtmekte fayda görüyorum. Bu yıl, ne yazık ki korku türünü derinden sarsacak bir filme rast gelmedik. O yüzden listeden böyle bir beklentiniz olmasın. Zaten bu tarz korku filmlerinden beş yılda bir birkaç tane anca gelir. En son Ari Aster, `Hereditary` (2018) filmiyle böylesi bir filme imza atmıştı. Ondan sonra da böyle bir filme hala denk gelemedik.

15) Orphan First Kill (yön. William Brent Bell) 5,5/10

İlk filmin hem seyirciler hem de eleştirmenler tarafından beğenilmesinin ardından uzun bir süreden sonra filmin devamı (daha doğrusu prequel) da çekildi. Ancak filmde Esther karakterini 13 yıllık bir zaman diliminden sonra bile yine Isabelle Fuhrman’ın canlandırabiliyor oluşu da bu oyuncunun sahip olduğu genlerin mucizesi olsa gerek. Fakat ilk filmin öncesini anlatmayı vaat eden bu film, ilk filmdeki benzer şok edici sürprizi (twist) yakalayabilmek adına tuhaf yöntemlere başvurmuş. Başlarda işe yarayan bu sürpriz, sonlara doğru sünmeye başlıyor. Yine de ilk filmi sevenlerin izlemesini tavsiye ederim.

14) Moloch (yön. Nico Van Den Brink) 6/10

Listede farklı ülkelerden de korku filmlerinin olmasına gayret gösterdim. Genelde bu tarz listelerde Amerikan korku filmlerinin egemenliği söz konusu oluyor. Çünkü bir senede en çok filmi onlar çekiyor. Bu sene Hollanda’dan bir korku filmini de bu amaçla listeye eklemek istedim. Bir halk masalından türetilen ve eski zamanlarda çocukların kurban edildiği bir ilah olduğuna inanılan “Moloch” isimli tanrıdan esinlenen film, tam bir Avrupa tarzı korku filmi. “Moloch”, oldukça yavaş olan temposu yüzünden sizi sıkabilse de bu senenin bir kez olsun şans verilmesi gerektiğini düşündüğüm korku filmlerinden biri.

13) Incantation (yön. Kevin Ko) 6/10

Tayvan sineması son zamanlarda özellikle korku türünde hatırı sayılır işlere imza atıyor. “Found footage” (buluntu) alt türünde çekilmiş olan “Incantation” filmi de bunun son örneklerinden biri. Aslında çok daha iyi bir korku filmi de olabilirmiş. Oldukça dağınık ilerleyen ve anlamamız için pek çaba harcamayan konusu yüzünden güç kaybediyor. Hâlbuki elindeki potansiyeli daha iyi kullanabilseydi bu yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaması için önünde hiçbir engel yoktu.

12) Terrifier 2 (yön. Damien Leone) 6/10

2016 yılında sessiz sedasız bir şekilde gelip giden Terrifier filmi, korkuseverler arasında kült bir film olma yolunda ilerleyince David Howard Thornton’un ustalıkla canlandırdığı “art the clown” karakterinin ikinci filmini izleyeceğimiz çok açıktı. Ancak ikinci film bence övüldüğü kadar iyi bir film değil. En başta oldukça uzun süresi ve sündürülen hikayesi sebebiyle izleyicileri yoran bir film. Fakat Damien Leone’u tebrik etmeden de geçemeyeceğim. Kendisi tam bir sinema emektarı. Filmin her yerinde kendisi var. Yönetmen, senarist, kurgucu ve makyaj sanatçısı… Zaten filmde gördüğümüz makyajların olağanüstü bir çalışmanın ürünü olduğu belliydi. Ayrıca kendisinin 80’ler Amerikan korku sinemasına olan hayranlığından ötürü de korku filmleri çekmeye devam etmesini arzuluyoruz.

11) Pahanhautoja (yön. Hanna Bergholm) 6/10

Listedeki farklı ülke sinemalarından bir diğer örnek de İngilizce ismiyle “Hatching” filmi. Finlandiya sinemasından çıkan bu film, tam bir guguk kuşu hikayesi aslında. Bir gün ormanlık alanda bir kuş yumurtası bulan 12 yaşındaki Tinja, ailesinden gizli şekilde bu yumurtayı odasında koruyup kollamaya başlar. Ancak yumurtanın içinden çıkacak olan şey ona, ailesine ve etrafındakilere pek huzur vermeyecektir.

