Hublot’tan Spirit of Big Bang Depeche Mode Saati Geldi!
Depeche Mode iş birliğiyle tasarlanan yeni Spirit of Big Bang Depeche Mode, anı yaşamaya atıfta bulunup zamanının değerini vurgulayarak, İngiliz grubun son albümü ve dünya turnesi Memento Mori’ye saygı duruşunda bulunuyor. Konsept, saatin üzerinde bir kum saatiyle süslenmiş kurukafa motifi tarafından sembolize ediliyor.
Hublot ve Depeche Mode’un, çeşitli çevresel ve insani amaçlar çerçevesinde kamu farkındalığını artırmaya ve fon toplamaya dayalı ilk iş birliklerini duyurdukları günden bu yana tam 14 yıl geçti. O zamandan beri, bu ortaklık İngiliz grubunun art arda turlarıyla her seferinde yenilendi ve Teenage Cancer Trust ve charity:water’a 2.3 milyon doları aşkın bir meblağ aktarıldı.
Mart 2023’te Depeche Mode, 15. stüdyo albümü Memento Mori‘nin yayımlanması ve dünya genelinde bir konser turnesi başlatmasıyla büyük geri dönüşünü duyurdu. 100 milyondan fazla albüm satan grup ile iş birliğini hala sürdüren Hublot, Conservation Collective adlı küresel bir hayır kurumunun yararına fon ve farkındalık yaratmaya destek oluyor.
Kuruluş, doğal ortamları korumak ve iyileştirmek amacıyla çalışan bölgesel vakıfları bir araya getiriyor. Depeche Mode ve Hublot’nun finansmanı sayesinde 2023’te, temelde plastik kirliliğiyle mücadele eden projelerin ilki yedi ülkede yedi etkili girişimi destekledi ve pozitif değişimi daha da güçlendirmek üzere üç tur daha maddi yardım planlandı. Projeler; yerel çapta yürütülen atık yönetimi, plastikten kurtulma ve temizlik girişimlerini teşvik etme yoluyla plastik sorunu üzerinde radikal bir dönüşüme zemin hazırlamayı hedefliyor.
Hublot ve Depeche Mode, Almanya’nın başkentindeki ilk müşterek etkinliklerinden 11 sene sonra, sınırlı sayıda üretilen yeni bir saati piyasaya sürme maksadıyla Berlin’de yeniden bir araya geldi: The Spirit of Big Bang Depeche Mode. Spirit of Big Bang’in imzası niteliğindeki “tonneau” şekli, Hublot’nun ikonik All Black estetiğiyle tasarlandı. Depeche Mode iş birliğiyle oluşturulmuş tasarım, -grubun dönüşünün duyurulduğu videoda görülen- kafatası motifini zamanın akışını simgeleyen bir kum saatiyle buluşturuyor. Kadranın ortası, bilek hareket ettiğinde sembolik olarak geriye ve ileriye akan küçük siyah seramik kürelerle Memento Mori kavramını vurguluyor. “Öleceğini hatırla” anlamını taşıyan bu Latince ifade, yaşamın geçiciliği üzerine düşünmeyi teşvik etmeyi amaçlıyor. Kadranın yanı sıra, saat 6 noktasında İngiliz grubun logosu (DM) görünüyor. İndeksler, siyah seramik bezel üzerinde birbirini izleyen piramit şeklindeki çivilerin formuna bürünüyor.
Varil biçimindeki 42 mm’lik kasa, kumlanmış ve cilalanmış siyah seramikten yapılıyor. İçinde, 50 saatlik bir güç rezervine sahip otomatik kurmalı HUB1710_SD kalibre mekanizması mevcut. Spirit of Big Bang Depeche Mode’un her biri, patentli One Click sistemi sayesinde kolayca değiştirilebilen iki kayışla sunuluyor. İlkinde, Conservation Collective’in plastik kirliliği girişimleri doğrultusunda geri dönüştürülmüş malzemeler ve Velcro bulunuyor. Siyah kauçuk kayış ise katlanabilir bir siyah titanyum tokayla kapanıyor. Bezel ve kadranı hareketlendiren piramit şeklindeki çiviler, olağanüstü bir “rock” havası yaratıyor. Sınırlı sayıdaki 100 parçadan her birine, özel bir kutu ve harika bir sürpriz eşlik ediyor: Depeche Mode’un yeşil enerji ve geri dönüştürülmüş PVC ile üretilen Wagging Tongue adlı vinil teklisi, sadece bu pakette yer alıyor!
