Bizimle iletişim kur

Yaşam

Kronik Yorgunluktan Kurtulmanın Püf Noktaları Nelerdir?

Yayınlandı

on

Günde yedi-sekiz saat uyumanıza rağmen yataktan dinlenememiş olarak kalkıyor, gün içinde kendinizi çok halsiz ve mutsuz hissediyor, en basit fiziksel uğraşta takatsiz kalıyor, dün ne yediğinizi bile hatırlamıyor, odaklanmakta zorluk mu yaşıyorsunuz? Üstelik bu ve benzeri sorunlar en az altı aydır peşinizi bırakmıyor mu? Kronik Yorgunluk Sendromu sizin de kapınızı çalmış olabilir…

Fonksiyonel Tıp çalışmaları yürüten uzmanlar, Kronik Yorgunluk Sendromunun son yıllarda görülme sıklığının hızla yaygınlaştığını belirterek “Eğer sağlık kontrollerinizi düzenli yaptırıyorsanız ve herhangi bir hastalık tespit edilmemesine rağmen geçmeyen bir yorgunluk sorunu yaşıyorsanız nedeni Kronik Yorgunluk Sendromu olabilir” diyor. Günümüzde yanlış yaşam alışkanlıklarının yanı sıra çevresel faktörlerin de bu soruna yol açtığını belirten uzmanlar, ancak umutsuzluğa kapılmamak gerektiğini çünkü tedavinin mümkün olduğunu söylüyor. Uzmanlar, kronik yorgunluğa yol açan etkenleri sıraladı, kronik yorgunluk sendromundan kurtulmaya yönelik 8 etkili öneri ve uyarıda bulundu.

Akdeniz diyeti uygulayın

Kronik yorgunluk altta yatan pek çok sorunun değerlendirilmesi gereken komplike bir süreçtir. Ancak burada sindirim sisteminin dinlenmeye ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır.
Sorunun kaynağı tam olarak teşhis edilemediyse sindirim sistemine bakmak ve dolayısıyla beslenme düzenini iyileştirmek gerekir. Beslenme düzeninizi Akdeniz diyetine uygun yani taze mevsim sebze ve meyveleri, baklagiller, kaliteli proteinler (et, balık, yumurta), omega 3’den zengin fırında balık, soğuk sıkım zeytinyağı, avokado yağı ve çörekotu yağı gibi sağlıklı yağlardan zengin olacak şekilde düzenleyin.

İşlenmiş, hazır gıdalardan kaçının

Toksinlerden kendinizi korumak için işlenmiş karbonhidrat ve şeker içeren hazır, katkı maddeli, paketli gıdalardan ve bol tuz ve yağ içeren cips, kraker, bisküvi gibi atıştırmalıklardan uzak durun.

Her gün en az 8 saat ve kaliteli uyuyun

En geç saat 23:00’da uykuya dalmış olmak kaydıyla, sessiz ve karanlık ortamda en az 8 saat deliksiz uyuyun. Çünkü uyku sırasında salgılanan melatonin vücudu temizleyip, dinlenmiş uyanmamızı sağlayan güçlü bir antioksidan hormondur. Yatmadan 2 saat önce cep telefonlarını kapatmak, akşamları bir bardak melisa çayı ya da papatya çayı gibi rahatlatıcı çaylardan tüketmek de rahat bir uyku uyumanızı sağlayacaktır.

Mutlaka egzersiz yapın

Düzenli egzersiz ile sürdürülen aktif bir yaşam hem vücudumuza hem de zihnimize iyi gelir. Eğer kronik yorgunluğunuz varsa egzersiz yapma düşüncesi bile size çok zor geliyor olabilir ama aslında egzersiz bedeninizi canlandırır ve harekete geçirir. Egzersizle birlikte endorfin hormonu salgılanır ve endorfin doğal bir ağrı kesici işlevi görür. O nedenle her gün mutlaka en az 30 dakika olmak üzere yürüyüş yapın. Mümkün oldukça toprağa basarak negatif iyon alın.

