Üç Oscar ödüllü bir yönetmenden bahsediyorum. “Aaa o sadece 3 ödül mü almıştı?” diyeceksiniz çünkü aldığı Oscar ödüllerinden daha çok aday olup alamadıkları ile ayrı bir efsane olan Steven Spielberg yeni filmi ile beyazperdeye konuk oluyor. Lafı uzatmadan söylemek gerekirse kendisini ve ailesini anlattığı filmi Fabelmanlar gayet başarılı bir film olmuş.
Fabelmanlar Neden izlenir?
Ve gelelim şimdi lafı uzatmaya 😁 Fabelmanlarda ben üstadın kendi başarılarına giden yolda atlattıklarını izleyeceğimizi hatta filmin belki de biraz Show reel havasında olacağını düşünmüştüm. Sonra kendime “yok ya o kadar da ukalalık yapmaz öyle birisi değil” dedim. Sanki mahalleden bir abisimden bahşediyor gibiyim değil mi? 😁
Filmi izleyince ki bu arada film tam iki saat 30 dakikalık uzunluğa sahip bir yapım. Film bitince ukalalık yapmayı bırakın çok kişisel ve hatta belki de aile arasında kalması gereken bir konuyu anlatmış diye düşündüm. Spoiler vermeden ifade edersem eğer filmde kendisi kadar annesi ve babası da hikayenin merkezinde yer alıyor. Aslında yönetmen çocukluğunda yaşadığı, kendisini derinden etkileyen hatta travmatik bir hal alan bu olayı belki de bu filmle bir terapi seansı gibi zihninden atmak için kullanıyor.
Yani isminden de anlayacağınız gibi Spielbergler demeyip Fabelmanalr diyerek yarı biyografik yarı da kurgulanmış bir aileyi anlatıyorum dese de çok başarılı kişisel bir iş ortaya çıkmış.
Radio Mood Tv Kanalımıza Abone Olun
Aslında YouTube videomuzu izlerseniz Emre’nin de dediği gibi senaryo kitabının tüm kurallarına uyarak yapılmış bir film. Evet öyle ama asıl maharet de işte tam orada başlıyor. Kitaba uyarak sıkıcı bir iş yapmak yerine Üstad 4 veya 5 sahnede öyle dokunuşlar sergiliyor ki o sahneleri unutamıyorsunuz. Ve o sahnelerde oyuncularına da öyle iyi rol yaptırmış ki insan etkilenmekle kalmıyor Oscarlarda da adaylıklar gelebilir diyor. Bu arada film sadece bu 4 -5 sahneden ibaret değil ünlü ben iki buçuk saat boyunca pür dikkat filmi izledim. Bu da kurgunun ve hikaye anlatımının başarısı bence.
Yani komedisi, draması ve hüznü ile başarılı düzeyde bir iş çıkmış.
Fabelmanlar Filmi İnceleme
Jaws, Jurassic Park, Indiana Jones, Er Ryan’ı Kurtarmak, Schindler’in Listesi, E.T. gibi çok farklı türlerde ve bambaşka çekim teknikleri, bambaşka hikaye anlatımları gerektiren işleri başarıyla beyazperdeye taşımış bir isimden bahsediyoruz. Yani yukarıdaki filmlerle her defasında sinemada çığır açmış bu isimden yine bir çağı kapatıp bir başka çağı açacak derken bunu tam olarak yapmasa da hikayeyi anlatma şekli, çekim, kurgu ve oyuncu yönetimi ile yine büyük bir işi başarıyor.
Fabelmanlar Filmi İçin Son Söz
Çağan Irmak’ın Babam ve Oğlum filmindeki Deniz’in (Irmak’ın) ailesini anlatması ve kamera ile tanışınca sinema tutkusunun benzerini bu filmde de görüyoruz. Ama Steven Spielberg kendine has ustalıkla çocukluk travmalarını ve başarıya giden yolun ilk yapı taşlarını yine usta işi şekilde anlatmış. Sakın kaçırmayın! Başlangıçta yazdığım “bir övünme filmi mi olacak?” kısmı filmin sonundaki bir sahnede kısmen oluyor. Ben o sahnede çok gülmüştüm bakalım siz izleyince övünme mi var yoksa doğal bir sahne mi olduğu konusunda ne düşüneceksiniz? Replik şöyle “ama kızı kaptın değil mi?”.