10) Hellraiser (yön. David Bruckner) 6/10

Clive Barker tarafından 1987 yılında yazılıp yönetilen ve günümüzde bir İngiliz korku klasiği olarak kabul edilen “Hellraiser” filmi, 2022 yılında sil baştan (reboot) yeniden çekildi. 1987 yılında vizyona girmiş olan orijinal film içerdiği kanlı ve şiddet dolu sahneleriyle hatırı sayılır bir izleyici kitlesi yakalamıştı. 2022 yılında çekilen film ise en az orijinali kadar kanlı olmayı başarıyor. Ancak cesaret konusunda geride kaldığını söylemeliyim. Bu yıl vizyona giren “Hellraiser” kesinlikle kötü bir film değil. Ancak çok iyi olduğunu söylememiz de pek mümkün görünmüyor.

9) Pearl (yön. Ti West) 6,5/10

Yönetmenin “X” filminden sonra çektiği ama “X” filminin öncesini anlattığı ve Mia Goth ile birlikte yazdığı “Pearl” filmi, “X” filmine göre daha oturaklı bir slasher filmi. Özellikle Mia Goth’un muhteşem performansı filmi tek başına alıp götürmeyi başarmış. “X” filminde bitmek bilmeyen doyumuna şaşırıp kaldığımız “Pearl” karakterinin nasıl o hale dönüştüğünü bu filmde net bir şekilde görüyoruz. Bu arada, ilerleyen zamanlarda “Maxxxine” filmi ile bu ikili tekrar bir araya gelecek.

8) The Black Phone (yön. Scott Derrickson) 6,5/10

Filmin imdb künyesinde 2021 yılı yazması sizi yanıltmasın. Film, 2021 yılı sonlarında birkaç festivalde gösterildiği için filmin künyesinde 2021 yılı yazıyor. Normalde film tüm dünyada 2022 yılında vizyona girdi ve bu yüzden filmin bu senenin listelerinde yer almasında bir sakınca yok. Bu arada filmin işlediği konuya oldukça dini bir yönden yaklaştığını belirtmek istiyorum. Oldukça muhafazakar bir korku filmi. Korku filmleri zaten kendi içinde muhafazakardırlar ancak bu film dini ve inancı baya ön planda tutmuş. Bunun filme bir zarar verdiğini ise düşünmüyorum. Filmin oldukça heyecanlı ve ürkütücü olması filmi gözümde iyi yapmaya yetiyor benim için.

7) X (yön. Ti West) 6,5/10

Bu sene beklentilerin altında kalan bir film varsa o da “auteur” korku yönetmeni olan Ti West’in çektiği “X” filmi oldu. Film, eleştirmenlerden o kadar abartılı övgüler aldı ki bizler de izleyeceklerimiz karşısında mest olacağımızı sandık. “X” kesinlikle kötü bir film değil ve bence bu listede olmayı da sonuna kadar hak ediyor. Özellikle yaşlılar konusunda tabuları yıkan bir tavır takınması her anlamda cesurca bir yaklaşım. Fakat eleştirmenlerin övdüğü kadar çığır açıcı bir korku filmi kesinlikle değil.

6) Smile (yön. Parker Finn) 6,5/10

“Smile”, 17 milyon dolarlık bütçesine rağmen tüm dünyada yaklaşık 200 milyon dolar hasılat elde ederek bu senenin en çok kazandıran korku filmlerinden biri olmayı başardı. Hem seyirci hem de eleştirmenlerden de geçer not alan film, her anlamda saf bir korku filmi olmayı başarıyor. Ancak, bu haliyle korku türüne çok büyük katkılar verebilecek bir film değil. Çok fazla etkilendiği It Follows (2014) filmiyle kıyaslamak ise mümkün değil. Yine de böylesi saf korku filmleri izlemeyi özlediğimi de söylemeden geçemeyeceğim.

5) Nope (yön. Jordan Peele) 7/10

Vizyona girdikten sonra “Nope” filminin korku türüne girip giremeyeceği tartışma konusu olsa da “Nope”, canavar alt türüne ait gerçek anlamda tam bir korku filmi. Özellikle Türk seyircisi tarafından filmin beklentileri pek karşılamadığını yapılan yorumlardan görebiliyorum; ancak Jordan Peele, bence hala bazı klişeleri ters düz etmeyi başarması sayesinde umut vaat etmeye devam ediyor.

