Bizimle iletişim kur

Sinema

Güney Kore Sinemasının En İyi Gerilim Filmleri – 1

Yayınlandı

on

Güney Kore sineması 2000’li yıllardan sonra tüm dünyada adından söz ettiren bir konuma erişmeyi başardı. Özellikle de gerilim türünde yaptıkları filmlerle birbirinden güzel pek çok filme imza attılar. Bunlardan en iyilerini sizlere listelemeye çalışacağım. Film sayısı çok olduğu için birkaç serilik bir liste olacak. O yüzden takipte kalmanızı tavsiye ederim. İşte serinin ilk yazısı ve En İyi Güney Kore Gerilim Filmleri ile karşınızdayız.

10) Bedevilled (2010)

Hae-won, bir bankada orta düzey memur olarak çalışan genç bir kadındır. Hae-won bir gün, sokakta bir kadına karşı işlenen korkunç bir şiddete ve cinayete tanık olur. Karşılaştığı bu vahşete gözlerini kapatabileceğini zanneden Hae-won, yaşadığı şoku atlatamadığı için bir süre sonra işinden kovulur. Biraz rahatlamak için çocukluğunun da geçtiği şehirden uzak bir adaya yerleşmeye karar veren Hae-won, burada da uzaklaşmaya çalıştığı şiddetle yüzleşmek zorunda kalacaktır. Bu sefer kaçması ise hiç kolay olmayacaktır.

9) Lady Vengeance (2005)

Park Chan-wook’un intikam üçlemesinin son filmi olan “Lady Vengeance”, ismine (Türkçe’ye İntikam Meleği olarak çevrilmiştir) de yakışır bir şekilde bu muhteşem seriyi taçlandırarak sonlandırır. Lee Geum-ja isimli genç kadın altı yaşındaki bir çocuğun kaçırılması ve öldürülmesinden sorumlu tutularak 13 yıl hapis yatmıştır. Hapisten çıkmasıyla birlikte, belki de hiç işlememiş olduğu bir suçun intikamını almak üzere kusursuz bir şekilde tasarladığı planını uygulamaya koyulur.

8) The Chaser (2008)

Na Hong-jin’in ilk yönetmenlik denemesi olmasına rağmen “the Chaser”, başından sonuna kadar izleyeni merak içinde bırakan bir polisiye-gerilim fırtınası olmayı başarıyor. Film, bir seri katille eski bir polisin yollarının istemeden de olsa kesişmesini anlatır. Polisken de ismi her türlü ahlaksızlığa bulaşmış olan Joong-ho, artık sokaklarda hayat kadını çalıştırmaktadır. Çalıştırdığı iki kadının kaybolmasının ardından maddi olarak zor duruma düşen Joong-ho, elinde kalan Mi-jin isimli kadını, diğer iki kadının da kaybolmasından sorumlu olabileceğini düşündüğü Yeong-min isimli müşterisine yollar. Ancak bir süre sonra Mi-jin’den de haber alınamayacaktır.

7) Mother (2009)

Hepimiz onu “Parasite” filmiyle tanıyor olsak da Bong Joon-ho, kariyerinin ilk yıllarından beri muhteşem filmlere imza atmış bir yönetmen. Bu filmler arasında izleyiciyi ahlaki bir ikilime sürüklemesi ve sonuna kadar da diken üstünde tutmayı başarması açısından “Mother”, kesinlikle ölmeden önce izlenmesi gereken filmlerden biri. Dul ve yaşlıca bir kadın, akli melekeleri pek yerinde olmayan genç oğluyla tek başına hayatta kalmaya çalışmaktadır. Oğlunu elinden geldiğince her türlü beladan uzak tutmaya çalışan bu kadın kendisini, oğlunun genç bir kızın ölümünden sorumlu tutulmasıyla birlikte içinden çıkılmaz bir belanın ortasında bulacaktır.

6) I Saw the Devil (2010)

“Old Boy” ile birlikte Güney Kore sinemasının yurt dışında en çok bilinen filmlerinden bir diğeri de tartışmasız “I Saw the Devil” filmidir. Kim Jee-woon tarafından yönetilen ve bünyesinde Güney Kore’nin iki büyük oyuncusu olan Lee Byung-hun ve Choi Min-sik’i barındıran film, acımasız bir katil ile en az onun kadar acımasız yöntemlerle intikam almaya çalışan bir istihbaratçının gerilim dolu kovalamacasını anlatıyor.

