Bizimle iletişim kur

Köşe Yazıları

2022 Yılının En İyi Korku Filmleri

Yayınlandı

on

Radio Mood App

Pandemi ile boğuşulan 2020 ve 2021 yıllarının ardından sonunda doyasıya korku filmi izleyebildik. 2022 yılı, iki kayıp yılın ardından biz korkuseverlere ilaç gibi geldi. Çok sayıda korku filminin vizyona girdiği bu dönemde hem şaşırtıcı başarılar hem de düş kırıklıkları yaşandı. “Deadstream” gibi düşük bütçeli filmler olumlu anlamda bizleri şaşırtırken; “Halloween Ends” gibi büyük işler ise çok büyük hayal kırıklıklarına yol açtı. Listeye geçmeden önce şunu da belirtmekte fayda görüyorum. Bu yıl, ne yazık ki korku türünü derinden sarsacak bir filme rast gelmedik. O yüzden listeden böyle bir beklentiniz olmasın. Zaten bu tarz korku filmlerinden beş yılda bir birkaç tane anca gelir. En son Ari Aster, `Hereditary` (2018) filmiyle böylesi bir filme imza atmıştı. Ondan sonra da böyle bir filme hala denk gelemedik.

15) Orphan First Kill (yön. William Brent Bell) 5,5/10

İlk filmin hem seyirciler hem de eleştirmenler tarafından beğenilmesinin ardından uzun bir süreden sonra filmin devamı (daha doğrusu prequel) da çekildi. Ancak filmde Esther karakterini 13 yıllık bir zaman diliminden sonra bile yine Isabelle Fuhrman’ın canlandırabiliyor oluşu da bu oyuncunun sahip olduğu genlerin mucizesi olsa gerek. Fakat ilk filmin öncesini anlatmayı vaat eden bu film, ilk filmdeki benzer şok edici sürprizi (twist) yakalayabilmek adına tuhaf yöntemlere başvurmuş. Başlarda işe yarayan bu sürpriz, sonlara doğru sünmeye başlıyor. Yine de ilk filmi sevenlerin izlemesini tavsiye ederim.

14) Moloch (yön. Nico Van Den Brink) 6/10

Reklam

Listede farklı ülkelerden de korku filmlerinin olmasına gayret gösterdim. Genelde bu tarz listelerde Amerikan korku filmlerinin egemenliği söz konusu oluyor. Çünkü bir senede en çok filmi onlar çekiyor. Bu sene Hollanda’dan bir korku filmini de bu amaçla listeye eklemek istedim. Bir halk masalından türetilen ve eski zamanlarda çocukların kurban edildiği bir ilah olduğuna inanılan “Moloch” isimli tanrıdan esinlenen film, tam bir Avrupa tarzı korku filmi. “Moloch”, oldukça yavaş olan temposu yüzünden sizi sıkabilse de bu senenin bir kez olsun şans verilmesi gerektiğini düşündüğüm korku filmlerinden biri.

13) Incantation (yön. Kevin Ko) 6/10

Tayvan sineması son zamanlarda özellikle korku türünde hatırı sayılır işlere imza atıyor. “Found footage” (buluntu) alt türünde çekilmiş olan “Incantation” filmi de bunun son örneklerinden biri. Aslında çok daha iyi bir korku filmi de olabilirmiş. Oldukça dağınık ilerleyen ve anlamamız için pek çaba harcamayan konusu yüzünden güç kaybediyor. Hâlbuki elindeki potansiyeli daha iyi kullanabilseydi bu yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaması için önünde hiçbir engel yoktu.

