Bizimle iletişim kur

Köşe Yazıları

Behzat Ç Çekiç ve Gül Yorum Yazısı – İlk İzlenim Tolga Yiğit Yazdı

Yayınlandı

on

Radio Mood App

Öncelikle yorum yazılarımızı takibe almanız ve her hafta yeni yazılarımıza ulaşmanız için web sitemizi bilgisayarınızda ana sayfa olarak ya da favorilerinize ekleyin.

Behzat Ç Çekiç ve Gül’ü İzledim ! Peki Bir Behzat Ç hikayesi dizisi nasıl ? SPOILERSIZ

Bu yazıyı Podcast olarak da dinleyebilirsiniz

İlk bölüm itibariyle şunu söylemek gerekir ki Behzat Ç dizisini özlemişiz. Özellikle 2019’da yayınlanan 4. sezona göre bu sezon ve bu yeni dizinin daha iyi bir başlangıç yaptığını söyleyebilirim.

Hikayemizde yeni karakterler var bunlardan ilk tabi ki Gaspi Ç isimli kedi. Süper bir kedi. Nasıl güzel ipucu verdiğini görünce tam cinayet büro kedisi diyebiliriz.

Reklam

Çekiç ve Gül Bir Behzat Ç Yeni Sezon oyuncularını ve karakterlerini tanıyalım

Bir diğer karakter Osman H. komiser. Bu rolde Evliya Aykan var. Evliya Aykan röportaj videomuz için tıklayın Evliya Aykan’ın ilk bölümde rolü az olduğu için mi yoksa 4 sezonla komedi projesinden çıkıp böyle bir yapıma geldiği için mi tam bilemediğim bir tutukluğu var. Sanırım sahneleri arttıkça Evliya Aykan’ın Osman komiser rolünü daha çok seveceğiz. Kahvehane sahnesi bu konuda ilk ipuçlarını verdi.

Behzat Ç Karakterlerini Tanımaya Devam Edelim

Yeni isimlerden bir diğeri ve önemli olanı Savcı hanım, yani savcı Belgin. Savcı hanım yani Gökçe Eyüboğlu röportajımızı da izlemek için tıklayın . Yeni savcımızın kim olduğunu huyunu suyunu ilk bölümdeki tek sahnede anlayabiliyoruz. Savcı Belgin ilk bölümde başroldeki isimlerle neredeyse bir arada (yani aynı) sahnede bulunmadan rolünü tamamladı.

Geldik dikkat çeken son yeni isme : Yücel Demirdelen. Mehmet Ali Nuroğlu’nun canlandırdığı karakter için yeni Ercüment Çözer diyebiliriz. İlk sahnesinde kanlı bir operasyona imza atıyor. Bir kıyaslama yaparak örnek vermem gerekirse; son dönemde izlediğim “The Menü” ve özellikle “Kemikler ve Hey Şey”den sonra Yücel Demirdelen’in sahnesi beni çok ürkütmedi ve psikopatlık seviyesini üst düzeyde bulmadım. Evet sahne gerdi, evet pisikopat bir sahne ama “Kemikler ve Her Şey’i izledikten sonra bu sahnede küçük bir kaç detay daha olmasıydı diye aklımdan geçti. Mesela kamera gözlerine odaklansa ve delice bir bakış izleyebilseydik keşke. Gelecek bölümlerde daha fazla kötülük göreceğimizi düşünüyorum.

Dizinin dikkat çekmeyen yeni ismi ise : Mürsel. Mürsel için tek söyleyeceğim şey umarım dikkat çekmiyor gibi gözüküp en sonunda bizi ters köşe yapmaz.

Çekiç ve Gül Bir Behzat Ç hikayesinin sürpriz ismi ise Melike. Melike bürodaki işleri organize eden büroda kalmayıp dış göreve de giden yeni ismi. Ama bu ismin bir diğer önemli özelliği ise Erdal Beşikçioğlu’nun kızı Derin Beşikçioğlu olması. Hatırlarsınız dizinin ilk sezonlarında Erdal Beşikçioğlu’nun eşi ve Derin Beşikçioğlu’nun annesi Elvin Beşikçioğlu’da dizi de rol alıyordu. Bakalım Melike rolünde Derin Beşikçioğlu nasıl bir performans göstercek. İlk bölüm itibariyle rolünü iyi ve çok doğal canlandırdığını söylemeliyim.

