Bizimle iletişim kur

Yaşam

“Dalgalara Karşı Yemek Yapanlar” MSA’nın Podcast’inde

Yayınlandı

on

Radio Mood App

Yaklaşık 18 yıldır yiyecek-içecek eğitimi konusunda faaliyet gösteren Mutfak Sanatları Akademisi (MSA) yeni podcast serisi ‘Dalgalara Karşı Yemek Yapanlar’da dalgalara karşı yemek yapan süperyat şeflerinin hikâyelerini konu alıyor. Beş bölümden oluşan seride Atlantico Yachting kurucusu, süperyat şefi ve aynı zamanda bir MSA mezunu Deniz Kurt Görsev, birbirinden farklı hikâyeleri olan süperyat şefleriyle ufuk açıcı sohbetler gerçekleştiriyor. Deniz tutkunlarına mutfağın kapılarını aralayan bu seri, şef ve şef adaylarına sınırları aşmak için ilham veriyor, mesleğe dair bambaşka bir ufuk açıyor. ‘Dalgalara Karşı Yemek Yapanlar’ın yeni bölümleri her çarşamba Karnaval.com, Karnaval App, Spotify ve Apple podcast’te yayınlanıyor.

MSA’nın Podcast’i ‘Dalgalara Karşı Yemek Yapanlar’ın ilk bölümünde “Yat şefliği herkesin harcı mı?” konusu ele alınıyor. Deniz Kurt Görsev’in konuğu ise, uzun yıllar restoran deneyimi edindikten sonra denizlere açılan şeflerden Yusuf Özgüler. Yat şefliği ve restoran şefliğinin farkının irdelendiği bu bölümde, malzeme tedarik süreçlerinde karşılaşılan sürprizler de ele alınırken, “private chef” kavramı da tartışılıyor. Serinin “Doğasında limit yok” başlıklı ikinci bölümüne yeni neslin parlak şeflerinden Nesrin Eren konuk oluyor. Eren, erken yaşlarda başlayan profesyonel mutfak kariyerine değinirken, denizlerle tanıştığı ilk yat şefliği tecrübesinden bugüne deneyimlerini anlatıyor. Tüm zorluklarına rağmen denizlerin üzerinden yemek yapmanın neden vazgeçilemez bir seçim olduğuna değiniyor. Serinin bir diğer bölümü “Derin bir nefes al, mutfak senin!”de bu kez konuk yetenekli şef Pelin Günenme. İtalyan mutfağı ve vegan mutfak konularında uzmanlığı bulunan Pelin’in, CV hazırlama sürecinden olumlu ve olumsuz deneyimlerine hikâyesini samimiyetle paylaştığı bu sohbet, özellikle kariyerini yat şefi olarak sürdürmek isteyenlere adeta bir rehber niteliğinde. Bir başka bölümde balık uzmanı, private şeflik tecrübeleri yüksek şef Hakan Öztaç, ‘Dalgalara Karşı Yemek Yapanlar’ın konuğu oluyor. Öztaç, süperyat şefliğinin tüm ayrıntılarını anlatırken, yatta şef olmanın yalnızca tek bir alanda, mutfakta çalışmaktan ibaret olmadığına, her yerde her şeyi yapabilmenin önemine de değiniyor. Yurt dışındaki yatlarda çalışan, bu konuda tecrübeli süperyat şefi Ece Yanardağ bir sonraki bölümün konuğu oluyor. Yanardağ ile yabancı konuk beklentileri, yabancılarla çalışmak, yabancı ülkelerde tedarik yaparken Türkiye’den farklı ürün zenginliğinden yola çıkarak muhteşem bir sohbet gerçekleştiriliyor.

