Bir yapımda Necati Akpınar’ın parmağı varsa o yapımda ümit vardır. Yönetmenliğini Canbert Yerguz’ün yaptığı Hazine filminin galası dün akşam Maximum Uniq’de gerçekleşti. BKM’ye ait olan Hazine filmi seyircisi ile buluşmaya gün sayarken Ayazağa’da bulunan Maximum Uniq de bir çok ünlü isimin katılımı ile önce kokteyl sonra film gösterimi ve söyleşi olarak renkli bir gala gecesi gerçekleştirdi.
Hazine Filmi Çağlar Çorumlu
Başrolünü Çağlar Çorumlu’nun üstlendiği filmde Boran Kuzum, Serkan Keskin, Şükran Ovalı, Hasibe Eren, Gürhan Altundaşar, Aslıhan Gürbüz ve Bülent Çolak oyuncu kadrosunda yerlerini aldı. Böyle bir yıldız kadro toplamak beklentiyi yükseltti. Film annesini kaybeden ve onu defnetmek için köyüne dönen Mesut’un (Çağlar Çorumlu) kendini hiç ummadık bir olayın çemberinin içinde bulmasını konu ediyor. Devlet memuru olan Mesut annesi ölünce cenaze işleri için köyüne döner. Tek amacı bir an önce annesini mezara koyup Ankarada yarım kalan gönül işi meselesini halletmektir. Ancak yaşanan aksiliklerden dolayı Ankara’ya dönemez. Bu sırada köyde yaşayan kardeşi Musa (Boran Kuzum) uzun zaman sonra abisine kavuşunca birlikte vakit geçirmek için abisini peşinde define avına sürükler. Gittikleri define avı Mesut’un başına macera çorabı örer.
Neredeyse 1200 kişilik salon dolduğu galada Uraz Kaygılaroğlu, Gonca Vuslateri, Caner Erkin, İrfan Can Kahveci, Cem Gelinoğlu, Gülhan Tekin, Burcu Gönder, Özgün Bayraktar, Mahsun Karaca, Safa Sarı, Doğan Akdoğan, Gülenay Kalkan, Şebnem Dönmez, Büşra Pekin, Cezmi Baskın, Burak Altındağ ve nice isimler kırmızı halıda boy gösterdi. Film sonunda seyirciden dakikalarca ayakta alkış alan film hakkında gelen yorumların hepsi neredeyse aynıydı. “Çok cesur ve sıra dışı kara mizah anlatımıyla, beklenmedik anlarda yaşanan trajikomik olaylar izleyene sürekli acaba şimdi ne olacak hissini veriyor. Hem eğleniyor hem de uzun bir süreden sonra sinemada farklı bir film izliyor olmaktan keyif alıyorsunuz.
Film Nasıldı?
Son zamanlarda böylesine bir oyuncu kadrosuna hasret kalmıştık. Hepsi birbirinden başarılı olunca işler farklı bir hal alıyor. Sinema sektörünün en zor işlerinden birisi olan komedi filmi yapmak, gerçek bir başarı ister. Özverili bir şekilde çalışılmış ve harika emek kokan bir film ortaya çıkmış. Dediğim gibi oyuncuların hepsi yıldız oyuncu olunca zaten samanlık seyran oluyor. Türklerde komedi filmi şive komedisinden ileri gidemediği için bizleri ilgilendiren tek unsur senaryo oluyordu. Köy temalı olmasına rağmen şive komedisine asla yer vermeyen film zaten beni kendine direkt çekti. Espirilerin yerinde kullanılması, konunun basit bir dille anlatılması, durum komedisi kullanılması, kullanılan müzik, dekor, makyajlar hepsi artı yöndeyken sürenin birazcık uzun olması filmi hafif yorucu kılmış. Filmin bir iki sahnesinde şaşkınlığa uğrasam da genel olarak bilindik klişelerle dolu olduğu için gelecek sahneleri tahmin etmek zor olmadı.
Film benden tam not alsa da yine asıl kararı seyirci belirleyecek. 4 Kasım’da vizyona girecek olan film, havaların soğuması ile birlikte kapalı mekanlara akın eden insanlar için eğlenceli bir durak olacak gibi gözüküyor. Sizlerde filmi kaçırmayın deriz. Filmin fragmanını sizler için bıraktım. İyi seyirler.
Son dönemin dikkat çeken dizilerinden biri olan “Piyasa,” Kanal D ekranlarında yayın hayatına başladı. Dizi, özellikle toplumsal sınıf farklarını, zenginlik ve statü mücadelesini konu almasıyla izleyicilerin ilgisini çekti. Bu yönüyle Show TV’nin sevilen yapımı “Kızılcık Şerbeti” ile benzerlik taşıdığı konuşuluyor. Peki, gerçekten de “Piyasa” dizisi, “Kızılcık Şerbeti”nin izinden mi gidiyor?
