Çok sevdiğim oyunculardan Nicolas Cage’in Drakula’yı canlandırdığı yeni filmi Renfield aslında Drakula’yı değil de uşağı Renfield’ı merkeze koyan bir yapım. Nicolas Cage’den nasıl bir Drakula olacak diye merak ederek filme gittim vizyondan 2 gün önce izledim. Uşak Renfield rolünde de X-Men’den hatırlayacağınız Nicholas Hoult karşımıza çıkıyor. Zaten bu iki ismi benim tasarımını çok beğendiğim afişde de görüyoruz.
Afişte görmediğimiz diğer başrol oyuncusu ise yine favori oyuncularımdan Awkwafina. Oyuncunun The Farewell, Çılgın Zengin Asyalılar ve Shang-Chi’deki rollerini sevmiştim.
Renfiled İzlenir mi? Artıları ve Eksileri Neler?
Ya da şöyle söyleyelim Renfiled’ı Kimler İzlemeli? Nicholas Cage ve Awkwafina hayranı olmama rağmen ben oyuncuların rollerini derinlikli ve yeteneklerini gösterebilecekleri düzeyde bulmadım. Nicholas Hoult filme de ismini veren rol Renfiled’ı canlandırdığı için olsa gerek senaryo onun karakterini tanıyabilmemizi sağlıyor. Ben Swartz ise aslında yan kötü karakter olmasına rağmen rolünü iyi karikatürize ettiği için baş kötü adam Nicolas Cage’den daha çok öne çıkmayı başarıyor. Hatta ben kendisini hem görünüşü ile hem de bu oyunculuğu ile Okan Çabalar’a ve onun başta “Yalan Dünya” dizisi olmak üzere diğer yapımlardaki tarzına benzettim.
Filmde Drakula olduğu için kan görmemiz normal ama yönetmenin aksiyon sahnelerinde özellikle tercih ettiği için Japon aminelerinde olduğu gibi seyirciyi kan görmekle bırakmıyor adeta yeri geliyor kan fışkırıyor, yeri geliyor kafalar kopup uçuyor, kol bacak koparılıyor ve bu uzuvlarla dövüşülüyor. Kısacası bu tarz görüntüleri izleyemiyorsanız film benim gibi sizi de zorlayabilir.
Ayrıca hikayede derinlik arıyorsanız bu konuda da hüsrana uğrarsınız. Spoilersız bir örnek vereceğim : Polis Rebecca ile Renfiled’in tanıştıkları restoranttaki kavga sahnesi sonrası konuşmaları ve Rebecca’nın bir polis olarak o aksiyona rağmen Renfiled’a aklı başında sorular sormak yerine neredeyse her sorduğuna kendisinin cevap vermesi senaryonun zorlama ilerlediği kısımdı. Ve Nicolas Cage’in filmin farklı tarihlerde ve Drakula’nın farklı evrelerindeki makyajları iyimiydi yoksa kötü müydü bir türlü karar veremedim. En çok ilk sahnedeki yüz makyajı ve dişlerindeki detaylar bana bunu düşündürdü.
Reklam
Renfiled Filmi İçin Son Söz
Aslında bir Japon anime uyarlaması olmamasına rağmen belli ölçüde yönetmenin o tarzı benimsediği, komedi tarafı ayakta kalan ama kanlı sahneleri ben izlemekte zorlandığım için komedi tarafından aldığım keyifin de azaldığı bir filmle karşılaşıyoruz. Yaklaşık bir buçuk saatlik uzun olmayan süresi ile karakterlerin hikayelerine (bence) derinlemesine inemeyen bir yapımla karşı karşıyayız. Ama dövüş sahnelerinin başarılı olduğu, mafya ailesinin karikatürize hali ve animelerdekini andıran aksiyon sahnelerini izlemekten keyif alanlar için izlenir bir yapım. Şimiden iyi seyirler.