Reklam

Çekiç ve Gül Bir Behzat Ç hikayesi dizisi için son söz

Dizi 2019’daki 4. sezondan daha iyi bir bölüm olmasına rağmen az da olsa temponun düştüğü sahnelere sahip. Ve bir kaç sahnede de birazdan ne izleyeceğimizi erkenden tahmin edebildiğimiz hiç süprizi olmayan bir kaç sahneye sahip. Dizinin içindeki bir kaç sahnedeki diyaloglar çok esaslı ve vurucu.

Akbaba’nın Behzat amirim ile “Aga bu şehir hepimizi çürüttü” konuşması ve Behzat amirin kızı Şule ile restorandaki diyaloğu da dikkat çekiciydi.

Kısacası “özlemişiz la!” yeni bölüm çabuk gelsin 🙂

Reklam

Köşe Yazıları

Venedik’te Cinayet Film Yorumu | Kimler İzlemeli?

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Ünlü polisiye roman yazarı Agatha Christie’nin yine ünlü dedektifi Hercule Poirot’nun sinemadaki yeni macerası Venedik’te Cinayet vizyona girdi peki filmi kimler izlemeli? 

Kenneth Branagh’dan Göz Alıcı Görsellik

Daha önce dört kere gezme fırsatı bulduğum Venedik’i bu kez 1947 yılındaki versiyonuyla görmek de güzeldi. Gerçi film yeni çekildiği için sadece Venedik sokaklarında gezen yerel halkın kıyafetleri kırklı yıllara uygun olarak değiştirince kalan hiçbir şeye dokunmasanız da geçmişin havasını verebiliyorsunuz. Çünkü Venedik sokaklarında, binalarında o günden bugüne çok da büyük değişimler yok gibi.

Gelelim filmin uyarlandığı “Hallowe’en Party” Türkçe ismiyle Elmayı Yılan Isırdı romanına.  Bir Agatha Christie hayranı olsam da tüm romanlarını okuma fırsatım olmamıştı filmin uyarlandığı “Hallowe’en Party” romanı da okumadığım eserlerinden birisi ve Posbıyıklı dedektifimiz Hercule Poirot’u bu kez emeklilik döneminde görüyoruz. Kitapta olmayan ama filmin hikayesi içinde bu kez doğaüstü güçler ruhlar ve ruh çağırma seansı gibi olayları da görüyoruz. Ahiret hayatına ruhlara ve medyumluğa vb inanmayan aslında gerçeğin dışında hiçbir şeye inanmayan ve her olayın ardında muhakkak bir gerekçe arayan ünlü dedektifimiz bu kez sonuca biraz zorlanarak da olsa Türkiye üzerinden gitmeyi başarıyor. Neden Türkiye dedim çünkü Venedik’te Cinayet filminde Türkiye’den bir unsuru hikayeye eklemiş ve gerçekten de çok zekice  ve tam yerinde kullanılmış.

Oscar ödüllü Michelle Yeoh’u görmek güzeldi. Ayrıca Belfast filmini de yönetmiş olan Kenneth Branagh’ın o filmde de çalıştığı Jamie Dornan ile iyi oyunculuk performansı sergilediğini gördüğümüz çocuk oyuncu Jude Hill de filmin dikkat çeken artıları.

Venedik’te Cinayet Filmi İzlenir mi?

Okulların açılması ile birlikte yeni sinema sezonunun da açıldığını söyleyebiliriz. Bu hafta sonu için özellikle Agatha Christie hayranıysanız, polisiye filmleri seviyorsanız ve nostalji tadı yakalamak için Venedik’te Cinayet hafta sonunun en iyi seçimi olarak karşımıza çıkıyor.

Bunun yanı sıra Hercule Poirot’un pos bıyıklarını görmek ve Venedik sokaklarında beyazperdede de olsa gezebilmek gerçekten keyifli olacaktır. Yönetmen Kenneth Branagh filmin kapanış jeneriğinde Venedik’i yukarıdan bize çekerek güzel bir veda ediyor. Venedik’i gökyüzünden izlemek de ayrı bir keyifmiş filmi polisiye ve Agatha Christie severler kaçırmasınlar şimdiden iyi seyirler 

Tolga Yiğit

Reklam

Devamını Okuyun

Köşe Yazıları

Türkiye’de En Çok İzlenen 10 Dizi ve 10 Film (04 – 10 Eylül) | Dijital Platform Top 10

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

(04 – 10 Eylül) haftasında Türkiye’de Dijital Platformlarda En Çok İzlenen filmler ve dizilerin listesini aşağıdaki grafiklerde bulabilirsiniz.

