Bizimle iletişim kur

Köşe Yazıları

Çakallarla Dans 6 Yorumlar – Tolga Yiğit Yazdı – Çakallarla Dans İnceleme

Yayınlandı

on

Radio Mood App

Çakallarla Dans 6 Film Eleştirisi

Podcastimiz aşağıda abone olmadan geçmeyin

MoodCast serimizin 6. bölümü yayında

Çakallarla Dans Türk Sinemasındaki seri filmler arasında önemli bir yer edinmiş durumda. Güncel olarak Recep İvedik serisi 7. filme gelmişken Çakallarla Dans ise 6. filmiyle sinemalarda yerini aldı. Serinin en iyi filmimi derseniz en iyilerden birisi diyebilirim. Zaten seride herkesin illa ki favorisi olan farklı bir bölüm vardır. Bu kez kahramanlarımız Mavi Vatan sloganı ile deplasmana yani yurt dışına giderken özellikle gittikleri ülke Egenin karşı kıyısından Yunanistan olunca ve hikaye Koş adasında geçince güzel olmuş diyebiliriz. Keşke plajları da güzel olan Yunanistanda çekim yapmışken plada da bir sahne geçseydi daha iyi olurdu.

Çakallarla Dans 6 Yorum Yazısı

Neredeyse tüm karakterlerin huyunun kaderinin değişmediğini görüyoruz. Değişen tek şey sadece güncel maddi durumlarındaki iniş çıkışlar hatta sadece inişler desek yeridir. Malum ülke olarak maddi sıkıntılardan geçtiğimiz için bu karakterlerimize de olumsuz yansıyor hatta Servet’in cinsel hayatına da çok çok olumsuz bir aşağıya iniş olarak yansıyor desek yeridir. Güncel konular gündelik hayata popüler olan kimi espriler filmin hikayesine iyi entegre edilmiş bu da doğu zamanda doğru esprilerin gelmesini sağlıyor. Biz film galasında yönetmeni, senaristi ve oyuncuları ile birlikte izledik. Gala da hem öncesi hem de sonrası ile çok keyifliydi. 6. filmde bu kez Didem Balçın’ın canlandırdığı Hatice karakterinin ablası manolya ile tanışıyoruz. Ebru Cündübeyoğlu’nun canlandırdığı Manolya ile kardeşi Hatice arasında neler var? Manolya ne işler çeviriyor ve Gökhan’ın ona çocukluktan beri devam eden aşkı nasıl bir sonuca varacak bunları filmde komik sahneler ve olaylarla görüyoruz. Yunanistan’da bir turist kadın aşık olmalar, yanlışla bir ayinin yapıldığı mekana girmeler derken kahramanlarımızı hiç beklemedikleri bambaşka bir macera daha bekliyor. Bir de İtalyan mafya rolünde Nurettin Sönmez’e replik olarak da “Öp beni yut beni yala beni şap beni” repliğine dikkat 🙂

Çakallarla Dans 6 Nasıl? Kimler İzler?

Bu filmin tarzını az çok bilip o yüzden her filmi seyretmemiş ve uzak durmuş olanlar bu filmde de öncekilerden çok farklı bir şey bulmayacaklar yani bu onların bekledikleri yerli komedi değil. Bu noktada bu sezonun neredeyse hiç küfürsüz komedi filmi olarak Kim Bu Aile filmini tavsiye ederim ve bu iki filmin bu açılardan birbirinin zıttı olduğunu söylemek çok doğru olur. Çakallarla Dans 6’da ise Hastasıyızzz Dedeee diyenler serinin bu bu filmini de kaçırmasınlar. İyi seyirler.

Devamını Okuyun
Reklam
Yorum gezintisi

Yorum yazabilmek için giriş yapın Giriş

Yorum Yaz

Köşe Yazıları

Super Man Bir Christopher Reeve Hikayesi Film Yorumları – Batuhan Şafak Yazdı

Yayınlandı

on

Radio Mood App

Bu belgesel izleyiciyi derin bir duygu seline sürüklüyor. Christopher Reeve’in hem Superman karakteriyle özdeşleşen kariyerini hem de geçirdiği trajik kaza sonrası hayat mücadelesini ele alıyor. Reeve’in süper kahraman rolündeki ikonik duruşu ve daha sonra felç kalmasıyla verdiği insanüstü mücadele, belgeselin kalbine dokunuyor.

Belgeselin en güçlü yanlarından biri, Reeve’in hayatındaki önemli anları sade ama etkileyici bir dille sunması. Animasyon tarzı, hikayenin dramını daha da yoğunlaştırarak izleyiciyi Reeve’in duygusal yolculuğuna yaklaştırıyor. Özellikle Superman kostümü içindeki anların stilize edilmiş şekilde sunulması, karakterin hem sinema tarihindeki önemini hem de Reeve’in kendi kişisel kahramanlık mücadelesini yansıtıyor.

