Bizimle iletişim kur

Köşe Yazıları

2022 Yılının En İyi Korku Filmlerinden Biri: Barbarian Yorum Yazısı

Zach Cregger tarafından yönetilen ve kaleme alınan Barbarian, yönetmenin üçüncü uzun metraj filmi. Diğer iki filminden biri çöp (trash) niteliğindeyken; diğeri ise, neredeyse hiç bilinmeyen bir film. Ancak, bu filmle hatırı sayılır bir hayran kitlesine kavuşacağı kesin.

Yayınlandı

on

Radio Mood App

4 milyon dolarlık mütevazı bütçesiyle tüm dünyada yaklaşık 40 milyon dolar hasılat yapmayı başardı bile. Şuna emin olabiliriz ki bu filmin ilerleyen zamanlarda devam filmleri de çekilecek. Zaten film muazzam bir potansiyele sahip. Yapımcıların filmin konusunu sonuna kadar sömüreceğine eminim.

Peki, film gerçekten de bu yılın en iyi korku filmi mi? Buna evet demek için henüz çok erken. Ancak “Barbarian” filmi için bu yılın en iyi korku filmlerinden biri diyebiliriz. Gelecek birkaç korku filmine göre listelerde ilk sırada yer alması sürpriz olmaz ama. Ancak, şunu söylemeliyim ki; filmin muhteşem bir ilk yarısı var. Bu yüzden film hakkında ne kadar az şey bilirseniz filmden daha çok zevk alacağınızı söyleyebilirim. Bu anlamda filmin fragmanını da ayrıca alkışlamak lazım. Filmle ilgili en ufak bir “spoiler” vermeden merakı üst seviyede tutmayı başarmışlar.

Film, hayalet kasaba olarak da bilinen Amerika’nın meşhur terk edilmiş (tamamen değil elbette) şehri Detroit’te geçiyor. Tess, iş görüşmesi için Detroit’e gitmiş ve kalacak yeri internetten bir firmadan ayarlamıştır. Terk edilmiş bir mahallenin ortasındaki bir evde tek başına kalmayı hayal ederken evde Keith isminde genç bir adamla karşılaşır. Şirket ikisine de “yanlışlıkla” aynı evi kiralamıştır. Gece yarısı kalacak bir yer bulamayacağını düşünerek ve Keith’in de ısrarına yenik düşerek Tess evde Keith ile kalmaya karar verir. Ancak, bir kadın olarak hiç tanımadığı bu adama acaba o kadar kolay güvenmeli midir?

-spoiler-

Film, Keith’e güvenip güvenmeyeceğimizi merak ettirirken bizi bir anda evin bodrum katındaki gizli mahzen sürprizi ile şoka uğratır. Tuvalet kâğıdı almak için indiği bodrum katında kapının üstüne kapanması sonucu kısılı kalan Tess, kötü bir şekilde gizlenmiş bir kapıya denk gelir ve bir korku filminde kesinlikle yapılmaması gereken bir şeyi yapar ve kapıyı açar. Karanlık bir mahzene açılan kapının ardında karşılaştığı ürkünç bir oda ve duvardaki kanlı el izi onu korkutur ve hızla mahzenden çıkmasına yol açar. Şans eseri Keith’in de eve gelmesi sonucu Tess bodrum katından kurtulur ve akıllıca bir kararla evden ayrılmak için hemen eşyalarını toparlar. Ancak Keith, Tess’in panik halinde karar aldığını düşünerek bir de kendisinin mahzeni görmesini ve ardından evden birlikte ayrılacaklarını söyler. Ancak Keith gittiği yerden geri dönemez ve çıplak ve oldukça güçlü korkunç bir kadın tarafından feci şekilde öldürülür. Ve film, gerilim dolu muhteşem ilk yarısının ardından ikinci yarıya geçiş yapar.