MSA’da, süperyat şefi olmak isteyenler için “Profesyonel Süperyat Şefliği Eğitimi” bulunuyor. MSA’nın, ekipmanın olduğu ve mutfağın kurulabildiği her yerde aşçılık mesleğinin yapılabileceğini kanıtlayarak uluslararası yat crew ajansı Atlantico Yachting iş birliğinde hazırladığı program, aşçılık kariyerlerini farklı bir alana donanımlı bir şekilde taşımak isteyen şeflere özel bir eğitim veriyor. Toplamda 80 saat süren Profesyonel Süperyat Şefliği Eğitimi; süperyat sektörünün A’dan Z’ye kavranmasını sağlarken, uluslararası yatlarda tercih edilen dünya mutfaklarından en güncel yiyecek-içecek uygulamalarına ve dünyanın her yerinde en iyi malzemelerin tedarik aşamasına kadar yat mutfağına özgü pek çok dinamiği, katılımcılarına hem teorik hem de pratik olarak sunuyor. Böylece eğitimi alan şefler, hem yat sektörünün ne olduğunu, nasıl işlediğini öğreniyor, regülasyonlara, resmi bilgilere sahip oluyor hem de yüksek standartta yemek beklentisi olan konukların bu beklentisini karşılayacak mutfak bilgisine sahip oluyorlar. Süperyat şefi olmak üzere profesyonel kariyerlerinde ilerlemeyi hedefleyenlerin bu programa katılmak için 18-45 yaş aralığında olmaları, MSA Uzun Dönem Profesyonel Aşçılık, Profesyonel Aşçılık, Prochef ya da üniversitelerin Gastronomi bölümü mezuniyetini belgelemeleri veya özel aşçılık kurslarının Aşçılık bölümünü tamamlamaları gerekiyor. Eğitimi almak isteyen adaylar MSA’nın web sitesi üzerinden online olarak başvuru yapabiliyorlar. Ekim dönemi eğitimleri için ise başvurular devam ediyor.

Reklam
Devamını Okuyun
Reklam

Yaşam

Ünlü Şef Refika Birgül, Gıda İsrafına Dikkat Çekmek İçin Çöp Konteynerine Girdi

Mutfaklarda üstün performanslı ürünleriyle sunduğu temizlik kadar tasarrufa da odaklanan Türkiye’nin bir numaralı bulaşık deterjanı markası Fairy’nin desteğiyle yayınlanan videolarda Refika Birgül, günlük hayatımızda gıdanın nasıl israf edildiğine, bunun önüne nasıl geçilebileceğine ve bereketin önemine dikkat çekiyor.

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Mutfaklarda üstün performanslı ürünleriyle sunduğu temizlik kadar tasarrufa da odaklanan Türkiye’nin bir numaralı bulaşık deterjanı markası Fairy’nin desteğiyle yayınlanan videolarda Refika Birgül, günlük hayatımızda gıdanın nasıl israf edildiğine, bunun önüne nasıl geçilebileceğine ve bereketin önemine dikkat çekiyor. Youtube’da yayınlanan bu Bereket serisinde izleyicilere önerilerde bulunarak mutfaklara bereket katacak yöntemler sunuyor. Ülkemizde boşa harcanarak israf edilen gıdaları tespit etmek amacıyla çöp konteynerlerine girerek araştıran Refika Birgül, meyve sebzeden yeşilliğe, ekmekten simit ve keke hala kullanılabilir durumdaki yiyeceklerin atıldığını görünce, “Boşa Harcama” diyerek farkındalık yaratmak amacıyla Bereket video serisini hazırlamaya karar verdi.

Gıda atığı konusunda farkındalık yaratmak ve israfı engellemek amacıyla Fairy’nin 5 yıl önce Gıda Kurtarma Derneği iş birliğinde başlattığı Boşa Harcama projesinin elçilerinden biri olarak hazırladığı özel içeriklerle takipçilerini bilgilendiren Yemek yazarı ve Şef Refika Birgül, şimdi de çektiği videolarla boşa harcanarak çöpe atılan gıdalara dikkat çekiyor. Türkiye’de evlerin en çok tercih edilen 1 numaralı bulaşık deterjanı markası olarak ürünleri ile sunduğu değeri, yarattığı sosyal faydalarla daha da artıran Fairy’nin desteğiyle “Refika’nın Mutfağı” isimli Youtube kanalından yayınlamaya başlayan yayınlanan video serisi, sunduğu önerilerle mutfaklarda bereket katmanın yollarını da anlatıyor.