İş birliğinin önde gelen isimleri yorumlarını aşağıdaki şekilde sunuyor:
“Memento Mori, bizi varlığımızın pamuk ipliğine bağlı olduğunu daha sık düşünmeye itiyor. Bu nedenle Hublot’daki güvendiğimiz dostlarımızla bir kez daha güçlerimizi birleştirmemiz daha da anlam kazanıyor. Birlikte, toplumu çevresel konularda bilinçlendirebiliyor ve Conservation Collective’in gezegenimizin ve yaşamın tüm formlarını koruma çabalarını destekleyebiliyoruz.”
Martin Gore
DEPECHE MODE ÜYESİ
“Yaklaşık 14 yıldır Hublot, insanlığı ve doğayı korumak için Depeche Mode ile çalışıyor. Memento Mori, zamanın geçtiğinin farkına varmamızı sağlıyor. Bu, biz saatçilerin ister istemez farkında olduğu bir şey. Ancak ciddiyetine rağmen konuya, Depeche Mode’un müziğinden esinlenerek keyif ve enerjiyle yaklaşıyoruz.”
Ricardo Guadalupe
HUBLOT CEO’su
“Dünya çapında sayısı gittikçe artan bir yer listesinde çevresel iyileştirme uğraşlarını hızlandırmaya çalışırken, Hublot ve Depeche Mode’un desteğini almaktan ötürü mutluluk ve şükran doluyuz. Conservation Collective şu anda yerel faaliyetlere odaklı 20 çevre vakfından oluşuyor ve bunların her biri, ilgili lokasyonların her birinde kademeli pozitif değişim yaratan temel örgütlere destek sağlıyor.
Hublot ve Depeche Mode’dan gelen yeni fon, bu çabaların sonucunu bambaşka bir boyuta taşıyor.”
Ben Goldsmith
CONSERVATION COLLECTIVE
CONSERVATION COLLECTIVE HAKKINDA
2020’de Ben Goldsmith tarafından kurulan Conservation Collective, yerel çevresel girişimlerin etkisini artıracak yeni bağış kanalları açmak amacıyla doğdu. Çevresel hayırseverlik iki temel zorlukla karşı karşıya kalıyor: İnsanları zamanımızın en büyük sorununa para ayırmaya ikna etmek ve bu parayı en etkili çevresel girişimlere ulaştırmak. Conservation Collective, her ikisini de faydası kanıtlanmış bir formülle bertaraf ediyor. Doğanın iyileştirilmesine katkıda bulunacak yeni finansman kanalları elde etmek üzere, bağışçıların gönülden bağlı bulundukları yerlerle bağlantılı kulüpler kuruyoruz. Kişilerin içgüdüsel olarak “yer merkezli” olduğunu ve iş koruma ve yardımseverliğe geldiğinde, hepimizin bildiği, sevdiği yerleri korumak isteme olasılığının arttığını gördük. Yerel çevre vakıflarını kuruyor ve destekliyoruz. Dünya çapında insanlar, iklim değişikliğinin etkilerinden ve biyoçeşitlilik krizinden korunmak için sevdikleri yerleri muhafaza etmeye çalışıyorlar. Çevresel meselelerden en çok etkilenenler, genellikle bu problemlerin çaresine bakmaya en uygun konumda oluyorlar ve böylece halk hareketi en güçlü silahımız haline geliyor. Üye vakıflarımız, karada ve su altında biyoçeşitlilik ekosistemlerini korumaya, yeniden canlandırmaya ve iklim değişikliğini yavaşlatıp ona uyumlanmaya adanmış en iyi ve en etkili projelerde kullanılacak yeni fonlar ortaya çıkarıyor. Daha etkili çevresel bağışçılığı teşvik ediyoruz. Büyüyen vakıf ağımız, şu ana dek etkili girişimlere milyonlarca sterlinlik fon sağladı ve daha yeni başlıyoruz…
İzlanda’nın başkenti Reykjavik’teki Keflavik Uluslararası Havalimanı’ndan İstanbul’a haftada 4 kez düzenlenecek uçuşlar, Kuzey Amerika ve İzlanda’daki Icelandair yolcularını Asya ve Orta Doğu’ya; İstanbul çıkışlı THY yolcularını ise İzlanda, Kanada ve Kuzey Amerika’ya bağlayacak.
