Bergen filminin başarısı ile dikkatleri üzerine çeken yapım şirketi Orchestra Content bu proje ile de iddiasını ve kalitesini ortaya koyuyor. Yönetmen Çağan Irmak ise 4 yıl aradan sonra biz sinemaseverlerle buluşmasını “Sevda Mecburi İstikamet” filmiyle gerçekleştirdi.
Babam ve Oğlum gibi bir başyapıt ile Dedemin İnsanları gibi çok başarılı bir işe imza atmış olan usta yönetmenden her filminde aynı etkiyi görmek istiyoruz. Ancak bu sanatta inişler çıkışlar da olasılıklar arasında. Gelelim bu yeni filmin nasıl olduğuna
Sevda Mecburi İstikamet Film İnceleme
Sevda Mecburi İstikamet filmi 97 dakikalık makul süresi ile dikkat çekiyor. Bazen filmler uzun diye YouTube kanalımızdaki videolarımızda da yakındığımız oluyor siz de rastlamışsınızdır. Daha kısa ve makul süreler güzel ama yönetmen o kısa sürede derdini anlatamazsa da kısa süre işe yaramaz hale geliyor. Çağan Irmak 97 dakikalık filminde anlatmak istediklerini özellikle 60 – 70 dakika bölümde merak uyandırarak ve güldürerek zaman zaman da duygusal anlar yaşatarak başarıyla anlatıyor. Son yarım saatte ise biraz tempo düşer gibi oluyor ve bizi finale ulaştıracak vurucu bir sahnenin eksikliğini hissediyoruz.
Bu duygusallığı yüksek ve vurucu sahne Babam ve Oğlum’daki “Benim Yüzümden” sahnesi gibi bir sahne. İşte bu vuruculukta sahne olmayınca finaldeki sahnelere ve son sahnedeki hoş olaya biraz eksik ulaşmış oluyoruz.
Filmle aynı adı taşıyan tema şarkısına Teoman imza atmış ve seslendirmiş. Hikayeye vurgu yapan sözleri ile dikkat çeken şarkının klibini buradan izleyebilirsiniz
Sevda Mecburi İstikamet Oyuncularının Performansı Nasıl ?
Selin Şekerci rolünün hakkını veriyor. Zor bir rol ve izleyiciyi performansı ile inandırıyor. Fragmanda izlediğim kısımda Selçuk Yöntem neredeyse yok gibiydi. Hatta başka filmden görüntüsü mü eklendi diye düşünmüştüm. Filmdeki Selçuk Yöntem ise gayet iyi. Zaten oyuncunun sesinin tonu bile başlı başına ayrı rol kesecek düzeyde. Kubilay Aka, Elif Ceren Balıkçı ve Günay Karacaoğlu’da gayet iyi.
Reklam
Aslında oyuncu performanslarının bir handikapı var bu da bu beş oyuncuya filmde ayrılan sürenin eşit ve normalde bir başrol oyuncusu için ise kısa olması. Beş başrol oyuncunuz ve 97 dakikalık süreniz var. Roller süre olarak kısa olunca oyuncu performansları da zirve yaptığı sahnelerde çok kalamadan ve biz o anın güzelliğini zihnimize ekleyemeden sahne diğer oyuncuya geçiyor. Bu durum filmi daha tempolu yapsa da bu sefer de film acaba kısa mı diye düşündürüyor. Desenize kısa olsa dert olmasa ayrı dert 🙂
Sevda Mecburi İstikamet Filmi Son Söz
Sevda Mecburi İstikamet filmi sanki usta yönetmenin beyazperdeye 4 yıl sonraki geri dönüşünde “üzerimizdeki ölü toprağını ve pası atalım” dediği bir geri dönüş filmi gibi. Filmin hoşluklarından birisi ise genç (Jön) Selim ile günümüzdeki Selim’in hayali konuşmaları sırasında 80’lerin sinema filmlerindeki tonlama ve ses efekti ile konuşması. Ayrıca gösterim öncesi PPR İletişimin yukarıda gördüğünüz ve Suna’nın (Selin Şekerci) bileğindeki yemeni, gül ve cd hediyesi de filmin öncesindeki hoşluklardan birisiydi.
Film bir Çağan Irmak baş yapıtı olmasa da hayranlarının hayal kırıklığına uğramayacağı kah güldüren kah duygusal anlar yaşatan bu yapımı kaçırmayın. İyi seyirler.
60’larda dizisi 90’larda ise beyazperde de Barry sonnenfeld imzalı filmleriyle Addams Ailesi çok beğenilen sıradışı yapımlardan olmuştu. Özellikle 90’lardaki filmleri çok sevmiştim.