Sigara ve alkolden kaçının

Alkol ve sigaradan kaçının. Kimyasal deterjanlar, florlu diş macunları ve parfüm gibi kozmetiklerden mümkün olduğunca uzaklaşın. Klorla dezenfekte edilen havuzlarda uzun süre yüzmemek de bağışıklık sisteminizi daha güçlü tutmanıza fayda sağlayacaktır.

Öğle saatlerinde güneşlenin

Kronik yorgunluğun ortaya çıkmasına; altta yatan hastalıklar neden olabileceği gibi vücudun işleyişini bozan vitamin-mineral ve mikrobesin eksiklikleri de zemin hazırlamaktadır. D vitamini sentezlemek için ultraviole B ışınlarının hakim olduğu öğle saatlerinde güneş ışınlarının dik geldiği zamanda 15-20 dakika güneşlenebilirsiniz. Bunu yaptığınızda ertesi güne kadar sabunlanmamaya özen gösterin.

Doktor kontrollerinizi aksatmayın

Uzmanlar, “Doktor kontrollerinizi aksatmayın ve herhangi bir kronik hastalığınız varsa doktor önerisi olmadan tedavinizi kesinlikle yarıda bırakmayın. İyi bir sindirim ve emilim sistemi için gerekmedikçe antibiyotik ve mide ilacı kullanmayın. Kullanılan diğer ilaçları ve yan etkilerini de gözden geçirebilirsiniz. Örneğin; antidepresan gibi bazı ilaçlar vücutta fazlaca magnezyum tüketilmesine neden olur. Bu nedenle zindelik hissi veren ve kasları güçlendiren magnezyumu yeterince aldığınızdan emin olun. Gerekli testleri yaptırdıktan sonra doktorunuzun önerisiyle vitamin ve mineral takviyesi kullanabilirsiniz” diyor.

Bağırsak sağlığınızı koruyun

‘İkinci beyin’ olarak adlandırılan bağırsaklarda gelişen sorunlar da kronik yorgunlukla ilişkili olabilir. Şişkinlik, gaz, kabızlık ve ishal yaşamayacak şekilde mide ve bağırsak sağlığına dikkat etmek gerekir. Şişkinlik, yorgunluk, karın ve baş ağrısı gibi semptomlar geçirgen bağırsağın en yaygın belirtileridir. Eğer varsa geçirgen bağırsak sendromu tedavi edilmelidir.

Fonksiyonel Tıp çalışmaları yürüten uzmanlar, kronik yorgunluğun altında yatan 10 temel etkeni şöyle sıralıyor;

1- Hazır paketli, katkı maddeli gıdaların aşırı tüketilmesi
2- Manyetik alanlara ve toksinlere bolca maruz kalınması
3- Gece 23’den sonra hala uyanık olmak, yetersiz ve kalitesiz uyku
4- Stresin yönetilememesi,
5- Spordan uzak, hareketsiz bir yaşam tarzı
6- Toprakta suni gübreler nedeniyle minerallerin azalması, hibrit tohumlar kullanılması
7- Gıdaların soğuk hava depolarında kimyasallar ilave edilerek uzun süre bekletilmesi
8- Tüm bunların neticesinde kişilerde sindirim ve emilim sorunları görülmesi,
9- Kansızlık, tiroit hastalıkları, insülin direnci gibi metabolik bozukluklar ve vücuttan toksin atılımını zorlaştıran karaciğer yağlanması
10- Bağışıklık sisteminin düşük olması

Devamını Okuyun
Reklam
Yorum gezintisi

Yorum yazabilmek için giriş yapın Giriş

Yorum Yaz

Yaşam

Lüksemburg Prensi Frederik 22 Yaşında Vefat Etti

Yayınlandı

on

Yazan

Nassau Prensi ve Prensesi’nin en küçük oğlu olan Prens Frederik, bir hastalıkla mücadele ettikten sonra hayatını kaybetti…