Geçtiğimiz hafta ülkemizde en çok hangi dizi ve filmler izlendi? Dehşetin Yüzü 2 sinemalarda vizyona girerken serinin ilk filmi dijital platformlarda izlendi mi? Ve listeye girebildi mi?

Bakalım sizin izlediğiniz diziler ilk 10’a girebilmiş mi?

 www.justwatch.com’un verilerine göre işte en çok izlenen diziler ve filmler : 

Reklam

Türkiye’de En Çok izlenen 10 Dizi Hangisi (04 – 10 Eylül)

Zaman Çarkı 2. sezonuyla birlikte Prime Videoyu listenin zirvesine çıkardı. Ahsoka ikinci sıraya düşerken 3. sırada Netflix’in manga uyarlaması One Piece yer aldı. Ve bu durum Manga’nın anime dizisi içinde olumlu etki yaparak Crunchyroll’da animelerin izlenmesini sağlayarak listeye 4. sıradan giriş yaptı.

Türkiye’de En Çok izlenen 10 Film Hangisi (04 – 10 Eylül)

Devamını Okuyun

Köşe Yazıları

Kaçakçılar Smugglers Filmi Yorumları

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Güney Kore’de bu yıl çok izlenen film olan Kaçakçılar ülkemizde de vizyonda. Film 70’li yıllarda geçen bir kaçakçılık draması.

Aslında bu filmi izledikten sonra acı acı gülümseyerek şunu fark ettim ki tarihsel süreç içersinde hem Güney Kore hem de Türkiye benzeri olayları yaşamış birbirine uzak coğrafyada olan ama birbirinin neredeyse tıpatıp aynısı iki toplummuş. Gerek film de dinlediğimiz müzikler bana bizim 70’lerdeki müziklerimizi hatırlatırken gerekse de filmdeki olaylar mekanlar ve filmin anlatım dili aynı bizim Ayhan Işık’lı, Belgin Doruk’lu, Kartal Tibet’li filmlerimizi hatırlattı.

Amerikan Pazarı

Hatta sahnelerden birinde Amerikalı askerlerin yanlarında getirdikleri çizme, mont, içki ve sigara gibi ürünleri kaçak olarak ülkeye sokmak için aracılara sattıklarını görüyoruz. O sahne ve öncesinde yaşananlar bana ülkemizde Levi’s mağazalarını bırakın Kot pantolonun olmadığı mavi şeritli paketi olan sigaranın Amerikan üretimi olduğunu ve üzerinde bulunduranlar hakkında ceza işlemi yapıldığı dönemleri hatırlattı. Levi’s 501 modeli bul jean yani kot pantolonun zirvesi olan ve sadece Amerikalı askerlerin İstanbul Fındıklıdaki limana geldiklerinde getirip sattıkları kıyafetlerdi. Çok paran varsa oradaki Amerikan Pazarı isimli yere gider kimisi yasal kimisi kaçak bu giysilerden alırdın. Ahhh ne günler ama 🙂

Filmin başrollerinde yer alan oyuncuların Suça İtilen Çocuklar veya Evrenler Savaşı (Oegye+in 1bu) gibi yapımlarını dijital platformlarda izlediyseniz ya da Ji Chang-wook, Lee Jong-Suk hayranıysanız bu filme o beklentiyle gelmeyin. Çünkü film iyi bir 70’ler filmi.

Reklam

Film tam 70’lerdeki sinema tarzını da bire bir yansıtan bir anlatım diline sahip bir suç draması. Filmin 2 saat 10 dakikalık süresini dört parça olarak bölersem : ilk yarım saat dramatik bir hikaye açılışı ile geçerken ikinci yarım saat biraz tempo düşüyor orada sabırlı olursanız üçüncü yarım saatte artık karmaşanın başladığını hatta Guy Ritchie filmlerinde olduğu gibi oyun içinde oyun olan sahneleri görüyorsunuz. Ve son yarım saate giriş yaparken John Wick filmlerindeki aksiyon dövüş sahnelerini aratmayan harika bir otel içi dövüş sahnesini izleyerek filmin finaline doğru heyecanla ve merakla ilerliyorsunuz. Dalgıçlık yapan ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan fakir ve talihsiz kadınların hikayesinin anlatıldığı filmde su altı sahnelerinden bazıları çok keyifliydi.