Reklam

Bu sefer AJ karakteri ile tanışırız. Kendisi bir aktördür ve rol alacağı yeni dizisinde rol arkadaşı bir kadına tecavüz etmekle suçlandığından hayatı kararmak üzeredir. Kendisi, “kadın başta itiraz etmesine rağmen sonradan kendi isteğiyle benle birlikte oldu” diye iddia etse de işin mahkemeye gidebileceği ihtimali ile sahip olduğu evleri satmaya kalkışır. Çünkü mahkeme masrafları için baya paraya ihtiyacı olacaktır. Ancak ne kötü tesadüftür ki satmak için kalmaya geldiği kendi evi, Detroit’teki şirket tarafından Keith ve Tess’e kiralanan evin ta kendisidir. Eve girince evde hala birilerinin kaldığını düşünür; çünkü etraf Keith ve Tess’den kalan eşyalarla doludur. Şirketi arayıp kiracıların hala evde olup olmadığı sorsa da yetkili kişi onunla pek ilgilenmez. Fakat bodrum kattan gelen sesler sonrası o da kendi evinin bodrum katındaki mahzeni keşfedecektir. Fakat AJ gördükleri karşısında o an kaçıp yardım istemesi gerekirken tuhaf bir uyanıklıkla bu mahzenin evin metre karesine ekstra bir alan katıp katmayacağını merak eder. Çünkü böylelikle evi daha pahalıya satabilecektir.

Eline metresini alıp büyük bir aptallıkla mahzenin boyutunu anlamaya çalışır ve karşısına çıkan her yeni kapının ardından da sevinmeden edemez. Ancak onu kötü bir sürpriz beklemektedir. Göğüsleri sarkmış korkunç annemiz (Matthew Patrick Davis isimli erkek bir oyuncu tarafından canlandırılmıştır) AJ’yi de korkutup Tess’in de içinde bulunduğu bir çukura düşmesine yol açar. Bu aşamadan sonra film, olanlara yine kısa bir ara verip bizleri bu sefer evin ilk sahibiyle tanıştırır ve bu sayede evde ne olup bittiğini de anlamış oluruz.

1980’lere gider ve evin ilk sahibi Frank ile tanışırız. Frank, tesisatçı numarası ile gözüne kestirdiği kadınların evine girip sonra da banyo pencerelerini açıp bırakıp evden çıkar. Muhtemelen sonradan bu pencerelerden girip bu kadınları kaçırıp kendi yapımı olduğunu düşündüğümüz derin mahzende bu kadınlara işkence edip tecavüz etmektedir. Bunları videoya aldığını da filmin ilerleyen sahnelerinde zaten öğreniriz.

Günümüze tekrar döndüğümüzde Frank’in artık yaşlanmış ve mahzende kendi odasında ölümü beklerken buluruz. Filmde gördüğümüz kadın muhtemelen onun çocuklarından biridir ve bu odadan (daha doğrusu babasından) korktuğu da çok açıktır. Tess’e yardım etmeye çalışan evsiz adamın da dediği gibi bu yaratık görünümlü kadın ensest bir ilişkinin ürünüdür. Adam, yıllar boyunca hem kaçırdığı kadınlara hem de onlardan doğan kendi çocuklarına sürekli tecavüz etmiştir. Hem sosyal hayattan izole karanlık dehlizlerde büyümeleri hem de ensest bir ilişkinin sonucu dünyaya gelmeleri onları o gördüğümüz korkunç kadın benzeri yaratıklara dönüştürmüştür. Onlar diye bahsediyorum; çünkü o mahzende başkaları da vardı. Yine evsiz adamın dediği gibi o kadın içlerinde en az korkulması gereken kişiydi. Muhtemelen devam filmlerinde insan eti yiyen daha vahşi “yaratıklarla” da karşılaşabiliriz. O kadın, eline geçenleri sadece kendi bebeği gibi beslemek isterken diğerlerinin neler yapabileceğini henüz bilmiyoruz. Ancak o kanlı kafesler ve mahzenden gelen başka inlemeler hiç de hayra alamet değildi.

Peki, Frank neden intihar etti? Bunun net bir cevabı yok. Belki AJ “buraya polisler gelecek” dedikten sonra Frank yaptığı onca pisliğin ortaya çıkacak olmasından endişelenip zaten bir yatağa bağlı olarak yaşadığı rezil hayatına bir son vermek istemiş olabilir. Belki devam filmlerinde bunun altında yatan sebebi tam olarak öğrenebiliriz.