5) The Handmaiden (2016)

2013 yılında Hollywood’a giderek başarısız bir vampir filmine (Stoker) imza atan Park Chan-wook, (kendisi bu arada ülkesinde Thirst (2009) isimli muazzam bir modern zaman vampir filmine imza atmıştı zaten) 2016 yılında ülkesine geri döndüğünde başka bir şahesere yine imza atmayı başardı. 1900’lerin ilk çeyreğinde Japon işgali altındaki Kore’de geçen film, iki kadın üzerinden hem erotik hem de kaotik olmayı başaran muhteşem bir psikolojik gerilim örneği.

4) Sympathy for Mr. Vengeance (2002)

Park Chan-wook’un çok konuşulan intikam üçlemesinin ilk ayağı olan (meşhur Old Boy filmi bu üçlemenin ikinci filmidir) “Sympathy for Mr. Vengeance”, vizyona girdiği dönem eleştirmenlerden geçer not alamasa da seyirciler tarafından çok beğenilmiş heyecan dolu bir filmdi. Bir fabrikada çalışan ve hem sağır hem de dilsiz olan Ryu, kız kardeşinin böbrek nakli ihtiyacını karşılayabilmek için altından kalkamayacağı pis işlere bulaşmak zorunda kalır.

3) Old Boy (2003)

Güney Kore sineması dendiğinde akla gelen ilk filmlerden biri olan “Old Boy”, hala yönetmen Park Chan-wook’un en iyi filmi olmaya devam ediyor. Elektra kompleksine kendince sert bir yorum getiren ve tabu sayılabilecek pek çok konuyu ustalıkla ele alan “Old Boy”, modern zamanların intikam temalı en iyi gerilim dolu kara filmlerinden (neo-noir) biri olmaya devam ediyor.

2) Parasite (2019)

2019 yılında hem en iyi film hem de en iyi yabancı film Oscar’ını alarak büyük bir başarıya imza atan “Parasite” filmi, biri fakir diğeri zengin iki aile üzerinden yarattığı gerilim dolu sahnelerle sınıf çatışmasına kendince trajikomik bir yorum getirmeyi başarıyor.

1) Burning (2018)

2018 yılının bana göre en iyi filmi olan ve önümüzdeki yıllarda da 2000’li yılların en iyi filmleri arasında gösterileceğine emin olduğum “Burning”, ünlü Japon yazar Haruki Murakami’nin kısa bir hikâyesinden sinemaya uyarlanmıştır. Yazar olmak isteyen ve kendi halinde yaşayan genç bir adam (Lee Jong-su), bir gün çocukluk arkadaşı, genç ve güzel Shin Hae-mi ile karşılaşır. Başta romantik ilerleyen karşılaşmaları, Shin Hae-mi’nin çıktığı yolculuktan yanında genç ve zengin bir çocukla dönmesiyle birlikte merak uyandırıcı ve gerilim dolu bir dönemece sapacaktır.

Sinema

Joseph Quinn ve Vanessa Kirby, ‘Fantastik Dörtlü’deki Rollerini Anlattı

Joseph Quinn ve Vanessa Kirby, ‘Fantastik Dörtlü’ Karakterlerini Önceki Yinelemelerden Nasıl Güncellediklerini Açıkladı

Yayınlandı

on

Yazan


“Stranger Things” dizisinin oyuncusu “Johnny’nin bu versiyonu, diğer insanların duygularına karşı daha az duyarsız,” diye takılıyor

Johnny ve Sue Storm’un “Fantastik Dörtlü: İlk Adımlar” vizyona girdiğinde kendilerini biraz güncellenmiş hissetmelerini bekleyin.
Filmin vizyona girmesine üç aydan biraz fazla bir süre kala, yıldızlar Joseph Quinn ve Vanessa Kirby klasik karakterlerini nasıl güncellediklerini anlattılar. Quinn için mesele, onu modern bir izleyici kitlesi için ilginç kılan şeyi bulmaktı.

Perşembe günü Entertainment Weekly’ye verdiği demeçte, “Ben ve [Marvel Studios patronu] Kevin [Feige] onun önceki versiyonları ve kültürel olarak nerede olduğumuz hakkında konuşuyorduk,” dedi. “Kadın düşkünü, umursamaz bir adam olarak damgalanmıştı, ama bu günümüzde seksi mi? Sanmıyorum. Johnny’nin bu versiyonu diğer insanların duygularına karşı daha az duyarsız.”