12) Terrifier 2 (yön. Damien Leone) 6/10

2016 yılında sessiz sedasız bir şekilde gelip giden Terrifier filmi, korkuseverler arasında kült bir film olma yolunda ilerleyince David Howard Thornton’un ustalıkla canlandırdığı “art the clown” karakterinin ikinci filmini izleyeceğimiz çok açıktı. Ancak ikinci film bence övüldüğü kadar iyi bir film değil. En başta oldukça uzun süresi ve sündürülen hikayesi sebebiyle izleyicileri yoran bir film. Fakat Damien Leone’u tebrik etmeden de geçemeyeceğim. Kendisi tam bir sinema emektarı. Filmin her yerinde kendisi var. Yönetmen, senarist, kurgucu ve makyaj sanatçısı… Zaten filmde gördüğümüz makyajların olağanüstü bir çalışmanın ürünü olduğu belliydi. Ayrıca kendisinin 80’ler Amerikan korku sinemasına olan hayranlığından ötürü de korku filmleri çekmeye devam etmesini arzuluyoruz.

Reklam

11) Pahanhautoja (yön. Hanna Bergholm) 6/10

Listedeki farklı ülke sinemalarından bir diğer örnek de İngilizce ismiyle “Hatching” filmi. Finlandiya sinemasından çıkan bu film, tam bir guguk kuşu hikayesi aslında. Bir gün ormanlık alanda bir kuş yumurtası bulan 12 yaşındaki Tinja, ailesinden gizli şekilde bu yumurtayı odasında koruyup kollamaya başlar. Ancak yumurtanın içinden çıkacak olan şey ona, ailesine ve etrafındakilere pek huzur vermeyecektir.

10) Hellraiser (yön. David Bruckner) 6/10

Clive Barker tarafından 1987 yılında yazılıp yönetilen ve günümüzde bir İngiliz korku klasiği olarak kabul edilen “Hellraiser” filmi, 2022 yılında sil baştan (reboot) yeniden çekildi. 1987 yılında vizyona girmiş olan orijinal film içerdiği kanlı ve şiddet dolu sahneleriyle hatırı sayılır bir izleyici kitlesi yakalamıştı. 2022 yılında çekilen film ise en az orijinali kadar kanlı olmayı başarıyor. Ancak cesaret konusunda geride kaldığını söylemeliyim. Bu yıl vizyona giren “Hellraiser” kesinlikle kötü bir film değil. Ancak çok iyi olduğunu söylememiz de pek mümkün görünmüyor.

9) Pearl (yön. Ti West) 6,5/10

Reklam

Yönetmenin “X” filminden sonra çektiği ama “X” filminin öncesini anlattığı ve Mia Goth ile birlikte yazdığı “Pearl” filmi, “X” filmine göre daha oturaklı bir slasher filmi. Özellikle Mia Goth’un muhteşem performansı filmi tek başına alıp götürmeyi başarmış. “X” filminde bitmek bilmeyen doyumuna şaşırıp kaldığımız “Pearl” karakterinin nasıl o hale dönüştüğünü bu filmde net bir şekilde görüyoruz. Bu arada, ilerleyen zamanlarda “Maxxxine” filmi ile bu ikili tekrar bir araya gelecek.

8) The Black Phone (yön. Scott Derrickson) 6,5/10

Filmin imdb künyesinde 2021 yılı yazması sizi yanıltmasın. Film, 2021 yılı sonlarında birkaç festivalde gösterildiği için filmin künyesinde 2021 yılı yazıyor. Normalde film tüm dünyada 2022 yılında vizyona girdi ve bu yüzden filmin bu senenin listelerinde yer almasında bir sakınca yok. Bu arada filmin işlediği konuya oldukça dini bir yönden yaklaştığını belirtmek istiyorum. Oldukça muhafazakar bir korku filmi. Korku filmleri zaten kendi içinde muhafazakardırlar ancak bu film dini ve inancı baya ön planda tutmuş. Bunun filme bir zarar verdiğini ise düşünmüyorum. Filmin oldukça heyecanlı ve ürkütücü olması filmi gözümde iyi yapmaya yetiyor benim için.