Reklam

Yalnız bu aralar 80’ler Amerikan korku sinemasına bir dönüş görüyorum. Geçenlerde izlediğim “Terrifier 2” filmi de tam bir 80’ler Amerikan korku sinemasın saygı duruşu niteliğindeydi. Ancak o film, “Barbarian” filmi kadar iyi değildi. “Barbarian” filmi de, “slasher” türünde filmlerden fırlamış kötü karakteri (bir türlü ölmemesi ve çok güçlü oluşu) ve sonlara doğru kopan kol ve patlayan kafa sahneleri ile 80’lere hem eğlenceli hem de oldukça korkutucu bir dille selamını yollamış.

“Barbarian”, bir korku başyapıtı değil. Ancak bu yıl izlediğim en iyi korku filmlerinden biri. Özellikle de filmin ilk yarısını ne kadar övsem yetersiz kalır. İlginç bir şekilde filmin en zayıf noktası da tam olarak burası. Normalde bir korku filmi, tansiyonu ara ara artırıp son patlamayı final sahnelerine saklar. Ancak bu film zirve noktasına ortalarında ulaşıyor ve sonuna doğru çok fazla güç kaybediyor. Filmin ortalarındaki o karanlık koridor sahnelerini ve gerilim dolu anları bir düşünün sonra da filmin sonunda o yaratığın zavallı evsiz adamın kolunu koparıp kopmuş kolla adamı öldürdüğü sahneyi bir karşılaştırın. Evet, film gayet eğlenceli bir korku filmiydi; ama sonlara doğru artık film iyice işi geyiğe vurdu ve bence sonu yüzünden bir tık güç kaybetti.

Bu arada son sahnede AJ’nin Tess’i aşağı ittikten sonra “özür dilerim bir anda oldu, elimden kayıp düştün” şeklinde kıvırmalarından anlıyoruz ki AJ gerçekten rol arkadaşına tecavüz etmiş. Bu belirsizliği de o sahneyle çözmüş olduk. Ancak en büyük belirsizlik çözüme kavuşmuş değil. Acaba şirket, evin gizli alt katında neler yaşandığının farkında mı? Şirketin umursamaz tavırları ve aynı eve birkaç kişiyi yollaması bu işin içinde onların da parmağının olduğunu az çok gösteriyor aslında. Fakat bu sorunun net bir cevabını devam filmlerinde öğrenecekmişiz gibi duruyor.

-spoiler-

“Barbarian”, korku türüne damga vuracak bir film değil; ama 80’ler korku sinemasına saygı duruşları ve özellikle de muazzam denebilecek ilk yarısı sayesinde bu yılın en iyi korku filmlerinden biri olmayı başarıyor. Ayrıca bize birkaç devam filmini izleyeceğimiz bir korku evreni hediye ettiği için de şimdiden yönetmen ve senarist Zach Cregger’e teşekkürü bir borç biliriz.

Reklam

Köşe Yazıları

“Şans Eseri” / Coup de Chance Film Yorumları

Woody Allen’ın yeni filmi uzun kariyerinin ilk Fransızca filmi özelliğini de taşıyan Şans Eseri / Coup de Chance isimli yapım vizyona girdi. Peki izlemeye değer mi?

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

“Şans Eseri” filmi ilginç şekilde bu yıl daha önce izlediğimiz Fransız yapımı “Narsistle Aşk” filmini hatırlatıyor. Birebir olmasa da filmin ilk yarısı neredeyse aynı. Meslekler, isimler, tanışma hikayeleri farkı dışında ana fikir tümüyle aynı. Hatta yetmiyor “Narsistle Aşk”da başroldeki kocayı canlandıran Melvil Poupaud “Şans Eseri” filminde de yine kıskanç ve baskıcı koca rolünde karşımıza çıkıyor. Yukarıda da bahsettiğim gibi meslekler ve bu insanların tanışma hikayeleri farklı. Hatta iki filmde de çiftleri baş kadın karakterin annesi ziyaret ediyor.

Woody Allen Ne Yapmak İstemektedir?

Yönetmenin “Şans Eseri” filminin ilk yarısındaki benzerlikleri aslında ikinci bölümde de bitmiyor. Bu kez de kendi filmi “Scoop” ile benzerlikler görüyorsunuz. Baş karakterimiz Fanny’nin annesi bu bölümde Scoop’da Woody Allen’ın canlandırdığı ve araştırmasında Scarlett Johanson’a yardım eden Sid Waterman rolüne bürünüyor. Evet “Şans Eseri” filminde Fanny’nin annesi bir nevi Scoop filmde Woody Allen’ın Sid Waterman’ına dönüşüyor.