Babası Lüksemburg Prensi Robert , oğlunun Mart ayının başında nadir görülen bir genetik rahatsızlık olan POLG Mitokondriyal hastalığı nedeniyle öldüğünü duyurdu. Bu rahatsızlık, POLG Vakfı’na göre “vücudun hücrelerinden enerji çalarak, ilerleyici çoklu organ işlev bozukluğuna ve yetmezliğine neden oluyor.” Bu rahatsızlık kendisine 14 yaşındayken teşhis edildi.

Babası açıklamasında şunları söyledi: “Geçtiğimiz Cuma, 28 Şubat’ta, “Nadir Hastalıklar Günü”nde, sevgili oğlumuz bizi odasına çağırdı ve kendisiyle son kez konuştuk. Frederik sırayla her birimize veda etme gücünü ve cesaretini buldu… Her birimize veda ettikten sonra -bir kısmı nazik, bir kısmı bilgece, bir kısmı öğretici- gerçek Frederik tarzında, hepimizi uzun zamandır bilinen son bir aile şakasıyla baş başa bıraktı.”

Prens Frederik’in ailesi yanındayken öldüğünü belirten yazar, şunları kaydetti: “Son anlarında bile mizah anlayışı ve sınırsız şefkati, bizi son bir kez güldürerek, hepimizi neşelendirmesini sağladı.”

Kaynak: TMZ.

Devamını Okuyun

Yaşam

Böbrek Taşına Karşı Ne Gibi Önlemler Alınabilir?

Yayınlandı

on

Yazan

Aniden başlayan ve dayanılmaz şiddette yan ağrısı, bulantı ve kusma gibi şikayetlerle kişinin acil servise kendini zor attığı böbrek taşı ‘ancak çeken bilir’ denilecek türden bir sorun! Yapılan araştırmalara göre, ülkemizde her 12 kişiden birinde bulunan böbrek taşı son yıllarda hızla yaygınlaşıyor…

Genetik ve çevresel faktörlerin yanı sıra, sağlıksız beslenme, yeterince su içmeme, fazla kilo ve hareketsizlik gibi günlük yaşantımızda bazı yanlış alışkanlıklarımız da böbrek taşı oluşumuna yol açıyor. Üroloji Uzmanları; “Taşın yer değiştirmesi ya da büyümesi, şiddetli ağrılara ve idrar yollarında tıkanmalara neden olabilir. Genellikle; şiddetli yan ağrısı, idrar yaparken yanma ve ağrı, idrarda kan görülmesi, bulantı, kusma ve sık idrara çıkmaya yol açar. Böbrek taşı tedavi edilmediğinde; idrar yolu enfeksiyonlarına, böbrek iltihaplanmalarına, böbrek fonksiyonlarında azalmaya ve hatta böbrek yetmezliğine dahi yol açabilir” diyor. Doğru beslenme alışkanlıkları ve yaşam tarzı değişiklikleri ile böbrek taşı oluşumunun engellenebileceğini vurgulayan Üroloji Uzmanları, 13 Mart Dünya Böbrek Günü kapsamında yaptığı açıklamada böbrek taşına karşı 8 etkili önlemi anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Günde 2 litre su tüketin

Böbrek taşlarının oluşumunu önlemek için yeterli su içmek şarttır. Yapılan çalışmalara göre; günde 2-2,5 litre su içmek, vücudu toksinlerden arındırmaya yardımcı olurken, böbrek taşı oluşum riskini yüzde 40 azaltmaktadır. Suyu küçük yudumlarla ve gün içine yayarak tüketin.