Bu haftanın yeni filmlerinden birisi olan Amatör – The Amateur bir anlamda işi kodlar ve şifreleri çözmekle ilgili olan bir gizli servis analistinden Jason Bourne yaratma hikayesi olarak karşımıza çıkıyor. Yani baş rol oyuncumuz Rami Malek‘in parlamasını sağlayan Mr Robot dizisindeki Elliot Alderson’ın Jason Bourne ile harmanlanması da diyebiliriz. Ama tam değil de biraz Alderson biraz Bourne.
Özellikle Freddie Mercury‘yi canlandırdığı “Bohemian Rhapsody” filmindeki ve Mr. Robot dizisindeki performansıyla hayran kaldığım Rami Malek bu filmde kimi sahnelerde durgun gözükürken kimi sahnelerde yine etkileyici bir oyunculuk performansı ortaya koyuyor.
Bu arada şu notu da düşmemde fayda var Rami Malek’in duygularını tam yansıtamadığı durgun görünen sahneler belki de yönetmenin özellikle duygularını çok iyi yansıtamayan ve sadece bilgisayar başında kodlama ve şifreleme yapan bir karakteri izletme çabası da olabilir.
Bunun dışında bir başyapıt olmasa da hafta sonu keyifle izlenecek bir aksiyon filmi ile karşı karşıyayız. Jason Bourne derken bilek kuvveti ve keskin nişancılık beklemeli miyiz? Cevabı aşağıda 👇🏻
Jason Bourne Görseydi “Heller”a Kızardı
Önemli bir diğer notu da düşmemde fayda var Jason Bourne demişken onun gibi yakın dövüş konusunda uzman olmayan ve yine onun gibi silah kullanma anlamında da hiç uzman olmadığı gibi çok çok başarısız olan bir baş karakterimiz olduğunu söylemeliyim. Peki bu baş karakterimiz sahaya inip düşmanları nasıl alt ediyor diyecek olursanız işte orada 170 IQluk zekasının devreye girdiği bir senaryoyla karşı karşıyayız. Yani vurduğunu tek yumrukla indiren bir profesyonel yerine tam anlamıyla sahada amatör olan bir ajanı izliyoruz.
Yönetmen Filmi Çok Kesmiş
Filmde yer alan ve önemli isim diyeceğimiz ya da en azından başka filmlerden de tanıdık yüz olarak hatırladığımız bazı oyuncuların rolünün her nedense biraz az ve hikayenin akışına etki etmeyecek düzeyde zayıf kaldığını göreceksiniz. Sanırım yönetmen her endense çok fazla sahneyi çekmesine rağmen kurgu aşamasında çöpe atıp filmi 2 saatlik mevcut süresine kısaltmış. Aynı zamanda filmin dikkat çeken bir diğer ayrıntısı da neredeyse Amerika’da değil de tamamen Avrupa’daki bir çok şehirde çekilmiş olması ve tabii ki en önemlisi bu şehirlerden birinin de İstanbul olması ve ayrılan sürenin de tahminimden fazla olduğunu belirtmeliyim.
The Amateur Filminin Oyuncu Kadrosunda Kimler Var?
Bu yaz yeni versiyon Superman filminde Lois Lane olarak izleyeceğimiz Rachel Brosnahan filmin baş rolünde karşımıza çıkarken Director O’Brien rolünde son dönemin dikkat çeken çalışması Paradise dizisinden hatırlayacağınız Julianne Nicholson, Daredevil Born Again’den Jon Bernthal ve Henderson rolünde Laurence Fishburne gibi önemli isimler karşımıza çıkıyor.
The Amateur İzlenir mi?
Filmin finalinden hemen önce Rusyadaki Heller (Rami Malek) ve The Bear (Jon Bernthal) arasındaki sahnenin filmde hangi amaca hizmet ettiğini anlamasam da hafta sonu aksiyon filmi izlemek isteyenler için Hollywood’dan gelen yüksek bütçeli bir yapım olarak iyi bir alternatif, hatta senaryo ve kadroya baktığımız zaman seri haline gelme ihtimali de var desem yeridir. Tabii bunu gişede elde edeceği hasılat da belirleyecektir.