4) Bodies Bodies Bodies (yön. Halina Reijn) 7/10

Bu senenin en eğlenceli korku filmi ise bir kadın yönetmenin elinden çıktı. Eğlenceli demem sizi şaşırtmasın. Filmin ilk yarım saatinin ardından sizi gerilim ve korku dolu anlar bekliyor olacak. Ancak filmin son sahnesini görmenizle birlikte yüzünüzde kocaman bir gülümseme oluşacağına adım kadar eminim. Benim gibi “Scream” tarzında “katil kim” temalı korku filmlerini ve bu bağlamda “slasher” alt türünde çekilmiş korku filmlerine bayılıyorsanız bu film tam size göre.

3) Barbarian (yön. Zach Cregger) 7/10

Yurt dışından aldığı olağanüstü övgülerin ardından korku türünü kökünden sarsacak bir film bekliyorduk. Fakat böylesi sarsıcı bir korku filmiyle karşılaşmadık. Yine de bu demek değil ki “barbarian” kötü bir korku filmi. Tam tersi; iyi bir film, hatta gerilim dolu ilk yarısıyla muazzam bir korku filmi. Ancak film ne yazık ki sırrını ifşa etmesinin ve zirve noktasını filmin ortalarında yakalamasının ardından sonlara doğru büyük ölçüde kan kaybediyor. Ne olursa olsun filmin ilk yarısında uyandırdığı merak duygusu için bile “barbarian” hakkındaki övgüleri kısmen de olsa hak ediyor.

2) Scream (yön. Matt Bettinelli ve Tyler Gillett) 7/10

Beni bu senenin daha başında en çok şaşırtmayı başaran korku filmi ise serinin beşinci filminden beklenmeyecek kadar iyi olan “Scream 5” ya da resmi adıyla “Scream” oldu. Ancak konu “Scream” olunca objektif olmam da ne yazık ki pek mümkün değil. Bir “Scream” serisi hayranı olarak bu filmin yapmaya çalıştıkları beni tatmin etti. Özellikle de eski filmlerden gelen kahramanlara sırtını çok fazla dayamadan filmin kendine ayrı bir yol çizmeye çalışması ve geçmişe de saygı duruşunda bulunmaya devam etmesi, filmi benim gözümde değerli kılmaya yetti de arttı bile.

1) Deadstream (yön. Joseph Winter ve Vanessa Winter) 8/10

Joseph ve Vanessa Winter ikilisinin birlikte yazıp yönettiği ilk uzun metraj denemeleri olan “Deadstream” filmi kesinlikle bu senenin en iyi korku-komedi örneği. “Evil Dead” serisine saygı duruşu niteliğinde olan bu filmi mutlaka izleyin derim. Shawn Ruddy isimli bir “youtuber”, çektiği videoların birinde evsiz bir adamın yaralanmasına sebep olduğundan kaybettiği sponsorlarını geri kazanmak için perili bir evde tek gecelik canlı yayın yapmaya karar verir. Ancak onu bu evde Mildred Pratt isminde oldukça kötücül bir ruh beklemektedir.

Köşe Yazıları

Gladyatör 2 Film Yorumları! Gladyatör 2 İzlenir mi?

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Gladyatör 2 filmini Filmin Adı Ne Kanka ev sahipliğinde World Cinezone sinema salonlarında vizyondan üç gün önce izledik.

World Cinezone’un Kokteyli ve Ev Sahipliği Üst Düzeydi. World Cinezone ve Filmin Adı Ne Kanka’ya Teşekkürler

Harika bir akşamdı World Cinezone sinemaları usta bir şefin hazırladığı özel bir menüyü kokteyl sırasında bize sundu ve çok keyifli bir başlangıç yaptık.

World Cinezone‘da Lazer IMAX teknolojisi ile Mutlaka Tanışın

Ve sonrasında Gladyatör 2 filmini teknolojinin geldiği son nokta olan Lazer IMAX teknolojisi ile izledik. Görüntü kalitesi ve ses harikaydı.Film öncesinde bize özel yirmi dakikalık bir sunum izlettiler ve mevcut IMAX teknolojisi ile şu anki bu 4K Lazer IMAX teknolojisi arasındaki görüntü kalite farkını da çok net şekilde görmüş olduk.

Gladyatör 2 Ne Anlatıyor?

