Bizimle iletişim kur

Sinema

Gonca Vuslateri Zaferin Rengi Filminde ” VERA ” Karakteri ile Sinemalarda

Yayınlandı

on

Radio Mood App

1918-1923 yılları arasında yaşanmış gerçek olaylara dayanan Zaferin Rengi filmi, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Anadolu’da başlatılan milli mücadelenin, işgal altındaki İstanbul’da büyümesini ve futbol zaferleriyle kenetlenip, moral bulan Türk halkının bağımsızlık için direnişini konu alıyor.

Türk spor tarihine damgasını vurmuş en önemli futbol başarılarımızdan biri olan Harington Kupası’yla final yapacak olan ZAFERİN RENGİ filminde, Gonca Vuslateri hayat verdiği Vera karakteri ile izleyenleri büyüleyecek.

Çarlık Rusya’sının son dönemlerinde, Moskova’daki sefil hayatından kaçarak İstanbul’a gelmeyi başaran Vera, bu şehirde sıradan bir savaş göçmeni olmak yerine, aşkı ve sıra dışı ilişkisi sayesinde bambaşka bir amaca hizmet edecektir.

“VERA BENİM OMUZLARIMI BİRAZ DAHA DİKLEŞTİREN BİR ROL OLDU” diyen Gonca Vuslateri, filmi şu sözleriyle anlattı;

‘Vera, Çarlık Rusya’sının son dönemlerinde kötü, bir aile denilemeyecek bir ortamda, darmaduman bir hayat hikayesinin bir mağduru. Akıllı, hiç öyle kurban bilincinde bir kadın değil aslında. Geçmiş geçmişte kalıyor. Biz artık bundan sonraki döneme bakmalıyız direncini görebildiğimiz bir karakter.

Reklam

Ben Rus tiyatrosunu çok seviyorum. Moskova’ya gittiğimde seyrettiğim oyunlarda, Anton Çehov’un eserlerinde gördüm ki kadın karakterlerin hepsi çok güçlü. Sosyolojik ve politik her türlü travmaya rağmen kadınlar hep güçlü, kadınlar hep üretken. Böyle bir kadın ruhu yaşamımda kenarda durmalı derdim. Vera benim omuzlarımı biraz daha dikleştiren bir rol oldu.’

“ABDULLAH OĞUZ, ZAFERİN RENGİ FİLMİNDE DİRENİŞ HİKAYESİNİ SEYİRCİYE TÜM GERÇEKLİĞİ İLE VERİYOR!”

Gonca Vuslateri, yönetmen Abdullah Oğuz ile çalışmasını ise şu sözleriyle anlatıyor; ‘Diyalog kurması çok keyifli, kendimi özgür hissettiğim bir yönetmen. Beni çok heyecanlandırıyor bu proje. İnsanları da çok heyecanlandıracağını biliyorum. Çünkü bu bizim direniş hikayemiz, bu hikâyeyi çok merak edecek insanlar. Bu merakın karşılığını da almayı hak ediyorlar zaten. Abdullah Oğuz Zaferin Rengi filmiyle bunun karşılığını seyirciye fazlasıyla verecek.’

16 Şubat’ta vizyona girecek olan ve yönetmen koltuğunda Abdullah Oğuz’un oturduğu, ZAFERİN RENGİ filmi, oyunculukları, dekor, makyaj ve kostüm tasarımlarıyla da izleyiciyi bir asır öncesinin İstanbul’una geri götürecek.

ZAFERİN RENGİ 16 Şubat’ta Sinemalarda!

Reklam

Sinema

Aslan Kral Dünyasından Yeni bir Efsane Geliyor – “Mufasa: The Lion King” İlk Tanıtım İzleyin

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

“Mufasa: Aslan Kral”, Mufasa efsanesini Simba ve Nala’nın kızı genç aslan yavrusu Kiara’ya aktarması için Rafiki’den yardım ister. Timon ve Pumbaa da kendilerine özgü şakalarını sunar. Geçmişe dönüşlerle anlatılan hikaye, Mufasa’yı kaybolmuş ve yalnız bir yetim yavru olarak tanıtıyor, ta ki kraliyet soyunun varisi Taka adında sempatik bir aslanla tanışana kadar. Şans eseri buluşma, kaderlerini arayan olağanüstü bir grup uyumsuzun geniş bir yolculuğunu harekete geçirir; tehditkar ve ölümcül bir düşmandan kaçmak için birlikte çalışırken aralarındaki bağ sınanacaktır.

Hayatımızı sonsuza dek değiştirecek bir aslan. Mufasa: Aslan Kral, 20 Aralık’ta sinemalarda…

Reklam
Devamını Okuyun

Sinema

Deadpool ve Wolverine Yeni Dublajlı Resmi Fragman Yayınlandı – İzleyin

Deadpool ve Wolverine filmi için geri sayım sürüyor ve yeni Türkçe Yeni Dublajlı Resmi Fragmanı izlemeye ne dersiniz?

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Marvel Studios’tan Deadpool ve Wolverine yeni fragmanı yayında.

Deadpool ve Wolverine 26 Temmuz’da sadece sinemalarda…

Reklam
Devamını Okuyun

Sinema

Back To Black Filminin Konusu Nedir?

Amy Winehouse Filmi Back To Black’in Nasıl Bir konu Akışı Olduğu Merak Ediliyor. Film Sanatçının Hangi Dönemine Odaklanıyor?