7) X (yön. Ti West) 6,5/10

Bu sene beklentilerin altında kalan bir film varsa o da “auteur” korku yönetmeni olan Ti West’in çektiği “X” filmi oldu. Film, eleştirmenlerden o kadar abartılı övgüler aldı ki bizler de izleyeceklerimiz karşısında mest olacağımızı sandık. “X” kesinlikle kötü bir film değil ve bence bu listede olmayı da sonuna kadar hak ediyor. Özellikle yaşlılar konusunda tabuları yıkan bir tavır takınması her anlamda cesurca bir yaklaşım. Fakat eleştirmenlerin övdüğü kadar çığır açıcı bir korku filmi kesinlikle değil.

Reklam

6) Smile (yön. Parker Finn) 6,5/10

“Smile”, 17 milyon dolarlık bütçesine rağmen tüm dünyada yaklaşık 200 milyon dolar hasılat elde ederek bu senenin en çok kazandıran korku filmlerinden biri olmayı başardı. Hem seyirci hem de eleştirmenlerden de geçer not alan film, her anlamda saf bir korku filmi olmayı başarıyor. Ancak, bu haliyle korku türüne çok büyük katkılar verebilecek bir film değil. Çok fazla etkilendiği It Follows (2014) filmiyle kıyaslamak ise mümkün değil. Yine de böylesi saf korku filmleri izlemeyi özlediğimi de söylemeden geçemeyeceğim.

5) Nope (yön. Jordan Peele) 7/10

Vizyona girdikten sonra “Nope” filminin korku türüne girip giremeyeceği tartışma konusu olsa da “Nope”, canavar alt türüne ait gerçek anlamda tam bir korku filmi. Özellikle Türk seyircisi tarafından filmin beklentileri pek karşılamadığını yapılan yorumlardan görebiliyorum; ancak Jordan Peele, bence hala bazı klişeleri ters düz etmeyi başarması sayesinde umut vaat etmeye devam ediyor.

4) Bodies Bodies Bodies (yön. Halina Reijn) 7/10

Reklam

Bu senenin en eğlenceli korku filmi ise bir kadın yönetmenin elinden çıktı. Eğlenceli demem sizi şaşırtmasın. Filmin ilk yarım saatinin ardından sizi gerilim ve korku dolu anlar bekliyor olacak. Ancak filmin son sahnesini görmenizle birlikte yüzünüzde kocaman bir gülümseme oluşacağına adım kadar eminim. Benim gibi “Scream” tarzında “katil kim” temalı korku filmlerini ve bu bağlamda “slasher” alt türünde çekilmiş korku filmlerine bayılıyorsanız bu film tam size göre.

3) Barbarian (yön. Zach Cregger) 7/10

Yurt dışından aldığı olağanüstü övgülerin ardından korku türünü kökünden sarsacak bir film bekliyorduk. Fakat böylesi sarsıcı bir korku filmiyle karşılaşmadık. Yine de bu demek değil ki “barbarian” kötü bir korku filmi. Tam tersi; iyi bir film, hatta gerilim dolu ilk yarısıyla muazzam bir korku filmi. Ancak film ne yazık ki sırrını ifşa etmesinin ve zirve noktasını filmin ortalarında yakalamasının ardından sonlara doğru büyük ölçüde kan kaybediyor. Ne olursa olsun filmin ilk yarısında uyandırdığı merak duygusu için bile “barbarian” hakkındaki övgüleri kısmen de olsa hak ediyor.

2) Scream (yön. Matt Bettinelli ve Tyler Gillett) 7/10

Beni bu senenin daha başında en çok şaşırtmayı başaran korku filmi ise serinin beşinci filminden beklenmeyecek kadar iyi olan “Scream 5” ya da resmi adıyla “Scream” oldu. Ancak konu “Scream” olunca objektif olmam da ne yazık ki pek mümkün değil. Bir “Scream” serisi hayranı olarak bu filmin yapmaya çalıştıkları beni tatmin etti. Özellikle de eski filmlerden gelen kahramanlara sırtını çok fazla dayamadan filmin kendine ayrı bir yol çizmeye çalışması ve geçmişe de saygı duruşunda bulunmaya devam etmesi, filmi benim gözümde değerli kılmaya yetti de arttı bile.