Kaçakçılar Smugglers Filmi İçin Söz

Daha önce gösterime giren Desibel filmini de ülkemize getiren White Entertainment’ın vizyona soktuğu ve haftanın dikkat çeken iyi yapımlarından birisi olan Kaçakçılar Güney Kore filmlerini sevenler için önümüzdeki dönemde yenilerinin de ülkemizde vizyona girebilmesi adına desteklemek amacıyla da gitmenizde fayda olan bir film.

Ya da farklı bir sinema anlatım dilini izlemek için bu filmi tercih edebilirsiniz. Şimdiden iyi seyirler

Tolga Yiğit

Reklam
Devamını Okuyun

Köşe Yazıları

Dehşetin Yüzü 2 Yorumları | The Nun 2 Spoilersız İnceleme

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Conjuring (Korku Seansı) evreninin yeni filmi The Nun 2 (Dehşetin Yüzü 2) Jontinik’in ev sahipliğinde Kanyon Paribu Cineverse de gerçekleşti. Ortalıkta dolaşan yüzleri simsiyah olan rahibeler daha filme girmeden bizleri neyin beklediğini gösterdi.

Korku Seansı filminin yönetmeni James Wan, Peter Safran ile yapımcı koltuğuna otururken yönetmen koltuğuna bu sefer evrenin diğer filmleri olan La Llorona (Lanetli Gözyaşları) ve Conjuring: Made me do it (Korku Seansı: Bana Bunu Şeytan Yaptırdı) in de yönetmenliğini yapmış Michael Chaves oturdu. Başrollerini Bonnie Aarons, Taissa Farmiga ve Jonas Bloquet yinelerken onlara Storm Reid, Anna Popplewell ve Katelyn Rose Downey eşlik etti.

Film The Nun’da yaşanan olayların üstünden 4 yıl geçmiş ve Rahibe Irine baska bir yerde rahibelik yaparken bir yandan da yaşadığı travmaları atlatmaya çalışır. Fakat bu sırada çevresinde yaşanan garip ölümler ve olaylar dehşetin sona ermediği ile ilgili söylentiler yayar. İblisin geri dönmesini araştıran Rahibe Irine iblisin daha güçlenmiş haliyle karşı karşıya kalmasını konu alıyor.

Film Nasıldı?

İlk filmin ardından 5 yıl geçmesine rağmen oyuncuların sanki devam ediyormuş edası ile oynaması beni aşırı mutlu etti. Diğer filmlerin aksine çok az scary jump taktiği kullanılması filmin konu bütünlüğüne girmesine olanak sağlamış. Dediğim gibi filmde scary jump az kullanıldığı için filmde korku sahnesi yerine gerilim sahnesi daha çoktu. Hele bazı sahneler vardı bile bile gerdi bizi. Salon mu soğuktu yoksa ben mi korktum pek anlayamadım ama bazı noktalarda tüylerim diken diken oldu diyebilirim. Üç filmdir iblisin yaşattığı dehşeti izledik, bu sefer iblisin nereden geldiğini ve neden bu dehşeti yaşattığını bize bu sefer net bir şekilde anlatıyor.

Filmde kendini kaldığı yerden devam eden başroller ve onlara sırıtmayan oyunculukları ile gerilimi hissettiren oyuncular izlerken beni mest etti. 1970’li yıllarda geçen filmin tema, kostüm ve kullanılan eşyalara bakıldığında sizi filmin gectigi yıllara otomatik olarak ışınlıyor. Filme tek film olarak bakıldığında vasat bir iş gibi gözüksede seri filmi olarak bakıldığında evrenin kolonlarından birini oluşturan başarılı geçiş filmi olarak yorumlanabilir.

The Nun2 (Dehşetin Yüzü 2) 08.09 tarihinde sinemalarda. Conjuring evreninin sevenleri ve meraklılarının keyif alacağı bir yapım olmuş kaçırmayın diyoruz.

Evrenin devamı için önemli bir after credits bulunduran bir sonu var özel sahneyi izlemeden asla salonları terk etmeyin. Filmin fragmanını sizler için ekledim şimdiden iyi seyirler.

Reklam
Devamını Okuyun

En Çok Okunanlar