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Son derece duygusal ve şaşırtıcı derecede güçlü olan BACK TO BLACK, 21. yüz yılın en büyük yeteneklerine bakıyor ve Amy Winehouse’un (Marisa Abela) içinde yaşadığı savaşın onu nasıl bitirdiğini anlamaya çalışıyor. İlk ağızdan elde edilen materyallere dayanan bu öyküde Amy Winehouse’un 27 yaşındaki ölümünden önce varoşlardan çıkıp küresel süper yıldızlığa yükselişini ve dünyaya bıraktığı kalıcı mirası görüyoruz.

Amy’nin kendi bakış açısıyla anlatılan hikâyesi Kuzey Londra’da oturan bir Yahudi ailenin babası Mitch (Eddie Marsan) ve annesi Janis’in (Juliet Cowan) ayrılmasıyla başlıyor.  Amy’nin, büyükannesi Cynthia (Lesley Manville) ile arasında kopmaz bir bağ var. Büyükannesi, Amy’nin tam olarak olmak istediği kişi. Göz alıcı, görkemli ve biraz aşk ve cazla dolu delice bir geçmiş. Genç Amy, şarkılar yazmaya başlıyor. Şarkıları şiddetli duygusal detaylarla ve kendine has mizacıyla dolduruyor. Kısa sürede ünlü oluyor ve ilk albümü Frank’in başarısından sonra bile mütevazı kalıp vaktini The Good Mixer’da bilardo oynayarak geçiriyor.

Orada, barın müzik kutusunda The Shangri-Las’nın bir şarkısı eşliğinde kur yapan Blake (Jack O’Connell) ile tanışır. Aralarında anlık bir bağ oluşur ve Blake’in hâlihazırda sevgilisi olmasına rağmen çiftimiz baş döndürücü bir aşk yaşar. Blake’in uyuşturucu kullanması Amy’yi tedirgin eder.  Ama çift ayrıldığında üzülen Amy de uyuşturucu kullanmaya başlar. Menajeri Nick (Sam Buchanan) rehabilitasyona gitmesini söyler ama Amy, Mitch’i bunun gereksiz olduğuna ikna eder. Mahvolan Amy, rehabilitasyona gitmek yerine New York’a gider ve ikinci albümü Back to Black’i yazmaya başlar. Bu albümünde Blake ile ayrılışını detaylı bir şekilde anlatır. Kalbi kırılmış olan Amy sonrasında çok sevdiği büyükannesinin Londra’da akciğer kanserinden öldüğünü öğrenir.

Şahsi hayatında yaşadığı zorluklara rağmen Amy’nin profesyonel kariyeri yeni menajeri Rave’in (Ansu Kabia) katılmasıyla birlikte gücüne güç katar. Yeni albümü başarılı olduğu sırada Blake ile tekrardan sevgili olur ve Miami’ye kaçarlar. Bal aylarını alkol ve uyuşturucunun verdiği kafayla geçirirler. Amy’nin hayatı boyunca sahip olduğu yemek bozukluğu ile bağımlılığı birleşince elden zayıflar ve hassaslaşır. Süper yıldızlığı yüzünden evinin dışına kamp kuran ve onu her yerde takip eden basın sürekli ensesindedir.

Amy ve Blake’in ilişkisi tekrardan toksik bir ilişkiye dönüşür ve Londra sokaklarında şiddetli bir şekilde kavga ederler. Blake, bir bar müdürüne saldırmaktan dolayı hapse girer ve buna dertlenen Amy, Glastonbury Festival gösterisinde kaosun hakim olduğu bir performans sergiler. Kalabalığa karşı Blake’i savunur. Blake, parmaklıkların ardındayken uyuşturucudan arınır ve eşiyle birbirlerine iyi gelmediklerini fark eder. Amy’den boşanmak ister. Kalbi kırılan Amy, en azından rehabilitasyona gidip hayatına devam etmeyi kabul eder.

Blake’ten ayrılan ve sonunda uyuşturucudan arınan Amy, yenilenmiş bir şekilde sağlıklı ve mutlu bir hayata ilerlerken görünür. Ancak hikâyesi çok gençken sona erer. BACK TO BLACK, yaşadığı inanılmaz hayatı ve mirasını hatırlamamızı sağlıyor.

Devamını Okuyun

Sinema

Merakla Beklenen “Back To Black” Filminin Ana Afişi Paylaşıldı!

Amy Winehouse’un ergenlikten yetişkinliğe yolculuğu ve zamanımızın en çok satan albümlerinden birinin yaratılışı boyunca hayatı ve müziğini izleyeceğimiz “Back To Black” filminin afişi yayınlandı

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Amy Winehouse’un şöhrete erken yükselişinin ve çığır açan albümü Back to Black’in yapımının olağanüstü hikayesi.

Amy’nin bakış açısından anlatılan ve onun son derece kişisel şarkı sözlerinden ilham alan film, olağanüstü olayların ardındaki dikkat çekici kadını ve tüm zamanların en efsanevi albümlerinden birinin merkezindeki çalkantılı ilişkiyi takip ediyor.

Yönetmen: Sam Taylor-Johnson

Oyuncu: Marisa Abela

Reklam

BACK TO BLACK FİLMİ 3 MAYIS’TA SİNEMALARDA!

#BackToBlack

Devamını Okuyun
Reklam

En Çok Okunanlar