Reklam

1) Deadstream (yön. Joseph Winter ve Vanessa Winter) 8/10

Joseph ve Vanessa Winter ikilisinin birlikte yazıp yönettiği ilk uzun metraj denemeleri olan “Deadstream” filmi kesinlikle bu senenin en iyi korku-komedi örneği. “Evil Dead” serisine saygı duruşu niteliğinde olan bu filmi mutlaka izleyin derim. Shawn Ruddy isimli bir “youtuber”, çektiği videoların birinde evsiz bir adamın yaralanmasına sebep olduğundan kaybettiği sponsorlarını geri kazanmak için perili bir evde tek gecelik canlı yayın yapmaya karar verir. Ancak onu bu evde Mildred Pratt isminde oldukça kötücül bir ruh beklemektedir.

Köşe Yazıları

“Şans Eseri” / Coup de Chance Film Yorumları

Woody Allen’ın yeni filmi uzun kariyerinin ilk Fransızca filmi özelliğini de taşıyan Şans Eseri / Coup de Chance isimli yapım vizyona girdi. Peki izlemeye değer mi?

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

“Şans Eseri” filmi ilginç şekilde bu yıl daha önce izlediğimiz Fransız yapımı “Narsistle Aşk” filmini hatırlatıyor. Birebir olmasa da filmin ilk yarısı neredeyse aynı. Meslekler, isimler, tanışma hikayeleri farkı dışında ana fikir tümüyle aynı. Hatta yetmiyor “Narsistle Aşk”da başroldeki kocayı canlandıran Melvil Poupaud “Şans Eseri” filminde de yine kıskanç ve baskıcı koca rolünde karşımıza çıkıyor. Yukarıda da bahsettiğim gibi meslekler ve bu insanların tanışma hikayeleri farklı. Hatta iki filmde de çiftleri baş kadın karakterin annesi ziyaret ediyor.

Woody Allen Ne Yapmak İstemektedir?

Yönetmenin “Şans Eseri” filminin ilk yarısındaki benzerlikleri aslında ikinci bölümde de bitmiyor. Bu kez de kendi filmi “Scoop” ile benzerlikler görüyorsunuz. Baş karakterimiz Fanny’nin annesi bu bölümde Scoop’da Woody Allen’ın canlandırdığı ve araştırmasında Scarlett Johanson’a yardım eden Sid Waterman rolüne bürünüyor. Evet “Şans Eseri” filminde Fanny’nin annesi bir nevi Scoop filmde Woody Allen’ın Sid Waterman’ına dönüşüyor.

Sanırım Woody Allen “Narsistle Aşk” filmini izleyip Melvil Poupaud’ın da oyunculuk performansını beğenmiş ama hem oyuncunun performansının hem de hikayenin zayıf kaldığını düşünüp bu ana fikri kendi eski filmi Scoop’a eklemeye karar vermiş. 😊 Gerçi bu sadece benim bilgiye dayanmayan tahminim.

Şans Eseri / Coup de Chance Filmi İzlenir mi?

Lafı uzatmadan yazayım Deappool ve Wolverine’in vizyona girdiği haftada vizyona giren “Şans Eseri” filmi eğer Deadpool’cu ya da Wolverine’ci değilseniz ilginizi çekebilir. Woody Allen’ın en iyi filmlerinden olmadığını bilerek ve filmin ikinci yarısında bir suç-polisiye filme döndüğünü bilerek gitmenizde fayda var. Hatta filmin bu ikinci bölümü benim için daha cazip gibiydi. Hem Narsistle Aşk hem de Scoop’u izlediyseniz bu filmi de izlemek kıyaslama yapmak anlamında büyük fırsat yaratacak.