Öncelikle “Kızılcık Şerbeti,” iki farklı dünya görüşüne sahip ailelerin çocuklarının evliliği üzerinden başlayan bir toplumsal çatışma hikâyesi sunuyor. Muhafazakâr ve seküler yaşam tarzları arasındaki farkları, karakterlerin gelişimiyle derinleştiren dizi, Türkiye’nin güncel sosyal dinamiklerini işleyerek büyük yankı uyandırdı.
“Piyasa” ise, ağırlıklı olarak modern şehir yaşamındaki statü savaşlarına ve lüks hayatın perde arkasındaki entrikalara odaklanıyor. Karakterlerin zenginlik ve güç uğruna verdiği mücadele, sosyal medyanın ve günümüz trendlerinin etkisiyle şekilleniyor. Bu açıdan bakıldığında “Piyasa,” “Kızılcık Şerbeti”nin aileler arası kültürel çatışma temasından ziyade bireysel hırs ve sosyal statü üzerine kurulu bir hikâye sunuyor.
Bununla birlikte, her iki dizi de toplumsal farklılıkları ve sosyal çatışmaları dramatik bir dille ele alıyor. İzleyicinin kendi hayatından izler bulabileceği karakterler ve olay örgüsü, bu yapımların ortak noktalarından biri. Ancak “Kızılcık Şerbeti” daha çok aile ilişkileri ve kültürel farklılıklara odaklanırken, “Piyasa” bireysel başarı, sosyal statü ve rekabet ekseninde ilerliyor.
Sonuç olarak, “Piyasa” ve “Kızılcık Şerbeti” belirli yönleriyle benzerlik taşısa da, işledikleri konular açısından farklı çizgilerde ilerliyor. “Kızılcık Şerbeti” aile içi dinamikleri ve toplumsal değer çatışmalarını merkezine alırken, “Piyasa” modern dünyada bireysel hırsların ve sosyal statünün öne çıktığı bir hikâye sunuyor. Hangisinin izleyiciler üzerinde daha büyük etki yapacağı ise, zaman gösterecek.
Selena Gomez ve nişanlısı Benny Blanco, 14 Mart 2025’te “Sunset Blvd” adlı yeni şarkılarını yayımladılar. Bu parça, 21 Mart’ta çıkacak olan ortak albümleri “I Said I Love You First”ün bir parçası. Şarkı, çiftin Los Angeles’taki Sunset Boulevard’da gerçekleşen ilk buluşmalarını anlatıyor ve bu nedenle özel bir anlam taşıyor.
Gomez, Instagram’da paylaştığı gönderide, “İlk buluşmamız Sunset Blvd’daydı ve bu aynı zamanda birlikte yaptığımız bir sonraki şarkının da adı.” diyerek şarkının önemini vurguladı.
Retro tarzda çekilen müzik videosu, Petra Collins tarafından yönetildi ve çiftin arasındaki güçlü kimyayı yansıtıyor.
Şarkının sözleri, ilk buluşmalarındaki çekimi ve tutkuyu ifade ediyor:
“Sadece ona dokunmak istiyorum, dokunmak / Patlamamak için elinden geleni yap / Ver bana, ver bana, ne kadar seviyorum senin büyük, büyük kalbini.”
“Sunset Blvd”, çiftin aşk hikâyesinin başlangıcını anlatan samimi bir parça olarak dikkat çekiyor.
Videoyu aşağıdaki linke tıklayarak izleyebilirsiniz:
Son Bir Nefes – Last Breath Film Yorumları! Film İzlenir mi?
Son Bir Nefes filmi eğer klostrofobiniz varsa ve okyanusun metrelerce altındaki karanlık atmosfer sizi rahatsız ediyorsa uzak durmanız gereken bir film. Peki “ben bunlara takılmam” derseniz sizi nasıl bir film beklediğini merak ediyorsanız buyrun spoilersız detaylara. Son Bir Nefes filmi izlemeye değer bir film mi? Cevap : Evet! Peki neden?
Gerçek bir hikâyeye dayanan Son Bir Nefes – Last Breath filmi bu tarz trajedi yaşanan olayların anlatıldığı benzerlerine göre daha iyi bir performansa sahip. Bu başarıyı da oyuncuların iyi yönetilmesi ve yönetmenin bazı sahnelerdeki küçük dokunuşları ve atmosferik müzikleri sağlıyor.
Kariyerine dublör olarak başlayan Simu LiuMarvel Sinematik evreninde Shang-Chi olarak karşımıza çıktıktan sonra Barbie gibi çok izlenmiş bir projede de yer almış olsa da bu filmde oyunculuğunu da konuşturuyor. Dave Yuasa rolünde karşımıza çıkan oyuncu Dave’in işine odaklı sert mizaçlı karakterini mimikleri, konuşması ve tavrı ile iyi yansıtıyor.