Reeve’in hem fiziksel hem de duygusal dönüşümünü dengeli ve akıcı bir şekilde aktarması. Ancak zaman zaman bazı sahneler fazla ağır işlenmiş gibi hissedilebilir. Buna rağmen, animasyonun hikayeye kattığı görsel dil oldukça güçlü, izleyiciyi içine çekiyor.

Sonuç olarak, bu belgesel, Christopher Reeve’in hayatına ve mirasına olan saygıyı başarıyla sunuyor ve izleyicide derin bir etki bırakıyor. Duygusal açıdan yoğun, görsel olarak etkileyici ve düşündürücü bir deneyim sunuyor.

Devamını Okuyun

Köşe Yazıları

Joker: İkili Delilik Film Yorumları Joker: Folie à Deux Neden İzlenir?

İlk Joker filminden sonra herkes devamı gelir mi diye merak ederken içinde Lady Gaga’nın da yer aldığı ve müzikal devam filmi geleceğini duymuştuk. Ve o gün geldi çattı film vizyona girdi! Peki Joker İkili Delilik nasıl bir film? Kimler izlemeli?

Yayınlandı

on

Radio Mood App

Joker: İkili Delilik orijinal ismiyle Joker: Folie à Deux, izleyicileri hem ilk filmdeki karanlık atmosferi hem de beklenmedik yenilikleriyle büyülüyor. Bu kez müzikal unsurlar, Arthur Fleck’in içsel dünyasını daha derinlemesine keşfetmek için kullanılmış. Film, rahatsız edici ve kasvetli atmosferi korusa da, müzik ve dansla Fleck’in zihnindeki karmaşayı daha sanatsal bir yolla işliyor. Bu deneysel yaklaşım, Joker’in dönüşümünü sıradan bir anlatının ötesine taşıyarak, izleyiciyi karakterin psikolojik labirentine çekiyor.

Batuhan ŞAFAK A.k.a. Bengeekstan

Lady Gaga’nın Harley Quinn performansı ise tam anlamıyla parlıyor. Quinn’in Joker’in dünyasına getirdiği enerji, filmin temposunu yükseltiyor. Gaga’nın oyunculuğu, karaktere yeni bir derinlik katarak hem Joker’in hem de Quinn’in çılgınca tutkusunu güçlü bir şekilde yansıtıyor. Final sahnesi ise izleyiciyi şaşırtmayı başarıyor; bu son, film boyunca inşa edilen gerginlik ve psikolojik gerilimle mükemmel bir uyum içinde.

Joker: İkili Delilik İçin Son Söz : Joker: İkili Delilik İzlenir mi?

Bu film, müzikal ve psikolojik gerilim unsurlarını birleştirerek, klasik bir devam filmi olmanın ötesine geçip, izleyicilere yeni ve farklı bir deneyim sunmayı başarıyor.

Ancak önerim ilk film beklentisiyle izlememeniz. İşte o zaman farklı bir keyif alacaksınız.

Batuhan ŞAFAK 👈🏻 Takip Etmek İçin

Devamını Okuyun

Köşe Yazıları

Megalopolis Film Yorumları | Megalopolis Filmi İzlenir mi?

Yayınlandı

on

Yazan

Radio Mood App

Francis Ford Coppola‘nın yeni filmi Megalopolis yönetmenin tabiriyle kariyerinin en önemli filmi olma iddiasını taşıyor. Megalopolis filminde Coppola karşımıza “Yeni Roma” Tasviri ile çıkıyor. En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim Megalopolis filmi izlenir. Peki neden izlenir? Megalopolis filminin handikapları var mı? İşte cevaplar aşağıdaki spoilersız yazıda.

Onun hayalindeki bu Yeni Roma Amerika Birleşik Devletleri‘nde kurulu bir ülke ve bu Roma’da yönetmen kendine has bir şehir inşa ediyor. bu ütopik hikayenin içerisinde zamanı durduran bir dahi mimarla onun kasvetli ve kederli hikayesine şahit oluyoruz. Sezar isimli mimarın düşmanları, onu sevenler ve kurmak istediği ütopik şehirle ilgili süreci takip ediyoruz. Coppola’nın çok sevdiği Amerika’nın düşüşüne duyduğu öfke ve üzüntüyü de bu filmdeki sahneler ve söylemlerle hissedebilirsiniz. Tarihi Roma döneminden Kolezyum dövüşleri, uyuşturucu kullanımı, aşırılıklar ve kolezyumdaki araba yarışları, aç gözlülükler ve bazı diğer akrobatik gösteriler ile filmin temposu düşüyor. Yönetmenin Yeni Roma tasviri sırasında ve hikaye az da olsa anlamsız bir yere sürükleniyor. Ancak sonra yeniden ana rotasına film oturuyor.

Megalopolis Filminin Artıları Eksileri

Shia LeBouf’un oyunculuk performansı dikkat çekerken Dustin Hoffmann gibi usta bir ismin silik bir rolde yer alması bir kayıp desek yeridir.