Şimdi ise aynı şeyi Wednesday dizisi için söyleyebilirim. Tim Burton imzalı dizi bir çok açıdan alkışı hak ediyor.
Helena Bonham Carter hatta hadi onu geçelim Johhny Depp’siz herhangi bir yapıma imza atmayan Tim Burton bu kez kendisine yep yeni bir kast bulmuş gözüküyor.
Başroldeki Jenna Ortega asosyal, toplum tarafından dışlanmış, mutsuz ve aykırı genç rolünde harika. Hem bir Addams olarak bembeyaz solgun yüzü ve donuk bakışlarıyla Johnny Depp’i hiç de aratmıyor hem de oyunculuğu ile dört dörtlük bir performans ortaya koymuş. Filmlerde Wednesday’i canlandırmış Christina Ricci’nin de dizi de yer alması ayrı güzel olmuş. Evet filmlerde Wednesday’i canlandıran Christina Ricci dizide koğuş annesi olarak karşımıza çıkıyor. Bir başka süpriz de Gwendoline Christie’nin okul müdürü Larissa olarak karşımıza çıkması. Hem Lady Brienn’i özlemişim hem de başarılı bir Dumbledore pardon okul müdürü görmüş oldum.
Reklam
Dumbledore demişken gelelim başlıktaki Hogwarts göndermesine. Aslında Tim Burton Wednesday aracılığı ile kendi Harry Potter hikayesini yaratmış diyebilirim. Normal çocukların gittiği okulda sorunlar yaşayan bir ergenin kendisi gibi sıradışı özelliklere sahip yaşıtları ile okuyabileceği toplumdan biraz da olsa izole okul olan Newermoe Akademisine gelmesi ve burada beklenmedik arkadaşlıklar edinmesiyle birlikte katil bir canavarın gizemli cinayetlerinin ortasına düşmesini izliyoruz. Ne kadarda Harry Potter değil mi?
Harry Potter serisinde büyücüler karşımzdayken Wednesday dizisinin fantastik dünyasında ise kurt adamlar, vampirler, sirenler ve daha bir çok sıradışı tür ile karşılaşıyoruz. Potter serisi ile bu benzerliklerine rağmen ben diziyi beğendim. Benzerlikler var ama kendine has detaylarıyla diziyi gayet keyifle izledim.
Müzikler de çok dikkat çekici Wednesday’den Rolling Stones şarkısı Paint It Black’in Çello yorumu şahaneydi. Zaten orijinalini de öyledir. Ve Wednesday’in renklere karşı olan alerjisi! yüzünden sürekli siyah giyiniyor ve siyah seviyor olmasıyla şarkı güzel eşleşmiş. Paint It BLACK.
Hızlı ve Öfkeli serisinin onuncu filmi de beyaz perdeye geldi. Ben filmi vizyondan iki gün önce izledim. İlk filmi seyrettiğimizde bunun bir seriye dönüşüp onuncu filmin de çekileceği hiç aklımıza gelmezdi. Ancak yıllar içersinde bambaşka bir efsaneye dönüştüğünü söyleyebiliriz.
Hızlı ve Öfkeli 10’un Süprizi Jason Momoa
Onuncu filmde eklenen en önemli yeni oyuncu Jason Momoa. Kendisini Dante karakteri ile intikam almak üzere hikayeye dahil olmuş bir kötü adam olarak izliyoruz. Aslında şunu söylemek çok daha açıklayıcı olur Hızlı ve Öfkeli serisi tıpkı Dark Knight Kara Şövalye’deki “Joker” benzeri kendi kötü adamını bulmuş diyebiliriz.
Hızlı ve Öfkeli’nin Jokeri
Dante Hızlı ve Öfkeli’nin Jokeri olarak onun kadar sarkastik onun kadar kötü ve onun tuhaf tuhaf espirileri ile hikayeye dahil oldu.
Peki filme gelelim Hızlı ve Öfkeli filmi nasıl?
