Bizimle iletişim kur

Yaşam

Birinci Sınıf Bir Polisiye: Kurt Wallander

Edebiyat dünyasında özellikle polisiye alanında ulusal sınırları aşmak hiç de kolay değildir ve bunu yapabilen az sayıda yazar vardır. İskandinav coğrafyasından Henning Mankell bu az sayıda yazardan biridir. Yaratmış olduğu Kurt Wallander karakteri dünya çapında okurlar tarafından hem çok sevilmiş hem de birçok dizi ve filme esin kaynağı olmuştur.

Yayınlandı

on

Şimdilerde Netflix’in popüler dizisi Young Wallander’e de esin olan Kurt Wallander serisinin yazarı Henning Mankell 1948 İsveç doğumludur. Romanları kırk beş dile çevrilmiş ve tüm dünyada kırk milyondan fazla satmıştır. Polisiyede Avrupa’nın en prestijli ödülü olan Ripper Ödülü’nü ilk alan yazar da Mankell’dir. Daha sonra bu ödülü alan yazarlar arasında Fransa’dan Fred Vargas, Almanya’dan Sebastian Fitzek ve İngiltere’den Simon Beckett de vardır. Hayatının bir kısmını Mozambik’te geçiren Mankell, Mozambik’in başkenti Maputo’daki Avenida Tiyatrosu’nun sanat direktörlüğünü de yapmıştır. 2010 yılında Filistin’e yardım taşıyan Mavi Marmara’da diğer aydın ve yazarlarla birlikte bulunan yazar 2015 yılında vefat etmiştir.

Kitaplarında dünyadaki ve özellikle de İsveç’teki sosyal eşitsizlik ve adaletsizlik konularına yer veren Henning Mankell’in dünyaya tanıştırmış olduğu Kurt Wallander karakteri polisiye eleştirmeni Ömer Türkeş’e göre, polisiye tarihinin en etkileyici dedektif tiplemelerinden biri olarak gösterilmektedir: “Dedektif denildiğinde bulmacamsı cinayetleri büyük bir maharetle çözen ‘Altın Çağ’ dedektifleri ya da ‘Private Eyes’ geleneğinin sokaklarda belalılarla boğuşan sert erkekleri gelebilir aklımıza. Oysa Wallander ne Sherlock Holmes’a, Ne Hercule Poirot’a, ne Maigret’ye, ne de Philip Marlow’a benziyor. O kendi çağının bir ürünü, 20. yüzyılın ikinci yarısının dinamiklerinin, yeni mülkiyet ilişkilerinin doğurduğu bir kahraman tipi… Wallander, bir anlamda eski moda bir insan. Acıma, adalet ve beraberlik gibi eskimiş sayılan şeylere inanıyor. Ancak Kurt Wallander’in bu kadar sevilmesinin nedeni değişme özelliği; dördüncü kitaptaki Wallander, birinci kitaptakinin aynısı değildir…”

Bir_adim_geriden kapak

On kitaptan oluşan Kurt Wallander serisi daha önce Mankell gibi İsveçli olan Per Wahlöö ve Maj Sjöwall’ın bir polisiye klasiği olan Martin Beck serisini sırasıyla yayımlayan Ayrıksı Kitap tarafından okurlarla buluşturuluyor.
Serinin ilk kitabı Karanlık Yüz’de, soğuk bir İsveç gecesinde bir çiftlikte vahşice öldürülen bir çiftin soruşturmasıyla tanımaya başlıyoruz Kurt Wallander’i. Özel hayatındaki sorunlardan kaçabilmek için Wallander dört elle sarılır bu soruşturmaya.

2021 Mart’ında Birinci Sınıf Bir Polisiye: Kurt Wallander başlığı altında Karanlık Yüz kitabıyla seriye başlayan Ayrıksı Kitap bugüne kadar serinin yedi kitabını yayımladı ve iki ayda bir serinin bir kitabını okurlarıyla buluşturmaya özen gösteriyor. Serinin şimdiye kadar Ayrıksı Kitap tarafından yayımlanan kitapları şunlar: Karanlık Yüz, Riga’nın Köpekleri, Beyaz Aslan, Gülümseyen Adam, Yanlış Yol, Beşinci Kadın ve Bir Adım Geriden.
Serinin sekizinci kitabı Güvenlik Duvarı’nın ise Mayıs 2022’de yayımlanması planlanıyor.