Armand filmi Cannes Film Festivali’nde Camera d’Or Altın Kamera ödülü almış görüntü yönetimi açısından izlenmeyi hak eden bir yapım olarak vizyona girdi.
Armand filminin süresi yaklaşık 2 saat ve en büyük handikaplarından birisi bu süre içerisinde yönetmenin kimi zaman ne anlattığını anlayamadığımız ve genel film akışını da değiştiren sahnelerinin varlığı.
Armand Filmi Daha Kısa Olsa Baş Yapıt Olurdu
Belki de bu iki saatlik süre 20 dakika kadar kısalsaydı şu anda film için çok çok iyi bir film diyebilecekken film kimi izleyici için sadece iyi olarak kimileri için ise ortalama olarak tanımlayacaktır.
Tabii bu 20 dakikalık süre kısaltımı aslında kurgunun hızlanması ve filmin hikayesinin daha hızlı akması için olmakla birlikte aynı zamanda neden var olduğunu anlamakta güçlük çektiğimiz örneğin başrol oyuncusu Renate Reinsve’nin canlandırdığı Elisabeth karakteri ile okulun hademesinin koridordaki dans sahnesi gibi sahnelerin filmden çıkartılması filme çok büyük yarar sağlayabilirdi.
Elisabeth ve Hademenin Dans Sahnesi
Filmde başarısız olarak adlandırabileceğimiz öğretmenlerden oluşan bir okul yönetimi okuldaki iki çocuk arasında gerçekleşen hayli sinir bozucu bir olay üzerine iki çocuğun ebeveynlerini çağırırlar ve yapılan toplantı sırasında beklenmedik olaylarla okul içerisinde Yaşananları izleriz. Suçlama ve yaşanan olayda hangi çocuk ya da ebeveyni doğruyu söylemektedir? Film boyunca cevabını aradığımız cevap budur.
Bekar anne rolündeki Elisabeth’i canlandıran Renate Reinsve’nin film boyunca özellikle iki üç sahnedeki muhteşem performansı Camera d’Or ödülü alan görüntü yönetimi ile birleşince çok daha dikkat çekici oluyor.
Haftanın izleme listesine alınması gereken filmlerinden birisi olan Armand‘ı izlerken muhakkak filmin gereğinden bir tık yani yaklaşık olarak 15 – 20 dakika uzun olduğunu bilerek izlemeniz belki de hikayeyi ve filmi daha kolay sindirmenizi sağlayacaktır.
Okulları tatile girmeden hemen önce, 6 yaşındaki Armand ile okuldaki en yakın arkadaşı Jon hakkında çıkan bir suçlama ortalığı karıştırır. Ünlü bir oyuncu, eski can dostlar, ölü bir adam ve iki çocuğun karıştığı bir skandalın dilden dile yayılarak bomba gibi patlamasından endişe eden okul yönetimi, ebeveynleri alelacele toplantıya çağırır. Ancak gerçekte ne olduğunu okul yetkilileri de bilmemektedir. Şüphe ve arzunun, saplantılar ile çocukluğun kırılgan masumiyeti arasında sinsice dolandığı toplantı, kontrolden çıkar. Ebeveynler hakkındaki detaylar ve geçmişin sırları ortaya döküldükçe, olay daha da karmaşık bir hal alır.
2024 Cannes Film Festivali’nde Camera d’Or ödülüne layık görülen ARMAND, festivalin en çok ses getiren filmlerinden biri oldu. Başroldeki The Worst Person in the World’ün yıldızı Renate Reinsve, bu sürükleyici psikolojik dramdaki çok katmanlı performansıyla büyük övgü aldı. Liv Ullmann ve Ingmar Bergman’ın torunu olan Halfdan Ullmann Tøndel, filmin yönetmen koltuğunda oturuyor. ARMAND, 2025 Oscar Ödülleri “En İyi Uluslararası Film” ödülü için Norveç’in Oscar adayı olarak seçildi ve 15 filmlik “kısa liste”de de yer buldu.