Bu arada, Kirby Görünmez Kadın’ı üstlendiğinde, 1960’larda gerçekten yaşıyormuş gibi hissettirmekten daha az “paspas” gibi hissettirmenin bir yolunu bulmaya çalıştı.

Kirby, “Bugün tam 60’lardaki Sue’yu oynasaydınız, herkes onun biraz paspas olduğunu düşünürdü,” dedi. “Bu yüzden her nesil için temsil ettiği şeyin özünü, cinsiyet politikalarının farklı olduğu yeri nasıl yakalayacağımızı ve bunu bugün nasıl somutlaştıracağımızı bulmak, bunun en büyük zevklerinden biriydi.”

“Fantastik Dörtlü: İlk Adımlar”, Marvel’ın İlk Ailesi’ni MCU’ya uyarlamanın ilk denemesi. Film, Marvel filmlerinin çoğunun geçtiğinden farklı bir Dünya’da, retro-fütüristik 1960’larda geçiyor. Bu nedenle, Disney+ dizisi “WandaVision”da da yer alan yönetmen Matt Shakman, filmin diğer MCU yapımlarından çok daha bağımsız hissettirdiğini söyledi.

“Biz kendi evrenimiziz, bu harika ve özgürleştirici,” film yapımcısı daha önce Empire’a, Marvel’ın diğer filmlerinden ve TV şovlarından farklı bir gerçeklikte geçen gişe rekorları kıran film hakkında söylemişti. “Gerçekten [başka] süper kahraman yok. Paskalya yumurtaları yok. Iron Man veya benzeri bir şeyle karşılaşma yok. Bu evrende her şey onlar. Birbirine bağlı Marvel Evrenini seviyorum ama çok yeni ve çok farklı bir şey yapıyoruz.”

Devam etti: “Bu, Uzay Yarışı ruhuyla ilgili. JFK ve iyimserlikle ilgili. Bu, Neil Armstrong ve Buzz Aldrin yerine bu dörtlünün uzaya gittiğini hayal etmek. Bu fikir, onların Amerika’daki en ünlü insanlar olmaları çünkü maceracı, kaşif, astronot olmaları – süper kahraman oldukları için değil. Ve geri döndüklerinde bunun üstüne süper kahraman oluyorlar. Ama öncelikle onlar astronot, onlar aile.”

“Fantastik Dörtlü: İlk Adımlar” 25 Temmuz’da sinemalarda.

Devamını Okuyun

Sinema

44. İstanbul Film Festivali Ne Zaman Başlıyor?

Yayınlandı

on

Yazan

İstanbul Film Festivali bugün (11 Nisan) başlıyor…

Önümüzdeki 11 gün boyunca sinemalarda olacak 44. İstanbul Film Festivali’nin seçkisi, 139 uzun metrajlı ve 15 kısa filmden oluşuyor.

Altın Lale Yarışması, özel bölümleri ve prömiyerleriyle festivalin gösterimleri Beyoğlu, Şişli ve Kadıköy’de.

Hafta içi gündüz seanslarında biletler indirimli, öğrenci bileti kapasitesi sınırsız.

Devamını Okuyun

Sinema

Milly Alcock’un Supergirl: Woman of Tomorrow kostümü sonunda Set Fotoğraflarıyla Ortaya Çıktı

Yayınlandı

on

Yazan

Milly Alcock’un Supergirl: Woman of Tomorrow kostümü sonunda yeni DC Universe set fotoğraflarıyla tanıtıldı. Kara Zor-El, 1984’teki Supergirl’den bu yana ilk kez kendi solo filmini çekiyor, çünkü Alcock ünlü Kryptonlu kahramanı Supergirl: Woman of Tomorrow filminde hayata döndürecek. Ancak, yaklaşan DCU bölümündeki en büyük detaylardan biri, hayranların onu DC kostümüyle görmeyi beklediği Alcock’un gerçek kostümü.
Supergirl: Woman of Tomorrow hala ana çekimlerinin ortasındayken, @UnBoxPHDFILM Alcock’un gerçek kostümüyle ilk set fotoğrafını çekmeyi başardı.

Milly Alcock’un Supergirl: Woman of Tomorrow’daki DC kostümüyle Kara Zor-El olarak ilk bakışını görmek için buraya tıklayın.