Filmin yönetmeni 2019 yılında büyük yankı uyandıran aynı isimli belgeselin de yönetmeni olan Alex Parkinson. baş rollerde ayrıca Woody Harrelson ve Finn Cole da dikkat çekiyor.
Dikkat Nefesinizi Tutup İzleyebilirsiniz
Film müzikleri ve görselliği ile sizi içine alıyor ve hatta bir ara nefesinizi tuttuğunuzu bile fark edebiliyorsunuz.
Yönetmenin bir başarısı da son 15 dakikaya girerken izleyeceğiniz gemideki herkesi sırayla göreceğiniz sahnedeki duyguyu beyazperdeye iyi yansıtması oluyor.
Denizin yüzlerce metre altında mahsur kalan bir dalgıçın gerçek hikayesinin anlatıldığı filmde belki de daha önce hiç bilmediğiniz bir ilginç detayı da filmin bitimindeki açıklama yazılarında öğreneceksiniz.
Bu filmin benzerlerinden yine gerçek bir hikayenin beyazperdeye aktarıldığı Deepwater Horizon filminini hatırladığımda bu filmi ona göre daha başarılı bulduğumu söylemeliyim. Bu tarz gerçek hayat trajedilerinin en bıçak sırtı yanı da şu : eğer yönetmen olayı film gibi anlatmayı başarmazsa baş rolde Mark Wahlberg de olsa belgesel havasından kurtulup filme dönüşemiyor. aksiyonu, çekim kalitesi, bütçesi ne kadar iyi olursa olsun anlatım belgesel ile film aarsında bir yerde kalıyor. Gelelim Son Bir Nefes – Last Breath filmi ile ilgili son söze.
Hafta sonunda izlemeye değer filmlerin başında gelen Son Bir Nefes – Last Breath filmini kaçırmayın.
Bridget Jones hayranları için serinin dördüncü filmi ilk film olan Bridget Jones’un Günlüğünden 24 yıl sonra geldi ve Bridget Jones yeniden günlük tutmaya başladı.
Özellikle “Bridget Jones Onun İçin Çıldırıyor” filminin ilk 10 dakikasında hem arkadaşlarının hem de ölmeden önce babasının kendisine tutması için verdiği öğütleri görünce filmin çok klişe bir başlangıç yaptığını ve umut bağlanamayacak bir yapım olacağını düşündürmüştü. Ardından gelen İngiliz Biscolata erkeğinin dahil olduğu bölümle birlikte klişeler devam edecek diye düşünürken film aslında o süreçte bambaşka bir havaya bürünerek yükseliş evresine geçti.
Bridget Jones Filmi Klişe mi?
Özellikle hem sizi ağlatan hem de hemen ardından güldüren ya da tam tersinin yaşandığı sahneleri ile Bridget Jones Onun İçin Çıldırıyor filmi ilk filmde izlediğimiz hikayenin kimyasına yakın bir film izletiyor. Tabii ki söylemeye gerek yok hem afişte hem de fragmanlardan anlayacağınız gibi Bridget Jones Onun İçin Çıldırıyor filminde Bridget Jones yine iki erkek arasında seçim yapma süreci ile karşımıza çıkıyor.
Bridget Jones Onun İçin Çıldırıyor Filminin Artıları
Filmin artıları Hugh Grant’in Daniel Cleaver performansı, Bridget Jones’un Nico Parker’ın canlandırdığı çocuk bakıcısı Chloe ile kendince çekişmesi ve ilk filme yapılan tatlı göndermeleri.
Baba Oğul Dramaları Yaşanan Bridget Jones Filmi?
Filmde aslında Bridget Jones’un hikayesine ek olarak iki farklı baba-oğul dramı da güzel bir şekilde işlenmiş.
Bridget Jones Onun İçin Çıldırıyor filmini Kimler İzlemeli?
14 Şubat sevgililer Günü’nde vizyona girecek olan Bridget Jones Onun İçin Çıldırıyor filmi hem sevgililerin, hem orta yaş bunalımı yaşayanların, babasıyla sorunu ya da özlemi olan kişilerin ya da eşini kaybetmiş-ayrılmış çocuklu ebeveynlerin izlemesi gereken bir film. Ve izledikten sonra da keyif alacaklarını düşündüğüm bir film var karşımızda. Tabii ki ilk film seviyesinde değil biraz gerisinde ama yine de Bridget Jones’un geri dönüş filminin keyifli ve iyi bir film olduğunu söylemek gerekiyor.
Yorum yazabilmek için giriş yapın Giriş