Reklam

Şimdiden İyi Seyirler

Tolga Yiğit

Devamını Okuyun

Köşe Yazıları

Deadpool & Wolverine İle İlgili Eleştirmenler İkiye Bölündü

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Disney yakın zamanda hayranları için Deadpool & Wolverine’in 35 dakikalık bölümünü yayınladı ve hayranlar filmi çok beğendi , hatta ilk tepkilerde “Marvel’ın şimdiye kadarki en komik filmi” olduğunu söylediler…

Filmin New York’taki galasının ardından eleştirmenlerin eline geçmesiyle birlikte, ilk tepkiler ne kadar doğru?

Bu sabah itibarıyla dünya çapındaki eleştirmenlerin çoğunluğu tarafından izlendi, dolayısıyla daha fazla erken tepki geliyor ve fikir birliğinin ne olduğunu söylemek zor.

Reklam

Next Best Picture’dan Matt Neglia filmi “MCU’nun acilen ihtiyaç duyduğu güçlendirici bir hamle” olarak tanımladı.

Dempsey Pillot da onlarla aynı fikirde ve filmi “zamanlar boyunca hatırlanacak bir yolculuk komedisi” olarak niteledi. Mamas Geeky’den Tessa Smith ise filmin “yüzünde kocaman bir gülümseme bıraktığını ve hatta gözyaşlarına boğduğunu” söyledi.

Filmin galasından gelen övgü dolu sözlerin yanı sıra, bazı eleştirmenlerin de filmin tarzı ve aksiyonuyla ilgili söyleyecekleri var.

Rendy Jones, “Shawn Levy Spotify’dan çıkıp tutarlı bir aksiyon yönetemiyor gibi görünüyor! Bazen tam anlamıyla utanç verici” dedi ve Jacob Kleinman da katılarak, “görsel olarak bu film çok soluk görünüyor. Loki’nin Mad Max ile tanışması gibi, ancak tüm renk ve stilden yoksun.” diye ekledi.

Bazı eleştirmenler daha da ileri gitti.

Reklam

Robert Daniels, Deadpool & Wolverine’i “yılın en kötü yapılmış filmlerinden biri” olarak nitelerken, William Bibbiani ise filmi “üzücü derecede kasvetli” olarak niteledi.

Kaynak: Yahoo.com

Devamını Okuyun

Köşe Yazıları

Deadpool ve Wolverine Film Yorumları

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Deadpool ve Wolverine filmi Deadpool serisinin en iyi filmi olmayı hak eden bir film olmuş. Aslında şöyle desek daha doğru olur Deadpool çöpü çıkarmaya geldi! The Marvels, Echo, She-Hulk, Secret Invasion, Ant-Man and the Wasp: Quantumania gibi yapımlardan sonra çölde vaha gibi geldi.

Tavsiyem 3D

Biz filmi IMAX ve 3D olarak izledik ve size de tavsiyem mutlaka bu şekilde izlemeniz ya da en azından 3D izlemeniz. IMAX izleyecekseniz mutlaka salonun orta sırasında (galiba aşağıdan sayınca 7 veya 8. sıraydı) izlemeniz. Ne yakın ne uzak tam orta en iyisi. Bu arada filmin ilk 15 dakikası bence IMAX’de 3D film izleme keyfini zirveye çıkardı. Ben 3 boyutlu aksiyona doydum. Son bir kaç yıldır izlediğim filmlerdeki en iyi ve en uzun 3 boyutlu bölümdü. Hem çok sevdiğim N’Sync şarkısı Bye Bye Bye hem Ryan Reynolds’ın dans koreografisi hem de dövüş koreografisi ödediğiniz bilet parasının hakkını veriyor. Filmin ortasına doğru temposu düşüyor ama sonrasında bir vites yükseltiyor ki o bölümü hatırlamaz oluyorsunuz 🙂

Deadpool ve Wolverine Yaş Sınırı Nedir?