Tuz tüketimini azaltın

Aşırı tuz tüketimi, böbrek taşı oluşumunu tetikleyen en önemli faktörlerden biridir. Günde 2 gramın üzerinde tuz tüketimi böbrek taşı oluşum riskini yüzde 30 artırmaktadır. Bu nedenle, tuz tüketimini sınırlandırın, işlenmiş gıdalar tüketmeyin ve düşük sodyumlu gıdalar tercih edin.

Düzenli egzersiz yapın

Düzenli egzersiz böbrek taşı riskini azaltır. Vücudun sıvı dengesini koruyarak taşların oluşmasını ve idrarda taş yapıcı maddelerin birikmesini engellemeye destek olur. Bu nedenle haftada en az 3-4 gün, 30-60 dakika yürüyüş veya bisiklet sürme gibi kardiyo egzersizleri yapın.

Meyve, sebze ve lifli gıdalar tüketin

Mevsim meyve ve sebzeleri ile lifli gıdalar tüketmeye özen gösterin. Meyve ve sebzeler yüksek su içerikleri sayesinde yeterli sıvı alımını sağlamaya katkı sağlar. Aynı zamanda alkali özelliklere sahip olduklarından idrar pH’ını artırarak taş oluşumunu engellemeye yardımcı olabilirler.

Oksalat içerikli gıdalardan kaçının

Üroloji Uzmanları; “Oksalat açısından zengin gıdaların (Ispanak, pancar, kuruyemiş vb) aşırı tüketiminden kaçınmak gerekir. Yüksek oksalat seviyeleri kalsiyum oksalat taşlarının oluşumuna neden olabilir. Taş geçmişi veya yüksek oksalat atılımı olan bireylerin bu gıdalara dikkat etmeleri önemlidir” diyor.

Gelişigüzel C vitamini takviyesi almayın

Vitamin C, oksalatın bir öncüsüdür ve taş oluşumundaki rolü hala tartışmalıdır, ancak aşırı alımı kalsiyum oksalat taşlarının riskini artırabilmektedir. Kalsiyum oksalat taşı oluşumuna yatkın bireylerin yüksek dozda vitamin C takviyelerinden kaçınmaları önerilmektedir.

Hayvansal proteini kısıtlayın

Hayvansal proteinler, et, tavuk ve balık gibi gıdalar aşırı miktarda tüketilmemelidir. Yüksek protein alımı, taş oluşumunu artıran bazı metabolik değişikliklere yol açar. Bu nedenle hayvansal protein alımını vücut ağırlığınız başına 0,8-1,0 gram ile sınırlayın.

Kalsiyum alımına dikkat edin

Kalsiyum alımının yetersiz olması, taş oluşumu riskini artırabilir. Bu nedenle diyetinizde yeterli kalsiyum almaya dikkat edin. Ancak doktor tavsiyesi olmadıkça kalsiyum takviyelerinden kaçının.

Devamını Okuyun

Yaşam

Emekli Bayram İkramiyesi Belli Oldu – Emekli Bayram İkramiyesi Kaç Lira?

Yayınlandı

on

Yazan

AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramında 3’er bin lira olarak ödenen bayram ikramiyesi 4 bin liraya yükseltileceğini açıkladı…

AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramında 3’er bin lira olarak ödenen bayram ikramiyesi 4 bin liraya yükseltileceğini açıkladı.

Güler yaptığı açıklamada, “Emeklilerimize verilen Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı ikramiye tutarını yapılan değerlendirmeler sonucunda 3 bin liradan 4 bin liraya çıkartıyoruz” sözlerini kullandı.

İki bayramdan biner TL’lik artışla emeklilere ödenecek ikramiyenin maliyeti 37 milyar lira olarak hesaplandı.

Kaynak: Mynet.

Devamını Okuyun

Yaşam

Anadolu Efes, Geleceğin Tarımına Nasıl Yön Veriyor?