Yaşam

Güler Sabancı, Sabancı Holding’e Ne Zaman Veda Ediyor?

Yayınlandı

on

Yazan

Güler Sabancı, 2004 yılından bu yana aralıksız olarak sürdürdüğü Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini, 27 Mart 2025 tarihi itibarıyla bırakıyor…

Merhum Sakıp Sabancı’nın vefatının ardından Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı devralan, 21 yıllık süreçte Holding’in stratejik yapılanması ve dünya ölçeğindeki büyük başarılarına liderlik eden Güler Sabancı, 27 Mart’taki Genel Kurul’da son kez Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı unvanıyla hissedarlarla bir araya gelecek.

Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanlığı, Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanlığı ve Sakıp Sabancı Müzesi Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerine devam edecek Güler Sabancı, filantropi, eğitim ve sanat alanında yapacağı öncü çalışmalarla, Türkiye’nin çağdaşlaşma yolculuğuna ve toplumsal kalkınmasına destek olmayı sürdürecek.

“BİRÇOK GÖREVİ BAŞARI İLE TAMAMLAMIŞ OLMANIN VERDİĞİ İÇ HUZURU İLE YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞI GÖREVİNİ BIRAKIYORUM”

Güler Sabancı, konuyla ilgili yayımladığı mesajında şu ifadeleri kullandı: “Bugün Topluluğumuz, güçlü finansal yapısı, yeniliğe ve teknolojiye açık kültürü, üstün insan kaynakları, kurumsallaşmada öncü yönetim sistemleri ve örnek iş ahlâkı; dolayısıyla yüksek itibarı ile yeni bir döneme hazırdır. Başta Sakıp Bey olmak üzere Sabancı Kardeşler ile başlayan 47 yıllık çalışma hayatım için, miras bırakan, hayatta olan ve olmayan tüm büyüklerimi minnet ve şükranla anıyorum. 21 yılı Yönetim Kurulu Başkanı olarak, Yönetim Kurulu Üyelerimiz, yönetim ekibimiz ve Sabancılı çalışma arkadaşlarımla, hep beraber Topluluğumuzu ülkemizde ve yurt dışında önemli bir seviyeye getirmiş; birçok görevi başarıyla tamamlamış ve Topluluğumuzun itibarını hak ettiği şekilde temsil etmiş olmanın verdiği iç huzuru ile Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini bırakıyorum.”

BAŞKANLIK GÖREVİNE, YÖNETİM KURULU ÜYESİ HAYRİ ÇULHACI ÖNERİLECEK

Sabancı Holding’in yeni Yönetim Kurulu, 27 Mart 2025 tarihinde düzenlenecek Genel Kurul’da seçilecek. Yeni Yönetim Kurulu’nun görev dağılımı kapsamında, Başkanlık görevine, halen Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapan Hayri Çulhacı’nın önerilmesi planlanmaktadır. Hayri Çulhacı 35 yıldır Sabancı Topluluğu’nda bulunmakta olup, Sabancı Holding’de Yürütme Kurulu Üyeliği, Akbank Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği ile Sabancı Holding ve İştiraklerinde Yönetim Kurulu Üyelikleri yapmıştır.