Deadpool ve Wolverine Kaç Yaşından İtibaren izlenebilir? İşte bu çok merak edilen sorunun cevabını da sonunda öğrendik. Film çok fazla kanlı sahne içeriyor, bu şiddet sahneleri dışında argo ve cinsellik içeren bölümlerini de ekleyince filmin yaş sınırı +16 olarak belirlenmiş.

Reklam

Bu filmle ilgili diğer iki Deadpool ve Wolverine filmi yorum + inceleme yazısı için linkleri de aşağıya bıraktım.

Deadpool filmlerini sevenler için zaten ilk iki filmden alışık olduğumuz her şey fazlasıyla var iken eklenen Cameo’lar ile olay zirveye çıkıyor. Kimler yok ki 🤩 Spoiler olmasın diye en alta spoiler bölümüne yazacağım 👇🏻

Bu arada Logan filminde veda ettiğimiz Wolverine’in geri dönüşünü de senaristler bence iyi kotarmışlar. Marvel Sinematik Evrenindeki çoklu evren hikayesinin ya da sürecinin en iyi ikinci kullanımı diyebilirim. İlki Spider-Man No Way Home – Örümcek-Adam Eve Dönüş Yok filmiydi.

Deadpool ve Wolverine Filminin Kötü Karakteri Zayıf Eleştirisi

Ben filmi izlerken kötü karakterlerin zayıflığına ya da güçlülüğüne hiç takılmadım çünkü bence film aslında buna odaklanmıyor. Asıl hikaye Deadpool’un Marvel Sinematik Evreninin son dönemdeki büyük düşüşünü yaptığı eleştirilerle sıfırlaması ve Wolverine’i geri getirmesi. Hatta bu Iron Man’in geri dönmesi için de iyi bir yol açabilir.

Ayrıca buradan 👉🏻 Deadpool ve Wolverine müzik listesini dinleyebilirsiniz

Reklam

Deadpool Yine Bildiğiniz Gibi : Hiç Susmuyor 😂

Başta Hugh Jackman ve dolayısıyla Wolverine’in kostüm giymezken bu filmde neden giydiğinden tutun da Fox grubun Disney tarafından satın alınmadan önceki kararlarının eleştirilmesi gibi bir çok konuda Deadpool yine bildiğiniz dobralıkta laf sokmaya hatta makine tüfek gibi saydırmaya devam ediyor. En iyi eleştirisi ise “Bu çoklu evren olayından bıktık artık değil mi?” minvalindeki sözleriydi. Kesinlikle katılıyorum. Bence MCU Avangers End Game sonrası çoklu evren hikayeleri ile büyük düşüş yaşadı. Ve bu film denizde en dibe battığınızda ayağınızı kuma vurup hızla yukarı yüzmenizi sağlayan o an gibi MCU’nun dipten çıkışı olabilir.

Filme konuk gelen eski Marvel filmlerinin oyuncuları ile daha önce filmlerde yer almayan yepyeni bir karakter ve onu canlandıran ünlü oyuncu gerçekten MCU’nun bundan sonrası için merak uyandırdı.

Deadpool ve Wolverine Filmine Neden Gidilir?

Eğer Deadpool’u seviyorsanız, ya da Wolverine’i özlediyseniz bu filme hemen gidin. Marvel sinematik evreninin gideceği yol hakkında biraz fikir sahibi olmak isterseniz yine bu filme gidin. Komedi, aksiyon, dans, dövüş koreografisi izlemek istiyorsanız yine mutlaka filme gidin.