Filme gelecek olursak 2,5 saatlik uzun süresine rağmen aslında film çok ilginç şekilde yönetmenin anlatmak istediklerine göre çok hızlandırılmış gibi kaldı. Örneğin beş veya altı kez hikayenin farklı dönüm noktalarında filmdeki çeşitli karakterler veya halk karşı karşıya kaldıkları durumu çok çabuk kabullenip hikayenin bir sonraki evresine geçmemizi sağladılar. Neden bu kadar çabuk kabullendiklerine anlam veremedim. Siz de izlediğinizde muhtemelen bana hak vereceksiniz özellikle Hanno ile Lucilla arasındaki iki konuşma arasında neredeyse bir günlük fark var ama ikinci karşılaşmalarında Hanno’yu bir anda her şeyi kabullenmiş olarak izliyoruz.

Gladyatör ve Gladyatör 2 Karşılaştırması

Bunun yanı sıra tabii ki ilk filmin efsane mertebesinde olması bu filmin işini çok zorlaştırıyordu ki öyle de oldu film kaliteli görsellere, iyi aksiyon sahnelerine detaylı sahne çekimlerine sahip iyi bir aksiyon filmi olarak karşımıza çıkıyor, ilk film gibi efsane mertebesine erişemiyor. Ve ilk filmden benzerlikler (aslında onun sebebi Maximus’un yaptıklarının karakterimizin hafızasında olması) var. Hikayenin benzerliklerini bir kenara bırakırsak film müziklerinde de birebir aynı şarkıların kullanılması ilginç olmuş.

Gladyatör 2’den Aklımda Kalanlar

Film içerisinde en çok dikkatimi çeken karakterler ise ikiz imparatorları oynayan oyuncuların çizdikleri tuhaf, sarkastik, dengesiz karakterlerdi. Filmden aklımda en çok kalan nedir diye sorsanız onları söylerim. Bunun yanı sıra Denzel Washington’ın canlandırdığı karakterin yaptıkları beni hayal kırıklığına uğratırken başrol oyuncusu Paul Mescal ise bazı sahnelerde o sahnenin duygusunu çok iyi verirken bazı sahnelerde ise tutuk kalmış gibiydi. Buna anlam veremedim. E tabii ki Russell Crowe’un ilk filmdeki performansı da akıllarımıza öyle bir kazınmıştı ki gerçekten onun üstüne çıkmak için oskarlık performans gerekiyordu.

Gladyatör 2 İçin Son Söz

Gladyatör’ün bu hafta sonu izlenecek en iyi film olduğunu da hatırlatmalıyım. Özellikle Lazer IMAX‘te ya da en kötü ihtimalle IMAX salonda izlerseniz büyük keyif alırsınız.

Şimdiden İyi Seyirler

Tolga Yiğit

Devamını Okuyun

Köşe Yazıları

Dune: Prophecy Dizisi, Karakter Derinliği ve Gizemle Başladı

Yayınlandı

on

Radio Mood App

Dune evrenine yeni bir soluk getiren Dune: Prophecy dizisinin ilk bölümünü bugün yapılan özel prömiyerle izledik.

BATUHAN ŞAFAK

Dune serisinin evreninde geçen ve özellikle Bene Gesserit kardeşliğine odaklanan dizi, karanlık atmosferi ve güçlü karakter derinliğiyle dikkat çekti.

Bene Gesserit, zihin ve beden üzerinde mutlak kontrol sağlayabilen, sıradışı yeteneklere sahip bir kadınlar grubudur. Dune: Prophecy, bu grup üyelerinin, insanlık üzerinde uzun vadeli etki yaratacak planlarını nasıl şekillendirdiklerini ve bu güç mücadelesinin ardındaki gizemi keşfeden bir hikaye sunuyor. Dizinin ilk bölümü, izleyicileri derinlemesine bir evrene sokarak, karakterlerin içsel çatışmalarını ve yönetebilecekleri güçleri gözler önüne seriyor.

Büyük bir Dune film serisinin ve kitaplarının hayranı olarak, dizinin atmosferinin orijinal eserin karanlık ve derin yapısına sadık kalması, kitabın hayranlarını memnun edecek bir detay olarak öne çıkıyor. Dune: Prophecy, Bene Gesserit’in güçleriyle insanlık tarihi üzerindeki etkilerini sorgularken, izleyiciyi aynı zamanda Herbert’ın evrenindeki karmaşık politik ve felsefi yapılarla da tanıştırıyor.