Sayın yolcularımız uçağımız kalkmak üzere “İstanbul İçin Son Çağrı”
Başka bir evrende en güzel halleri ile yolları tekrar kesişen Beren Saat ve Kıvanç Tatlıtuğİstanbul İçin Son Çağrı filminde tekrar partner oldular. Hakan Muhafız, Atiye, Aşk 101 gibi yapımların yönetmen koltuğuna oturan Gönenç Uyanık bu sefer İstanbul İçin Son Çağrı filminin yönetmen koltuğuna oturdu. Senaristliğini ise oldukça başarılı projeleri kaleme alan Nuran Evren Şit kaleme almış. 91 dk uzunluğundaki yapımın türü Romantik ve dram olarak sınıflandırılmıştır.
Film Serin, New York havalimanında bavulu başkası ile karışınca kendisini zor bir durumun içinde bulur. Bu sırada yolu Mehmet ile kesişen Serin, onunla birlikte kaybolan valizinin peşinde düşer. Bu süreçte Serin ve Mehmet, New York’ta aşk, evlilik ve sadakat üzerine bir keşfe çıkmalarını konu alıyor.
Film Nasıldı?
Öncelikle Aşkı Memnu ile aralarındakı uyumu gösteren Beren Saat ve Kıvanç Tatlıtuğ bu filmde bomboş otursalar bile kendilerini hayranlarına her türlü izletecek bir aurayı yakaladılar. Yani filmin konusu insanı çekmese bile oyuncular sayesinde yinede izlecenek bir yapım ortaya çıkarmışlar. Film direkt NewYork havalimanında başladığı için hızlı bir tempo ile başlayıp throwBack sahneleri ile karakter gelişimlerini tamamlayıp oldu bitti bir son ile bitiyor. İşin özü inişleriyle çıkışlarıyla ters köşe yapan ilk başta karakterin hareketine sinirlendirip sonra “tamam bu sahnede bu yüzden böyle davranmış” dedirten çok şey oldu. Türkçe konuşmaları dışında Türk olduklarını asla anlamayacağımız, hareketler ve tiplemeler amerikan vari olup mekan olarak NewYork kullanılması Türkçe Dublajlı yabancı romantik film izliyormuşum havası verdi. Ülke tanıtmaktan ziyade tüm globale hizmet eden bir yapım olmuş. Aşk NewYork’ta başkadır deyip iyi yanları gösterilen şehrin bu sefer kötü yanlarının gösterilmesi de hoşuma gitti. Yetişkin içerikli sahne olmaması da aile ile izlecek bir yapım olmasına olanak sağlıyor.
Kostümler, mekanlar, yan roller asla sırıtmayacak bir proje olmuş. İzlemesi gayet keyifli çerezlik bir film olarak nitelendirilebilir. İstanbul İçin Son Çağrı 24 Kasım itibari ile Netflix’de yayında, şimdiden herkese iyi seyirler.
Joaquin Phoenix’in Napoleon’u canlandırdığı, Ridley Scott imzalı Napolyon filmi bu cuma vizyonda. Sizlere nasıl anlatsam bilemedim. Film, ne kötüydü ne de çok iyiydi. Filmin aksine, fragmanların bana etkisi çok büyük olmuştu, büyük bir hype edinmiştim.
Napolyon Rolünde Joaquin Phoenix
Napolyon Film Yorumu
Phoenix’in muazzam oyunculuğuyla birlikte, Riddley Scott’ın yönetmenliğinde son zamanların en iyi işlerinden birine tanık olacağız hissine kapıldım. Filmi de o enerji ile izledim lakin, öyle olmadı dostlar. Film, beklentimin altındaydı.
Prodüksiyon, oyunculuklar, müzikler, savaş sekansları harikaydı. Hiç birine laf edemem ama, filmi özetleyecek olursam eğer; hani Youtube’da bir şeyler izlersin, hararetli bir yerindesindir, tam o sırada o manyakça bir sesi olan abimiz, konuşmasıyla bizi büyüler ve hepimizin bildiği o reklam araya girer ya. Hah! İşte filmin kurgusu tam da bu şekildeydi.
Meksika Açmazı Filminde Öncelikle biz ne izledik?
Veya artık günümüzde komedi bu mu? Bence değil!