2024 yılının ilk 10 ayında 67,6 milyon yolcu ağırlayan İGA İstanbul Havalimanı, dünyanın 321 noktasındaki bağlantı noktası ve her geçen gün ağına eklediği havayolu sayısı ile uluslararası arenadaki gücünü artırıyor.
Kuzey Avrupa’nın en önemli Havayolları’ndan biri ve İzlanda’nın ulusal havayolu şirketi Icelandair, İstanbul uçuşlarına haftada 4 kez olmak üzere 5 Eylül 2025’te başlıyor. 160 koltuk kapasiteli Boeing 737-MAX8 tipi uçaklarla sefer düzenleyecek olan Icelandair’in İGA İstanbul Havalimanı’na operasyonlarına başlaması yolculara geniş bir ağ sunması açısından da büyük önem taşıyor.
Icelandair ile Türk Hava Yolları (THY) arasında imzalanan kod paylaşımı anlaşmasına göre, Kuzey Amerika ve İzlanda’daki Icelandair yolcuları, THY ağı üzerinden doğuya, özellikle Asya ve Orta Doğu’ya; THY yolcuları ise Icelandair uçuşlarıyla batıya, İzlanda, Kanada ve Kuzey Amerika’ya bağlanabilecekler. Kod paylaşımı sayesinde yolcular, tek bir biletle seyahat edebilecek ve bagajlarının son varış noktasına kadar teslim edilmesi kolaylığından faydalanabilecekler.
Icelandair’in İstanbul operasyonlarına başlamasından duydukları memnuniyeti aktaran İGA İstanbul Havalimanı Ticari İşler Genel Müdür Yardımcısı Server Aydın, şu değerlendirmelerde bulundu:
“2024’ün ilk 9 ayında İstanbul 14 milyon turist ağırlayarak yüzde 6,6’lık bir büyüme gösterdi. Dünyanın farklı lokasyonlarından şehrimize gelen turist sayısının her geçen gün artmasında, İGA İstanbul Havalimanı olarak payımız bulunduğu için memnuniyet duyuyoruz. Kuzey Avrupa’nın en önemli ülkelerinden İzlanda’nın ulusal Havayolu Icelandair’in aramıza katılması da bu açıdan çok önemli. Bu bağlantı yalnızca yeni bir rota değil; İzlanda’nın muazzam doğal güzelliklerini İstanbul’un zengin kültürel mirasıyla birleştiren bir köprü olacak. Turizm ve ticaret için sonsuz keşifler ve yeni ufuklar açıyoruz. Icelandair ile birlikte, İGA İstanbul Havalimanı’nda küresel seyahatin ruhunu yeniden tanımlıyoruz.”