2 saat 20 dakika uzunluğunda ki filmin ilk bölümü İtalya Roma’da geçiyor. İtalyan polisinin buradaki aksiyon sahnelerinde mantığımıza aykırı bir kovalamaca içersinde olmasını görüncü “İnsan nedeeeen ?” diye sormadan edemiyor. Bu durum filmin ilk yarısını tatsız hale getirdi. Ayrıca Lety ile eski bir düşmanın arasındaki uzun bir dövüş sahnesi ile Han ile yine başka bir eski düşmanın arasındaki sahne insanın aklına filmin süresini doldurmak için mi bu sahneler eklenmiş acab diye bir soru getiriyor. Aslında her iki sahne de hikaye akşına uygun olarak karşımıza çıkıyor ama özellikle Han’ın sahnesindeki düşmanını bir daha görmüyor oluşumuz hikaye bütünlüğü açısından sıkıntılı duruyor. Belki bu eksikliği giderecek olan şey filmin devamının gelecek olması ve bu sayede belki bu sahneler bir şekilde yine hikayeye bağlanır. Bunun dışında ortasından itibaren film kendi genetik kodlarına dönmeye başlayor. Alışık olduğumuz yarış sahneleri parti sahneleri yine bu filmde de karşımıza çıktı. Tabii ki eski tadı vermiyor ama yine de hızlı ve öfkeli denince bu isimle özdeşleşmiş sahneleri görmek güzeldi.
Portekiz bölümündeki aksiyon sahneleri benim açımdan çok daha heyecanla izlenecek sahneler olarak filmin ikinci yarısına damga vurdu ve filmin özellikle bu ikinci yarısı alışık olduğumuz Hızlı ve Öfkeli formatına döndü diyebiliriz.
Filmin son sahnesinde karşımıza çıkan oyuncu gerçekten şok yaşattı ve hemen sonrasında bir after credits sahnesi var o sahnedeki oyuncu da iyi bir sürpriz oldu ve 2 saat 20 dakikaya rağmen hikayemiz tamamlanmadı. 11. film de geliyor diyebiliriz.
Reklam
Hızlı ve Öfkeli filmini kimler izlemeli?
Özellikle Hızlı ve Öfkeli hayranıysanız bu filmi kaçırmayın. Paul Walker nostaljisi yaşamak istiyorsanız bu filmi kaçırmayın. Aksiyon sahnelerini ve yarış sahnelerini özlediyseniz tabii ki bir de kendine has Hızlı ve Öfkeli müzikleri ile Hızlı ve Öfkeli 10 kaçırılmaz!
Hızlı ve Öfkeli Filmi İçin Son Not
Hızlı ve Öfkeli 10 yani Fast X, on filmlik serinin en iyi filmi değil ama yine de eğlenceli aksiyon dolu bir yapım olarak karşımızda.
Yönetmen James Gunn 3. film ile birlikte seriyi sonlandırıp Marvel’a veda etti. Gunn, her ne kadar seriye hatırı sayılacak bir finalle son veremese de film, sizleri sinemaya götürüp izletebilecek bir zaman değerine sahip.
Guardians Of The Galaxy Vol 3 Film İncelemesi
Hayranlar, film çıkana kadar bir çok söylenti ile sarsıldı. Önemli karakterlerin ölümünü izleyeceğimiz söylentileri ve Marvel’ın bunu güzel bir reklam aracı olarak körüklemesinin cabasıyla, bizleri duygusal bir film ile buluşturacaklarını zannettik.
Ama böyle bir şey olmadı ve aksine ikinci filmden daha kopuk bir yapım ile karşı karşıya kaldık. Film yeni ve iyi seçilmiş müzikleriyle eğlendirse de sadece o anın getirdiği bir tat veriyor, lakin onu da sinema salonundan çıktıktan sonra geri alıyordu.
Film şu anda vizyonda. Dilerseniz filme gidip birazcık olsun eğlenebilirsiniz. SİNEMAYLA KALIN.
Chris Pratt, Zoe Saldaña, Dave Bautista, Karen Gillan, Pom Klementieff, Vin Diesel (Groot / seslendirme), Bradley Cooper (Rocket / seslendirme), Sean Gunn, Chukwudi Iwuji, Will Poulter ve Maria Bakalova’nın rol aldığı “Galaksinin Koruyucuları 3” filmi, 5 Mayıs Cuma gününden itibaren vizyonda. Ben filmi Disney Studios Türkiye’nin davetlisi ve İletişim Deposu ev sahipliğindeki özel gece de izledim. Şimdi Spoilersız olarak Guardians Of The Galaxy Vol 3‘ninyorumlarına başlayalım.
Galaksinin Koruyucuları 3 filmi bu serinin en uzun yapımı olarak karşımıza çıkıyor süresi 2,5 saat. Yönetmen ilk filmden sonra 2.ye 15 dakika ve ondan sonra bu filme de bir 15 dakika daha ekleyerek süreyi 2 saatten 2,5 saate çıkartmış. Uzun süresine rağmen ben hiç sıkılmadan filmi baştan sona keyifle izledim. Filmde alışık olduğumuz üzere yine karışık kaset formatlı eski şarkıları dinliyor Koruyucuların kendine has üslubuyla espirilerine gülüyor Avengers göndermelerine kahkaha atıyor ve aksiyona doyuyoruz. Tabi bir de işin duygusal boyutu var ki bence serinin en en duygusal film olarak da öne çıkıyor.