Son dönemin dikkat çeken dizilerinden biri olan “Piyasa,” Kanal D ekranlarında yayın hayatına başladı. Dizi, özellikle toplumsal sınıf farklarını, zenginlik ve statü mücadelesini konu almasıyla izleyicilerin ilgisini çekti. Bu yönüyle Show TV’nin sevilen yapımı “Kızılcık Şerbeti” ile benzerlik taşıdığı konuşuluyor. Peki, gerçekten de “Piyasa” dizisi, “Kızılcık Şerbeti”nin izinden mi gidiyor?
Öncelikle “Kızılcık Şerbeti,” iki farklı dünya görüşüne sahip ailelerin çocuklarının evliliği üzerinden başlayan bir toplumsal çatışma hikâyesi sunuyor. Muhafazakâr ve seküler yaşam tarzları arasındaki farkları, karakterlerin gelişimiyle derinleştiren dizi, Türkiye’nin güncel sosyal dinamiklerini işleyerek büyük yankı uyandırdı.
“Piyasa” ise, ağırlıklı olarak modern şehir yaşamındaki statü savaşlarına ve lüks hayatın perde arkasındaki entrikalara odaklanıyor. Karakterlerin zenginlik ve güç uğruna verdiği mücadele, sosyal medyanın ve günümüz trendlerinin etkisiyle şekilleniyor. Bu açıdan bakıldığında “Piyasa,” “Kızılcık Şerbeti”nin aileler arası kültürel çatışma temasından ziyade bireysel hırs ve sosyal statü üzerine kurulu bir hikâye sunuyor.
Bununla birlikte, her iki dizi de toplumsal farklılıkları ve sosyal çatışmaları dramatik bir dille ele alıyor. İzleyicinin kendi hayatından izler bulabileceği karakterler ve olay örgüsü, bu yapımların ortak noktalarından biri. Ancak “Kızılcık Şerbeti” daha çok aile ilişkileri ve kültürel farklılıklara odaklanırken, “Piyasa” bireysel başarı, sosyal statü ve rekabet ekseninde ilerliyor.
Sonuç olarak, “Piyasa” ve “Kızılcık Şerbeti” belirli yönleriyle benzerlik taşısa da, işledikleri konular açısından farklı çizgilerde ilerliyor. “Kızılcık Şerbeti” aile içi dinamikleri ve toplumsal değer çatışmalarını merkezine alırken, “Piyasa” modern dünyada bireysel hırsların ve sosyal statünün öne çıktığı bir hikâye sunuyor. Hangisinin izleyiciler üzerinde daha büyük etki yapacağı ise, zaman gösterecek.
Selena Gomez ve nişanlısı Benny Blanco, 14 Mart 2025’te “Sunset Blvd” adlı yeni şarkılarını yayımladılar. Bu parça, 21 Mart’ta çıkacak olan ortak albümleri “I Said I Love You First”ün bir parçası. Şarkı, çiftin Los Angeles’taki Sunset Boulevard’da gerçekleşen ilk buluşmalarını anlatıyor ve bu nedenle özel bir anlam taşıyor.
Gomez, Instagram’da paylaştığı gönderide, “İlk buluşmamız Sunset Blvd’daydı ve bu aynı zamanda birlikte yaptığımız bir sonraki şarkının da adı.” diyerek şarkının önemini vurguladı.
Retro tarzda çekilen müzik videosu, Petra Collins tarafından yönetildi ve çiftin arasındaki güçlü kimyayı yansıtıyor.
Şarkının sözleri, ilk buluşmalarındaki çekimi ve tutkuyu ifade ediyor:
“Sadece ona dokunmak istiyorum, dokunmak / Patlamamak için elinden geleni yap / Ver bana, ver bana, ne kadar seviyorum senin büyük, büyük kalbini.”
“Sunset Blvd”, çiftin aşk hikâyesinin başlangıcını anlatan samimi bir parça olarak dikkat çekiyor.
Videoyu aşağıdaki linke tıklayarak izleyebilirsiniz:
Yorum yazabilmek için giriş yapın Giriş