Devamını Okuyun

Yaşam

‘R’ Harfini Söyleyemeyen Çocuklar İçin Gizli Neden: Dil Bağı

Yayınlandı

on

Yazan

Uzmanlar, çocuklarda sık karşılaşılan konuşma bozukluklarının arkasında gizli bir nedenin yatabileceğine dikkat çekti. Uzmanlar, özellikle “r, l, s, t, z” gibi harfleri söylemekte güçlük yaşayan çocuklarda dil bağı (ankiloglossi) ihtimalinin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirttiler…

“Dil bağı, dili ağız tabanına bağlayan frenulum adı verilen dokunun normalden kısa veya kalın olmasıdır. Bu durum, dilin yukarıya veya dışa hareketini kısıtlar” açıklamasını yaparak dil bağının doğuştan gelen bir durum olduğunu ifade eden Uzmanlar, emzirme güçlüğü, yetersiz kilo alımı, ağızdan sürekli tükürük akması ve konuşma sırasında bazı sesleri çıkaramama gibi belirtilerle kendini gösterebileceğini söyledi.

Uzmanlar, “Dil bağı olan çocuklar özellikle 3 yaş sonrasında bazı sesleri çıkarırken zorlanabilir. ‘R’ harfini yuvarlayamama, ‘l’ ya da ‘s’ gibi sesleri net söyleyememe durumu sık görülür.” Dedi. Tanının genellikle fizik muayene ile konulduğunu belirten Uzmanlar, dilin damağa değdirilmesi veya dışarı çıkarılması gibi hareketlerin istenerek çocuğun dil fonksiyonlarının değerlendirildiğini ifade etti.

Erken tanının önemine değinen uzmanlar, “Bebeklerde emme sorunu varsa ilk günlerde, konuşma öncesi dönemde ise en geç 6’ncı aya kadar müdahale edilmesi önerilir. Gerekli durumlarda frenotomi işlemiyle dil bağı kesilerek dil serbestleştirilir.” Şeklinde konuştu.

Dil bağı ameliyatının çoğu zaman çok kısa sürdüğünü ve anestezi gerektirmediğini söyleyen uzmanlar, işlem sonrası başarıyı artırmak için düzenli dil egzersizlerinin yapılması gerektiğini vurguladı. Uzmanlar; ““Dil bağı sadece fiziksel değil, sosyal ve gelişimsel etkiler de yaratabilir. Zamanında fark edilip müdahale edilmezse, çocuğun özgüvenini bile etkileyebilir.”

Dil bağı vakalarının toplumda sanılandan daha yaygın olduğunun altını çizen uzmanlar, ebeveynleri çocuklarının konuşma gelişimini dikkatle izlemeleri konusunda uyardı.

Devamını Okuyun

Yaşam

Efsane İsim Filiz Akın Vefat Etti

Yayınlandı

on

Yazan

Türk sinemasının ‘Dört Yapraklı Yonca’sından biri olan Filiz Akın bir süredir sağlık sorunlarıyla mücadele ediyordu. Filiz Akın’dan acı haber geldi. Yeşilçam efsanesi 82 yaşında hayatını kaybetti.

Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit ve merhum sanatçı Fatma Girik’le birlikte ‘Yeşilçam’ın Dört Yapraklı Yoncası’ olarak kabul edilen Filiz Akın, uzun süredir sağlık sorunlarıyla mücadele ediyordu.

Filiz Akın’dan üzen haber geldi. Yeşilçam efsanesi 82 yaşında hayatını kaybetti.

Sağlık Bakanlığı’nın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada “Türk sinemasının nadide isimlerinden Filiz Akın, bir süredir tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmiştir. Sinema tarihimizde unutulmaz izler bırakan Filiz Akın’a Allah’tan rahmet; ailesine, yakınlarına ve sanat camiasına başsağlığı diliyoruz” denildi.

Kaynak: Mynet.

Devamını Okuyun

Yaşam

Efsanevi İtalyan Restoranı “Zeffirino 1939” İstanbul’da Faaliyete Başladı

Yayınlandı

on

Yazan

1939 yılında Cenova’da kurulan efsanevi İtalyan restoranı Zeffirino 1939, 14 Mart itibarıyla İstanbul’daki kapılarını resmen açtı. Gastronomi mirası ve mutfak mükemmeliyetiyle tanınan Zeffirino, bugüne kadar Frank Sinatra, Muhammad Ali, Sophia Loren, Céline Dion, Rihanna, Kendall & Kylie Jenner ve Gal Gadot gibi dünya çapında ünlü isimleri ağırladı. Monte Carlo ve Paris’teki başarılarının ardından restoran şimdi de Riccardo Giraudi vizyonuyla İstanbul’a geldi. Giraudi; dünyaca ünlü Beefbar, Le Petit Beefbar, African Queen ve Song Qi gibi restoranların da yaratıcısı olarak biliniyor.