Serinin arka/yan kısmından görünen Supergirl kostümü, uzun mavi kollara, geniş altın bir kemere, kırmızı eteğe ve kırmızı çizmelere benziyor. Alcock ayrıca CGI ile uzatılabilecek kısa bir pelerin giyiyor gibi görünüyor. Supergirl: Woman of Tomorrow set fotoğrafı, başlıktaki kahramanı askeri bir kamyonun veya başka bir zırhlı aracın tepesinde gösteriyor.

Supergirl Set Fotoğrafının Milly Alcock’un Kostümü Hakkında Açığa Çıkardıkları

Supergirl. Woman of Tomorrow’un aynı adlı çizgi romanı uyarladığı göz önüne alındığında, set fotoğrafının kostümün çizgi romana çok benzeyen bir versiyonunu ortaya çıkarması büyük bir sürpriz değil. Supergirl: Woman of Tomorrow kadrosuna daha önce katılan ve henüz fark edilmemiş olsalar da kilit karakterlerden Alcock’un kostümüne kadar, DCU uyarlamasını mümkün olduğunca kitaba yakın tutmayı planladıkları açık.

Orijinal Supergirl: Woman of Tomorrow yazarı Tom King’in de DCU filminin mimarı olarak yer almasıyla, Kara’nın kitabındaki kostümünün ekranda düzgün bir şekilde yapılması mantıklı.

Supergirl: Woman of Tomorrow set fotoğrafında Kara’nın askeri bir araçta olduğu görülse de, neden askeri bir güçle uğraştığı belirsiz. Henüz belli olmasa da, Supergirl: Woman of Tomorrow’da Kara’nın filmde bir noktada bir orduyla uğraşması her zaman mümkün. Daha da ilginci, bu sahnenin orijinal Supergirl: Woman of Tomorrow hikayesinin dayandığı uzayda mı yoksa Kara’nın bir şekilde Dünya’da mı olduğu. Bu arada Milly Alcock’u Supergirl olarak ilk izleyeceğimiz yapım 2025 yazında vizyona girecek olan Superman filmi olacak.

Kostümün tamamını yakından görmek zor olsa da, Alcock’un Kara’nın büyük altın kemeriyle açıkça görülebildiği için, Supergirl: Woman of Tomorrow kostüm tasarımını DCU zaman çizelgesine uyarladıkları kesinlikle anlaşılıyor. İdeal olarak, daha fazla sahneyi halka açık bir şekilde çekmeden önce, Gunn ve DC Studios, Alcock’un DCU kostümüyle resmi bir görünümünü ortaya koyuyor. Ancak şimdilik dünya, çekimlerin tamamlanmasına yaklaşırken Supergirl: Woman of Tomorrow’dan başka neler çıkacağını beklemek ve görmek zorunda kalacak.

Devamını Okuyun

Sinema

Bu Cuma Hangi Filmler Vizyonda Yer Alacak? (11 Nisan 2025)

Yayınlandı

on

Yazan

Birbirinden farklı filmlere ev sahipliği yapan Paribu Cineverse, sinemaseverleri 11 Nisan Cuma günü vizyona girecek yeni filmlerle buluşturuyor. Vizyonda yer alan filmlerin yanı sıra tekrar vizyona girecek Başlangıç (Inception) ile vizyonun yeni filmleri Amatör (The Amateur), Drop: Kabul Et veya Reddet (Drop), Armand, Cesur Yaga ve Sihirli Dünya ve Çakallarla Dans 7 sinemaseverlerin beğenisine sunuluyor.

Pek çok filmi dünyayla birlikte aynı anda vizyona getiren Paribu Cineverse, bu Cuma da birbirinden farklı türde yerli ve yabancı filmleri vizyona getiriyor. Bilim kurgudan gerilime, animasyondan drama kadar önemli yapımların vizyonda olacağı 11 Nisan Cuma günü, sinemaseverlere farklı dünyaların kapılarını aralayacak.