Deadpool ve Wolverine Spoiler İçerir

Channing Tatum Gambit olarak ilk kez karşımıza çıktı ve acaba bir solo film gelir mi diye de düşündürdü. Wesley Snipes yine Blade, Chris Evans aslında unuttuğumuz rolü Fantastik Dörtlü’den Johnny Storm olarak karşımıza çıktı. Profesör X’in ikiz kardeşi Cassandra Nova ile tanışırken, Electra Logan filminden Laura ve Henry Cavill gibi isimler filmde karşımıza çıkıp bizi şaşkına çevirdi. Evet Henry Cavill çoklu evrendeki dünyalardan birinde Wolverine olarak çok keyifli bir şok yaşattı. Tyler Mane yine Sabretooth rolünde karşımızdaydı. Ver Happy’yi de görünce acaba Iron Man de görünecek mi diye bekleyip durdum. Demedi demeyin Wolverine için bu geri dönüş senaryosu Demir Adam’ın geri dönüşünün de yolunu açabilir. İyi de olur.

Seyredeceklere şimdiden iyi seyirler

Tolga Yiğit

Reklam

Devamını Okuyun

Köşe Yazıları

Deadpool ve Wolverine Nasıl Bir Film? Deadpool ve Wolverine İnceleme

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Deadpool ve Wolverine filmini, Radio Mood ekibi olarak, IMAX salonunda; ses ve görüntü kalitesi yüksek düzeyde ve 3 boyutlu olarak izledik.

Öncelikle şunu söylemeliyim ki, filmi; 3 boyutlu olarak, ama Türkçe Dublajlı tekrardan izlemek isterdim. Çünkü, filmdeki görsel güzelliklere odaklanınca, alt yazıda bir kaç kelimeyi kaçırabiliyorsunuz. Bu da, cümlede verilmek istenen mesajları kaçırmanıza neden oluyor. Filmde hızlı konuşan Deadpool, çok fazla espri, eskiye gönderme ve mesaj olduğu için çok dikkatli takip etmeniz gerekiyor.

Filme gelirsek; film çok eğlenceli, çok esprili, görsel yönden çok üst düzey ve tabi ki çok kanlı. Deadpool, bu filmde de yine mizahını ve aksiyonunu bir arada harmanlayarak karşımıza çıkıyor. Filmde Deadpool, tası tarağı toplamış, ununu elemiş, kendi halinde bir yol izlerken, birden bire hayatının, dünyasının ve hatta sevdiklerinin başı bir anda kendisine verilen teklifle tehlikeye girer. Bunun üzerine Wolverine’i aramaya başlar ve macera böylece başlamış olur.

Reklam

Genelde Marvel evrenlerindeki son bölümlerde izlemeye alışık olduğumuz, geçmişten günümüze gelen eski ve kült karakterlerin ortaya çıkma adeti bu filmde de devam etmiş. Çok ilginç süper karakterler ve sürpriz oyuncu kadrosu (çok da spoiler vermek istemiyorum) ile sizi adeta şok edecek bir film.

Ryan Reynolds’ı ilk defa Marvel evreninde Blade 3 ile izlemiştik. Filmin adı; Blade: Trinity idi. Sanatçı burada; Wesley Snipes ve Jessica Biel’e eşlik ediyordu. Karakterinin adı; Hannibal King’di. Bu karakter kılıcı iyi kullanan ve ağzı iyi laf yapan, esprili bir karakterdi. Ve daha sonra Wolverine’deki Wade karakterinin de ilham kaynağı olmuştu. Wade ise, Deadpool ile Wade Wilson’a yani Deadpool’a dönüşmüştü. Bunları neden anlatıyorsun, biliyoruz, dediğinizi duyar gibiyim. Çünkü bu filmde de Blade 3’ten güzel bir sürpriz olduğunu söyleyerek yazımı tamamlıyorum.

Filme, vaktiniz varsa muhakkak gidin. Ve her detaya çok dikkat edin. İyi seyirler…

Alper Yiğit

Reklam
Devamını Okuyun
Reklam

En Çok Okunanlar