Sanırım Woody Allen “Narsistle Aşk” filmini izleyip Melvil Poupaud’ın da oyunculuk performansını beğenmiş ama hem oyuncunun performansının hem de hikayenin zayıf kaldığını düşünüp bu ana fikri kendi eski filmi Scoop’a eklemeye karar vermiş. 😊 Gerçi bu sadece benim bilgiye dayanmayan tahminim.

Şans Eseri / Coup de Chance Filmi İzlenir mi?

Lafı uzatmadan yazayım Deappool ve Wolverine’in vizyona girdiği haftada vizyona giren “Şans Eseri” filmi eğer Deadpool’cu ya da Wolverine’ci değilseniz ilginizi çekebilir. Woody Allen’ın en iyi filmlerinden olmadığını bilerek ve filmin ikinci yarısında bir suç-polisiye filme döndüğünü bilerek gitmenizde fayda var. Hatta filmin bu ikinci bölümü benim için daha cazip gibiydi. Hem Narsistle Aşk hem de Scoop’u izlediyseniz bu filmi de izlemek kıyaslama yapmak anlamında büyük fırsat yaratacak.

Reklam

Şimdiden İyi Seyirler

Tolga Yiğit

Devamını Okuyun

Köşe Yazıları

Deadpool & Wolverine İle İlgili Eleştirmenler İkiye Bölündü

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Disney yakın zamanda hayranları için Deadpool & Wolverine’in 35 dakikalık bölümünü yayınladı ve hayranlar filmi çok beğendi , hatta ilk tepkilerde “Marvel’ın şimdiye kadarki en komik filmi” olduğunu söylediler…

Filmin New York’taki galasının ardından eleştirmenlerin eline geçmesiyle birlikte, ilk tepkiler ne kadar doğru?

Bu sabah itibarıyla dünya çapındaki eleştirmenlerin çoğunluğu tarafından izlendi, dolayısıyla daha fazla erken tepki geliyor ve fikir birliğinin ne olduğunu söylemek zor.

Reklam

Next Best Picture’dan Matt Neglia filmi “MCU’nun acilen ihtiyaç duyduğu güçlendirici bir hamle” olarak tanımladı.

Dempsey Pillot da onlarla aynı fikirde ve filmi “zamanlar boyunca hatırlanacak bir yolculuk komedisi” olarak niteledi. Mamas Geeky’den Tessa Smith ise filmin “yüzünde kocaman bir gülümseme bıraktığını ve hatta gözyaşlarına boğduğunu” söyledi.

Filmin galasından gelen övgü dolu sözlerin yanı sıra, bazı eleştirmenlerin de filmin tarzı ve aksiyonuyla ilgili söyleyecekleri var.

Rendy Jones, “Shawn Levy Spotify’dan çıkıp tutarlı bir aksiyon yönetemiyor gibi görünüyor! Bazen tam anlamıyla utanç verici” dedi ve Jacob Kleinman da katılarak, “görsel olarak bu film çok soluk görünüyor. Loki’nin Mad Max ile tanışması gibi, ancak tüm renk ve stilden yoksun.” diye ekledi.

Bazı eleştirmenler daha da ileri gitti.

Reklam

Robert Daniels, Deadpool & Wolverine’i “yılın en kötü yapılmış filmlerinden biri” olarak nitelerken, William Bibbiani ise filmi “üzücü derecede kasvetli” olarak niteledi.

Kaynak: Yahoo.com

Devamını Okuyun

Köşe Yazıları

Deadpool ve Wolverine Film Yorumları

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Deadpool ve Wolverine filmi Deadpool serisinin en iyi filmi olmayı hak eden bir film olmuş. Aslında şöyle desek daha doğru olur Deadpool çöpü çıkarmaya geldi! The Marvels, Echo, She-Hulk, Secret Invasion, Ant-Man and the Wasp: Quantumania gibi yapımlardan sonra çölde vaha gibi geldi.