Tekrar vizyona girecek Başlangıç (Inception) ile vizyonun yeni filmleri Amatör (The Amateur), Drop: Kabul Et veya Reddet (Drop), Armand, Cesur Yaga ve Sihirli Dünya ve Çakallarla Dans 7’nin içerisinde bulunduğu 11 Nisan Cuma haftasının vizyon programı şöyle:

*** Christopher Nolan’ın efsaneleşen filmlerinden biri olan Başlangıç (Inception), yeniden vizyona giriyor. Oscar ödüllü bilimkurgu filminin başrolünü bilinçaltına sızarak bilgi çalan bir profesyonel hırsızı canlandıran Leonardo DiCaprio üstleniyor. Uluslararası bir kaçak pozisyonunda olan Cobb’a içinde bulunduğu durumdan kurtulmasını sağlayacak bir fırsat sunulur. Mükemmel bir soygun yerine, Cobb bu sefer tam tersini imkansız ‘başlangıç’ı tamamlamak zorundadır; görevi bir fikri çalmak değil onu yerleştirmektir. Eğer başarırsa, mükemmel suç bu olacaktır…

*** Yönetmen koltuğunda James Hawes’in oturduğu, başrollerini Rami Malek, Laurence Fishburne ve Rachel Brosnahan’ın üstlendiği Amatör (The Amateur), karısının Londra’daki bir terör saldırısında trajik ölümünün ardından üstlerinden onu takip etmesini talep eden bir CIA kriptografın hikayesini konu ediniyor. Yetkililerin harekete geçmeyi reddetmesi üzerine, Charlie işleri kendi eline alır ve sorumluları bulmak için tehlikeli bir yolculuğa çıkar. Zekası, peşinden koşanlardan kaçmak ve intikamını almak için en güçlü silahı olacaktır.

*** Haftanın gerilim filmlerinden Drop: Kabul Et veya Reddet (Drop), yıllar sonra ilk randevusuna çıkan dul bir anne olan Violet’in başından geçenleri konu ediniyor. Violet, lüks bir restorana vardığında buluşacağı Henry’nin beklediğinden daha çekici ve yakışıklı olduğunu görünce rahatlar. Ancak Violet, telefonuna gelen bir dizi isimsiz mesajla önce sinirlenmeye ve sonra da terörize olmaya başlayınca aralarındaki kimya bozulmaya başlar.

*** Senaristliğini ve yönetmenliğini Halfdan Ullmann Tøndel’in üstlendiği Kuzey Avrupa filmi Armand, ortalığın karışmasına neden olan bir suçlama ile karşı karşıya kalan iki çocuk ve ebeveynlerinin hikayesini konu ediniyor. Okul tatiline kısa bir süre kala okulda meydana gelen bir olayın ardından, genç Armand ve Jon’un ebeveynleri yönetim tarafından çağrılır. İki çocuk hakkında ortaya atılan suçlama ortalığın karışmasına neden olur ancak gerçekte ne olduğunu kimse bilmemektedir. Ebeveynler ve okul personeli ne olabileceğine dair tartışmaya girer ve toplantı kısa sürede kontrolden çıkar. Çok geçmeden kaos oluşur…

*** Çocukların ve animasyon tutkunlarının ilgisini çekecek Cesur Yaga ve Sihirli Dünya, kayıp olan kitabı bulmak için zorlu bir maceraya atılan Cesur Yaga ve dostlarının hikayesini konu ediniyor. Kızıl saçlı Cesur Yaga, mucit kedisi ve neşeli dostlarıyla birlikte masalsı bir krallıkta bulunan küçük bir kulübede yaşar. Sihirde ustalaşmaya çalışan Cesur Yaga, amacına ulaşabilmek için kayıp olan “Sihir Kitabı”nı bulmak zorundadır. Kitap, yıllar önce kötü kalpli Belladonna tarafından çalınmıştır. Yaga ve arkadaşları, kayıp büyü kitabını bulmak için zorlu bir maceraya atılır.

*** Şevket Çoruh, Timur Acar, Murat Akkoyunlu’dan oluşan başrolleriyle çok sevilen Çakallarla Dans serisinin yeni filmi Çakallarla Dans 7, bir güzellik yarışmasının organizasyonunda görev almak için İzmir’e giden ekibin yaşadığı maceraları konu ediniyor.Güzellik yarışmasında kızların kostümleri üzerinde çok sayıda ham pırlantanın bulunması ortalığı karıştırır. Kral Mustafa’nın düzenlediği yarışma, aslında yurt dışı ile gerçekleştireceği ham pırlanta ticaretinin kılıfıdır. Bulduğu pırlantaları ele geçiren Nalan, Çakalların da desteği ile Mustafa’nın krallığını temelinden sarsar.

Devamını Okuyun

En Çok Okunanlar