Dizinin görsel atmosferi, Dune evrenine ait ikonik manzaraları ve teknolojiyi etkileyici bir şekilde yansıtıyor.

Dune evreninin derinliklerine inen bu yeni dizi, hem eski hayranları hem de yeni izleyiciler için benzersiz bir deneyim sunuyor.

Dizinin ilerleyen bölümleri, Bene Gesserit’in uzun vadeli planlarını ve bu karanlık gücün insanlık üzerindeki etkilerini daha da derinlemesine inceleyecek gibi duruyor. Dune evrenine olan ilgisiyle tanınan izleyiciler, şimdiden dizinin gelecekteki bölümleri için sabırsızlanıyor. İlk bölüm sadece Blu Tv‘de 18 Kasım günü geliyor.

Batuhan (a.k.a. Bengeekstan) Şafak

Devamını Okuyun

Köşe Yazıları

Gladyatör 2: IMAX Lazer Deneyimiyle Efsanenin Geri Dönüşü | Film İnceleme

Gladyatör 2 Filminin Yorumları Spoilersız Olarak Yazımızda Siiz Bekliyor. En Çok Merak Edilen “Gladyatör 2 İlk Filme Göre Nasıl Olmuş? ” Sorusunun Cevabını da bulacaksınız.

Yayınlandı

on

Radio Mood App

Vizyonundan 3 gün önce gerçekleşen Gladyatör 2 filminin özel gösterimi, yalnızca filmi değil, aynı zamanda Türkiye’de ilk kez IMAX Lazer teknolojisini deneyimleme fırsatını da sundu. Yıllardır sinemaya gitmiş olmamıza rağmen, bu teknoloji farkıyla gerçekten “gerçek sinema” deneyiminin ne olduğunu yeniden keşfettik. IMAX lazer, ses ve görsel kalitesiyle daha önceki IMAX deneyimlerinden çok daha üstün bir performans sunuyor. Görüntülerdeki canlılık ve derinlik, sahneleri daha etkileyici ve sürükleyici hale getirirken, ses kalitesinin yüksek çözünürlükteki detayları, her anı hissedilir kıldı.

Gladyatör 2 Özel Gösterimi – Filmin Adı Ne Kanka ve Batuhan (a.k.a. Bengeekstan) Şafak

Gladyatör 2 Film Konusu ve Hikaye Akışı Nasıldı?

Gladyatör 2’nin hikayesi, ilk filmdeki kahramanımız Maximus’un izinden giden Hanno’nun üzerine odaklanıyor. Hanno, imparatorluk tarafından yalnızca halkı eğlendirmek için arenada ölüm kalım savaşlarına zorlanmaktadır. Ancak Hanno, öfkesini dizginleyemeyen bir savaşçı olarak, Roma İmparatorluğu’nu sarsacak bir darbe için harekete geçmeye karar verir. En büyük düşmanı olarak gördüğü adamdan intikam almak gibi kişisel bir motivasyonu da olan Hanno, kendi savaşını verdiği arenada, izleyicilere bir güç ve intikam hikayesi sunuyor. Esas soru ise Hanno’nun geçmişinde saklı olan sırrın ne oldu?

Gladyatör 2 Filmininde Performanslar, Yorum ve Genel Değerlendirme

Filmi değerlendirirken, özellikle başrol oyuncusu Paul Mescal’ın performansı bende karmaşık bir izlenim bıraktı. Bazı sahnelerde etkileyici bir performans sergilerken, bazı anlarda duygusal geçişlerde yetersiz kaldı. İlk filme kıyasla, Gladyatör 2’nin genel atmosferi ve hikayesi beklenen düzeye ulaşamasa da, aksiyon ve savaş sahnelerindeki gerçekçilikle izleyicileri bir nebze tatmin edebiliyor. Yine de Gladyatör efsanesinin ilk filminin gölgesinde kalan bir devam filmi olarak akılda kalacak.

Gladyatör 2 Neden İzlenir?

Sonuç olarak, Gladyatör 2 yine de vakit ayırmaya değer bir yapım; özellikle IMAX Lazer deneyimiyle filmi görsel bir şölen haline getiren bu özel gösterim, filmden bağımsız olarak bile unutulmaz bir sinema deneyimi sunuyor.