Adam Driver‘ın ise biraz tutuk görünen performansı filmin eksilerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Adam Driver kariyerinde en çok eş ve sevgiliye sahip olan karaktere ilk kez bu filmde hayat vermiştir. Filmde eşini kaybetmiş Sezar isimli bir mimarı canlandırıyor. Ancak onun kadınlar tarafından bu kadar hayran olunan ve seksi bulunan karakteri bu donuk hali ile inandırıcı durmuyor. Eksiler demişken filmin uzun süresi benim için olmasa da kimi izleyici için handikaplı olup filmin ortasında sıkıntı yaratabilir ancak genel olarak yönetmen izleyiciyi sürekli meraklandıracak bir akış yaratmayı başarmış.

Mimar Sezar’ın hayata geçirmek istediği yaşayan, teknolojik ve geleceğin mimarisini taşıyan şehirin tasviri dahil çok fazla sahne görsel efektlerle oluşturulmuş bir film izliyoruz. Bu beni rahatsız etmedi am bazı izleyiciler bu görselliği ve efektleri fazla bulabilir.

Bu arada kullandığı metaforların fazlalığından belki de filmi ikinci kez seyretmekte de fayda olabilir. Genel sinema izleyicisine kolay kolay hitap etmese de iyi bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebilirim.

İzleyeceklere şimdiden iyi seyirler

Devamını Okuyun

Köşe Yazıları

Transformers Başlangıç Film Yorumu | Transformers: One İnceleme

Transformers: One – Erken Gösterim İncelemesi

Yayınlandı

on

Radio Mood App

Bugün, uzun zamandır merakla beklediğimiz Transformers: One filminin erken gösteriminde yerimizi aldık. Filmi izlemek, gerçekten büyük bir keyifti! Animasyon olmasına rağmen, efektlerin kalitesi ve görsel estetiği gerçekten dikkat çekiciydi. Aksiyon dolu sahnelerle dolu olan film, Transformers evrenini yeni bir solukla karşımıza çıkarıyor.

Transformers Başlangıç Filminin Konusu

Optimus Prime ve Megatron’un kökenlerine ve aralarındaki karmaşık ilişkiye odaklanıyor. Transformers evreninin en ikonik karakterlerinin geçmişi, izleyicilere daha önce görmedikleri bir perspektif sunuyor. Cybertron’un kaderinin nasıl şekillendiği, karakterlerin kararlarıyla birleşince izleyiciyi düşündürüyor. Hem karakter gelişimi hem de anlatım tarzı, izleyicinin filmle daha güçlü bir bağ kurmasını sağlıyor.

Filmin animasyonu, önceki Transformers yapımlarına göre çok daha akıcı ve dinamik. Her bir sahnede kullanılan detaylı animasyon teknikleri, izleyiciyi adeta bu filmin içine çekiyor. Özellikle dövüş sahneleri ve dönüşümler, izleyenlere heyecan dolu anlar yaşatıyor. Efektlerin kalitesi, sadece görsel değil, aynı zamanda ses tasarımıyla da birleşince ortaya muazzam bir deneyim çıkıyor.

Transformers: One, aksiyon sahneleriyle dolu bir film olarak, izleyicilere tam anlamıyla bir adrenalin patlaması yaşatıyor. Kısacası, aksiyon tutkunları için kaçırılmayacak bir yapım. Filmin temposu, izleyiciyi sürekli bir hareket içinde tutuyor ve her anında yeni sürprizler sunuyor. Her sahne, izleyicinin heyecanını artıracak şekilde kurgulanmış.

Filmdeki müzik seçimleri gerçekten başarılıydı. Aksiyon dolu sahneleri destekleyen müzikler, izleyicinin deneyimini zenginleştiriyor. Müziklerin kaliteli yapımı, sahnelerin etkileyiciliğini artırarak, filmdeki atmosferi daha da derinleştiriyor. Ayrıca, Transformers: One, 1986 yapımı The Transformers: The Movie’den bu yana serinin ilk sinema animasyon uzun metrajlı filmi olması açısından da önemli bir yere sahip. Bu durum, hem eski hayranları hem de yeni izleyiciler için büyük bir nostalji ve yenilik sunuyor.
Sonuç olarak, Transformers: One, hem aksiyon tutkunlarını hem de animasyon severleri tatmin edecek bir yapım. Görsel ve işitsel efektleriyle, heyecan dolu hikayesiyle ve derin karakter gelişimiyle izleyicilere unutulmaz bir deneyim sunuyor. Eğer Transformers evrenine meraklıysanız ya da aksiyon dolu bir film arıyorsanız, bu filmi kesinlikle kaçırmamalısınız. İzlediklerimizden dolayı oldukça memnun kaldık ve filmi izlemeye değer bulduk!

Filme kişisel Batuhan ŞAFAK puanım: 8/10

Film bu Cuma vizyona giriyor. İyi Seyirler!

Yazan: Batuhan ŞAFAK

Devamını Okuyun
Reklam

En Çok Okunanlar