Üretilen sebze-meyvenin sadece yüzde 24,5’ini tüketiyoruz

Reklam

İstanbul’da yaşadığı Kuzguncuk semtinde evine giderken çöp konteynerindeki gıdaların fazlalığını görünce, video kaydı alarak kentlerde yaşanan gıda israfına dikkat çekmek istediğini belirten Yemek yazarı ve şef Refika Birgül, “ Bereket toplumumuzun asırlardır hayatında olan bir kavram. Aslında bugün sürdürülebilirlik diye konuştuğumuz kavramın özü ve bence daha büyük anlamda karşılığı bizim Bereket kavramımız. Eskiden dededen, neneden, toruna geçen bilgiler gıdayı nasıl kullanmamız, nasıl dönüştürmemiz gerektiğine dair çok güzel bilgilerdi. Bugün artık evler küçüldüğü, mesafeler uzadığı, artık insanlar daha geç yaşlarda çocuk yaptıkları için, dedelerin, nenelerin bunları anlatabilecek zaman ve takatları olmama ihtimali de arttığı için görev bize düştü ve bu bilgileri tekrar hatırlamak ve gençlere akjtarmak için bu videoları hazırlamaya başladık.

Tahminimizin de üzerinde gördük ki meyve sebzeden yeşilliğe, ekmekten simit ve keke hala tüketilebilir durumdaki yiyeceklerin çöpe atılıyor, pazarlarda yerlere dökülüyor. Beş yıl önce Boşa Harcama projesiyle birlikte yol almaya başladığımız ve mutfaklardaki temizlik kadar tasarrufa da büyük önem veren Fairy’nin desteğiyle projemizi hayata geçirdik. Ülkemiz ne yazık ki kişi başına en çok gıda israfının yapıldığı 10 ülke arasında 3. sırada yer alıyor. Satın aldığımız ekmeğin %34’ü, kök sebzelerin %20’si, deniz ürünlerinin %12,5’i, kuru baklagilin %32’si, kırmızı-beyaz etin %17’si, süt ve süt ürünlerinin %41’inin çöpe gittiği belirtiliyor. Ülkemizde günlük israf edilen ekmek sayısı ise 4,9 milyon. Gıda Kurtarma Derneği’nin rakamlarına göre de tarladan tezgâha gelene kadar meyve sebzenin yüzde 50’si israf oluyor. Kalanın yine yarısını da biz ya buzdolabında ya da yemeyerek israf ediyoruz. Yani tarladan, bahçeden çıkan sebze-meyvenin sadece yüzde 24,5’ini tüketiyoruz. Sadece bu gıdalarda değil ekmekte, süt ve süt ürünleri ile ette de bunu görüyoruz. Amacımız, bunu yerinde görmek ve çöp konteynerlerinin içine girerek atılanların ne kadarının gıda ne kadarının başka malzeme olduğunu göstermekti” dedi.

Tüketilebilir durumdaki gıdalar israf ediliyor

Video çekimlerinde hala tüketilebilecek durumdayken israf edilen birçok gıda ile karşılaştıklarını vurgulayan Birgül, “Çöpten kasayla bağ bağ rokalar çıktı. Tamamen kullanmak yerine rokanın sapını kesip atmışlar. Maydanoz bağları arasında sararan kısımlar olunca, olduğu gibi atılmış. Soğanın dış kabuğunu soymak zahmetli diye birkaç katman birden soyularak atılmış. Atılan kısım bir küçük soğan eder. Patates de derin soyularak ziyan edilmiş. Oysa kabuğunu soymaya gerek bile yok. Lif ile dışı temizlendikten sonra kullanılabilir. Domateslerin, salatalıkların kabuğu üstelik de derin bir şekilde soyulmuş. Oysa kabuğun da birçok faydası var. İyice yıkanarak tüketilebilir. Domates kabukları yenebilir ya da sos ve çorba yapımında kullanılabilir. Hala taze olduğu halde çöpe atılan ekmek, simit ve kekle bile karşılaştık. Bunlar daha sonra ısıtılarak yenmek üzere dondurucuda saklanabilir” diye konuştu.