Galaksinin Koruyucuları 3’de Roket’in Hikayesi
Bu kez porsuk mu?, kunduz mu? rakın mu olduğu tartışılan Rocket yani Roket’in hikayesine odaklanıyoruz. Ve hiç bilmediğimiz geçmiş hikayesi ile başına neler geldiğini öğreniyoruz. Ve flashbacklerle izlediğimiz bu sahneler gerçekten yürek burkuyor. Uzun yıllardır film izlerim benim için kriter şudur : eğer izlediğim sahne bilindik şeyler anlatıyorsa, yönetmen ve senaristin bu sahnedeki olayı bana bilindik olmasına rağmen öyle iyi bir üslupla anlatması gerekir ki beni etkilemeyi başarsın. Galaksinin Koruyucuları 3 filminde de Roket’in başına gelenler bunca yıldır izlediğim dizi ve filmlerde farklı karakterlerin başına gelen benzer şeyleri anlatıyor. Ama yönetmen James Gunn’ın mahareti de burada ortaya çıkıyor.
Guardians Of The Galaxy Vol 3 Yönetmeni Başarılı mı?
James Gunn Roket’in geçmişine dair hikayeyi doğru zamanladığı flashbacklerle çok iyi kotarmış ve bildiğim hikayeyi bana seyrettirip sevdirmeyi başardı.
Reklam
Başarısı sadece bununla sınırlı değil. Marvel yapımcısı Kevin Fiege’den nasıl onay aldı bilmiyorum ama bu filmi yeni Avengers hikayesinden ve hatta Marvel’deki diğer tüm yapımlarla bağlantılamaktan kaçırmayı başarmış.
“Peki bunun neresi başarı?” diye sorabilirsiniz, cevabım şu : Ant-Man ve Wasp Quantumania filminin başarısızlığı.
Ant-Man benim Iron Man ve Spider-Man’den sonra en sevdiğim serilerden birisiydi. Ama 3. film beni büyük hayal kırıklığına uğrattı. Aşağıya linki koyuyorum ona da bakarsınız
Ant-Man yeni kötü adamı tanıtma ve yeni Avengers’ın temelini atma filmi olarak çok başarısız kaldı. Kendi hikayesini anlatmayı bıraktı Marvel sinematik evrenindeki zaman akışında bağlantı filmi olma rolüne soyundu. Ama Galaksinin Koruyucuları 3 ise tüm bunlardan uzak durarak kendi hikayesine odaklanınca ve onu da iyi anlatınca iyi bir film karşımıza çıktı. Ayrıca yönetmen Gunn bu işte bir formül varsa sonuna kadar bunu kullanırken filmini kopya olmaktan da uzak tutmayı başardı. Ki formül kullanılan işlerin genelde önceden yapılmış benzerlerinin ucuz kopyasına dönüşme olasılığı yüksektir.
Galaksinin Koruyucuları 3 Son Söz
Filmde hayvanlar üzerinde yapılan testlerle ilgili de güzel mesaj verilmiş. Filmin müzikleri de gayet güzel ve dikkat çekici. Vee bu arada artık Stallone’de Marvel evreninde! Ayrıca Marvel sinematik evreninde Örümcek-Adam Eve Dönüş Yok sonrası düşüşe geçen filmlerin ardından çıtayı yeniden yukarı çeken bir yapım olmuş. İki buçuk saatlik uzun süresine rağmen sıkılmadan eğlenerek ve aile olmanın sadece aynı kan bağından gelmek olmadığını iyi anlatan bu filmi kaçırmayın.
Filmin konusuna da bakalım: Marvel Studios’un ‘Galaksinin Koruyucuları 3’ filminde, sevilen uyumsuzlar takımı, Knowhere’de kendilerine bir hayat kurar. Ancak Rocket’ın çalkantılı geçmişinin yankılarıyla hayatlarının alt üst olması uzun sürmez. Hala Gamora’yı kaybettiği için perişan halde olan Peter Quill, Rocket’ın hayatını kurtarmak için takımı toplamaya karar verir. Bu tehlikeli görev başarıyla sonuçlanmazsa, Koruyucular’ın sonu gelebilir.
Yorum yazabilmek için giriş yapın Giriş