Icelandair Hakkında:
Reykjavik merkezli halka açık bir seyahat şirketi olan Icelandair Grubu’nun parçası Icelandair, İzlanda’nın ulusal havayolu şirketi ve Keflavik Uluslararası Havalimanı’ndan operasyonlarını yürütüyor. Havayolu, İzlanda’nın coğrafi konumunu kullanarak Kuzey Amerika ve Avrupa’daki noktaları birbirine bağlayan uluslararası bir ağ kurmayı hedefliyor ve bağlantı ağını istikrarlı bir şekilde büyütüyor.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi (İstinaf Mahkemesi) Martı lehine karar verdi. Martı ve Taksiciler Odası arasında 2,5 yıldır süren davada Martı’nın itirazları haklı bulundu. Martı TAG artık serbest olarak kullanılacak.
İstanbul Taksiciler Odası’nın Martı TAG’ı kapattırma talebi İstinaf Mahkemesi tarafından reddedildi. Martı’nın yaptığı istinaf başvurusu kabul edilerek yerel mahkeme kararının hatalı olduğuna hükmedildi.
İstinaf Mahkemesi’nin Tespitleri
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, yerel mahkemenin verdiği kararı şu gerekçelerle hatalı buldu:
Martı’nın itiraz ve savunmalarının yeterince incelenmediği ve raporlara yansıtılmadığı,
Bilirkişi raporlarının eksik ve çelişkili olduğu,
Alanında uzman kişilerden rapor alınmadığı ve davanın tam olarak aydınlatılmadığı,
Tarafların eşitliği ilkesine uyulmadığı ve Martı’nın savunma hakkının ihlal edildiği,
İdare mahkemelerinin Martı TAG lehine verdiği kararların göz ardı edildiği,
İBB’den alınması gereken cevap beklenmeden karar verilerek Martı’nın hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği,
Martı’nın dava dosyasına sunduğu uzman görüşlerinin dikkate alınmadığı.
Mahkeme, bu eksiklerin giderilmeden haksız rekabetin tespit edilemeyeceğini belirterek erişim engeli kararını bozdu.
Oğuz Alper Öktem konu ile alakalı; “Haklının acelesi yok. Türk teknolojisinin düşmanları nihayet yenildi. İyiler kazandı. Bol bol Martı TAG kullanın.” ifadelerini kullandı.
25 yaşından büyük aracı olanlara hurda teşviki olarak ÖTV’siz araç satışı, şoför esnafı için ÖTV ve KDV’siz araç satışı ve ağır hasarlı araçların trafikten çekilmesine yönelik kanun teklifi Meclis’e sunuldu. Peki kanun teklifi yasalaşırsa ÖTV muafiyeti hangi araçları kapsayacak? ÖTV muafiyeti ile birlikte araçlar ne kadar düşecek? İkinci el fiyatlarda düşüş olur mu?
Piyasaya dair merak edilenleri milliyet.com.tr’ye değerlendiren İstanbul Motorlu Araç Satıcıları Derneği (İMAS) Başkanı Hayrettin Ertemel şu ifadeleri kullandı: 2000 yılı öncesi model yılı yani 25 yaş ve üstü araçların hurdaya ayrılarak sıfır km yerli üretim araç satın alınması kaydıyla ÖTV’siz araç satışı, şoför esnafı için ÖTV ve KDV’siz araç satışı ile ağır hasarlı araçların trafikten çekilmesine yönelik kanun teklifi TBMM’ye sunuldu.
Sunulan teklifteki temel maksat eski otomobillerin geri dönüşüme verilmesini sağlamak, bu araçların yerine daha çevreci ve güvenli yerli üretim araçların alınmasını teşvik etmek. Kanun henüz görüşülmek üzere teklif aşamasında ancak yürürlüğe girdiği taktirde son yıllarda düşen yerlilik oranı, fiyatlar ve eski araçların hurdaya ayrılması noktasında faydalı olacaktır.
Ülkemizde uygulanan kademeli ÖTV sistemi sebebiyle yapılabilecek ÖTV indirimleri değişkenlik gösterecektir. Aynı otomobilin farklı donanımlı ya da daha yüksel motor hacmine sahip versiyonu bir üst ÖTV bareminde ise teşvikten daha fazla yararlanırken, düşük baremde olanlar bir miktar daha az yararlanabilir. Ortalama bir rakam vermek gerekirse 1 milyon TL değeri olan bir otomobilde yaklaşık 180 ila 200 bin TL arasında fiyat değişimi yaşanacaktır. Ancak kanunun teklif aşamasında olduğunu ve bu sebeple detaylarda farklılık olabileceğini hatırlatmakta fayda var.