Tavsiyem 3D

Biz filmi IMAX ve 3D olarak izledik ve size de tavsiyem mutlaka bu şekilde izlemeniz ya da en azından 3D izlemeniz. IMAX izleyecekseniz mutlaka salonun orta sırasında (galiba aşağıdan sayınca 7 veya 8. sıraydı) izlemeniz. Ne yakın ne uzak tam orta en iyisi. Bu arada filmin ilk 15 dakikası bence IMAX’de 3D film izleme keyfini zirveye çıkardı. Ben 3 boyutlu aksiyona doydum. Son bir kaç yıldır izlediğim filmlerdeki en iyi ve en uzun 3 boyutlu bölümdü. Hem çok sevdiğim N’Sync şarkısı Bye Bye Bye hem Ryan Reynolds’ın dans koreografisi hem de dövüş koreografisi ödediğiniz bilet parasının hakkını veriyor. Filmin ortasına doğru temposu düşüyor ama sonrasında bir vites yükseltiyor ki o bölümü hatırlamaz oluyorsunuz 🙂

Deadpool ve Wolverine Yaş Sınırı Nedir?

Deadpool ve Wolverine Kaç Yaşından İtibaren izlenebilir? İşte bu çok merak edilen sorunun cevabını da sonunda öğrendik. Film çok fazla kanlı sahne içeriyor, bu şiddet sahneleri dışında argo ve cinsellik içeren bölümlerini de ekleyince filmin yaş sınırı +16 olarak belirlenmiş.

Reklam

Bu filmle ilgili diğer iki Deadpool ve Wolverine filmi yorum + inceleme yazısı için linkleri de aşağıya bıraktım.

Deadpool filmlerini sevenler için zaten ilk iki filmden alışık olduğumuz her şey fazlasıyla var iken eklenen Cameo’lar ile olay zirveye çıkıyor. Kimler yok ki 🤩 Spoiler olmasın diye en alta spoiler bölümüne yazacağım 👇🏻

Bu arada Logan filminde veda ettiğimiz Wolverine’in geri dönüşünü de senaristler bence iyi kotarmışlar. Marvel Sinematik Evrenindeki çoklu evren hikayesinin ya da sürecinin en iyi ikinci kullanımı diyebilirim. İlki Spider-Man No Way Home – Örümcek-Adam Eve Dönüş Yok filmiydi.

Deadpool ve Wolverine Filminin Kötü Karakteri Zayıf Eleştirisi

Ben filmi izlerken kötü karakterlerin zayıflığına ya da güçlülüğüne hiç takılmadım çünkü bence film aslında buna odaklanmıyor. Asıl hikaye Deadpool’un Marvel Sinematik Evreninin son dönemdeki büyük düşüşünü yaptığı eleştirilerle sıfırlaması ve Wolverine’i geri getirmesi. Hatta bu Iron Man’in geri dönmesi için de iyi bir yol açabilir.

Ayrıca buradan 👉🏻 Deadpool ve Wolverine müzik listesini dinleyebilirsiniz

Reklam

Deadpool Yine Bildiğiniz Gibi : Hiç Susmuyor 😂

Başta Hugh Jackman ve dolayısıyla Wolverine’in kostüm giymezken bu filmde neden giydiğinden tutun da Fox grubun Disney tarafından satın alınmadan önceki kararlarının eleştirilmesi gibi bir çok konuda Deadpool yine bildiğiniz dobralıkta laf sokmaya hatta makine tüfek gibi saydırmaya devam ediyor. En iyi eleştirisi ise “Bu çoklu evren olayından bıktık artık değil mi?” minvalindeki sözleriydi. Kesinlikle katılıyorum. Bence MCU Avangers End Game sonrası çoklu evren hikayeleri ile büyük düşüş yaşadı. Ve bu film denizde en dibe battığınızda ayağınızı kuma vurup hızla yukarı yüzmenizi sağlayan o an gibi MCU’nun dipten çıkışı olabilir.

Filme konuk gelen eski Marvel filmlerinin oyuncuları ile daha önce filmlerde yer almayan yepyeni bir karakter ve onu canlandıran ünlü oyuncu gerçekten MCU’nun bundan sonrası için merak uyandırdı.

Deadpool ve Wolverine Filmine Neden Gidilir?