Batuhan (a.k.a. Bengeekstan) Şafak

Devamını Okuyun

Köşe Yazıları

The Penguin Dizi Yorumları Penguen Neden İzlenir?

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

HBO’nun yeni süperstar dizisi ülkemizde de Amerika yayının saatler sonrasında hem de Türkçe dublajlı olarak BluTV‘de yayınlanan The Penguin sekizinci bölümüyle final yaptı. The Batman filminde tanıştığımız ve Colin Farrell‘ın canlandırdığı Penguen kendine has hikayesi ve Colin Farrell ve diğer başrol oyuncusu Cristin Milioti‘nin resitalleri karşımıza çıktı.

Colin Farrell (Penguin/Oz Cobb) ve Cristin Milioti (Sofia Falcone) – HBO Dizisi The Penguin’de

Dizi aslında günümde geçmesine (örneğin herkes son model iPhone falan kullanıyor 🙂 rağmen yapımcı Lauren LeFranc ve özellikle yönetmen Craig Zobel harika bir atmosfer yaratarak kendinizi 70’li, 80’li yıllarda hissetmenizi sağlayacak görselliği yakalamışlar ve bunu sizi rahatsız etmeyen bir anlatımla başarıyorlar. Bunda müziklerin seçiminin de çok etkisi var.

Penguen Suların Yıktığı Gotham’da Yükselecek mi?

DC’nin yeni Batman serisinin başlangıç filmi The Batman’de yeni Batman olarak Robert Pattinson’ı izlediğimiz gibi uzun yıllar sonra kötü adam Penguen’de Batman filmine dönüş yapmıştı. Ama ilk filmde biraz arka planda kalan bir rolde karşımıza çıkan Penguen HBO’nun süprizi ile The Batman sonrası kendi solo hikayesi ve 8 bölümlük dizisi ile hikayesinin derinine ve travmalarına inmemizi sağladı. Aslında WB Discovery ve HBO 2022’deki ilk Batman filmi ile 2026 yılında vizyona girecek olan ikinci filmin arasında güzel bir hikaye geliştirmiş oldu. İlk filmde arka planda kalan Penguen’in yaşananlar sonrası Gotham City’deki güç savaşında arada kalışı ve savaştan tüm gücü alarak çıkmaya çalışmasını anlatıyor. Ancak çok çok sert rakipleri ve engelleri var.

The Penguin Gotham Şehrinde Güç Savaşının İçinde

The Batman filminde biraz arka planda kalmış olmasına rağmen bu dizi ile birlikte ikinci film öncesi Gotham City’de nasıl bir güç savaşı verildiğini ve Oz Cobb’un yani Penguen’in bu savaş içersindeki rolünü izliyoruz. Dizide Penguen’e kimi zaman kaypaklığı, iki yüzlülüğü ve aldatmacaları yüzünden kızarken kimi zaman da içten içe hayatındaki arka plan konuları yüzünden üzülüyor sempati duyuyorsunuz. Ama en nihayetinde Oz tüm dizi boyunca yine Penguenliğini yapıyor 🙂

The Penguin 8. Bölüm Etkileyiciydi

Son bölümde küçük küçük üç tane sürpriz olması hoştu. Spoiler vermeden üçü için de Batman filminden küçük işaretler desem şimdilik yeterli olacaktır. Özellikle son anda gelen bir siyah mektup çok dikkat çekiciydi.

ikinci film öncesinde Penguenin artık Batman için gerçekten çok güçlü ve tüm kötülüğü ile ciddi bir düşman olacak mı? Yoksa bu zidideki hikayesi ile düşecek mi? Kısacası dizideki güç mücadelesini kazanıp kazanmayacağını bu sekiz bölümlük mini dizi ile seyretmek beklediğimden çok daha yüksek bir performans gördüğüm için iyi oldu.

The Penguin / Penguen Dizisi İçin Son Söz

BluTV‘de yayınlanan Penguen dizisi bu sonbaharın en sağlam televizyon dizilerinden birisi olmuş. Batman filmlerini seviyorsanız, çizgi romanların hayranıysanız ve karanlık atmosferli suç hikayelerini seviyorsanız muhakkak BluTV den The Penguin dizisini izleyin kaçırmayın.

Şimdiden İyi Seyirler

Tolga Yiğit

The Batman Film Yorumunu İzleyin

Devamını Okuyun
Reklam

En Çok Okunanlar