Bizimle iletişim kur

Köşe Yazıları

Mumyalar Animasyon Filmi Yorumları – Tolga Yiğit

Yayınlandı

on

Radio Mood App

Sinema sektörünün büyük animasyon film şirketlerini (Pixar, Illuminati vb) bir kenara bırakırsak bu alanda film yapmak gerçekten zor ve Mumyalar animasyonu sektörünün en büyük şirketlerinden birisi tarafından yapılmayan ama başarılı bir işe imza atılmış film olarak karşımıza çıkıyor.

İspanyol yapımı Mısır’ın ünlü mumyalarının anlatıldığı bir hikaye ile karşılaşıyoruz. Ve filmin bir bölümü İngiltere’de de geçince olaylar ilginçleşiyor. Ve yapım ekibine İngilizce senaryo da oluşturmak için bir isim de katılıyor. Hatta filmin ingilizce seslendirme kadrosunda da Sean Bean, Hugh Bonneville ve Eleanor Tomlinson gibi isimler var.

Mumyalar Animasyonu Nasıl Bir Film?

Yaklaşık bir buçuk saatlik film belki 10 dakika daha uzun olsa ve baş karakterlerimizin duygusal hikayelerinin biraz daha derinine inilse daha büyük bir filmle karşılacaktık.

Animasyonda The Bangles’dan “Walk Like an Egyptian” tam da temaya uygun olarak karşımıza çıkıyor ve benim için filmin en büyük süprizi ise Nickelback’ten Far Away şarksının dramatik bir sahnede çok çarpıcı şekilde karşıma çıkamsı oldu. Çocuklar için yapılan bir filmde bu denli sevdiğim ve güçlü bir şarkının olması beni şarttı. Ama sevdim. Çocuklar sever mi bilemem. Filmde küçük bir mumya Ejderha da karşımıza çıkıyor ve çok komik bir gülme sesine sahip. Başta bu ejderha ile olmak üzere animasyonun çocuklar arasında fenomen olması ve hediyelik eşyalarının da üretilmesi için filmde bazı çabalar olsa da büyük rakaiplerinin yanında biraz zorlanacaktır. Karlar Ülkesi animasyonunun prensesleri veya Minyonlarla yarışmak ne mümkün?

Mumyalar Mummies ile ilgili son söz

Aksiyon, macera, komik olaylar sizi bu animasyonda bekliyor. Mısır’ın bilindik tarihi karakterleri biraz çocuklara ve günümüze uygun hale getirilmiş şekilde bu film karşımıza çıkıyor. Çizmeli Kedi, Shrek vb filmler gibi kalburüstü bir film olmasa da çocuklarla gidilecek hafta sonu eğlencesi anlamında eli yüzü düzgün bir film olduğunu söylemeliyim. Şimdiden iyi seyirler!

Tolga Yiğit

Devamını Okuyun
Reklam
Yorum gezintisi

Yorum yazabilmek için giriş yapın Giriş

Yorum Yaz

Köşe Yazıları

Joker: İkili Delilik Film Yorumları Joker: Folie à Deux Neden İzlenir?

İlk Joker filminden sonra herkes devamı gelir mi diye merak ederken içinde Lady Gaga’nın da yer aldığı ve müzikal devam filmi geleceğini duymuştuk. Ve o gün geldi çattı film vizyona girdi! Peki Joker İkili Delilik nasıl bir film? Kimler izlemeli?

Yayınlandı

on

Radio Mood App

Joker: İkili Delilik orijinal ismiyle Joker: Folie à Deux, izleyicileri hem ilk filmdeki karanlık atmosferi hem de beklenmedik yenilikleriyle büyülüyor. Bu kez müzikal unsurlar, Arthur Fleck’in içsel dünyasını daha derinlemesine keşfetmek için kullanılmış. Film, rahatsız edici ve kasvetli atmosferi korusa da, müzik ve dansla Fleck’in zihnindeki karmaşayı daha sanatsal bir yolla işliyor. Bu deneysel yaklaşım, Joker’in dönüşümünü sıradan bir anlatının ötesine taşıyarak, izleyiciyi karakterin psikolojik labirentine çekiyor.

Batuhan ŞAFAK A.k.a. Bengeekstan

Lady Gaga’nın Harley Quinn performansı ise tam anlamıyla parlıyor. Quinn’in Joker’in dünyasına getirdiği enerji, filmin temposunu yükseltiyor. Gaga’nın oyunculuğu, karaktere yeni bir derinlik katarak hem Joker’in hem de Quinn’in çılgınca tutkusunu güçlü bir şekilde yansıtıyor. Final sahnesi ise izleyiciyi şaşırtmayı başarıyor; bu son, film boyunca inşa edilen gerginlik ve psikolojik gerilimle mükemmel bir uyum içinde.

Joker: İkili Delilik İçin Son Söz : Joker: İkili Delilik İzlenir mi?

Bu film, müzikal ve psikolojik gerilim unsurlarını birleştirerek, klasik bir devam filmi olmanın ötesine geçip, izleyicilere yeni ve farklı bir deneyim sunmayı başarıyor.

