Bizimle iletişim kur

Sinema

Türk Sinemalarında Görmeye Alışık Olmadığımız Bir Film: “Reflection”

Yayınlandı

on

Radio Mood App

Başrollerinde Türkiye’nin en bilinir oyuncularından Selçuk Yöntem’in olduğu filmin korku teması üzerine kurduğu hikaye, Türk sinemalarında alışık olmadığımız türden bir yapım olarak karşımızda. Korku türündeki filmlerimiz genellikle cinni varlıkların olduğu anlatımlarla sinemamızda yer edinmektedir. Lakin bu seferki filmimiz farklı unsurlarla seyirciyi germek istiyor.

Reflection Yorum Yazısı

Hikaye ve anlatım tarzı her ne kadar batı sinemasından bir kopya olsa da sinemada farklı bir şey izlemek beni sevindirdi. Ne yazık ki filmin İngilizce olması, kurgudaki tutarsızlık, akışı bozan diyaloglar ve geçişler filmi beğenmememe sebep oldu. Fikir güzel ama senaryo ve işleniş… Çoğu Türk seyircisine ve de Türk sinema endüstrisine hitap eden bir proje olmamış diyebiliriz.

Selçuk Yöntem-Saint Sodom

Onun dışında oyunculuklar ve sinematografik olarak gayet başarılı bir iş olmuş. Bu film ile birlikte hem teknik anlamda hem de Sanat Yönetimi anlamında atmosferi yaratma da fazlasıyla geliştiğimizi söylemem gerekir.

SİNEMAYLA KALIN

Reklam

Devamını Okuyun
Reklam

Sinema

Deadpool ve Wolverine Yeni Dublajlı Resmi Fragman Yayınlandı – İzleyin

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Marvel Studios’tan Deadpool ve Wolverine yeni fragmanı yayında.

Deadpool ve Wolverine 26 Temmuz’da sadece sinemalarda…

Reklam
Devamını Okuyun

Sinema

Back To Black Filminin Konusu Nedir?

Amy Winehouse Filmi Back To Black’in Nasıl Bir konu Akışı Olduğu Merak Ediliyor. Film Sanatçının Hangi Dönemine Odaklanıyor?

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Son derece duygusal ve şaşırtıcı derecede güçlü olan BACK TO BLACK, 21. yüz yılın en büyük yeteneklerine bakıyor ve Amy Winehouse’un (Marisa Abela) içinde yaşadığı savaşın onu nasıl bitirdiğini anlamaya çalışıyor. İlk ağızdan elde edilen materyallere dayanan bu öyküde Amy Winehouse’un 27 yaşındaki ölümünden önce varoşlardan çıkıp küresel süper yıldızlığa yükselişini ve dünyaya bıraktığı kalıcı mirası görüyoruz.

Amy’nin kendi bakış açısıyla anlatılan hikâyesi Kuzey Londra’da oturan bir Yahudi ailenin babası Mitch (Eddie Marsan) ve annesi Janis’in (Juliet Cowan) ayrılmasıyla başlıyor.  Amy’nin, büyükannesi Cynthia (Lesley Manville) ile arasında kopmaz bir bağ var. Büyükannesi, Amy’nin tam olarak olmak istediği kişi. Göz alıcı, görkemli ve biraz aşk ve cazla dolu delice bir geçmiş. Genç Amy, şarkılar yazmaya başlıyor. Şarkıları şiddetli duygusal detaylarla ve kendine has mizacıyla dolduruyor. Kısa sürede ünlü oluyor ve ilk albümü Frank’in başarısından sonra bile mütevazı kalıp vaktini The Good Mixer’da bilardo oynayarak geçiriyor.

Orada, barın müzik kutusunda The Shangri-Las’nın bir şarkısı eşliğinde kur yapan Blake (Jack O’Connell) ile tanışır. Aralarında anlık bir bağ oluşur ve Blake’in hâlihazırda sevgilisi olmasına rağmen çiftimiz baş döndürücü bir aşk yaşar. Blake’in uyuşturucu kullanması Amy’yi tedirgin eder.  Ama çift ayrıldığında üzülen Amy de uyuşturucu kullanmaya başlar. Menajeri Nick (Sam Buchanan) rehabilitasyona gitmesini söyler ama Amy, Mitch’i bunun gereksiz olduğuna ikna eder. Mahvolan Amy, rehabilitasyona gitmek yerine New York’a gider ve ikinci albümü Back to Black’i yazmaya başlar. Bu albümünde Blake ile ayrılışını detaylı bir şekilde anlatır. Kalbi kırılmış olan Amy sonrasında çok sevdiği büyükannesinin Londra’da akciğer kanserinden öldüğünü öğrenir.