Yayınlandı

on

Yazan

Anadolu Efes, 2024 yılında tarım ekosistemini iklim krizine karşı daha dirençli hale getirmek için Anadolu Meraları iş birliğiyle “Tarladan Şişeye Onarım” programını başlattı ve böylelikle onarıcı tarım pratiklerini tedarik zincirine entegre etmek için öncü bir adım attı. Onarıcı tarım, iklim krizi ve biyoçeşitlilik kriziyle mücadelede önemli bir rol oynuyor.  Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi’nin (WBCSD) “Shaping the Future Of Farming” raporuna göre onarıcı tarım bugün küresel ekim alanlarının yaklaşık yüzde 15’ini kapsıyor. Aynı raporda iklim değişikliğini 1,5 derecelik sıcaklık artışı ile sınırlandırmak için, 2030 yılına kadar dünyada bu oranın yüzde 40’a çıkması gerektiği vurgulanıyor. 

Program kapsamında pilot bölgelerde onarıcı tarım uygulamalarına başlayan şirket, bir yandan ekosistemin bu alandaki bilgi, beceri ve yetkinliklerini geliştirmeye odaklanırken, bir yandan da Anadolu Meraları ile birlikte tarım alanında bir kaynak oluşturarak, sektörünün ilk Onarıcı Tarım Kılavuzu’nu yayımladı.

Araştırmalar, gıda sistemlerinin biyoçeşitliliğin hızla kaybolmasında en büyük etkenlerden biri olduğunu ve küresel su kullanımının yüzde 70’ini oluşturduğunu gösteriyor. Çözüm için global olarak giderek daha fazla kurum tarafından uygulanmaya başlanan “onarıcı tarım” ise doğa, toprak sağlığı, su temini ve kalitesi, besin ve karbon döngülerine katkıda bulunma gibi pozitif nedenlerle tarımsal üretimde çok önemli bir rol oynuyor. Onarıcı tarım, bugün küresel ekim alanlarının yaklaşık yüzde 15’ini kapsarken iklim değişikliğini 1,5 derecelik sıcaklık artışı ile sınırlandırmak için, 2030 yılına kadar bu oranın yüzde 40’a çıkması gerektiği vurgulanıyor. Toprak sağlığını artıran uygulamalar, uzun vadede karbon tutma kapasitesini artırırken, su tutma kapasitesini iyileştiriyor ve biyoçeşitliliği zenginleştiriyor. 

Anadolu Efes de “Gelecekte tarım, tarımda gelecek var!” mottosuyla tarımının sürdürülebilirliğine katkı sunmak için yeni çalışmalar ve projeler geliştirmeye devam ediyor. 2018’de akıllı tarım uygulamalarına başlayan şirket, 2024 yılında iklim krizine karşı tarım ekosisteminin dirençliliğini artırmak için onarıcı sistemler geliştiren, ekolojik ve sosyal sorunlara çözümler üreten sosyal girişim Anadolu Meraları ile “Tarladan Şişeye Onarım” programını başlattı. Anadolu Efes, tedarik ağının haritalandırılarak onarıcı bir topluluk altyapısına dönüştürmeyi, onarıcı tarım ve bütüncül yönetim anlayışının yaygınlaşmasını sağlamayı amaçlıyor. Aynı zamanda, çiftçilerin refahını ve doğal kaynakların korunmasını önceliklendirerek, doğayla uyumlu bir üretim ekosistemi oluşturmayı hedefliyor.

Program kapsamında pilot bölgelerde onarıcı tarım uygulamalarına başlayan şirket, bir yandan ekosistemin bu alandaki bilgi, beceri ve yetkinliklerini geliştirmeye odaklanırken, bir yandan da tarım alanında bir kaynak oluşturarak, Anadolu Meraları ile birlikte sektörünün ilk Onarıcı Tarım Kılavuzu’nu yayımladı. Bu kılavuz, geleceğin tarımı için faaliyet gösterenlere bir rehber niteliğinde.

Onarıcı Tarım Kılavuzu’na ulaşmak için tıklayınız

Devamını Okuyun
Reklam

En Çok Okunanlar