Mesut Süre, Anlatan Adam (İbrahim Türker) ve Fazlı Polat‘ın başrolünü paylaştığı (başka oyuncu yok 1, 2 sahnede gözüken bir kaç kişi dışında) Meksika Açmazı ilk haftasonunu 23.834 seyirci ile listede gerilerde kalarak vizyona girdi. Mesut Süre, Anlatan Adam ve Fazlı Polat’ın yaptığı 77 bölümlük yaklaşık 20 mn dinlenmeye sahip Meksika Açmazı bir podcast yayını olarak ortaya çıktı. Podcastların bu kadar tutmasına güvenen ekip bunu kamera karşısına geçerek seyirci ile buluşturup sinema ve podcast birleşimi bir iş yapmak istemiş. Lakin filmin sloganı bile yalan çıktı. Kesintisiz Kahkaha Sunuyoruz dedikleri filmde 90 dk boyunca bir kahkaha sesi bile duymadım. 1 – 2 yerde tebessüm edilmiş olabilir eee o kadar da olsun artık.
Filmin yönetmen koltuğunda ünlü korku filmi Siccin serisini yöneten tecrübeli isim Alper Mestçi oturuyor. Şimdi size sorum ” bir karavanın etrafında 90 dk boyunca oturup espri yapmaya çalışan 3 adamı çekmeye gerek var mıydı? Bunu bir tripod ve telefon kamerası yapmaz mıydı?” Türk korku sinemasına yön veren filmleri yöneten biri için oldukça zayıf bir iş olmuş olmuyor mu? Usta yönetmenin kendi sinematografisinde zayıf bir halka olarak yer bulacak. Ve korku türünde önemli bir yer edinmiş yönetmenin neden bu işi kabul ettiğini anlayamadım. Sanırım arkadaşlarının yanında olmak için yaptı.
Meksika Açmazı Nevşehir/ Kapadokya’da halı ticareti yapan bir adam 3 arkadaşa reklam yapmaları için yüklü para teklif eder. Kapadokyada kalacakları otel dolu çıkınca üçlüye yerleşkenin biraz dışında bir karavan tahsil eder ve orada misafir ederler. Tüm olaylar bu şekilde gelişirken gram komik olamayan, lise muhabbetine dönen filmde argo sözcüklerin minimum tutulması yine iyi bir şey sonuçta seyirciyi bir yerden memnun etmek lazım. Küfür kullanarak güldürmeye çalışıp batırmakta var işin içinde.
Sinemada film izlemenin bile lüks olduğu şu dönemde seyirciye yapılan bu para ve zaman haksızlığı gibi gözüken filme sponsor olan yatırımcılarda bu sonucun ardından hayal kırıklığı yaşayacaktır. Düşünsenize aşırı yorgunsunuz, evde sessiz bir ortam olmadığı için dinlenecek yer ararken sinemaya geldiniz, izleyicilerden kimsenin gülmediği veya sesinin çıkmadığı bir filme girip dinlenmek istiyorsunuz bu film tam öyle bir film kimse çıt çıkarmadan 90 dakika dinlenme vaadi sunuyor.
İşin özü zamanımız ve paramız kıymetli, sinema güzeldir ama her filmde değil.
www.justwatch.com’un verilerine göre Türkiye Dijital Platform Abone Sayıları 2023’ün 3. Çeyrek verilerine baktığımızda neler görüyoruz?
2023’ün 3. çeyreğinde SVOD pazar payları şu şekilde oluştu : Yayın devi Blutv, Netflix’e göre %11’lik güçlü bir avantajla pazarın zirvesinde yer alıyor. Bu arada Netflix, Prime Video ve Disney+’ın toplamından %27 daha fazla payla hâlâ 2. sırada yer alıyor.
2023’te Dijital Platform3. Çeyrek Pazar payı gelişimi
Grafiğin en altında yer alan Mubi, Eylül sonu itibarıyla +%1’lik artışla en akıcı büyümeyi sergiliyor. Bu sırada Prime Video abone sayısını düşürdü ve %-1’lik bir kayıp yaşadı.
Disney Plus Abone Kaybetti mi?
Disney Plus’ın Ocak ayından bu yana abonelerini kaybediyor olduğunu da görüyoruz.
En Çok Abone Hangi Platformda? (Temmuz – Eylül 23)
Pingback: Süper Mario ve Renfield Yorumları | Film İnceleme İzle | Radio Mood - Canlı Radyo Dinle