Şahsi hayatında yaşadığı zorluklara rağmen Amy’nin profesyonel kariyeri yeni menajeri Rave’in (Ansu Kabia) katılmasıyla birlikte gücüne güç katar. Yeni albümü başarılı olduğu sırada Blake ile tekrardan sevgili olur ve Miami’ye kaçarlar. Bal aylarını alkol ve uyuşturucunun verdiği kafayla geçirirler. Amy’nin hayatı boyunca sahip olduğu yemek bozukluğu ile bağımlılığı birleşince elden zayıflar ve hassaslaşır. Süper yıldızlığı yüzünden evinin dışına kamp kuran ve onu her yerde takip eden basın sürekli ensesindedir.

Amy ve Blake’in ilişkisi tekrardan toksik bir ilişkiye dönüşür ve Londra sokaklarında şiddetli bir şekilde kavga ederler. Blake, bir bar müdürüne saldırmaktan dolayı hapse girer ve buna dertlenen Amy, Glastonbury Festival gösterisinde kaosun hakim olduğu bir performans sergiler. Kalabalığa karşı Blake’i savunur. Blake, parmaklıkların ardındayken uyuşturucudan arınır ve eşiyle birbirlerine iyi gelmediklerini fark eder. Amy’den boşanmak ister. Kalbi kırılan Amy, en azından rehabilitasyona gidip hayatına devam etmeyi kabul eder.

Blake’ten ayrılan ve sonunda uyuşturucudan arınan Amy, yenilenmiş bir şekilde sağlıklı ve mutlu bir hayata ilerlerken görünür. Ancak hikâyesi çok gençken sona erer. BACK TO BLACK, yaşadığı inanılmaz hayatı ve mirasını hatırlamamızı sağlıyor.

Devamını Okuyun

Sinema

Merakla Beklenen “Back To Black” Filminin Ana Afişi Paylaşıldı!

Amy Winehouse’un ergenlikten yetişkinliğe yolculuğu ve zamanımızın en çok satan albümlerinden birinin yaratılışı boyunca hayatı ve müziğini izleyeceğimiz “Back To Black” filminin afişi yayınlandı

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Amy Winehouse’un şöhrete erken yükselişinin ve çığır açan albümü Back to Black’in yapımının olağanüstü hikayesi.

Amy’nin bakış açısından anlatılan ve onun son derece kişisel şarkı sözlerinden ilham alan film, olağanüstü olayların ardındaki dikkat çekici kadını ve tüm zamanların en efsanevi albümlerinden birinin merkezindeki çalkantılı ilişkiyi takip ediyor.

Yönetmen: Sam Taylor-Johnson

Oyuncu: Marisa Abela

Reklam

BACK TO BLACK FİLMİ 3 MAYIS’TA SİNEMALARDA!

#BackToBlack

Devamını Okuyun

Sinema

Şahsi Meselemiz Merkez Üssü Hatay Ne Zaman Vizyonda? Konusu Ne? İzle

Şahsi Meselemiz Merkez Üssü Hatay filmi vizyona girmeye hazırlanıyor ve konusu hakkında bilgilere haberimizde ulaşabilirsiniz

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Şahsi Meselemiz Merkez Üssü Hatay, öğretmen olan oğlu Baran’ın evlilik yıldönümü olan 6 Şubat’ta meydana gelen depremde hayatını kaybetmesinin ardından, babasının Atatürk’ün ‘şahsi meselemiz’ dediği Hatay’ı terk etmemesini konu ediyor.

Öğretmen olan Erzurumlu Baran’ın ataması Hatay’a yapılır. Yaşadığı yerden ayrılıp, mesleği için Hatay’a yerleşen Baran, yıllar içerisinde Hatay’da evlenir. Baran, evliliklerinin yıldönümü olan 6 Şubat’ta Hatay’da meydana gelen depremde hayatını kaybeder. Oğlunu kaybetmenin acısını yaşayan Baran’ın babası, Atatürk’ün ‘şahsi meselemiz’ dediği Hatay’ı terk etmez. 

Devamını Okuyun
Reklam

En Çok Okunanlar