Gıda israfına yönelik farkındalık çalışmalarının yapılmasının gerektiğini ifade eden Refika Birgül, “Boşa harcadığımız her gıda ile bereketi de engelliyoruz. Bizim çok güzel bir lafımız vardır “Evimizin bereketi kaçmasın” diye, bunu tekrar hatırlayıp kendi hayatımıza uygulamalı ülkemizin de bereketine vesile olmalıyız. Sana verilmiş bir şeyin kıymetini bilmezsen sana niye daha fazlası gelsin? Oysa biz gıda israf etmemeyi, bereketi büyüklerimizden ve bu topraklardan öğrendik. Arada birazcık unutmuş olabiliriz ama inanıyoruz ki boşa harcamamak mümkün ve bu resmi değiştirebiliriz. İşte videoları yapma nedenimiz de bu. Ülkemizde neredeyse her eve giren, hayatımıza kolaylık ve güç katan Fairy, bu video serisine destek oluyor. Bu güç birliği ile farkındalık yaratmaya devam ederek hayal ettiğimiz değişimi beraber gerçekleştireceğiz. Fairy, GKTD iş birliğinde başlattığı ve 5 yılda 55 milyon öğün kurtararak ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasını sağladığı Boşa Harcama projesi ile de gıda israfına dur diyor. Proje kapsamında son olarak Ramazan ayında Türkiye’nin ilk gezici gıda bankası da devreye alındı ve böylece aylık ulaşılan kişi sayısı 1.2 milyona ulaştı” bilgisini verdi.

Reklam

Mutfağın bereketini artıracak öneriler:

Dünyada her 3 gıdadan 1’i israf edildiğini hatırlatan Refika Birgül, “İsraf edilen her gıdayla mutfaklarımızın bereketi azalıyor. Ülkemizde ise yalnızca evlerde kişi başına yılda 93 kilogram gıda israf ediliyor. Tedarik zincirindeki kayıplar ve atıklar da dahil edildiğinde, ülkemizde 26 milyon ton gıda boşa gidiyor. Bu ciddi bir su ve elektrik israfı anlamına da geliyor. Örnek vermek gerekirse Türkiye’de çöpe giden ekmeğin su israfı karşılığı, İstanbul’un bir yılda barajlarından çekilen su miktarına eşit. Oysa kurtardığımız her bir milyon kilogram gıda için 74 milyon litre su yani 40 Olimpik yüzme havuzunu doldurmaya yetecek kadar su kurtarıyoruz. Aynı şekilde 6 milyon kilojul enerji yani bir televizyonu 1.200 yıldan fazla açık bırakmaya eşdeğer enerji tasarruf ediyoruz. Bununla da kalmıyor, 6 milyon kilogram sera gazı emisyonunu engelliyoruz” dedi.

Alışkanlıklarda yapılacak ufak değişikliklerle bu sorunun önüne hep birlikte geçebileceğimizi vurgulayan Birgül, gıdaların boşa harcanmasının önüne geçerek mutfakların bereketini artıracak önlemleri şöyle sıraladı:

Tüketilecek kadar gıda alışverişi yapılmalı
Sebze meyvelerin sadece bozulmuş kısımları atılıp sağlam kısımları değerlendirilmeli
Her meyve sebze mevsiminde mümkünse kabuğu ile tüketilmeli
Fazla gelen ekmekler sonra ısıtılıp tüketilmek üzere dondurucuda saklanmalı ya da başka bir yemeğin yapımında değerlendirilmeli
Sebze meyve gibi organik atıklar imkân varsa dikilmeli ya da kompost haline getirilip toprağa geri verilmeli
Çay-kahve telveleri çöpe değil kompost olarak toprağa atılmalı
Artan yemekler çöpe değil sokak hayvanları için uygun yerlere bırakılmalı
Son kullanma tarihi geçen irmik, bulgur, buğday gibi kuru gıdalar kuşlar için toprağa ya da cam önlerine serpilmeli
Gıdalar ve geri dönüştürülebilir çöpler geri dönüşüm için ayrı atılmalı

Reklam
Devamını Okuyun

Magazin

Selena Gomez’in Güzellik Markası 2 Milyar Dolar Değerine Ulaştı

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Selena Gomez’in güzellik markasının 2 milyar dolar değerinde olduğu bildirildi…

Hailey Bieber, Kylie Jenner, Jennifer Aniston, Rihanna ve daha birçok ünlü isim yalnızca mesleğiyle değil çıkardıkları güzellik markalarıyla da sık sık gündeme geliyor. Ünlü şarkıcı ve oyuncu Selena Gomez de Rare Beauty adlı markasıyla geniş bir kitleye ulaşmayı başardı.