Eğer Deadpool’u seviyorsanız, ya da Wolverine’i özlediyseniz bu filme hemen gidin. Marvel sinematik evreninin gideceği yol hakkında biraz fikir sahibi olmak isterseniz yine bu filme gidin. Komedi, aksiyon, dans, dövüş koreografisi izlemek istiyorsanız yine mutlaka filme gidin.

Deadpool ve Wolverine Spoiler İçerir

Channing Tatum Gambit olarak ilk kez karşımıza çıktı ve acaba bir solo film gelir mi diye de düşündürdü. Wesley Snipes yine Blade, Chris Evans aslında unuttuğumuz rolü Fantastik Dörtlü’den Johnny Storm olarak karşımıza çıktı. Profesör X’in ikiz kardeşi Cassandra Nova ile tanışırken, Electra Logan filminden Laura ve Henry Cavill gibi isimler filmde karşımıza çıkıp bizi şaşkına çevirdi. Evet Henry Cavill çoklu evrendeki dünyalardan birinde Wolverine olarak çok keyifli bir şok yaşattı. Tyler Mane yine Sabretooth rolünde karşımızdaydı. Ver Happy’yi de görünce acaba Iron Man de görünecek mi diye bekleyip durdum. Demedi demeyin Wolverine için bu geri dönüş senaryosu Demir Adam’ın geri dönüşünün de yolunu açabilir. İyi de olur.

Seyredeceklere şimdiden iyi seyirler

Tolga Yiğit

Reklam

Devamını Okuyun

Köşe Yazıları

Deadpool ve Wolverine Nasıl Bir Film? Deadpool ve Wolverine İnceleme

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Deadpool ve Wolverine filmini, Radio Mood ekibi olarak, IMAX salonunda; ses ve görüntü kalitesi yüksek düzeyde ve 3 boyutlu olarak izledik.

Öncelikle şunu söylemeliyim ki, filmi; 3 boyutlu olarak, ama Türkçe Dublajlı tekrardan izlemek isterdim. Çünkü, filmdeki görsel güzelliklere odaklanınca, alt yazıda bir kaç kelimeyi kaçırabiliyorsunuz. Bu da, cümlede verilmek istenen mesajları kaçırmanıza neden oluyor. Filmde hızlı konuşan Deadpool, çok fazla espri, eskiye gönderme ve mesaj olduğu için çok dikkatli takip etmeniz gerekiyor.

Filme gelirsek; film çok eğlenceli, çok esprili, görsel yönden çok üst düzey ve tabi ki çok kanlı. Deadpool, bu filmde de yine mizahını ve aksiyonunu bir arada harmanlayarak karşımıza çıkıyor. Filmde Deadpool, tası tarağı toplamış, ununu elemiş, kendi halinde bir yol izlerken, birden bire hayatının, dünyasının ve hatta sevdiklerinin başı bir anda kendisine verilen teklifle tehlikeye girer. Bunun üzerine Wolverine’i aramaya başlar ve macera böylece başlamış olur.

Reklam

Genelde Marvel evrenlerindeki son bölümlerde izlemeye alışık olduğumuz, geçmişten günümüze gelen eski ve kült karakterlerin ortaya çıkma adeti bu filmde de devam etmiş. Çok ilginç süper karakterler ve sürpriz oyuncu kadrosu (çok da spoiler vermek istemiyorum) ile sizi adeta şok edecek bir film.

Ryan Reynolds’ı ilk defa Marvel evreninde Blade 3 ile izlemiştik. Filmin adı; Blade: Trinity idi. Sanatçı burada; Wesley Snipes ve Jessica Biel’e eşlik ediyordu. Karakterinin adı; Hannibal King’di. Bu karakter kılıcı iyi kullanan ve ağzı iyi laf yapan, esprili bir karakterdi. Ve daha sonra Wolverine’deki Wade karakterinin de ilham kaynağı olmuştu. Wade ise, Deadpool ile Wade Wilson’a yani Deadpool’a dönüşmüştü. Bunları neden anlatıyorsun, biliyoruz, dediğinizi duyar gibiyim. Çünkü bu filmde de Blade 3’ten güzel bir sürpriz olduğunu söyleyerek yazımı tamamlıyorum.

Filme, vaktiniz varsa muhakkak gidin. Ve her detaya çok dikkat edin. İyi seyirler…

Alper Yiğit

Reklam
Devamını Okuyun
Reklam

En Çok Okunanlar