İtalyan-Monakolu Riccardo Giraudi, restoran dünyasındaki sınırsız yaratıcılığıyla tanınıyor. Paris’ten São Paulo’ya, Mykonos’tan New York’a kadar dünyanın en prestijli şehirlerinde Beefbar konseptini başarıyla büyüten, İtalyan mutfağına ve Cenova’daki en ikonik adreslerden biri olan Zeffirino’nun mirasına tutkuyla bağlı olan Giraudi, Belloni Ailesi’ni bu gastronomi hazinesini İtalya sınırlarının ötesine taşımaya ikna ederek, Monte Carlo ve Paris’teki başarılı açılışların ardından Zeffirino’yu kültür ve gastronominin kusursuz uyumla buluştuğu İstanbul’a getirmekten büyük heyecan duyuyor.

Zeffirino 1939, kendine özgü lezzetleri ve dünyanın en iyi pesto soslarından biri olarak kabul edilen ünlü Genovese pesto’suyla uluslararası gastronomi sahnesinde seçkin bir yere sahip. Belloni Ailesi tarafından üç nesildir özenle korunan tarifleriyle, İtalyan misafirperverliğinin ve kusursuz servisin tüm inceliklerini sunuyor. Her yemek sanatsal bir yaklaşımla hazırlanıyor ve profesyonel ekip tarafından sunum adeta görsel bir şölene dönüşüyor.

İtalya’nın zengin mutfak mirasını Ortaköy’deki Boğaz manzaralı yeni mekânına taşıyan restoran, Ortaköy Camii ve Kız Kulesi gibi ikonik yapılarla çevrili 360 derece Boğaz manzarasıyla misafirlerine unutulmaz bir deneyim sunuyor. İstanbul’daki bu etkileyici manzara ve kültürel konum, Zeffirino İstanbul’u diğer şubelerinden ayıran en özel detaylar arasında yer alıyor.

Zeffirino 1939 aynı zamanda interaktif bir gastronomi deneyimi de sunuyor. Bazı imza lezzetler masada hazırlanarak servis ediliyor; böylece misafirler bu süreci izleyip tatların keyfini çıkarabiliyor. Bu eşsiz sunum, İtalyan mutfağının otantik ruhunu daha da güçlü hissettiriyor.

Zeffirino İstanbul’un menüsünde ünlü Genovese pesto, günlük taze el yapımı makarnalar ve özenle seçilmiş klasik ve modern İtalyan lezzetleri yer alıyor. Misafirler; Zeffirino’nun imzası Stracchino Peyniriyle hazırlanan, yavaş pişirilmiş Focaccia Formaggi; özel pesto sosuyla geleneksel Mortaio kasesinde masada servis edilen el yapımı Mandilli al Pesto ve yoğun kıvamlı, ev yapımı Antep fıstıklı Gelato Pistacchio gibi lezzetlerin tadını çıkarabiliyor.

Restoranın tasarımı ise Cedric Capron tarafından hayal edilip SAVATLI Architecture tarafından hayata geçirildi. Terrazzo, mermer ve ahşabın doğal sıcaklığıyla şekillenen mekânda, cilalı ceviz paneller ve el işçiliği detaylar geleneksel zanaatkârlıkla modern estetiği buluşturuyor. Yumuşak dokulu kumaşlar ve özgün desenler ise mekâna sıcak ve davetkâr bir karakter katıyor. Günün her saatine uyum sağlayabilen bu zarif atmosfer, misafirlerine kusursuz bir deneyim vadediyor.

Devamını Okuyun

En Çok Okunanlar