Sosyal medya paylaşımlarıyla sık sık markasını tanıtan ve ürün kalitesiyle tüketicilerden tam not alan Gomez, güzellik markası çıkaran isimler arasında parlamayı başardı.

Reklam

The Business of Fashion’ın verilerine göre, Gomez’in markası yaklaşık 2 milyar dolar değerinde. Şarkıcı yalnızca allık satışlarından 70 milyon dolar kazandı.

Time100 Summit etkinliğinde konuşan Gomez, markasını satmayı düşünmediğini “Hiçbir yere gideceğimi sanmıyorum. Yaptığım işten biraz fazla keyif alıyorum. Sadece yaptığımız şeyi geliştirmeye devam etmek istiyorum” dedi.

Kaynak: NLife.

Reklam
Devamını Okuyun

Yaşam

Bisikletin Yaşayan Efsanesi Mark Cavendish, 59. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’na Rekor Kırmak İçin Geliyor

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Mark Cavendish, kariyerinin son rekorlarını kırmak için ilk adımı 59.Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu ile atıyor…

Bisikletin yaşayan efsanesi Mark Cavendish, Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nda Andre Griepel ile paylaştığı TUR’da en çok etap kazanan bisikletçi olma rekorunu eline geçirmek için geliyor.

Yarışın en iyi sprinteri olarak Tour of Türkiye’de 2014 ve 2015 yıllarında Yeşil Mayo’yu kazanan Cavendish’in TUR’da 11 etap zaferi bulunuyor.

Reklam

Britanyalı pedalın bu sezonki bir diğer büyük hedefi ise Tour de France’da yeni bir rekora imza atmak. Cavendish, Tour de France’da eğer bir etap daha kazanırsa en çok etap kazanma rekorunun ortağı olduğu efsane Belçikalı bisikletçi Eddy Merckx’in 34 etap galibiyeti sayısını geçerek, 35 etap galibiyeti ile rekorun yeni ve tek sahibi olacak.

39 yaşındaki Mark Cavendish, çifte rekora koştuğu sezonda hastalığından sonra ilk adımı Türkiye’de atacak.

NETFLIX’te dünyanın en hızlı bisikletçisi Cavendish’in ilham veren belgeseli: Asla Yetmez…

İnişli çıkışlı zorlu yılların konu edildiği samimi ve sürükleyici belgeselde, Cavendish için 2021 yılında Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nun dönüm noktası olduğunun altı çiziliyor. 1.159 gün sonra ilk etabını kazanarak küllerinden doğan Mark Cavendish, altıncı kez Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’na geliyor. Cavendish’i geri dönüş için motive eden, Asla Yetmez belgeselinde de yer alan rekor hedefiyle pelotona dönmesinde etkili isim Astana’nın da baş antrenörü Vasilis Anastopoulos ile birlikte Cavendish, Tour of Türkiye’de hedefe koşacak.

Reklam
Devamını Okuyun

Yaşam

Diz Kireçlenmelerine Karşı Hangi Önlemler Alınabilir?

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Vücudumuzun tüm yükünü dizlerimiz çekiyor ancak günlük yaşamda yanlış alışkanlıklarımızın da etkisiyle diz sağlığımız son yıllarda alarm veriyor…

Hareketsizlik, diz kaslarımızı güçlendirici egzersizlere günde sadece birkaç dakika bile olsa zaman ayırmamak, topuklu ayakkabı ve fazla kilo derken diz hastalıkları artık sadece yaşlılıkta değil gençlikte de kapıyı çalıyor. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanları; “Son yıllarda özellikle obezitenin de etkisiyle giderek daha sık karşılaştığımız osteoartrit, diz eklemindeki kıkırdakların aşınması ve yıpranması durumudur. Hastaların çoğunlukla ağrı, şişlik ve hareket kısıtlılığı şikayetleriyle başvurmasına neden olan kireçlenme, tedavi edilmediğinde istirahat anında bile rahatsız eder ve gece uykudan uyandıran ağrılara neden olur” diyor. Diz kireçlenmesine karşı bazı basit uygulamalara dikkat ederek yaşam kalitesini yükseltmenin mümkün olduğunu belirten uzmanlar, diz kireçlenmesine karşı alınması gereken önlemleri ve günlük yaşamda dikkat edilmesi gerekenleri anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

· Fazla kilolardan kurtulun!