Ancak önerim ilk film beklentisiyle izlememeniz. İşte o zaman farklı bir keyif alacaksınız.

Batuhan ŞAFAK 👈🏻 Takip Etmek İçin

Devamını Okuyun

Köşe Yazıları

Megalopolis Film Yorumları | Megalopolis Filmi İzlenir mi?

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Francis Ford Coppola‘nın yeni filmi Megalopolis yönetmenin tabiriyle kariyerinin en önemli filmi olma iddiasını taşıyor. Megalopolis filminde Coppola karşımıza “Yeni Roma” Tasviri ile çıkıyor. En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim Megalopolis filmi izlenir. Peki neden izlenir? Megalopolis filminin handikapları var mı? İşte cevaplar aşağıdaki spoilersız yazıda.

Onun hayalindeki bu Yeni Roma Amerika Birleşik Devletleri‘nde kurulu bir ülke ve bu Roma’da yönetmen kendine has bir şehir inşa ediyor. bu ütopik hikayenin içerisinde zamanı durduran bir dahi mimarla onun kasvetli ve kederli hikayesine şahit oluyoruz. Sezar isimli mimarın düşmanları, onu sevenler ve kurmak istediği ütopik şehirle ilgili süreci takip ediyoruz. Coppola’nın çok sevdiği Amerika’nın düşüşüne duyduğu öfke ve üzüntüyü de bu filmdeki sahneler ve söylemlerle hissedebilirsiniz. Tarihi Roma döneminden Kolezyum dövüşleri, uyuşturucu kullanımı, aşırılıklar ve kolezyumdaki araba yarışları, aç gözlülükler ve bazı diğer akrobatik gösteriler ile filmin temposu düşüyor. Yönetmenin Yeni Roma tasviri sırasında ve hikaye az da olsa anlamsız bir yere sürükleniyor. Ancak sonra yeniden ana rotasına film oturuyor.

Megalopolis Filminin Artıları Eksileri

Shia LeBouf’un oyunculuk performansı dikkat çekerken Dustin Hoffmann gibi usta bir ismin silik bir rolde yer alması bir kayıp desek yeridir.

Adam Driver‘ın ise biraz tutuk görünen performansı filmin eksilerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Adam Driver kariyerinde en çok eş ve sevgiliye sahip olan karaktere ilk kez bu filmde hayat vermiştir. Filmde eşini kaybetmiş Sezar isimli bir mimarı canlandırıyor. Ancak onun kadınlar tarafından bu kadar hayran olunan ve seksi bulunan karakteri bu donuk hali ile inandırıcı durmuyor. Eksiler demişken filmin uzun süresi benim için olmasa da kimi izleyici için handikaplı olup filmin ortasında sıkıntı yaratabilir ancak genel olarak yönetmen izleyiciyi sürekli meraklandıracak bir akış yaratmayı başarmış.

Mimar Sezar’ın hayata geçirmek istediği yaşayan, teknolojik ve geleceğin mimarisini taşıyan şehirin tasviri dahil çok fazla sahne görsel efektlerle oluşturulmuş bir film izliyoruz. Bu beni rahatsız etmedi am bazı izleyiciler bu görselliği ve efektleri fazla bulabilir.

Bu arada kullandığı metaforların fazlalığından belki de filmi ikinci kez seyretmekte de fayda olabilir. Genel sinema izleyicisine kolay kolay hitap etmese de iyi bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebilirim.

İzleyeceklere şimdiden iyi seyirler

Devamını Okuyun

Köşe Yazıları

Transformers Başlangıç Film Yorumu | Transformers: One İnceleme

Transformers: One – Erken Gösterim İncelemesi

Yayınlandı

on

Radio Mood App

Bugün, uzun zamandır merakla beklediğimiz Transformers: One filminin erken gösteriminde yerimizi aldık. Filmi izlemek, gerçekten büyük bir keyifti! Animasyon olmasına rağmen, efektlerin kalitesi ve görsel estetiği gerçekten dikkat çekiciydi. Aksiyon dolu sahnelerle dolu olan film, Transformers evrenini yeni bir solukla karşımıza çıkarıyor.

Transformers Başlangıç Filminin Konusu

Optimus Prime ve Megatron’un kökenlerine ve aralarındaki karmaşık ilişkiye odaklanıyor. Transformers evreninin en ikonik karakterlerinin geçmişi, izleyicilere daha önce görmedikleri bir perspektif sunuyor. Cybertron’un kaderinin nasıl şekillendiği, karakterlerin kararlarıyla birleşince izleyiciyi düşündürüyor. Hem karakter gelişimi hem de anlatım tarzı, izleyicinin filmle daha güçlü bir bağ kurmasını sağlıyor.

Filmin animasyonu, önceki Transformers yapımlarına göre çok daha akıcı ve dinamik. Her bir sahnede kullanılan detaylı animasyon teknikleri, izleyiciyi adeta bu filmin içine çekiyor. Özellikle dövüş sahneleri ve dönüşümler, izleyenlere heyecan dolu anlar yaşatıyor. Efektlerin kalitesi, sadece görsel değil, aynı zamanda ses tasarımıyla da birleşince ortaya muazzam bir deneyim çıkıyor.