Süreci netleşmeden değerlendirmek oldukça zor. Teklif kanunlaştırdığı taktirde hurdaya ayrılabilecek araç sahibi olan kullanıcılar tarafından yerli üretim araçlara talep mutlaka artacaktır. Dolayısıyla bu model ikinci el araçlara talep düşeceğinden fiyatlar bir miktar esneyebilir. Ancak teklif hurda iadesi şartı ile olduğundan hurda iadesiz satış fiyatları ve bu fiyatlara endeksli olan ikinci el rakamlarında kayda değer farklılık görülmeyecektir. Öte yandan kanun teklifi yasalaştığı taktirde markalar satışları artırmak adına süreci genel olarak desteklemeye gayret gösterirse ikinci el fiyatlarında da buna paralel gerileme olacağını söyleyebiliriz.
Son yıllarda artan otomobil fiyatlarıyla beraber trafikte bulunan 5 yaş ve üzeri araçların oranı %80 civarına yaklaşmış durumda. Bu %80’lik dilimin yaklaşık %57’sini 10 yaş ve üzeri araçlar oluşturuyor. İstatistiklerle beraber araç yaş ortalamasının yükseldiğini ve gençleştirmeye yönelik çalışmalara ihtiyaç olduğunu söyleyebiliriz. Genç modelli ve yeni jenerasyon otomobil sayısının artması çevreye, doğaya, trafik güvenliğine faydalı olacağı gibi bu araçların geri dönüşüme ayrılarak tekrar kazanımı da ekonomimiz açısından faydalı olacaktır.
Ülkemizin yürüttüğü ekonomi politikaları çerçevesinde son dönemde otomobilde ÖTV önemli bir konumda bulunuyor. Öte yandan ÖTV ekonomimizin en büyük gelir kalemlerinden bir tanesi. Yeniden değerleme oranları ile birlikte artması öngörülen yıllık ÖTV hedefleri de kararın yasalaşmasında zorluk oluşturabilecek faktörler arasında.
Ancak tüm koşullara rağmen ÖTV konusunda sürdürülebilir düzenleme %30’a gerileyen yerlilik oranını artırma ve eski araçların hurdaya ayrılması gibi talepler sektörümüzün öncelikli ihtiyaçları arasında. Bu bağlamda tüm koşullar ve sonuçlar Türkiye Büyük Millet Meclis’imizde detaylı değerlendirilerek en doğru karar mutlaka verilecektir. Bizlerin de sektörümüzün birer mensubu ve temsilcisi olarak ihtiyaç duyulduğu taktirde sürece gerekli tüm bilgi ve desteği her daim vereceğimizi belirtmek isterim.”
MediaCat’in ilkini 2007 yılında gerçekleştirdiği ve 2008’den bu yana Ipsos işbirliğinde her yıl düzenli olarak yinelediği “Türkiye’nin Lovemark’ları” araştırmasının 17’nci yılında, 17 marka ödüle layık görüldü.
Lovemark’lar, Brand Week Istanbul’un ikinci gününde, MediaCat Genel Yayın Yönetmeni Pelin Özkan ve Ipsos Türkiye Brand Health Tracking Bölüm Lideri Özge Sönmez’in sunuş ve katılımıyla Inspiration Hall sahnesinde gerçekleşen törenle ödüllerine kavuştu.
Online Yemek Siparişi Sitesi / Uygulaması: Yemeksepeti
Banka: Ziraat Bankası
Brand Week Istanbul’un program ve konuşmacıların ve yılın en ilham verici haftasının tüm detaylarına https://brandweekistanbul.com adresinden ulaşabilirsiniz.
Yorum yazabilmek için giriş yapın Giriş