Reklam

Çağımızın sorunu olan obezite, genel sağlığımızı tehdit ettiği gibi diz sağlığımıza da son derece zarar veriyor. Fazla kilolar gün boyunca diz eklemlerimize binen yükün artmasına neden olarak kıkırdakları yıprandırıp aşındırıyor. Sağlıklı bir diyet ve hareketle fazla kilolardan kurtularak eklemlere binen yükleri azaltabilir ve dizlerinizi koruyabilir, mevcut diz sorunlarınızı hafifletebilirsiniz.

· Diz çevresi kaslarınızı güçlendirici egzersiz yapın!

Günde sadece birkaç dakikanızı ayırarak özellikle diz çevresi kaslarını kuvvetlendirici egzersizler yapmayı ihmal etmeyin. Kıkırdağın kendini yenileme kapasitesi ve kan akışı da bulunmadığı için bu bölgeye yapacağınız güçlendirici egzersizler diz sağlığınıza çok büyük fayda sağlayacaktır. Fırsat bulabilirseniz yüzmek de genel sağlığımız açısından olduğu gibi diz sağlığımızda da son derece önemli bir rol oynuyor.

· Dizlerinizi zorlamayın!

Özellikle merdiven inip çıkmak ve çömelmek, dizlerinizi bükerek yere oturmak diz eklemlerini zorlayarak zarar verebiliyor. Kıkırdağın aşınması neticesinde alttan kemik doku ortaya çıkar ve kemikteki serbest uçlar dizde ağrılara sebep olur. Zaman geçtikçe kemikler arası eklem boşlukları daralır ve kemik kemiğe sürtünmeye başlar. İleri dönemlerde kemiklerde osteofit denilen kemik çıkıntıları ortaya çıkar. Merdiven inip çıkmak, çömelmek ve dizleri bükerek oturmak da rahatsızlığın çok daha ilerlemesine ve şikayetlerin artmasına neden olur. Bu nedenle dizlerinizi zorlayıcı hareketlerden kaçının.

Reklam

· Sıcak/soğuk kompres uygulayın

Dizleriniz fazla aktivitede bulunduğunuz ya da üzerinde fazla durduğunuzda şiştiği zamanlarda bu akut dönemde lokal olarak soğuk kompres uygulayabilirsiniz. İnce bir tülbente havluya ya da kağıt havluya buz torbasını kararak dizinize sarabilir, dizlerinizdeki şişliği ve ağrıyı hafifletebilirsiniz. Herhangi bir akut rahatsızlık olmayan, kronik dönemlerinde ise dizlerinizi rahatlatmak için sıcak su torbası uygulayabilirsiniz.

· Gelişigüzel ağrı kesici kullanmayın

Uzmanılar “Hastaların kendi günlük rutinlerini belirleyip hangi hareketlerin diz ağrısına sebep olduğunu ortaya koymaları ve o hareketleri yapmamaları çok büyük fayda sağlar. Ayrıca ağrıların çok arttığı durumlarda doktora başvurmak ve özellikle arkadaşlarının ağrısına iyi gelmiş hapları (gıda takviyesi, ağrı kesici vb) doktorlarına danışmadan kesinlikle almamak gerekir” diyor.

Reklam

En önemli tedavi; önlemek!

Diz kireçlenmesinin gelişmesini önlemenin, tedavide en önemli basamak olduğunu vurgulayan uzmanlar, şöyle konuşuyor: “Ancak diz kireçlenmesi gelişmiş ise önce doğru tanının konulması önemlidir. Ortopedi hekimi tarafından yapılan muayene ve çekilen grafilerle diz kireçlenmesinin derecesi ortaya konularak hangi tedavinin yapılacağına karar verilmelidir. Diz kireçlenmesinin erken dönemlerinde diz çevresi kaslarını kuvvetlendirici egzersiz, kilo verilmesi ve gerekirse eklem içi yapılacak enjeksiyonlar planlanmalıdır. Orta dönemde ameliyatsız tedaviden artroskopiye hatta kemik düzeltici osteotomilere (kemiğin dizilimi düzletip tekrar tespit etmek) kadar bir çok tedavi seçeneği vardır. İleri evrede ise yapılacak nihai tedavi total diz protezi ameliyatıdır.”

Devamını Okuyun
Reklam

En Çok Okunanlar