Transformers: One, aksiyon sahneleriyle dolu bir film olarak, izleyicilere tam anlamıyla bir adrenalin patlaması yaşatıyor. Kısacası, aksiyon tutkunları için kaçırılmayacak bir yapım. Filmin temposu, izleyiciyi sürekli bir hareket içinde tutuyor ve her anında yeni sürprizler sunuyor. Her sahne, izleyicinin heyecanını artıracak şekilde kurgulanmış.

Filmdeki müzik seçimleri gerçekten başarılıydı. Aksiyon dolu sahneleri destekleyen müzikler, izleyicinin deneyimini zenginleştiriyor. Müziklerin kaliteli yapımı, sahnelerin etkileyiciliğini artırarak, filmdeki atmosferi daha da derinleştiriyor. Ayrıca, Transformers: One, 1986 yapımı The Transformers: The Movie’den bu yana serinin ilk sinema animasyon uzun metrajlı filmi olması açısından da önemli bir yere sahip. Bu durum, hem eski hayranları hem de yeni izleyiciler için büyük bir nostalji ve yenilik sunuyor.
Sonuç olarak, Transformers: One, hem aksiyon tutkunlarını hem de animasyon severleri tatmin edecek bir yapım. Görsel ve işitsel efektleriyle, heyecan dolu hikayesiyle ve derin karakter gelişimiyle izleyicilere unutulmaz bir deneyim sunuyor. Eğer Transformers evrenine meraklıysanız ya da aksiyon dolu bir film arıyorsanız, bu filmi kesinlikle kaçırmamalısınız. İzlediklerimizden dolayı oldukça memnun kaldık ve filmi izlemeye değer bulduk!

Filme kişisel Batuhan ŞAFAK puanım: 8/10

Film bu Cuma vizyona giriyor. İyi Seyirler!

Yazan: Batuhan ŞAFAK

Devamını Okuyun

Köşe Yazıları

“Şans Eseri” / Coup de Chance Film Yorumları

Woody Allen’ın yeni filmi uzun kariyerinin ilk Fransızca filmi özelliğini de taşıyan Şans Eseri / Coup de Chance isimli yapım vizyona girdi. Peki izlemeye değer mi?

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

“Şans Eseri” filmi ilginç şekilde bu yıl daha önce izlediğimiz Fransız yapımı “Narsistle Aşk” filmini hatırlatıyor. Birebir olmasa da filmin ilk yarısı neredeyse aynı. Meslekler, isimler, tanışma hikayeleri farkı dışında ana fikir tümüyle aynı. Hatta yetmiyor “Narsistle Aşk”da başroldeki kocayı canlandıran Melvil Poupaud “Şans Eseri” filminde de yine kıskanç ve baskıcı koca rolünde karşımıza çıkıyor. Yukarıda da bahsettiğim gibi meslekler ve bu insanların tanışma hikayeleri farklı. Hatta iki filmde de çiftleri baş kadın karakterin annesi ziyaret ediyor.

Woody Allen Ne Yapmak İstemektedir?

Yönetmenin “Şans Eseri” filminin ilk yarısındaki benzerlikleri aslında ikinci bölümde de bitmiyor. Bu kez de kendi filmi “Scoop” ile benzerlikler görüyorsunuz. Baş karakterimiz Fanny’nin annesi bu bölümde Scoop’da Woody Allen’ın canlandırdığı ve araştırmasında Scarlett Johanson’a yardım eden Sid Waterman rolüne bürünüyor. Evet “Şans Eseri” filminde Fanny’nin annesi bir nevi Scoop filmde Woody Allen’ın Sid Waterman’ına dönüşüyor.

Sanırım Woody Allen “Narsistle Aşk” filmini izleyip Melvil Poupaud’ın da oyunculuk performansını beğenmiş ama hem oyuncunun performansının hem de hikayenin zayıf kaldığını düşünüp bu ana fikri kendi eski filmi Scoop’a eklemeye karar vermiş. 😊 Gerçi bu sadece benim bilgiye dayanmayan tahminim.

Şans Eseri / Coup de Chance Filmi İzlenir mi?

Lafı uzatmadan yazayım Deappool ve Wolverine’in vizyona girdiği haftada vizyona giren “Şans Eseri” filmi eğer Deadpool’cu ya da Wolverine’ci değilseniz ilginizi çekebilir. Woody Allen’ın en iyi filmlerinden olmadığını bilerek ve filmin ikinci yarısında bir suç-polisiye filme döndüğünü bilerek gitmenizde fayda var. Hatta filmin bu ikinci bölümü benim için daha cazip gibiydi. Hem Narsistle Aşk hem de Scoop’u izlediyseniz bu filmi de izlemek kıyaslama yapmak anlamında büyük fırsat yaratacak.

Şimdiden İyi Seyirler

Tolga Yiğit

Devamını Okuyun
Reklam

En Çok Okunanlar